6 Mayıs 2024, Pazartesi
spot_img

“Mali suistimalin önlenmesinde kurum içi şeffaflık önem taşıyor”

Association of Certified Fraud Examiners (ACFE) tarafından yayınlanan 2024 mesleki mali suistimal raporunda, 138 ülke ve bölgeden 1.921 gerçek mali suistimal vakasının analizi sonucunda dünya genelinde şirketlerin kaybettiği rakamın 3,1 milyar doları aştığı belirtildi.

Remed Etikhat, Association of Certified Fraud Examiners (ACFE) 2024 mesleki mali suistimal raporu sonuçlarını paylaştı. Rapora göre, kuruluşlar mali suiistimal vakası başına ortalama 1,5 milyon dolardan fazla kaybederken şirketlerin maddi kaybı 3,1 milyar doları geçti.

Sertifikalı Suiistimal İnceleme Uzmanları tarafından 138 ülke ve bölgede yapılan araştırmada, 1.921 gerçekleşen mali suistimal vakasının tespit edildiği belirtilirken tespit edilen etik dışı davranışların 2016 yılından bu yana önemli bir artış gösterdiği kaydedildi. Araştırmada ayrıca kuruluşların her yıl gelirlerinin yüzde 5’ini mali suiistimal nedeniyle kaybettiğine de dikkat çekiliyor. Dünya genelinde kamu kurumlarında mali suistimal vakası başına medyan kayıplar 150.000 doları buluyor. Çalışmada, vakaların yüzde 47’si çalınan varlıkların kripto para birimine dönüştürülmesini içerirken yüzde 33’ü kripto para biriminde rüşvet veya komisyon ödemeleri yapıldığı belirtiliyor. 

En çok kayıp yaşanan vaka 250.000 dolar ile Latin Amerika ve Karayipler

Raporda bölgesel bazda yapılan analizlere bakıldığında, en çok medyan kayıp yaşanan vakanın 250.000 dolar ile Latin Amerika ve Karayipler bölgesinden geldiği aktarılıyor. Asya-Pasifik bölgesi ve Doğu Avrupa ve Batı/Orta Asya bölgesi ise vaka başına ortalama 200.000 dolarlık kayıpla ikinci sırada yer alıyor. Yolsuzlukla ilgili vakaların en yüksek yüzdesine sahip bölgeler Güney Asya (yüzde 74) ve Doğu Avrupa ve Batı/Orta Asya (yüzde71) idi. Ülkeler bazında en çok mali suistimal vakaları incelediğinde ortalama 101 vaka ile başı Hindistan çekiyor. Hindistan’ı 88 vaka ile Güney Afrika takip ederken Nijerya 62 vaka, Birleşik Arap Emirlikleri 46 vaka, Çin 33 vaka ile mali suistimal konusunda ön sıralarda yer alıyor. Avrupa’da ise ortalama 29 vaka ile Almanya liderliği elinde tutuyor.

Suistimallerin yüzde 43’ten fazlasını çalışanlar ortaya çıkardı

Araştırma sonuçlarına göre tipik bir mali suistimal vakası, tespit edilmeden önce yaklaşık 12 ay sürüyor. Mali suistimal faillerinin cinsiyet dağılımına bakıldığında vakaların yüzde 74’ünün erkekler, yüzde 25’inin ise kadınlar tarafından gerçekleştirildiği görülüyor. Faillerin yüzde 69’u 31 ile 50 yaşları arasında yer alıyor. Faillerin yüzde 87’sinin geçmişte mali suistimal ile ilgili suçlardan dolayı hiç suçlanmamış veya hüküm giymemiş olmaları ise raporda dikkat çeken diğer bir nokta olarak göze çarpıyor. 

Mesleki mali suistimal yapanların üçte ikisinin üniversite ve üzeri eğitim seviyesinde olduğu belirtilen raporda, şirketine en çok zarar verenlerin şirket sahipleri ve yönetici ortaklar olduğu ifade ediliyor. Tespit edilen mali suiistimallerin yüzde 43’ten fazlasının çalışanların yapmış olduğu bildirimlerden gelmesi ise kurum içi şeffaflığın önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

“Şirket değerlerinin korunması için şeffaflık sağlamak şart”

Araştırma raporunun sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Remed Etikhat Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Begüm Akçal, “Bir şirketin değerlerini, kültürünü ve itibarını koruması ve paydaşların bağlılıklarını artırması için en önemli adım, içeride şeffaflık sağlamaktır. Bu nedenle, çalışanlar ve diğer paydaşlar, görüşlerini, önerilerini ve etik ihlalleri rahatça paylaşabilecekleri bir ortamın oluşturulmasına ihtiyaç duyarlar. ACFE raporunda da belirtildiği gibi, etik olmayan davranışlardaki artış, kurumsal etik kültürünün ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Remed Etikhat olarak, kurum içinde dürüstlük ve hesap verebilirlik kültürünü teşvik etmek için kurumsal etik süreç danışmanlığı ve etik hat hizmetleri sunuyoruz. Bu sayede şirketlerin, etik kültür oluşturmadığı zaman karşılaşabilecekleri zararların önüne geçmelerine destek oluyoruz. Bu kültürün şirket içinde yaşayabilmesi ve sürdürülebilir olabilmesi için politika ve prosedürlerin titizlikle uygulanması gerekiyor. Bildirim alınan her olay ve her paydaş için aynı hassasiyetle ilgili politika ve prosedürlerin uygulanması, sağlıklı bir etik kültürün gelişimine katkı sağlayacaktır” diye konuştu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER