25 Haziran 2025, Çarşamba
spot_img

Devrim Ersöz: “Siyasi çalkantıların sigorta sektörüne etkileri”

Mart ayının son günleri Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir kırılma anına şahitlik ettik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce gözaltına alınması, ardından tutuklanması sadece siyasi bir gelişme olmaktan çıktı; toplumsal hafızada adalet duygusunun sorgulanmasına neden olan geniş çaplı bir halk hareketine dönüştü. Bu olayın hemen ardından, Merkez Bankası döviz rezervlerinin hızla eridiği ve yabancı yatırımcının Türkiye’den çıkmaya başladığına dair haberler gündemi sarstı. Uzun süredir sürdürülen ekonomik programların akıbeti tartışma konusu olurken, daha önce tutuklanan siyasi parti liderleriyle birlikte bu gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisi, tüm sektörlerde olduğu gibi sigorta sektörü için de hayati önem taşıyor.

Peki, bu dalgalı denizde, sigorta sektöründe faaliyet gösteren acenteler olarak bizler ne yapmalıyız?

Ekonomi ve sigorta: Güven üzerine kurulu iki yapı

Sigorta sektörü, tıpkı ekonomi gibi, güvene dayalı bir sistemdir. Ancak siyasi ve ekonomik belirsizlik ortamlarında güven en hızlı eriyen değerdir. Yatırımcı güveni kadar tüketici güveni de zedelenir. Bu tür dönemlerde bireyler ve kurumlar tasarruflarını arttırma eğilimine girerken, gereksiz harcama gördükleri her kalemi sorgulamaya başlarlar. Ne yazık ki, sigorta poliçeleri bu noktada ‘ertelenebilir’ gider olarak algılanır.Oysa biz biliyoruz ki, kriz dönemleri riskin en yüksek olduğu zamanlardır. İşte tam da bu nedenle, sigortaya en çok ihtiyaç duyulan dönemlerdir.

Acenteler için stratejik üçlü: İletişim, Güvence, Katma Değer

Böyle bir konjonktürde acentelere düşen görev, sadece ürün satmak değil; güven, bilgi ve strateji sunmaktır. İşte burada üç temel yaklaşım öne çıkıyor:

  1. Şeffaf ve empatik iletişim kurun
    Müşterinizin içinde bulunduğu endişeyi küçümsemeyin. “Bunlar geçer” demek yerine, “Biz bu dönemi nasıl birlikte daha sağlam atlatırız?” diyerek empati kurun. Mevcut poliçelerin önemini, bu dönemdeki olası risklerle birlikte açıklayın.
  2. Güvenceyi somutlaştırın
    Sağlık, hayat, konut, iş yeri ve kefalet sigortalarının bu dönemlerde sağladığı korumayı somut örneklerle anlatın. Poliçe içeriklerini sadeleştirerek güven hissini artıracak içerikler üretin. Dijital broşürler, kısa videolar veya canlı yayınlar bu konuda çok etkili olabilir.
  3. Katma değer sunun
    Müşterinize yalnızca bir poliçe değil, kriz ortamında yön gösteren bir danışman sunun. Risk analizi, prim yapılandırmaları, poliçe erteleme imkânları, toplu sigorta indirimleri gibi yaratıcı çözümlerle değer katın. Onlara bir güven limanı olun.

Siyasi ve ekonomik dalgalanmalarda müşteri sadakati nasıl kazanılır?

Böylesi dönemlerde müşteri sadakati yalnızca fiyatla değil, ilişkiyle kazanılır. Sizi her ay arayan, poliçesini yenileyen müşteri değil; zor zamanda hatırını sorduğunuz, yanında olduğunuzu hissettirdiğiniz müşteri sadıktır.  Krizleri, ilişkiyi güçlendirme fırsatı olarak görün. Bu yaklaşım uzun vadede hem müşteri sadakatini hem de kârlılığınızı artıracaktır.

2025 yılının bu çalkantılı baharında hepimiz bir sınav veriyoruz. Sadece ekonomik değil, etik, insani ve profesyonel bir sınav bu. Sigorta sektörü, bu dönemde güvenin temsilcisi olursa, hem bireyler hem de kurumlar için vazgeçilmez hale gelir. Sigorta bir poliçe değil, bir güven sözleşmesidir. Bu sözleşmeyi en iyi yönetenler, geleceği inşa edenler olacaktır.

Sevgiyle, güvenle kalın… 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER