29 Nisan 2024, Pazartesi
spot_img

Yavuz Ölken: Trafik sigortalarına itibar kazandırılmalı

AXA Sigorta Genel Müdürü Yavuz Ölken, trafik sigortalarında bir itibar sorunu olduğunu belirterek, “Birçok kişi trafik sigortalarına harç pulu gibi bakıyor. Trafik sigortalarını aynı sağlık sigortaları gibi itibar ve saygı gören ürünler haline getirmeliyiz” dedi.

SİGORTAMEDYA

Trafik sigortaları sigorta sektörünün üzerinde en çok konuştuğu konuların başında geliyor. YouTube’da yayınlanan Sigorta Ekranı’nın Can’lı yayın konuğu olan AXA Sigorta Genel Müdürü Yavuz Ölken, trafik sigortalarındaki mevcut durumun sürdürülemez olduğuna dikkat çekti. Programda trafik sigortalarının çok itibar edilmeyen ürün olduğuna dikkat çeken Ölken, “Birçok tüketici buna harç pulu gibi bakıyor. Bunu itibarlı ürün haline getirmek lazım. Bunu ortadan kaldırmanın tek yolu doğrudan tazmin ve kişi temelli sigortadır” dedi.

Trafik sigortalarında sunulan fiyatların sürdürülebilir olması gerektiğini de belirten Ölken, “Tüketiciyi kendimizle nasıl barışık tutacağız. Bir yıl başka, diğer yıl başka fiyat olmaz” diye konuştu. Programda; kendisine trafikle ilgili yöneltilen bir soruyu da, “Ben çok trafik konuşmayı sevmem” diye cevaplayan Ölken, devamında şunları söyledi: “Ancak eylül ayında Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı açıklandı. Bununla ilgili TSB’nin kendi içinde yaptığı analitik, aktüeryal değerlendirmede Mahkemenin verdiği kararların etkisi ile sektörde 2.5- 3 milyar lira eksik rezervi işaret ettiğini gösteriyor. Birde Anayasa Mahkemesi’nden önce yine sektörle ilgili geçmişten bugüne gelen toplam rezervlerde de 1-2 milyar TL’lik eksik var deniyordu. Yani toplam 5 milyar TL’lik eksik bir rezerv olduğu düşünülürse bunu da bugün ortaya çıkan 6-7 milyar olası sektördeki faaliyet karı gibi bir rakamdan indirirsek yine karlılık çıkmıyor. Sürdürülebilirlik olması açısından resmi biraz akıllı okumak lazım.”

Sektörün trafikte havuz işi yönettiklerini kaydeden Ölken, havuza aktarılan primler ve risklerin olduğunu söyledi. Ölken, “Havuzla ilgili dış denetçi firma üçüncü çeyrek değerlendirmesini yaptıktan sonra şunu gördük. Tahmin edilen iyi senaryodaki hasar prim oranı yüzde 80, kötü senaryodaki hasar prim oranı yüzde 130. Yani böyle bir belirsizliğin olduğu nokta var. Kötü riskler havuzunda bulunan tüm risklerin hasar prim oranı buna oluşmamış, ihbar edilmemiş hasar oranlarını da dâhil ettiğinizde yüzde 80 ile yüzde 130 arasında. Yani her yazdığınız 100 TL’de 10-15 TL zarar ettiğinizi söyleyebilirsiniz. Faiz geliriniz varsa belki kompanse edebilirsiniz. Son olarak şunu söyleyeyim sadece kasko ve trafik değil tüm branşlarda böyle” diye konuştu.

Doğrudan tazmin ve kişi temelli sigorta

Konuşmasında, bunun çözümü için doğrudan tazmin ve kişi temelli sigortaya işaret eden Ölken, konuyla ilgili şu yorumları yaptı: “Geçmişten bakıp heybemizde ne kadar yük var buna bakmak lazım. Bu yıl açıkçası böyle bir yıldı. Daha bilançoları incelemedim ama sektör adına 500 milyon, 1 milyar veya 2 milyar lira gibi rakamların rezerv olarak Anayasa Mahkemesi kararları ile heybemizde duruyor olması bile zorlu bir dönemdir. Trafiğe gelecek olursak fiyatlar alçak veya yüksek. Ben açıkçası olaya basit 4 işlem olarak bakıyorum. Fakat şu anda sektörde bu fiyat aralıkları çok geniş. Herkes istediğini yapabilir. Ama seneye ne yapacaksınız. Sürdürülebilir olmak lazım. Tüketiciyi kendimizle nasıl barışık tutacağız. Nasıl derseniz çözümü doğrudan tazmin ve kişi temelli sigorta. Bu sektörde gelişim sağlar. İlerde yeni ürünlerin gelmesini sağlar. Trafik ve kaskonun birleşmesi gibi. Primlerin biraz daha yukarı çıkmasını sağlar. Penetrasyonu yukarı çıkarır.”

Trafikte Pazar payımızı bir miktar düşürdük

Bu noktada sektör olarak özellikle doğrudan tanzimde bir hedef koymak gerektiğine vurgu yapan Ölken, “Örneğin 2023 yılına kadar bir hedef belirleyelim. Bu sırada altyapıyı hazırlayalım. Trafik ürününü itibar edilen ve saygı duyulan, bizi koruduğuna inanılan bir ürün haline getirmezsek daha çok konuşuruz. AXA’yı sorarsanız trafikte pazar payımızı bir miktar düşürmek zorunda kaldık. Sürdürülemez fiyat politikalarına girmek istemiyoruz” diye konuştu.

Kolay kazanmıyoruz, çabuk kaybediyoruz

Geçtiğimiz yıl tüm dünya ile birlikte pandemi riski ile karşı karşıya kalan, diğer yandan birçok doğal afetle karşılayan Türkiye’de sigortalılık oranı ise hala istenilen seviyelerde değil. Ölken de, bu duruma dikkat çekerek, “30 yıldır bu sektörde çalışıyorum. Riskler azalmıyor artıyor. Küçük ya da büyük hasarlar olsun son yıllarda anormal şeyler yaşıyoruz. Kolay kazanmıyoruz ama çabuk kaybediyoruz” dedi.

Bireylere riskleri üzerlerinde taşımamaları önerisinde bulunan Ölken, “En çok üzüldüğüm konu ise son 4-5 aydır büyük afetler yaşayan İzmir’de varlıkların sigortalanma oranının düşük olması. Herkese önerim değerlerini korumaktan kendilerini alıkoymasınlar. 2020 yılında Türkiye’de sadece doğal afetler kaynaklı 2.2 milyar TL tazminat ödendi. Fakat sigortalılık oranının yüzde 35 olduğu bir ülkedeyiz.  Bu ortalamaya göre geçtiğimiz yıl afetlere sigorta şirketleri olarak 2 milyar lira hasar ödemişsek aslında ortaya çıkan hasar 7.5-8 milyar liradır. Aradaki fark 5-5.5 milyar lira. Bu yük devletin sırtında, çiftçinin ve vatandaşın sırtında. Sigorta yaptırmayan, sigortadan haberi olmayan aile reisinin veya bireyin üzerinde. Ödenmemiş 5.5 miyar TL’lik hasarı Türkiye’de aileleri 4 kişi kabul edersek ortalama 20 milyona böldüğümüzde zaten her ailenin bu hasarlar için ödediği bedel de ortaya çıkıyor.”

2020 bize çok şey öğretti

2020’nin sektör için öğretilerle dolu olduğunu da hatırlatan Ölken, bunları şöyle sıraladı: “2020’de Türk sigortacılığı ile ilgili son dönemlerde övgü içeren ama çok katılmadığım bir sözle başlamak istiyorum. Rüştünü ispat etti. Ben bu kelimeli farklı yorumluyorum. Bu nedenle rüştünü ispat etti kelimesi benim içime sinmiyor. Bizim işimiz insan için önemli olanı korumak. Bu sektörde mutlak suretle hepimiz zaten görevimizi yapıyoruz. Bu nedenle 2021 yılını yine yeniden demek için bir ispat yılı olarak tanımlıyorum. 2020 özellikle ürünlerin satılmasından ziyade alındığını görmek adına çok önemli bir yıl oldu. 2020 bize sabırlı olmayı öğretti. Dijital olarak hazırlıklı olmayı öğrendik. Yatırım yapma zorunluluğumuz öğrendik. Bunlar bizim için önemli başlıklar oldu. Pes etmemeyi öğrendik.”

Sektör kilit vurulmuş gibi, yeni müşteri gelmiyor

2018 yılından bu yana Türkiye’de sigortalanma oranında belli bir ivmenin yakalanamadığını belirten Ölken, “Sağlık sigortalarını bir kenara koyarsak çünkü geçen yıl TSS’de özelikle büyük bir sıçrama oldu. Sektör sağlıkta bir yılda 700 bin müşteri kazandı. Ama bunları dışarı bırakınca sektöre kilit vurulmuş gibi. Yaşayan müşteri oranı, sigortalılık oranı 2018, 2019 ve 2020’de hatta 2021 diyelim bütün TSB raporlarına bakınca oldukça durağan ve yukarı sıçramadığını görebiliyoruz.  Tabana yayılma sorunu devam ediyor. Bunu pandemiye bağlamak doğru değil. Ama bir ışık var. İtibar edilen, insanın gerçekten değer verdiği unsurları koruyan satılan değil alınan ürün ve hizmet ekosistemi ortaya çıktığında bu sektör büyüyebiliyor” diye konuştu.

Acentelerin özgül ağırlığı hep devam edecek

Ölken, sigorta ürünlerinin acentelerin yanında dijital kanallardan da satılması ile ilgili ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Acentelik sistemine güveniyorum. Bence herkes satsın. Müşteri hizmet alıyor. Ben şirket olarak doğru poliçe satılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sözleşme anında doğru poliçe satılması için fiziksel temas gerekiyor. Şu anda sektörümüzde satılan lokomotif ürünlerin hepsinin müşteriye anlatılması gereken ürünler olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla nereden satılırsa satılsın acentelerin önü açık. İnancım bu. Olayı şöyle özetlersek bugün ülkemizde 5.5-6 milyon kasko poliçesi satılıyor. Ama memlekette 20 milyon motorlu araç var.  Bunun yanında sigortalanacak 16 milyon konut var. Bunun sadece 5.5 milyonunun yani yüzde 50’sinin DASK’ı var. Yüzde 35’i de konut sigortası yaptırmış.

Tamamlayıcı sağlık diyorsunuz en sıçrama gösterdiğimiz geçen yılda bile sayı 2 milyon kişiye ulaşmış. Dolayısıyla fırsat çok. Sigorta farkındalığına faydası olacaksa sektör tüm kanallara açık. Axa Sigorta olarak ise biz bu konuda çok seçiciyiz. Sebebi ise poliçeyi doğru satmak. Bu sayede bilgilendirmeyi doğru yapmak ve hasarı sorunsuz ödemek istiyoruz.”

Büyümek için yaşayan müşteri önemli

Sektör olarak 2021’e umutlu girdiklerinin de altını çizen Ölken, bunu da şöyle açıkladı: “Umutlu derken büyümeden bu iş olmaz. Enflasyonun bir iki puan nominal değer üzerinde büyüdüğümüzde bunu büyüme olarak kabul etmemek lazım. Bizim büyüme kriterimiz yaşayan poliçe, yaşayan müşteri, müşteri başına poliçe adedi. 2021 ve sonrasında özellikle kamunun finansal kapsayıcılık adı altında sigortayı başlıklar olarak, emeklilik ile beraber, dikkate alıyor olması ve SEDDK’nın ajandasında yoğun olarak bunları konuşmaya başlıyor olmasını umut ediyorum.”

İyiyiz diyerek kenara çekilemiyoruz

Türkiye’nin de içinde bulunduğu 30’a yakın ülke grubun içinde lider olduğunu belirten Ölken, “Biz AXA Türkiye olarak durumumuzdan memnunuz. Hem büyüme hem karlılık hem de müşteri memnuniyeti gibi konularda acentelerimizin bu zorlu yılda bize 5 üzerinden verdiği 4.67 gibi bir değerlendirme notu var. Fakat iyiyiz diyerek köşeye çekilemiyoruz” dedi.

2021 zor bir yıl olacak

Ölken, 2021 yılını ise “Gelecek için hazırız dediğimiz bir yıl’ olarak tanımladı. Ölken, şöyle devam etti: “Çok öğretimiz var. Çok şey öğrendik. Güçlü bir dijital altyapı avantajını yaşıyoruz. Zor bir yıl mı derseniz evet zor bir yıl olacak. 2020’den daha zor olacak. 2020’de sosyal medyada bazı karikatürler paylaşmıştım. Jiletin üstünde giden bir salyangoz karikatürü. Salyangoz ileri gidemiyor. Geri de gidemiyor. Jiletin üstünde de duramıyor. Sürekli yara alıyor. İşte öyle bir 2020’den çıktık.”

Acenteler yeni riskler ve yeni fırsatları değerlendirsin

“Geleceğe umutla bakmak durumundayız” diyen Ölken, programda acentelere ise şu mesajları verdi: “Bizler durum tespiti yapmak için bazen cimriyiz. Bu konuda zaman ayırmıyoruz. Bulunduğum nokta ne? Nereye gitmek istiyorum. Şimdi bunları düşünme zamanı. Burada şu fırsat var, birazcık orta ve uzun vadeli plan yapmaya zaman ayırsınlar. Mutlaka acentelerin çok iyi takip edebildikleri dijital ortamlara sahip olsunlar. Fakat en önemli konu yeni riskler ve yeni fırsatlar. Burada acentelerin geleceğe dönük müşterilerin risk haritasına çalışmaları lazım. Bir taraftan keyifli bir taraftan da o kadar çetin. Çünkü ezberleri bozmanın gerekli olduğu bir yıl olarak görüyorum.”

Bölgelere önem vereceğiz

Axa Sigorta olarak acentelere yönelik eğitimleri sürdürdüklerini belirten Ölken, “Bir taraftan da bölgelerde olmaya devam edeceğiz. 81 vilayetin hepsi ayrı bir coğrafya. Biz onlardan ilham alıyoruz. Bu anlamda bölgedeki gücümüzü artırarak bölgelerimizin yetkileri artırıp acentelerin sorunu hızlı ve net çözmesini gerçekleştirmeliyiz. Yeni ürünlerimiz gelecek. Acentelerimiz biliyoruz ki bunların hiçbirini ıskalamaz. Acenteler içinde yatırımların karşılığını alabildikleri veya bunları yeni yatırımlara yönlendirebilecekleri bir finansal disiplin içinde olmalarını öneriyorum” diye konuştu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER