30 Nisan 2024, Salı
spot_img

Sermaye piyasaları ve finansal okuryazarlık

besBireysel Emeklilik Sistemi, 2013 yılından itibaren başlayan yüzde 25’lik devlet katkısıyla en iyi yatırım araçlarından biri haline gelirken Türk halkını da sermaye piyasalarına kazandırdı. Katılımcı sayısı yakın zaman önce 4 milyonu aşan BES’te uzmanlar uzun vadeli düşünülmesi gerektiğinden yana görüş bildiriyor. Ancak, vatandaşların piyasa diline yabancı olması, paralarını doğru değerlendirmeleri noktasında soru işaretleri yaratıyor. Bu konuda, emeklilik şirketlerine büyük iş düştüğünü belirten ŞEMSİYE Dergisi yazarı Murat Geylani AKTAŞ, son yazısında, ‘finansal okuryazarlık’ oranının artması gerektiğine değiniyor. Murat Geylani AKTAŞ’ın yazısı şöyle… Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) sermaye piyasalarına getirdiği ivmenin devam etmesi finansal okuryazarlıkla yakından ilgili. Aksi halde dünyanın en gelişmiş sermaye piyasasına sahip olabiliriz, ama halkı bilinçlendirmek konusunda geri kalırsak, piyasalarımızda işlem yapanlar hep yabancı yatırımcılar olur.

İnsanların yaşam sürelerinin uzamasıyla emeklilik sigortalarının yetersiz kalmaya başlaması dünyada bireysel emeklilik sistemlerinin giderek yaygınlaşmasını sağladı. Zorunlu veya isteğe bağlı ya da ülkemizdeki uygulamasındaki gibi teşvikli. Peki birikimler nerelerde olacak? Hangi piyasalarda işlem görecek?

Cevap: SERMAYE PİYASALARI. Ülkemizde sermaye piyasaları hızla gelişmeye devam ediyor. Yasal kurumlar oluşturuldu. Bu piyasalarda işlem yapmaya yetkili kuruluşlar, denetleyici kurumlar, saklayıcı bankalar var. Düzenleyici Sermaye Piyasası Kurumu, borsalar, Vadeli İşlemler Borsası, Altın ve Kıymetli Madenler Borsası gibi organize piyasalar faaliyet gösteriyor.

Piyasa dilini anlamak önemli

Peki, Türk halkı gelişen bu piyasalarda yatırımcı olabiliyor mu? Yatırım yapabiliyor mu? Bu piyasaların işleyişini anlayabiliyor mu? Bu piyasalarda alınıp-satılan şeylerin ne olduğunun farkında mı? Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) girdiğinde bunun uzun vadeli bir yatırım olduğunun farkında mı? Kısa vadede sistemden çıkmak isterse yatırdığı paradan zarar edebileceğini biliyor mu? Ya da yatırım tercihine göre uzun vadeli de davransa yine de zarar olasılığı (seçtiği fon türüne göre) olduğunun farkında mı? Belki de en önemli soru şu: Halkımız finansal piyasalarda kullanılan dili okuyup anlayabiliyor mu? BES, 2013 başından beri uygulanmakta olan yüzde 25 devlet teşvikinin de etkisiyle hızlı bir büyüme sürecine girdi. 1 Kasım itibariyle sisteme giren kişi sayısı 3 milyon 946 bin 468 kişi olurken katılımcıların fon tutarı 25 milyar 89 milyon TL’ye ulaştı. Belki de BES’in Türk halkını sermaye piyasalarına kazandırdığı söylenebilir. Çünkü çok uzun yıllardır hisse senedi piyasalarına yatırım yapan yerli yatırımcı sayısı 1 milyon seviyesinde dolanıp duruyor.

Eylül 2013 itibariyle de bu rakam 1 milyon 90 bin 788 olmuş. Yatırım fonlarına yatırım yapanların sayısı ise 2 milyon 612 bin 216. Kabaca bakıldığında, Türk halkının tasarruflarını bankalarda tutmayı, sermaye piyasalarında işlem yapmaya tercih ettiği söylenebilir. Acaba bunun nedeni halkın riski sevmemesi, az da olsa garantili getiriyi, riskli getiriye tercih etmesi olabilir mi? Riski sevmeme daha önce yaşanan bazı finansal krizlerin (banker skandalı, batan şirketler, ekonomik kriz dönemlerinde eriyen tasarruflar gibi) etkisinin devamı olarak algılanabilir mi? Ya da riski sevmemenin nedeni finansal piyasaların işleyişinin ve kurallarının anlaşılamaması olabilir mi?

Finansal okuryazar haklarını bilir

İşte burada finansal okuryazarlık ön plana çıkıyor. Finansal okuryazarlık, kişinin parasını hedeflerine uygun harcama, biriktirme ve değerlendirme yetkinliğini ifade eder. Yani finansal okuryazar, ekonomik kararlarını verirken hak ve yükümlülüklerini bilir, işlem yaptığı kuruluşların kendisine imzalattığı sözleşmeleri anlayabilir. İşlem yaptığı kurum ve kuruluşların hangi yasalar çerçevesinde faaliyette bulunduğunun, bu kurumlardan neleri talep edip neleri isteyemeyeceğinin, risklerinin ne olduğunun farkındadır. Ürün ve hizmetleri kıyaslayabilir, kendi hedefine en uygun mal ve hizmet için en düşük maliyeti sağlayan kurumu seçebilir. Tüketici haklarından haberdardır, yatırımcı haklarından da. Sermaye piyasalarında okuryazarlık borsa yatırımcısı olmayı da kapsar; BES’i de, altın yatırımını da, döviz işlemlerini de ve hatta yurtdışı piyasalarda işlem yapabilmeyi de.

Emeklilik şirketlerine iş düşüyor

Özellikle sermaye piyasası kurumları ile bireysel emeklilik şirketlerine ve bankalara finansal okuryazarlık konusunda çok iş düşüyor. Sermaye piyasalarında yatırımcı ve bankaların müşterisi olan kişileri yaptıkları finansal iş ve işlemlerle ilgili aydınlatmak, risklerinin neler olabileceği konusunda ayrıntılı bilgi vermek, halkın anlayabileceği finans dilini konuşmak çok önemli. Kısa vadede bunlar zaman kaybı ve maliyetli gibi görünse de uzun vadede sermaye piyasalarına kazandırılan her yatırımcı sistemin daha da büyüyüp gelişmesine katkıda bulunacaktır. BES’in, sermaye piyasalarına getirdiği bu ivmenin devam etmesi finansal okuryazarlıkla yakından ilgili. Aksi halde dünyanın en gelişmiş sermaye piyasasına sahip olabiliriz, finans merkezi olabiliriz ama halkı bilinçlendirmek konusunda geri kalırsak, piyasalarımızda işlem yapanlar hep yabancı yatırımcılar olur. Bugün Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcı oranı yüzde 63 seviyelerinde. Yani hisse senedi yatırımcısı, fon yatırımcısı, bireysel emeklilik yatırımcısı hepsini toplasak, ancak yabancı yatırımcıların yarısı kadar bir portföy ağırlığına sahipler. Murat Geylani AKTAŞ / ŞEMSİYE

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER