3 Mayıs 2024, Cuma
spot_img

Ölüm, pişerek mi yoksa düşerek mi olmalı?

Hayatımız Sigortalı Yazarı Mustafa Nazlıer, Türk İtfaiyeciliğinin gelişme sürecini kaleme aldı. Yangın konusunda uzman eksper olan Nazlıer, “Yangın hakkında bilginiz yoksa, elinize sıcak bir çay bardağı alın ve sıkıca tutun. Ne demek istediğimizi anlarsınız” diyor. Nazlıer’in “Ölüm, pişerek mi yoksa düşerek mi olmalı?” başlıklı makalesi şöyle…

HAYATIMIZ SİGORTALI

Farklı yazılarda yangın konusunu gündeme alırken bilinmeyen yönlerini açıklayıp farkındalık yaratarak değişimi tetiklemeyi amaçladık. Yangının çeşitliliği, gerekçeleri, sayısallığı, zararları, yol açtığı etkiler v.b sürekli değişerek artarken; 1714 yılında başlayan Türk İtfaiyeciliği doğru yerde konumlanmamış ve hak ettiği, hakkı olan itibar ve desteği de alamamıştır.

İtfaiyecilik küresel ve önemli bir meslektir. Tüm mesleklerin gerekliliğini, içeriğini veya her yönünü tartışabilirsiniz ama İtfaiyecilik mesleğini tüm dünyada aynı değerde konuşur ve dikkate alırsınız. Bu yönü ile belki de küresel meslekler içinde birinci sırada olmasa da ilk üç içinde kendine yer bulur. İtfaiyecilik Mesleği, teknoloji, bilgi, tecrübe, cesaret, ön sezi ve özveri isteyen, en riskli ve en stresli mesleklerdendir.

Ateş düştüğü yeri yakar!

Mesleki faaliyetinde her zaman ve istinasız kendi canını ortaya koyarak başkalarına ait mal ve can güvenliği sağlayan ve bunu yaparken tek amacı başarılı olmak olan üstün değerleri bulunan meslektir. Hiç yangın yaşamadıysanız, tanık olmadı ve içinde bulunmadıysanız oldukça eksiksiniz. Bu yazı ile beraber sıcak bir kahve fincanı veya çay bardağını sıkıca tutarak bir süre bekleyerek daha kalıcı fikirler edinebilirsiniz. Ateş, düştüğü yeri yakar!

Tulumbacılarla başladı

Türk İtfaiyeciliği 1714 yılında Tulumbacılar adıyla yeniçeri ocağına bağlı olarak kurulmuştur. Askeri sisteme bağlı olarak 210 yıldan fazla hizmet vermiştir. 1826’da yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla “Tulumbacı Ocağı” da ortadan kaldırılmıştır. 1827 yılında kurulan yeni ordu bünyesinde tulumbacılar yerine “Yangıncı Taburu” kurulmuştur. Bu yapı daha sonra Askeri İtfaiye olarak anılmıştır. 1868 yılında, Şehremaneti, Belediye Reisliği ve Belediye Daireleri kurulmuştur. Bu dönemde, özellikle İstanbul’daki yangınları söndürme işi tek başına Askeri İtfaiye’ye bırakılmayarak belediyenin görevleri arasında yer almaya başlamıştır.

1890 yılında, bu defa İstanbul dışındaki yerleri de ilgilendiren, “Men-i Harik Tedâbirini Havî Nizamname” si ile belediye örgütlerinde yangın tertibatının tamamlanması ve personel açığının giderilmesi amacıyla yapılandırmaya gidilmiştir. Belediye dairelerinde de tulumbacı takımları tesis edilmeye başlanmıştır. Belediye tulumbacılığı ile itfaiyecilik faaliyeti askeri olmaktan uzaklaşınca, İstanbul halkı, semtlerde, mahallelerde; bıçkın delikanlılardan tulumbacı takımları kurmaya başlamıştır.

Cumhuriyet’in ilanı ile beraber itfaiye teşkilatı tüm yurtta hızla şekilde yayılarak teşkilatlanmaya devam etmiştir. 3 Nisan 1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra, belediyelere “yangın vukuunu men edecek tedbirleri almak” görevi verilmiştir. İtfaiye teşkilatının dayanağı olan 15. madde 22. fıkra gereğince; tüm il merkezlerindeki belediyeler teşkilatlarını kurmuşlardır, Güncel Mevzuatımız, İtfaiye Teşkilatını; Beledi İtfaiyecilik anlayışı kapsamında düzenleme yolunu seçmiş olup, buna ilişkin ana kaynaklar; Belediye Kanunu’nun 52. Maddesi ve bu hüküm uyarınca İçişleri Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Belediye İtfaiye Yönetmeliği’dir.

Belediye Yönetmeliği

İçişleri Bakanlığı. Resmi Gazete Tarihi: 21.10.2006 Resmi Gazete Sayısı: 26326. … İtfaiye teşkilatının görevleri şunlardır:

“İtfaiye

Madde 52- İtfaiye teşkilâtının çalışma usûl ve esasları, çalışanların görev ve yetkileri, memurluğa alınması için taşımaları gereken nitelikler, alacakları meslek içi eğitim, görevde yükselme, meslekten çıkarılma, giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı olarak kullanacakları aletler ile itfaiye teşkilâtında hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimler, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Belediye bu yönetmeliğe aykırı olmamak üzere ek düzenlemeler yapabilir. İtfaiye hizmetleri kesintisiz olarak yürütülür. İtfaiye personelinin çalışma süresi ve saatleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın, hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde düzenlenir. Belediye itfaiye teşkilâtında fiilen çalışanlara fazla mesai ücreti olarak yılı bütçe kanununda belirlenen üst sınırı aşmamak kaydıyla belediye meclisi kararı ile tespit edilen maktu tutar ödenir.

BELEDİYE İTFAİYE YÖNETMELİĞİ,

İçişleri Bakanlığı.

Resmi Gazete Tarihi: 21.10.2006 Resmi Gazete Sayısı: 26326.

İtfaiye teşkilatının görevleri şunlardır:

a) Yangınlara müdahale etmek ve söndürmek.

b) Her türlü kaza, çökme, patlama, mahsur kalma ve benzeri durumlarda teknik kurtarma gerektiren olaylara müdahale etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek; arazide, su üstü ve su altında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapmak.

c) Su baskınlarına müdahale etmek,

ç) Doğal afetler ve olağanüstü durumlarda kurtarma çalışmalarına katılmak.

d) Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik ile verilen görevleri yapmak.

e) Sivil Savunma ile İlgili Şahsi Mükellefiyet, Tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve Diğer Hizmetler Tüzüğü gereğince kurulan itfaiye servisi mükelleflerini eğitmek, nükleer, biyolojik, kimyasal (NBC) maddeleri ile kirlenmelerde arıtma işlemlerine yardımcı olmak.

f) Halkı, kurum ve kuruluşları itfaiye hizmetleri ile ilgili olarak bilgilendirmek, alınacak önlemler konusunda eğitmek ve bu konuda tatbikatlar yapmak.

g) Kamu ve özel kuruluşlara ait itfaiye birimleri ile gönüllü itfaiye personelinin eğitim ve yetiştirilmesine yardım etmek; bunların bina, araç-gereç ve donanımlarının itfaiye standartlarına uygunluğunu denetlemek ve bu birimlere yangın yeterlilik belgesi vermek ve gerektiğinde bu birimlerle işbirliği yapmak,

ğ) Belediye sınırları dışındaki olaylara müdahale etmek.

h) Belediye sınırları içinde bacaları belediye meclisince tespit edilecek ücret karşılığında temizlemek veya temizlettirmek ve bacaları yangına karşı önlemler yönünden denetlemek.

ı) Talep edilmesi halinde orman yangınlarının söndürülmesi çalışmalarına katılmak.

i) İmar planlarına göre parlayıcı, patlayıcı ve yanıcı madde depolama yerlerini tespit etmek.

j) İşyeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşlarını yangına karşı önlemler yönünden denetlemek, bu konularda mevzuatın öngördüğü izin ve ruhsatları vermek.

k) Belediye başkanının verdiği diğer görevleri yapmak.

İlgili yasa ve yönetmelik görev ve iş tanımı açısından belirgindir. Bu durumu ile çok fazla yetersizlikler vardır. Yetersizliklerden önce yasal görevlerin ve sorumlulukların yerine getirilmediği ve getirilme olanağı olmadığı da açıktır. Bu durum örnek olarak binaların yangından korunması hakkındaki görevleri veya denetim görevini yapılmadığını açıkça gözlemliyoruz. Bu konudaki eksiklik, hata veya yetersizlik tek başına ve sadece itfaiye teşkilatında değil hatta teşkilat ile neredeyse ilgisi dahi yoktur. Hatta itfaiye; teşkilat olarak mevcut sistemin doğrudan mağdurudur. Kendisine sunulan imkân, olanak ve mevcut yapı ile üstün başarı gösterdiklerini söylemeliyiz.

İtfaiye teşkilatı üstün başarı gösteriyor

Temel sorun  yasal yapılandırmadır. 1714 yılında başlayan sürecin 1827 yılında değiştiği, sonrasında 1930 yılında yeniden yapılandırıldığı dikkate alınır ise; Cumhuriyet reformundan sonra itfaiye teşkilatında bir başka yenilenme yapılmadığı görülmektedir. Yeni bir yapılanma için 100 yılın dolması gerekmez. Dünya da bir çok örnek içinden ülkemiz için seçilecek fazlasıyla örnek ve seçenek olduğu gibi daha iyisini yapmanın daha kolay olacağını da söyleyebiliriz. Gelişmiş ülke uygulamalarında en yüksek kolluk kuvveti itfaiye teşkilatındadır. Aldıkları akademik eğitim ve operasyon yetkileri , yüklenen sorumluluklar ile gerçekleştirdikleri faaliyetler dikkate alındığında Polis, Jandarma ve Zabıtaların da üstünde yer almalarının haklı gerekçeleri vardır.

Ülkemizde 1890 yılında başlayan semt ve mahallelerde bıçkın, bileği kuvvetli delikanlılar ile teşkilatı devam ettirme isteği bu gün biraz şekil değiştirse de bu şekli ile sürdürülebilir olmadığını fazlasıyla kanıtlamış durumdadır. Yangınları önleme, bilgilendirme, eğitim, kurtarma ve söndürme çerçevesinde çok büyük sorumluluk ve fedakarlıklar ile görev yapan Türk İtfaiye Teşkilatı’nın, küresel eşitlerini göz önüne alırsak acilen ve hemen yeniden yapılandırılmasının gerektiğini görmemiz gerek. İtfaiye teşkilatı ile ilgili mevcut yasal düzenlemeler Belediyecilik anlayışıyla ele alınmaktadır. Yetersiz ve amacından uzak olan yasal yapı değiştirilerek özel bir “İtfaiye Kanunu” yapılmalıdır.

Yaftalanması yanlış

Ülkemiz siyasal yapısı İtfaiyecilik mesleğine oranla son derece ciddiyetsiz ve uzak durumdadır. Bu denli önemli bir konu ve mesleği tamamen siyasal etki içinde olan  belediyecilik anlayışına terk etmek yangını doğrudan başlatmaktır. Belediyelerin tamamı itfaiye teşkilatını kendisine yük, masraf kalemi ve repütasyon sorunu olarak görmektedir. Maalesef her yangın kendi anatomisi içinde son bulduğundan itfaiye kötü nam ve şöhret sahibi de olmaktadır. Hiç hak etmedikleri halde yaftalandıklarını görüyoruz. Halbuki; itfaiyenin varlık sebepleri incelenir ise belediyecilik hizmetlerinin üstünde olduğu hemen anlaşılır.

Diğer taraftan; her belediye bütçesi farklıdır. Bütçeye göre itfaiye ye ayrılan payda farklı olacaktır. Dolaysıyla tüm Türkiye de her belediye itfaiyeciliğinin birbirinden farklı olduğunu görmekteyiz… Belediye itfaiyeciliği dışında diğer kamu kurum ve kuruluşları veya bazı özel sektör alanlarındaki itfaiye teşkilatlanmalarının iyi veya farklı oluşu da bu durumu teyid ettiği gibi düzensiz ve karmaşıklığı da ortaya koymaktadır.

Bu konuda Prof.Dr.Hamit HANCI görüşlerini açıkça paylaşmak dışında birbirinden farklı bir çok konuda sayısız destek verdiği konuları yazıya sığdırmamız olanaklı değil. İtfaiye konusunda özellikle örnek gösterdiği 112 Acil Sağlık Hizmetleri uygulaması gerçekten önemli. Son derece başarılı yapılandırılan 112 Acil Sağlık Hizmetleri örnek alınarak, AFAD Teşkilatı bünyesinde bir İtfaiye Genel Müdürlüğü kurularak, bu konudaki hizmetin 112 deki gibi standartlaştırılması sağlanmalıdır.

Bunun Alternatifi, İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir İtfaiye Genel Müdürlüğü ve İtfaiye Akademisinin kurulması da olabilir. Bu şekilde belediyelerce bir masraf merkezi gibi görülebilen İtfaiye teşkilatının ve itfaiyecilik mesleğinin, karada, havada ve denizde, kamu ve özel sektörde, hak ettiği standartlara kavuşması sağlanmalıdır.

Ayrıca, İtfaiye teşkilatlarına , sadece  Meslek Liselerinin İtfaiyecilik ve Yangın Güvenliği Bölümleri ile Meslek Yüksek Okullarının İtfaiyecilik Bölümü mezunları alınmalıdır. Gönüllü İtfaiyecilik anlayışı da mevzuatımızda yer almalıdır. Bunlara ek olarak bilinmesi gereken bir diğer husus Yangın Sigorta Vergisi (YSV) uygulamaları.

Nedir bu YSV?

Yangın Sigorta Vergisiyle ilgili hükümler, 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 5. Bölümünde düzenlenmiştir. Kanunun 40. maddesine göre “belediye sınırları ve mücavir alanlar içindeki menkul ve gayrimenkul mallar için yapılan yangın sigortaları dolayısıyla alınan primler Yangın Sigorta Vergisi’ne tabidir.” Verginin mükellefi sigorta şirketleridir. Yangın Sigorta Vergisi’nin matrahı, yapılan yangın sigorta muameleleri nedeniyle alınan primlerin tutarı olup, tespit olunan matrah üzerinden ödenecek Yangın Sigorta Vergisi nispeti (oranı) yüzde 10’dur.

Sigorta şirketleri, bir ay içindeki Yangın Sigorta Vergisi’ne tabi muamelelerini izleyen ayın 20’nci günü akşamına kadar bağlı oldukları belediyeye bir beyanname ile bildirmeye ve tarh edilen Yangın Sigorta Vergileri’ni aynı sürede ödemeye mecburdur.

  • Yangın poliçelerinden zorunlu olarak alınan bu vergi amacına uygun kullanılıyor mu?
  • Sigorta ettiren ve her poliçe sahibi bu havuza katkı sağlarken sigortasız olanlara ödül mü veriliyor veya sigorta yaptıranlar cezalandırılıyor mu?
  • Yangın vergisini ödeyen sigortacılar, itfaiye ile en küçük bir iş birliği yapabiliyor mu?
  • TSB verilerine göre 28.125.557 TL yangın prim üretimi var. 2018 yılı sonu itibarıyla YSV oranı yüzde 10 ise ödenen yangın vergisi ne kadar? Kime verildi ve nerede kullanıldı ?
  • Her yıl sigorta sektörünün düzenli ödediği vergi tutarı buysa itfaiyenin donanımları neden bu kadar yetersiz ve kötü? Kaynakları kim nereye aktardı?
  • Bu kaynaklar doğrudan itfaiyeye aktarılırsa neler olur?

O kadar çok soru var ki yazının amacını zorlamaması için,  Türk sigorta sektörü üzerinden  tüm yangın sigorta poliçesi sahiplerinin yarattığı kaynaklarında doğru kullanılmasıyla veya yeniden yapılandırılmasıyla; anılmayan gerçek kahramanlar olan itfaiyeciler için;

  • Yeni yasal yapılanmalar ile İtfaiyecilik Genel Müdürlüğü yapılabilir mi?
  • İtfaiye Akademisi Kurulabilir mi?
  • AFAD içinde yer al bilir mi?

Veya yanmaya devam ederek, yaralarımıza yoğurt ve diş macunu sürmeyi önerenleri mi dinleyeceğiz?

“Yazıyı hazırlarken Göcek orman yangını devam ediyordu. Orman itfaiyeciliğinin  özel sektöre devir edildiğini üzülerek öğrendim. Aynı anda Bodrum yanıyordu. Bu esnada Ankara Eryaman da 16 katlı binada yangın vardı. İtfaiye merdiveni 25 metre uzunluğunda. Bina daha yüksek. Üst katlarda yaşayanlar için 2 seçenek var;

  • Bekleyip pişerek ölmek
  • Atlayıp düşerek ölmek

Neyse ki itfaiye kendisinde olmayan olanaklarla bu yangını söndürmeyi başardı.“

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER