19 Mayıs 2024, Pazar
spot_img

“Hiçbir toplum kendi kendine sigorta bilincine sahip olamaz”

Dünyada hiçbir toplumun kendi kendine sigorta bilincine sahip olamayacağını söyleyen Alerta Kurumsal Sağlık Yönetimi ve Danışmanlık Hizmetleri Portföy Yöneticisi Şule Aksak Gürbüz, “Türkiye’de sorun bilinç eksikliği değil güven eksikliği olabilir. İçi boş bireysel ürünler, hasar ödeme sürecinde ortaya çıkan sorunlar, teminat verilmeyen onlarca sektör gibi pek çok hatalı uygulama sektörün büyümesine engel olmuş. Toplumun kısa sürede sigortaya güven duyması sağlanabilir” dedi.

Sigorta, hem can hem mal güvenliğimizi sağlamak için şüphesiz en iyi araç. Ne var ki ülkemizde zorunlu sigorta oranlarına bakıldığında bile sigorta bilincinin henüz istenilen düzeyde olmadığı görülüyor. Bu noktada toplumun sigorta konusundaki farkındalığını arttırabilmek adına yapılan bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları önem taşıyor.  Sigorta Ekranı’nda Damla Özafşar’ın Damla ile Sabah Kahvesi programına konuk olan Alerta Kurumsal Sağlık Yönetimi ve Danışmanlık Hizmetleri Portföy Yöneticisi Şule Aksak Gürbüz, sigorta bilincinin arttırılmasına yönelik önemli önerilerde bulundu. Gürbüz, çocuklara sigorta kavramını öğretmek üzere hayata geçirdiği kitap projesi hakkında da konuştu.

Sorun bilinç eksikliği değil güven eksikliği olabilir

Gürbüz,dünyada hiçbir toplumun kendi kendine sigorta bilincine sahip olamayacağını vurgulayarak, “Pek çok ülkede bu konu, kamunun yapmış olduğu sistematik çalışmalarla çözülmüş. Avrupa’da sigortanın büyümesini sağlayan unsurlar, zorunlu sigorta, ciddi cezalar, ürün içeriklerinin net ve ihtiyaçları karşılayacak nitelikte olması ve sigorta şirketlerinin hasarları çok hızlı eksiksiz kolayca ödemeleri ve müşteri memnuniyetini ön planda tutmaları olmuş. Sorun bilinç eksikliği değil güven eksikliği olabilir. İçi boş bireysel ürünler, hasar ödeme sürecinde ortaya çıkan sorunlar, teminat verilmeyen onlarca sektör gibi pek çok hatalı uygulama sektörün büyümesine engel olmuş. Toplumun kısa sürede sigorta alışkanlıklarına ve güven duyması sağlanabilir. Aslında son dönemde DASK, TSS ve BES’e olan devlet desteğiyle bu sağlanmaya başladı” diye konuştu.

Sigorta bilinci çocuk yaşta oluşturulmalı

Gürbüz, sektörün oluşturduğu konuların Türkiye’ye kaynak olmaya devam ettiğini belirterek, “Sigorta bilinci ile ekonomi besleniyor. Bilincin, olumlu tutum ve davranışların küçük yaşlarda verilen eğitimin önemi tartışılmaz. 3-6 yaş dönemi insan yaşamının en temel becerilerinin kazanıldığı dönemmiş. Çocuğun bu dönemde geliştirdiği beceriler sonraki yıllarda davranışlarının temel yapı taşı olarak kullanılıyormuş. Yine 6-10 yaş ailesinin dışında çevresinin önemli ölçüde genişlediği çağmış. Bunları düşününce çocuklardan başlayarak farkındalık yaratmak çok kolay” dedi.

Sigorta ürünlerini doğru anlatmak önemli

Sektöre bakıldığında ortada bir müşteri olduğunu ve bu müşterinin de bir ihtiyacı olduğunu belirten Gürbüz, “Ortamda rekabet var. Kısacası boşluğa bakıp o boşluğu kendi güçlü alanlarında en doğru şekilde doldurabilmek oyunun kuralı ancak bu yetmiyor. Ürünü de doğru anlatmak gerekiyor. Bunu sadece sigortacılık için değil tüm işkolları için söyleyebiliriz. Sektörü doğru tanıyıp Türkiye’de ve dünyada olan uygulamaları sıkı takip ederek verimli olmak mümkün diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Şirketler risk gerçekleşmeden destek olmak istiyorlar                        

Hasar yönetimi ile ilgili konuşan Gürbüz, günümüzde müşteri odaklı, dijital, inovatif, yeni teknolojiler ile yapay zekâ uygulamaları kullanılarak ciddi yatırımlar yapıldığını aktararak, şunları söyledi: “Şirketler artık hasar anında değil risk gerçekleşmeden müşterilerine destek olmak istiyorlar. 2022 yılına yüksek enflasyon, buradaki hareketlilik ve önümüzdeki dönemin ekonomik beklentilerindeki belirsizlikle girdik. Bu da sektörü güçsüzleştirdi. Geçici kalıcı iş görmezlik süresi, efor kaybı tespitleri, ceza davalarında travma skorlaması, tazminat davalarında tedavi gideri, sürekli sakatlık oran hesaplaması, ölüm sebebinin belirlenmesi gibi konular doğrudan adli tıp uzmanlık alanına giriyor. Bu nedenle tazminat dosyalarında tıbbi bilirkişi raporlarının adli tıp uzmanlarının kontrolünde hazırlanması kaçınılmaz oluyor.”

Tıbbi evrak incelemesi yaparak rapor düzenliyoruz

Gürbüz, Alerta olarak sigorta şirketlerinin talebi üzerine tıbbi evrak incelemesi yaparak bu konularda rapor düzenlediklerini söyleyerek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Sigorta şirketlerinde muallâkta bekleyen, kişinin son durumu tespit edilememiş mağduriyet dosyalarında yine sigorta şirketlerinin talebi üzerine kişileri ikamet ettikleri ilde görerek muayenelerini gerçekleştiriyoruz. Ayrıca kötü tıbbi uygulamalarda, malpraktis dosyalarında branş hekimlerinin başvurularını titizlikle inceleyip sigorta şirketlerine rapor sunuyoruz. Aynı zamanda sistemimiz üzerinde oluşturulan bir aktüel modülümüz var. Bu modül ile sigorta şirketlerinin sınırsız sayıda ve varsayımda hesaplama yapmasına imkan sağlıyoruz. Sistemimizde bulunan dijital arşiv ve yazılım desteği ile şirketlere özel dönemsel raporlamalar sunuyoruz. Bunun yanında yine yazılım desteği ile sisteme kodlanmış kontrol noktaları ile suiistimal tespitleri yaparak şüpheli hasar bildirimlerini takip ediyoruz. Sıklıkla sigorta şirketlerini bilgilendiriyoruz. Türkiye’de 81 ilde hizmet veriyoruz. Tüm doktorlarımız İstanbul’dan hareket ederek, muayene için kişilerin ikamet adreslerine gidip son durumlarını tespit ederek rapor hazırlıyorlar” dedi.

Hazırladığımız raporlar dava dosyalarında da kullanılıyor

Hazırladıkları raporların dava dosyalarına da eklendiğini dile getiren Gürbüz, “Alerta olarak sigorta şirketine hizmet veren kurum olarak görünüyoruz. Ama vekil, mağdur ve sigorta üçlemesinde tarafsız rol almaktayız. Aslında herkesin beklentisi gerçek zararın hızlıca tespit edilmesi ve varsa ödemenin de hakkaniyetli şekilde yapılması. Muayene sürecinde mağdurların yazılı beyanlarını alarak fotoğraf ve video kayıtlarını da ekleyerek son durumlarını sigorta şirketlerine iletilen dosyalarda dava sürecine gidilmeksizin daha hızlı neticelendiğini yaşayarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Bedeni hasarlarla ilgili suiistimallerle çok karşılaşıyoruz

Programda bedeni hasarlarla ilgili suiistimallere değinen Gürbüz,Sıklıkla karşılaştığımız suiistimaller sahte belge, imza, beyan, planlanmış organize anlaşmalı hasarlar abartılmış faturalar, sahte yaralanma suiistimalleri, sağlık hizmeti sunucusu suiistimalleri, photoshop bile var. Ancak mevcut yazılımımız ve bilgi işlem sistemimiz sayesinde tümüyle ilgili tespitlerimiz ve sigorta şirketlerine bildirimlerimiz oluyor. Sistemimize tanımlanmış kontrol noktaları var ve konusunda uzman hekimlerimizin kontrolüyle bu süreci son derece etkin bir şekilde takip edebiliyoruz” açıklamalarında bulundu.

Yerinde muayene ile ek maliyetin önüne geçebildik

En son yapılan asgari ücret zammının ek maliyetler oluşturduğuna dikkat çeken Gürbüz, bunun da bedeni hasar tazminatlarında yükselişe neden olduğunu söyleyerek, “Ek maliyet 5-6 milyar düzeyinde. Alerta olarak bu durumu öngördüğümüz için bağlantı halinde olduğumuz şirketlere muallak çalışmalarını hızlandırma konusunda, hatta muallakta olan dosyalarını eritmek ve sonuçlandırmak adına yerinde muayene ile destek olabileceğimizi hatırlattık. Biz yerinde muayene ile sigorta şirketlerinde uzun zamandır anlaşmazlık ve evrak eksikliği nedeniyle bekleyen dosyalarda kişilerin yazılı onayını alarak ve son durumlarını tespit ederek sigorta şirketlerine rapor ilettik. Hızlı şekilde ödemesini sağladığımız dosyalarda ek maliyetin bir şekilde önüne geçilmiş oldu. Bekletilen ve yük olan dosyaların eritilmesinde de destek sağladık” dedi.

Sigorta sektörüne yönlendirilebilecek çok sayıda öğrenci var

Sigorta sektörünün çok dinamik olduğunu vurgulayan Gürbüz, “Birçok iş kolu ile bağlantılı ve ülkemizde faaliyette bulunan 70 aktif şirket, 20 bine yakın şirket ve 100’den fazla broker şirket var. Bunun yanında eksperler, medikal danışmanlar ve asistans firmaları var. Öte yandan Türkiye genelinde bu mesleğe personel yetiştiren 100’ün üstünde sigortacılık eğitimi veren yüksekokul ve lisans eğitimi veren kurum var. Her yıl üniversite sınavına giren öğrenci sayısını düşündüğümüzde bu alana yönlendirilebilecek ciddi bir öğrenci var” dedi.

Yazdığım kitaplarla çocuklarda sigorta bilincini artırmak istiyorum

Gürbüz, kızının büyüme sürecinde başlayan ve onun sorularının yazılmış hikâyelerin bir kısmını kitap haline dönüştürme fikriyle hayata geçen kitap projesi hakkında da bilgiler verdi. Hikâyedeki karakterin cıvıl cıvıl ve süper kahraman olmak isteyen bir kız çocuğu olduğunu ve her kitapta farklı sigorta branşını ilgilendiren maceralar yaşadığını aktaran Gürbüz, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Sıfır yayınları ile çıkan bu kitaplar çocukların beğenisine sunuldu. Kadın Sigortacılar Derneği (KASİDER) Başkanı Sema Tüfekçiler ve üyeleri bana destek oldular. Çalıştığım şirket yöneticileri de destek oldular. Böylelikle üç kitaplık seri şeklinde sunuldu. Umarım daha da genişleyecek. Kitabın yazılmasından sonra en önemli kısım bunu çocuklara görsellerle anlatabilmekti. Bu aşamada resimleyen Sema Gürsoy ile tanıştım. Açıkçası kendisi hayalimden daha çok içime sinen bir karakter oluşturdu. Kitabı yazarken bu seri ile çocukların sigorta kavramını bilmesini istedim. Sigortalanmanın önemini anlasınlar ve meslek seçimin sigortayı da düşünsünler diye hayal ettim. Umarım yeni yetişen nesil için bir faydamız dokunur hep birlikte. D&R, İdefix, Kitapyurdu gibi online satış sitelerinden ve kitapevlerinden alınabilir. Geri dönüşler güzel olursa ilerlemeyi, büyütmeyi çok isterim. Son aşamada kitapta bulunan karakterin çizgi filmi olması da hayallerimin arasında.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER