27 Temmuz 2024, Cumartesi
spot_img

“Geleceğe hazır olmamız gerek!”

Sigorta sektörünün olumlu konuşmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, “Geleceğe daha umutlu bakmak için sektörün ve sigorta şirketlerinin sermaye yeterlik oranlarıyla, ödenmiş sermayeyle, güçlü rezervlerle, öz kaynaklarla, yerli yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan iştahının kabartılmasıyla hazır olması gerekiyor. Acenteler kendi organizasyonu yapılandırmalı, müşteri profiline göre iletişim şeklini değiştirmeli ve teknoloji yatırımı yapmalı” dedi. 

SİGORTAMEDYA ÖZEL

Sigorta sektörü, diğer tüm sektörler değişime ayak uydurarak geleceğe daha güçlü ve hazırlıklı adım atmak zorunda. Bu kapsamda, sektörde faaliyet gösteren şirketlerin sermaye yeterlilik oranlarını artırmaları, güçlü rezervler oluşturmaları, öz kaynaklarını sağlamlaştırmaları ve değişen teknolojiye uyum sağlamaları kritik önem taşıyor. Aynı zamanda, yerli ve yabancı yatırımcıların Türkiye sigorta sektörüne olan ilgisini artırmak için stratejik adımların da atılması gerekiyor. Gelişen teknolojiler ve artan rekabet ortamında, sigorta sektörünün kendini yenilemesi ve geleceğe hazır olması, Türkiye ekonomisi için de önemli bir itici güç olacaktır. Sigorta Ekranı’nda Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın konuğu olan AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, sektör açısından geleceğe umutla bakmanın ve sürdürülebilir bir büyüme yakalamanın önemine dikkat çekti. Bu kapsamda yapılması gerekenlere değinen Ölken, sektör açısından yeni fırsatlardan da bahsetti. Ölken, yayında bölge toplantıları, sağlık sigortaları, hayat emeklilik, tarım ve risk yönetimi farklı konularda da önemli açıklamalarda bulundu.

2500 acentemizle birebir görüşme sağlayacağız

Bölge toplantılarına ilişkin açıklamalarda bulunan Ölken, İstanbul dışındaki bütün bölgelerle buluştuklarını aktararak “Adana ve Ankara’ya gideceğiz. Yaklaşık 2500 acenteyle birebir görüşmüş olacağız. Bölgelerde bulunan acentelerden yüzde 90’ın üzerinde bir katılım olması bizi çok mutlu etti. Sigorta sektöründe beraber farklıyız, farklı olmakta kararlıyız dedik. 2023’ü değerlendirdik, fırsatları, geleceği, yeni trendleri ve yeni trendlerde karşımıza çıkan sigortalı hizmetlerini konuştuk. Tarım ve tarım iş koluyla alakalı bütün sigorta ihtiyaçlarını tartıştık. Fırsatları ortaya koyup değerlendirdik. Dijital sigortacılık ve dijital sigortacılığa bağlı hizmet ve ürünleri konuştuk. Hep birlikte tespitler yaptık” dedi. 

Teknoloji yatırımı yapılmalı

Sigorta sektörünün olumlu konuşmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Ölken, “Geleceğe daha umutlu bakmak için sektörün ve sigorta şirketlerinin sermaye yeterlik oranlarıyla, ödenmiş sermayeyle, güçlü rezervlerle, öz kaynaklarla, yerli yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan iştahının kabartılmasıyla hazır olması gerekiyor. Acenteler kendi organizasyonu yapılandırmalı, müşteri profiline göre iletişim şeklini değiştirmeli ve teknoloji yatırımı yapmalı. Geleceğe hazır olmak gibi bir tutkumuz var ve bu tutkuyu acentelerin sahiplenmesi de bizi çok mutlu etti, teşekkür ettik kendilerine. Çünkü teşekkür sadece rakamlarla olmuyor, yaptıkları işin değerini onlara hissettirmemiz lazım. İleriye dönük adım atabileceğimize eminim. ‘AXA Türkiye’ye inanıyoruz. Türkiye gibi güçlü bir ülke ile Axa gibi bir dünya markasını bir arada telaffuz etmeye değer. 34 yıllık bir sigortacı olarak yarına umutlu bakmaya çalışıyorum, çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. 

Bütün ülkelerin bireysel tasarrufa ihtiyacı var

Bireysel sigortacılıkta insanlar için kıymetli olanı korumayı hedeflediklerini belirten Ölken, diğer tarafta dünyadaki bütün ülkelerin bireysel tasarrufa ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. “Bize düşen buradaki büyüme alanını görüp acenteyle bu işi yapabildiğimizi göstermek” diyen Ölken, “AXA Hayat Emeklilik ile çalışan tüm acentelere teşekkür ediyorum. Müthiş bir enerjiyle bu işi yürütüyorlar. Getiri bazında ilk 3 sırada olan fonlarımız çoğunlukta. Acente olmadan bu iş olmaz. O yüzden buna önem vermeye devam edeceğiz. Bu doğrultuda bir uygulamaya başladık. Acentelerimizin bazılarının emeklilik lisansları var. Bazılarının lisans başvuruları sürüyor. Bu sıradaki fırsatları kaçırmamaları için referans metoduyla onlar adına bu hizmeti biz sürdürme kararını verdik. Bu da büyük fark yaratıyor. Acentenin getirdiği referansın bütün satışlarını acenteye gelir kaynağı olarak yazabilecek bir imkan sunuyoruz. Daha da gelişeceğine inanıyorum. Çünkü sağlıkla bireysel emeklilik arasında, aile sigortacılığıyla sağlık sigortacılığı arasında büyük ilişki var. Ticari paketlerle KOBİ sağlığın, otomatik katılımın ve hatta önümüzdeki yıl veya yıllarda karşımıza çıkacak tamamlayıcı emekliliğin büyük bir bağlantısı var” dedi.

Tarım iş kolunda sigortacılar olarak etkin rol üstlenmeliyiz

Groupama sinerjisinin özel sağlıkta ve tarımda kendilerine büyük katkı sağladığını belirten Ölken, “Bize müthiş bir bize kaldıraç oldu. Tarım iş kolunu öğrendik. Tarım sadece tarım sigortasından ibaret değil. Çiftçi bir küçük işletme. Traktörü var, malı var, yemi, gübresi, alet edavatı var. Bütün bunlar risk ve artık değerler yukarı çıktı. Türkiye’de tarım iş kolunun korunması gerekiyor ve sigortacı olarak mutlaka bizim burada bir rolümüzün olmalı. Ben bu alanları biraz daha öncelikli görüyorum. Küresel ısınma, iklim değişimi, gıdaya erişim gibi sorunları düşündüğümüzde tarım iş kolunu önemsiyorum” ifadelerini kullandı.

Risk yönetimi önemli

Kurumsal ve ticari işletmelerin karşılaşabileceği risklerin, sadece sigorta kapsamıyla sınırlı olmadığını belirten Ölken, iş sürekliliğini sağlamak için, doğal afetler gibi beklenmeyen durumların yanı sıra komşuluk risklerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekerek “AXA Türkiye bu alanda 20 yılı aşkın bir süredir risk mühendisliği hizmeti sunuyor ve bu hizmeti risk danışmanlığına dönüştürdü. Bu çok önemli. Bunun gibi bizim gibi yatırım yapan şirketler var. İyi ve kötü riskin ayrımı gelişecek. Burada teknolojiden de istifade ediyoruz. Ben bu anlamda AXA grubunun Türkiye’deki yatırım iştahını takdirle karşılıyorum. Yılın son gününde 4 milyara yakın bir sermaye artışı yapıldı. Bunlar bize çok güç veriyor. Öz kaynaklarımızı güçlendiriyor, ödenmiş sermayemizi güçlendiriyor, reasürans bağımlılığımızı azaltıyor ve konservasyonu destekliyor. Ama bütün bunların yanında ticari ve kurumsalda risk yönetimi önemli. Bu noktada acentelerimizin de varlık yönetimi anlamında bireysel müşterileri biraz daha detaylı anlaması gerekiyor” dedi.

Daha çok müşteriye ulaşmamız gereken bir dönemdeyiz

Sürdürülebilir gelişim ve büyümeyi hedeflediklerini söyleyen Ölken, şu açıklamayı yaptı: “Buna tutunmamız lazım. AXA Türkiye ve sektördeki müstesna birçok şirket büyümek isteyecektir ve büyüyecektir. Bu iyi haber. Kötü haber ise çok çalışmamız gerektiği. Hiper enflasyon döneminde artan primlerle ortaya çıkan komisyon gelirleri doğal olarak arttı ama artık fiyat artışları belli bir noktadan sonra bir plato yapacak. Hatta bazı branşlarda şimdi aşağı doğru gitmeye başladı. Şimdi o platoda iş yönetirken bizim maliyetlerimizin aşağıya ineceğini bilelim. Çünkü işçilik ücretlerimiz, çalışan ücretlerimiz, genel giderler bir müddettir sabit. Böyle baktığımızda büyümekten başka çare yok. Büyüyebilmek için de kendi bahçemizden başlayacağız. Elimizdeki bütün potansiyele bakacağız. Önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın her noktasında sigortacılar, hizmet sağlayıcılar, perakendeciler ilk kez beş jenerasyona hizmet ve ürün satacaklar. Çok iyi hazırlanmak lazım. Daha çok müşteriye ulaşıp daha çok teklif vermemiz gereken bir dönemdeyiz. Sektör rekabet açısından farklılıklarını ortaya koymalı. Rekabetin tatlı bir şekilde gelişmesi, sektördeki tüm oyuncuların yukarıya doğru ilerlemesini sağlayabilir. Dünyadaki sigorta şirketleri de prim odaklı ve bu durum satın alma gücüyle ilişkili. Ekonominin normalleşmeye başlamasıyla birlikte, fiyat farklarının daralacağı ve hizmet farklılıklarının daha belirgin hale geleceği bir döneme girebiliriz. Bu süreçte, sigorta acentelerinin müşterilere sundukları hizmet daha ön plana çıkacaktır. Acenteler yeniden oyun kurucu rolünü üstlenebilir.” 

Sağlık giderlerini TSS ve ÖSS ile korunaklı hale getirmeliyiz

Sağlık branşına özel açıklamalar yapan Ölken, sağlıktaki tutkularının sadece tamamlayıcı sağlığa özel olmadığını, özel sağlıkta da yeni ürünlerle piyasada olduklarını söyleyerek “Aralık ortasından beri KOBİ sağlık bizim için çok öncelikli ve özel sağlığı da büyük bir kaldıraç olarak kullanacağımız ve dijital sağlıkla da desteklediğimiz bir yolculuğa çıktık. 2018’den 2023’e TSS 100 binden 700 bine geldi. İyi bir hazırlık evresi ve Groupama sinerjisi ile beraber 40 binlerde iken şu anda 91 bine geldik. Bunlar azımsanmayacak rakamlar. Bizden önce özel sağlıkta özellikle bu işi çok iyi yapan şirketler var. Onlardan da çok şey öğrendik. Onlara sektöre kattıkları için teşekkür ederiz ama biz de gelişime açık alanlar gördük ve onlara yatırım yapıyoruz, inşallah gelecek günlerde vatandaşın cebinden ödediği sağlık giderlerini sigorta sistemine almayı daha çok başaracağız. Ülkemizdeki sağlık giderlerinin yüzde 76’sı, yani her 100 liranın 76’sı bugün hala devlet tarafından karşılanıyor. Sigorta sistemi içinde vatandaşın cebinden harcadığı sağlık harcamalarını özel sağlık ve tamamlayıcı sağlık sigortasıyla daha korunaklı ve sürdürülebilir hale getirmemiz lazım. Buna çalışacağız ve bunu büyüteceğiz inşallah” dedi. 

Yeşil prim odağında kampanyalarımız olabilir

Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadelenin Paris Anlaşması’nın uygulanmasıyla birlikte daha da önem kazandığını söyleyen Ölken, “Türkiye, bu anlaşmaya uyum sağlama yolunda önemli adımlar atıyor. Yakın gelecekte, ihracat yapan firmalar sınırda karbon ayak izi ölçümüne tabi tutulacak ve bu doğrultuda sertifikalandırılacak. Bu gelişme, üreticileri fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya teşvik edecek” dedi. Türkiye’nin, enerji üretiminde önemli bir dönüşüm yaşadığına dikkat çeken Ölken, şöyle devam etti: “Toplam enerji üretiminin yaklaşık yüzde 20’si güneş ve rüzgar enerjisinden sağlanıyor. Ayrıca, çevreci hidroelektrik santraller de bu dönüşümün bir parçası. Finansal metodolojiler de bu dönüşüme ayak uyduruyor. Karbon ayak izi ve emisyon oranlarına bağlı olarak, finansmana erişim ve kredilendirme süreçleri yeniden şekilleniyor. Beş yıl içinde, sigorta primlerinin vergilendirilmesi ve sigorta risklerinin kabulü ile fiyatlandırmasında, karbon ayak izini azaltan işletmelere yönelik olumlu yaptırımların olabileceği öngörülüyor. Elektrikli ve hibrit araçların yaygınlaşması, sigorta sektörü için yeni fırsatlar ve zorluklar getiriyor. Elektrikli araçların sayısı hızla artarken bu araçların sigorta ve hasar yönetim sistemlerine entegrasyonu büyük önem taşıyor. Örneğin, bir site içinde 100 elektrikli aracın aynı anda şarj edilmesi, enerji altyapısında ciddi sorunlar yaratabilir. Bu durum, enerji yönetimi ve altyapı planlamasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Sigortacılık sektöründe de yeşil prim uygulamaları ön plana çıkıyor. Acentelerin bu yeni döneme hazırlanması gerekiyor. Bugüne kadar çok alışılagelmiş şeyler yaptık. Belki de bundan sonra bazı kampanya dönemlerinde yeşil prim odağında kampanyalar yapacağız. Herkesin hazır olması lazım. Bunun öncüsü olacağımızı söyleyebilirim.”

Müşteri geri bildirimleri işimizi geliştirme açısından değerli

Müşteri memnuniyeti konusuna değinen Ölken, “2018’de 7.000 anlık geri bildirim alıyorduk. Teknolojiye çok önemli yatırımlar yaptık. 3.000.000 müşteriye sahibiz. 3.000.000 müşterinin 140 bininin hasar sürecinde size geri bildirimde bulunması işinizi geliştirmeniz için bir hazine. Bunun doğal bir yansıması olarak da son 3 yılda sektör ortalamasının oldukça üstünde bir müşteri tavsiyesi oranı aldık. Acente memnuniyetini unutmadan koşmaya devam edeceğiz” dedi. 

Sektörde büyüme ve sürdürülebilirliği sağlamak için önemli fırsatlar var

“Sigorta sektörünün büyümesi ve müşteri sadakatinin artırılması için yenileme oranlarına odaklanmak, müşterilerle sürekli iletişimde kalmak ve hizmet çeşitliliğini artırmak büyük önem taşıyor. Bu çabalar, sektörü daha güçlü ve sürdürülebilir hale getirecektir” diyen Ölken şöyle devam etti: “Sigorta sektöründe büyümek ve sürdürülebilirliği sağlamak için birkaç önemli fırsat bulunuyor. İlk olarak, mevcut müşterilerin poliçelerinin yenilenme oranlarını yüksek tutmak bir hedef olarak belirlenmeli. Bu hedefe ulaşmak için fiyatlama ve müşteri koruma stratejileri geliştirilmesi gerekiyor. Elbette, bazı müşterilerin çeşitli nedenlerle poliçelerini yenilememesi kaçınılmaz olabilir. Geçtiğimiz yıl yaşanan Maraş depremleri sonrası, özellikle mart, nisan ve mayıs aylarında konut ve DASK sigortası satışlarında geleneksel trende kıyasla yüzde 50-60 artış görüldü. Ancak, bu poliçelerin yarısının yenilenmediği gözlemlendi. Bu durum, panik ile alınan poliçelerin garanti poliçe olarak görülmemesi gerektiğini gösteriyor. Sigorta acenteleri, müşterilerinin portföylerini anlık olarak görüntülemeli ve gelecekteki aylara hazırlık yapmalı. Her müşteri için iletişim detayları dikkatle çalışılmalı ve müşteriye yönelik ürün ve hizmet çeşitliliği düşünülerek alternatif teklifler sunulmalı. Bu, hem müşteri memnuniyetini artıracak hem de acentelerin portföylerini sağlamlaştıracaktır. Bu süreç, sigorta acenteleri ve şirketleri için keyifli olduğu kadar zorlayıcı da olabilir. Sektörün büyümesini isteyenler daha fazla çalışarak bu hedefe ulaşacak. Ancak, geride kalanlar olabilir. Umudumuz, tüm sektörün birlikte büyümesi ve gelişmesidir.”

Sigorta Ekranı:

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER