29 Nisan 2024, Pazartesi
spot_img

Bir “ilham kaynağı” olarak sigortacılık

Franz Kafka’nın hayatını sigortacılıkla kazandığını ve edebiyat dünyası için önem taşıyan birçok eserinde sigortacılıktan ilham aldığını biliyor muydunuz?  

SENEM DARTAR / ŞEMSİYE

Yazarların ilham kaynaklarının ne olduğu her zaman merak konusu olmuştur. Ünlü yazarların yazma rutinlerinin konu edildiği kitaplar bile var. Peki, gerçekten sözü edilen şu ilham perilerini yakalamak için bu gerekli mi? Yazmak için hayatın ta kendisi yetmez mi? Kafka’nın hikayesi tam da bu soruya cevap veriyor. 40 yıllık kısa hayatının neredeyse 15 yılını sigorta memuru olarak geçiren Kafka’nın eserleri, mesleğinin ona nasıl ilham verdiğinin kanıtı.

Sigortacılık dünyası ilgisini çekiyordu

3 Temmuz 1883 yılında Prag’da doğan Franz Kafka, Alman Üniversitesi’ndeki hukuk öğreniminin ardından 1906’da hukuk doktorasını yaptı. Bir yıl hukuk ve ceza mahkemelerinde katip olarak çalıştı. Sonraları yazabilmek için geçinmesine yetecek kadar maaşı olan bir iş arayan Kafka, 1907’de memur yardımcısı olarak Generali Sigorta’da çalışmaya başladı. O sırada kız arkadaşı olan Hedwig Weiler’a yazdığı mektuplarda, yazmasına engel olan tam zamanlı işinden şikayet ediyor ancak sigortacılık dünyasının ilgisini çektiğini söylemekten de geri durmuyordu.

1907’nin sonunda uzun süren çalışma saatleri ve yazmaya yeterince vakit ayıramaması nedeniyle işi bıraktı. 1908 yılında 14 yıl boyunca avukat olarak çalışacağı Prag’daki İşçi Kazası Sigorta Enstitüsü‘nde iş buldu. Endüstri ve endüstriyel kazalarda güvenlik standartlarıyla ilgilenen yarı devlet kuruluşu olan Sigorta Enstitüsü’nde sabah 8’den öğlen 2’ye kadar çalışan Kafka, her gün kısa bir dinlenmenin ardından düşünmek ve yazmak için yeterince zaman bulabildiği için mutluydu. Hem faturalarını ödemesini sağlayan hem de ona yazması için imkan tanıyan yeni işi görünüşte mükemmeldi.

Yazma tutkusu ve iş hayatı iç içe geçti

Henüz “yazar Kafka”nın “memur Kafka”dan nasıl etkileneceğinin ve gündüzlerini işgal eden patronlar ve işçilerin geceleri yazılarına nasıl sızacağının farkında değildi. Gözlem yeteneği, analitik düşünme şekli ve yazmadaki ustalığının “yazar Kafka”nın iş yazışmalarında nasıl vücut bulacağının da…

Çünkü ona göre yazma eylemi varoluşunun asıl nedeniydi ve bunun dışında yaptığı iş edebiyatla ilişkilendirilemezdi. Max Brod da Kafka biyografisinde, Kafka’nın işinin edebiyatla hiçbir ilgisi olmaması gerektiğini varsaydığını ve bunu edebi yaratımın alçaltılması olarak gördüğünü söylemişti.

Ne var ki yazmak üzerine kurulu yalnız dünyası ve kapının dışında tuttuğu iş hayatı zamanla iç içe geçmeye başladı.    

Sigorta Enstitüsü evrak işlerinin ağırlıkta olduğu bir kurumdu. Kafka, pekâlâ asgari düzeyde iş yapabilir ve yazmaya daha fazla vakit ayırabilirdi. Ama öyle yapmadı. Kazalarda yaralanan işçilerin sunduğu sigorta taleplerini değerlendirip geriye kalan zamanlarda fabrikalardaki işçilerin durumu ve daha fazla güvenlik ihtiyacı hakkında basına isimsiz mektuplar ve makaleler göndermeye başladı. Yazılarında mevcut koşullara dikkat çekerken çözümler de sundu.

Kafka, Sigorta Enstitüsü’nde giderek yeni sorumluluklar edinmeye başladı. Güvenlik düzenlemelerini ve sigortayı değerlendirmek için yaptığı fabrika ziyaretleri sonucunda olumsuz koşullarla ilgili yazdığı raporlar nedeniyle üstleriyle çatışsa da susmadı. Tüm bu çalışmaları, enstitüde uygulanan yavaş ama istikrarlı reformlarla birlikte işçi güvenliğinin iyileştirilmesini ve korunmasını sağladı.

Yaratıcılık uyandıran mesai saatleri

Tam da bu yıllarda kapitalist sistemin ve tek düze iş hayatının insan üzerindeki etkilerini anlattığı ünlü eseri Dönüşüm’ü yazdı. Rutin iş hayatı, aktüerya, kazalar ve temyiz alanında uğraştığı davalar yaratıcılığını besliyordu.

Nitekim “Franz Kafka: Ofis Yazıları” adlı kitap da bunu destekliyor. Kafka’nın iş yazışmalarının yer aldığı, Princeton Üniversitesi’nden Alman Edebiyatı uzmanı Stanley Corngold, Columbia Üniversitesi’nden hukukçu Jack Greenberg ve Siegen Üniversitesi’nden modern Alman edebiyatı uzmanı Benno Wagner tarafından derlenen ve Emre Erbatur çevirisiyle Everest Yayınlarından çıkan kitapta Kafka’nın ofis yazılarıyla eserleri arasındaki bağlantılara dikkat çekiliyor.

Kafka’nın eserlerinde sıklıkla yer bulan iş hayatı, adaletsizliğe maruz kalmış insanlar, uzayan resmi iş süreçleri, çetrefilli devlet işleri, maden ocakları, planya makineleri ve küçük çiftlikler de bu durumu somutlaştırıyor.

Hukuki anlaşmazlıklara yönelik uygulamalarda öngördüğü temyizsiz keyfi mahkemelerin, Kafka’nın 1914 yılında yazmaya başladığı Dava adlı eserindeki tavan arası mahkemeler olduğu varsayılıyor.

Risk sınıflandırmasıyla ilgili bir dokuma fabrikasının sahibi olan Christian Geipel ve Sohn ve işçilerini sigortalamak için gerekli primleri ödeme konusunda işbirliği yapmayan bir taş ocağı sahibinin cezai kovuşturmasında baş hukuk müşaviri olarak görev yapan Kafka’nın, yine Dava adlı eserinin sonundaki infaz sahnesinde bu davadan esinlendiği öne sürülüyor.

Ceza Sömürgesi’ndeki işkence aygıtları planya makinelerine benzetilirken küçük çiftliklerin sigortalanması için arazi alanının ölçülmesiyle Şato adlı eserdeki bir haritanın çıkarılması arasında örtüşme olduğu söyleniyor.

Kafka’nın, asansörlerin yasal olarak işçiler tarafından çalıştırılan makineler olarak kabul edildiğine ve bu nedenle işle ilgili kazalar için sigorta gerektirdiği kararında etkili olan çalışmalarının, ilk romanı Tamamlanmamış Amerika’da (Kaybolan Adam olarak da bilinir) yer alan bir asansörün teknik işleyişi hakkında birkaç bölümü etkilediği düşünülüyor.

İşçi kaza sigortalarından risk yönetimine pek çok konuda raporlar hazırladı

Kafka’nın iş hayatı kurmaca hayatını sürdürmesini sağlayan ve onu besleyen bir kaynak olarak kalmadı. Kafka, çalıştığı süre boyunca bugün hala sigorta sektöründe önemli olan işçi kaza sigortalarından risk yönetimine pek çok konuda raporlar hazırladı. 

Meselelere ilişkin net ve ayrıntılı bilgiler, tartışmaları tüm bakış açılarından algılama, tartışma ve çatışan seslerin yer aldığı bir belge yaratma, kullandığı dilin gücü ve tartışmaları emsal ya da diğer hukuk otoritelerinin gücüyle değil tarafların arzuları ve kanaatleri arasında arabuluculuk ederek yönetmesi Kafka’nın ofis yazılarının ayırt edici özellikleri olarak öne çıktı. Derlemenin editörleri de Kafka’nın makaleleri ve raporlarının, edebi yapıtlarının ayrılmaz bir parçası olduğunda hemfikir.

Kafka’nın birçok romanında kullandığı ve edebiyat yazınına yerleşen “Kafkaesk-gerçeklikten kopuş” metaforu da zaman zaman makalelerine yansıdı.

1911’de Kuzey Bohemya gazetesi Tetschen-Bodenbacher Zeitung’a bu metafora uygun iki uzun makale yazan Kafka, Avusturya İşçi Sigortası yasasındaki sorunları tartıştı. Yasada kısmen baz alınan İngiliz Modeli’nin güçlü istatistiklerle ödenen primlerin arasındaki kolerasyona dayandığını buna karşın Avusturya endüstriyel kaza riskleriyle ilgili neredeyse hiç istatistiki bilgi bulunmamasının güvenilir olmayan, gerçeklikle bağı çoktan kopmuş rakamların ortaya çıkmasına sebep olduğunu söyledi.

Memur Kafka, yazdığı raporlarla işçilerin tazminatına yönelik evrensel bir yaklaşımın genişletilmesine ve yayılmasına yardımcı oldu. 1889’da yürürlüğe giren Avusturya-Macaristan İşçi Kaza Sigortası Kanunu, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerin sosyal sigorta programlarına temel model oldu.

1911 yılında Dâhiliye Nezareti’ne Firmaların Ticaret Müfettişleri Tarafından İncelenmesi Üzerine yazdığı raporda bakanlığın riskleri anlama konusunda hiçbir deneyimi olmayan memurlar tarafından hazırlanan yararsız raporlara güvenmek yerine fabrikaların denetlenmesine izin verilmesi gerektiği konusunda enstitünün görüşünü dile getirdi. Risk sınıflandırmasının aktüerler ve bilgili sigorta uzmanları tarafından yapılması gerektiğine inanıyordu. Standardizasyon ve bilgi eksikliğinin, enstitünün fabrikaları gerçek riskleri için doğru bir şekilde değerlendirme yeteneğini bozduğunu savundu. Sigortacının bu fabrikaları denetlemesine ve bunlarla standart bir şekilde ilgilenmesine olanak tanıyan basit bir yasa değişikliğinin, fabrika sahiplerinden gelen binlerce itirazı ortadan kaldıracağını ve çözüm sürecini hızlandıracağını belirtti.

40 yıldan geriye kalan…

Kafka, 1917 yılında gırtlak veremi oldu. 1920 yılından itibaren yazdıklarını Çek diline çevirecek olan Milena Jesenská ile uzun yıllar mektuplaştı. 1924’te hastalığı ağırlaşınca Viyana yakınlarındaki Kierling Sanatoryumu’na kaldırıldı ve orada öldü.

40 yıllık yaşamından geriye tamamlanmış 40 düzyazı metni, 3400 sayfa günlük ve edebiyat üstüne tanıtım yazıları kaldı. Dostu Max Brod’a bıraktığı vasiyetnameye göre tüm yazılarının yok edilmesini istiyordu. Max Brod buna uymadı. Kendisine bıraktığı bütün yazıları edebiyat dünyasına kazandırdı.

Kafka, arzu etiği gibi edebiyatla ilgili olmayan bir iş seçti. Ama kurmacanın uzağındaki sigorta dünyası, ona yaşama imkanın yanında bugün dünya edebiyatının en önemli eserleri arasında sayılan yapıtları için ilham verdi.  

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER