15 Mayıs 2024, Çarşamba
spot_img

Ne düşmez, kalkmaz bir trafik primiymiş bu! 

KANTARIN TOPUZU

Can Kantar

‘Şu şöyle olsa prim düşer’, ‘bu böyle olsa prim düşerdi’ diye neredeyse sekiz aydır trafik sigortası primleriyle yatıp kalkıyoruz. Sigorta şirketleri her gün önlerine bir ateşten top getirilmesi, mevzuattaki sıkıntılar  ve de tabii ki kendi hataları nedeniyle oluşan karsızlık sorunları sonunda fiyatları artırdı. İş tüketiciye, yani seçmene dokunduğunda hükümet yetkilileri sektörün sorunlarına kulak verdi. Yapabildiğini de yaptı sayılır.

Rekabet Kurumu bile fiyat düşsün diye bekliyor!

Bu sürece gelinene kadar, şirketler, tüketiciler, acenteler, eksperler çok mağduriyet yaşadı. İş çözümlenmiş gibi göründüğünde gözler fiyatlara döndü. Düzenlemelerin fiyatlara etkisinin hemen olacağını beklemek doğru değil. Ama tüketiciler bunu vergi gibi gördüğü için hemen inecek zannetti. Hatta poliçesini bugün, yarın fiyatlar düşecek diye bekletenlerin bile olduğunu duyuyorum. Hemen bir fiyatlarda gevşeme olmayınca siyasilerde, bürokraside panik başladı. Şirketler tabiri yerindeyse tehdit edilmeye bile başlandı. Rekabet Kurumu Başkanı bile çıkıp “Primleri takibe aldık” diye beyanat verdi. Yok artık… Sizler 33 şirkete baskın yaptınız, belgelere el koydunuz, “Soruşturmaya gerek görecek belgelere ulaştık” dediniz. Oraya kadar anladım ama “Fiyatları takibe almak sizin yetkileriniz arasında mı?” diye biri çıkıp Rekabet Kurumu Başkanı’na sormadı.

Sayın Genç ‘Trafikte ortalama prim 479 TL olmalı’ 

Zorunlu trafik sigortalarında fiyatların düşürülmesi konusunda herkes bir çaba içerisinde. Şirket yöneticileri ile konuşuyorum, diğer taraftan Hazine yetkililerinden de bilgi alma fırsatı buldum. Aslında benim gördüğüm, hesaplama yöntemleri ile ilgili farklılıklar var. Hazine Müsteşar Yardımcısı Dr. Ahmet Genç, Sigorta Haftası kapsamında yapılacak toplantıda şirketlere fiyatlarının doğru olmadığını gösteren  üç alternatif hesaplama paylaşacakmış. Sayın Genç, öncelikle sigorta şirketlerinin muallak karşılık rakamlarını yüksek tutup geriden gelen yükümlülüklerinin abartıldığı düşüncesinde. Bu konunun inceleneceğinin de altını çiziyor. Diğer taraftan ise tüm olasılıkları yüksek tutarak yaptığı hesaplama yönteminde ortalama primin bugünkü 650’li rakamlarda değil, 479 TL olduğu inancında. Hatta piyasaya yeni girecek bir şirket yetkilisinin sunumunda 650 TL’lik ortalama fiyatta yüzde 20’lik bir marj olduğunun belirtmesine Sayın Genç’in “Aklın yolu birdir. Benim de bulduğum rakama yakın bir rakam” dediği iddia ediliyor.

Diğer taraftan şirket yetkilileri de Sayın Genç’in bulduğu rakamlara yakın olduklarını ifade ederek, “Fakat Sayın Müsteşarımızın belirttiği rakam, bedeni hasar ve değer kaybı risk primlerinin eklenmemiş halidir” diye ekliyor. Şirketler bir de  geriye dönük dosyalar ve tazminatlar için ‘Banane, o gün, o fiyat rekabetini yaparken hesaplarını doğru yapsalardı’ demek doğru bir yaklaşım mı?” sorusunu soruyor.

Şirket yetkilileri ise şöyle bir hesap yapıyor; 

“Trafikte maddi hasar 3.000 TL bandında. Frekans ise yüzde 9 seviyelerinde. Böyle olunca sadece risk primi 270 TL’ye denk geliyor. Yüzde 33-35 SGK payı, komisyon eklenirse maddi hasarın üzerine primin 410-425 TL bandında olduğu görülüyor. Bedeni hasarlar için alınması gereken prim, ölüm, sürekli sakatlık, bakıcı masrafı ve değer kaybı ile birlikte maddi hasar primi ile aynı çıkıyor. Toplam ortalama primin 820-850 TL’ye çıkması gerekiyor. Bu rakam üzerinden yeni kanunun etkisi yüzde 10-12.5 düşüldüğünde ortalama fiyatın 700-725 TL civarında olması gerekiyor. Bu rakamların altında bir fiyat, kısa vadede şirketleri tekrar zora sokar. Şu anda piyasada 7’nci basamakta 500 TL, 6’ncıda 550 TL olan ortalama fiyat hasarlı 4-5’inci basamakta sorun çıkarıyor. Ayrıca kamyon, otobüs ve otomobilin aynı kefeye de konulması doğru değil.”

“3 kamu şirketi havuz yapsın”

Bu arada kamu otoritesi de fiyatların normal yollardan düşürülmediğinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini tartışıyor. Benim duyumum, üç kamu sigorta şirketine bir havuz kurdurulup poliçelerin oradan kesilmesi.  Bu şirketlerin yöneticilerinin ise kendi yönetim kurullarına durumu anlatamayacakları için bu fikre karşı çıktıkları bir diğer iddia. Çünkü göz göre göre bir zararı yönetmek, hiçbir profesyonel yöneticinin isteyeceği bir şey değil.

Bir de “Madem ortada Hazine yetkililerinin bir hesabı var ve bir rakam bulunuyor. Bir havuz oluşturulmadan üç kamu sigorta şirketi bu rakamları uygulasınlar, pazarın o tarafa kaydığını gören diğer sigorta şirketleri likit kalabilmek için mecburen fiyatlarını aşağı çekebilir” şeklinde bir düşünce var. Tekrar tarifeye geçilmesi, serbest piyasadan vazgeçilmesi, Rekabet Kurumu’nun aba altından sopa göstermesi ve olabilecek başka yaptırımlara şimdilik tarafların soğuk baktığı benim de gözlemim.

10 yıllık zaman aşımı 2 yıla inerse!

Ticaret Kanunu’nda yapılacak değişiklik ile zaman aşımı süresinin 10 yıldan 5’e hatta 2 yıla indirilmesi konusunda da Ankara’da bir çalışmanın yapıldığı belirtiliyor. Kabine değişikliği sonrası bunun tekrar gündeme gelmesi mümkün olur mu bilemem ama bu gerçekleştiğinde sektörde bedeni hasar tazminatı ve karşılık ayırma sorununun tümden ortadan kalkacağı bir başka iddia. O zaman gerçekten sigortacılıktan kazanılan paraların ortaya çıkacağını düşünüyorum ben de.

Acenteler fiyatların inmesini istiyor mu? 

Bu arada acentelerin bir taraftan trafik fiyatlarının düşmesini isterken diğer taraftan “Ama fiyatlar düşerse, fiyatlar yükseldi diye düşürülen komisyonlarımızın yükseleceğini beklemek saflık olur” endişelerinin olduğuna da tanık oldum. Ama ne olursa olsun sektörün geleceği ile ilgili umutlarımı hala yüksek tutuyorum. Kesinlikle enseyi karartmamamız gerekiyor düşüncesindeyim.

 

2 YORUMLAR

  1. 2011 yılında yürürlüğe giren Yeni Türk Ticaret Kanunu Avrupa Birliği sigortacılık müktesebatına göre değiştirildi. Yani yabancı sermayenin ülkelerinin de tabi olduğu bir uygulama Bu ülkede bütün SORUMLULUK sigortalarında ON YILDIR. Sigorta Tahkim Komisyonunun Sayın Başkanı ,sayın hakem ve bilirkişileri bu yasayı yok sayarak iki yıl olarak işleme alıp karar vermekteler..Bu hakemlerin ve bilirkişilerin tamamı KASDİ SUÇ işlemişlerdir ve işleme pervasızca devam etmektedirler….Sayın Can KANTAR’ın değindiği nokta önemli. Kimse bu ülkenin mahallelerinde SALYANGOZ satmaya kalkmasın..Ayrıca yukarıda bahsettiğim yasa tanımaz azama aşımı kararları için dosyaları toplamaya devam ediyorum. Binlerce dosya söz konusu hepsini Adli yargıya taşıyıp hem maddi,hem manevi ve hemde ceza davaları açacağız….Demedi demeyin…..

  2. Hazine Müsteşarlığı zamanında daha geçen yıla kadar 175 tl ye poliçe kestirmeye izin vermemiş olsaydı şu an ortam daha farklı olurdu.Sigorta şirketleri istediği fiatı verebilir.Hazine alt ve üst limiti zaten belirlemiş.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER