Marmara Bölgesi’nde 1999 yılında yaşanan deprem hâlâ unutulmuş değil. Gölcük depreminin etkilerini dün gibi hissediyorken, ülkemiz devamlı sarsılıp duruyor. Yaşanan depremler ise hepimize dayanıklı binalar yapmak ve depremin yıkıcı etkilerine karşı Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) ile güvence sağlamak gerektiğini hatırlatıyor.
EDİP OZAN ÜÇOK / HAYATIMIZ SİGORTALI
Depremin ne zaman, hangi şiddette geleceğini hiçbir zaman bilemiyoruz. 1999’da yaşanan Marmara Depremi‘nden bu yana 19 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ gerekli önlemler alınmıyor ve kayıplar yaşanıyor. Deprem kuşağında bulunan tüm ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de deprem sosyolojik, ekonomik ve psikolojik olmak üzere ciddi etkilere yol açıyor. Depremin yarattığı maddi ve manevi hasarın etkisi çok uzun bir zaman dilimi boyunca sürüyor. Ülkemizde 17 Ağustos 1999’da yaşanan deprem gibi birçok büyük depremde bu acı gerçeği maalesef yaşadık. Enkaz görüntüleri, yardım çağrıları aradan geçen onca yıla rağmen gözlerimizin önünde ve o acı çığlıklar kulaklarımızda çınlıyor. “Sesimi duyun var mı?” şeklindeki bağırmaları unutmamız mümkün mü? Deprem, tüm boyutlarıyla yalnızca afeti yaşayan bireylerin ya da ailelerin değil, tüm ülkeyi etkileyen bir doğa olayı…
ZDS poliçenizi yenilemeyi unutmayın
Deprem kendini unutturmuyor. Geçen sene Ege Bölgesi’nde ve bu yıl da Adıyaman’da yaşanan depremlerle hop oturup hop kalkmaya devam ediyoruz. Çanakkale, İzmir, Bodrum ve Datça’da yaşanan depremler panik yaratıyor. Dalgalar sahil kenarındaki otomobilleri sürükledi, tekneleri batırdı. Farkında mıyız? Gerçekleşen depremler olası bir “Marmara Depremi’ni tekrar yaşayacak mıyız?” sorusunu akıllara getiriyor. Uzmanlar, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) yönetimi ve sigorta şirketleri ise vatandaşı önlem almaları, depreme karşı hazırlıklı olmaları konusunda sürekli uyarıyor. Depreme hazırlıklı olmanın iki yolu var: Depreme dayanıklı binalar yapmak ve depremin yıkıcı etkilerine karşı evlerimizi teminat altına alan Zorunlu Deprem Sigortası’na (ZDS) sahip olmak. Dönemi geldiğinde sigorta poliçesini yenilemeyi de unutmamak gerek tabii.
Hangi yapılar teminat altında?
Deprem sigortası genel anlamıyla, belediye sınırları içinde kalan meskenlere yönelik teminat sunuyor. 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu gereğince, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, bu binaların içinde yer alan ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler, doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler güvence altına alınıyor. Zorunlu Deprem Sigortası ayrıca, kat irtifakı tesis edilmiş binalar, tapuda henüz cins tashihi yapılmamış ve tapu kütüğünde vasfı “arsa vs.” olarak görünen binalar ile tapu tahsisi henüz yapılmamış kooperatif evlerine de teminat veriyor. Köy yerleşimleri sigorta kapsamı dışında yer alıyor. Ancak, köylerde bulunan yapılar için istendiği takdirde “İhtiyari Deprem Sigortası” yaptırılabiliyor.
Sigortanızı güvenli kanallardan alın
Sigortayı güvenilir kanallardan yaptırmak gerektiğini üzerine basarak söylemek isteriz. Çünkü sahte deprem poliçeleri, vatandaşın sonradan mağduriyet yaşamasına neden olabiliyor. Deprem poliçelerinin üzerinde DASK logosu, seri numarası ve zemininde mavi renkte DASK fligranının bulunması gerekiyor. Poliçenin geçerli olup olmadığının kontrolü için, www.dask.gov.tr internet sitesinden adsoyad, poliçe numarası girilerek sorgulama yapılabiliyor. Ayrıca poliçeler düzenlendiğinde sigortalılara poliçenin düzenlendiğine dair SMS gönderiliyor.
İşte deprem sigortasının teminatları
Deprem sigortası ile binadaki deprem ve depremden kaynaklanan maddi hasarlar karşılanıyor. Deprem sigortasının karşılamadığı hasarlar için, poliçeye ek olarak farklı konut sigortaları satın alınabiliyor. İşte deprem sigortasının teminatları:
▼ Dev Dalga (Tsunami)
▼ Depremden kaynaklanan yangınlar
▼ Temeller
▼ Ana duvarlar
▼ Bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar
▼ Bahçe duvarları
▼ İstinat duvarları
▼ Tavan ve tabanlar
▼ Merdivenler
▼ Asansörler
▼ Sahanlıklar
▼ Koridorlar
▼ Çatılar
▼ Bacalar
Deprem sigortası yaptırırken nelere dikkat etmeli?
Zorunlu deprem sigortası yaptırmak için gerekli bilgi ve belgeler şunlar:
▼ Sigortalının; adı, adresi, telefonu, cep telefonu, T.C. kimlik numarası, vergi kimlik numarası (tüzel kişiler için).
▼ Sigortalanacak binanın; açık adresi, tapu bilgileri, inşa yılı, yapı tarzı, toplam kat sayısı, hasar durumu.
▼ Meskenin (dairenin); brüt yüzölçümü (metrekare), kullanım şekli.
Depremle yıkılan bir evin tazminat tutarı nasıl hesaplanır?
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, depremle yıkılan bir evin tazminat tutarının nasıl hesaplandığıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kayacı, şunları söyledi: “Yapının durumu, bulunduğu deprem risk bölgesi, konutun metrekaresi gibi faktörlere bağlı olarak hesaplanan DASK primlerinin karşılığı deprem sonrası meydana gelen hasar durumunda alınabiliyor. Deprem sonrasında meydana gelen zararlarda ödenecek sigorta bedelinin tespitinde, sigorta edilen konutun metrekare bedeli ve metrekaresinin çarpılması sonucu elde edilen tutar esas alınıyor.”
“DASK’ın her yıl inşaat maliyetlerine göre belirlediği azami teminat tutarı 2018 yılı için 190 bin TL. Eğer yıkılan meskenin yeniden inşa edilmesi gerekiyor ve maliyet poliçedeki teminat tutarını aşıyorsa, sigortalı isteğe bağlı olarak, aşan kısım için özel sigorta şirketlerinden konut sigortası yaptırarak ek teminat talep edebiliyor. Her sene deprem sigorta bedeli hesaplanırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan konut metrekare birim bedelleri baz alınıyor. Buna göre 2018 yılı için yapı eğer çelik, betonarme ve karkas ise 890 TL, yığma kagir yapı ise 635 TL, diğer yapılar kategorisindeyse 310 TL olan birim fiyat ile çarpılarak deprem sigortası teminat bedeli hesaplanmış oluyor. Bu durumda 100 metrekare olan bir yığma kagir meskenin sigorta bedeli (635×100) 63 bin 500 TL oluyor.”
Dünyaya örnek olacak projeler geliştiriyoruz
2016’da yüzde 43 olan sigortalılık oranının 2018 itibariyle yüzde 48’e yükseldiğini, yeterli bir oran olmasa da yaklaşık 20 yılda ülke olarak kaydettiğimiz ilerlemenin son derece olumlu olduğunu belirten Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, DASK kurumunun poliçe adedi, sigortalılık oranı, havuzun büyüklüğü ve teknolojik altyapı gibi özellikleriyle doğal afet havuzları açısından diğer ülkeler nezdinde bir model olarak kabul edildiğini söylüyor.
DASK yetkililerinin İngiltere, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerden gelen kurumlara DASK ve ZDS’yi anlattığını ifade eden Kayacı, kuruldukları günden bu yana yaptıkları hasar ödemesi miktârının bugün itibariyle 184 milyon TL’ye ulaştığını da ifade ediyor.
DASK çatısı altında hayata geçirilen Afet Yönetimi Sistemi (AYS) projesinden de bahseden Kayacı, “Bu proje kapsamında, hasar tespitinin mobil cihazlarla yapılması konusundaki çalışmalarımız hız kazandı. Mobil Hasar Tespit Uygulamasının tam anlamıyla hayata geçmesiyle birlikte, hasar tespitlerini artık çok daha hızlı ve hatasız bir şekilde gerçekleştirebileceğiz. Hatta önümüzdeki dönemde hasar tespitini sadece Mobil Hasar Tespit Uygulaması ile yapmayı planlıyoruz” diyor.
DASK poliçelerinin çok azı yenileniyor
Zorunlu deprem sigortasında bilinç giderek artsa da hâlâ istenilen seviyelere gelinemediğini belirten Doğa Sigorta Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, zorunluluktan dolayı yaptırılan bu poliçelerin günü geldiğinde çok azının yenilendiğini de ekliyor.
Çözüm için önerlerini sıralayan Tümer, “Tapu dairelerinde, alım-satım ve ipotek gibi resmi işlemlerin yapılması sırasında konutun DASK poliçesi olması şartının aranması ya da DASK poliçesi olmayan konuta elektrik ve su bağlanmaması. Asıl sorun ise, tüketicinin poliçe alma alışkanlığının yeterince olmaması ve sigorta bilincinin zorunlu poliçeler de dahi olsa istenilen seviyelerde oluşmamasıdır diye düşünüyorum. Bu hususun aşılması için de, deprem gerçeğinin her fırsatta gündeme getirilmesi ve insanlarımızın deprem konusunda sürekli bilinçlendirmesi gerekmektedir” diyor.
Çok önemli bir konuya da vurgu yapan Tümer, DASK poliçesinin sadece binaları koruma altına aldığını ama hırsızlık, yangın, su basması, gibi risklere karşı koruyabilmek içinse konut sigortalarına ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek sözlerini tamamlıyor.
Zar zor aldığınız evinizi sigortalayın
Ülkemizde yıllarca çalışıp kredi ödeyerek zar zor zahmetler içinde bir konut sahibi olan milyonlarca aile bulunduğunu belirten Neova Sigorta Teknik Müdürü Murat Uğur, “Bu kadar zor kazanılmış bir değeri korumak hem bireysel olarak hem de ülke ekonomisi için bir mecburiyettir” diyor.
Tüketicilere önemli mesajları bulunan Uğur, sözlerine şöyle devam ediyor: “İnsanlarımıza kötü olayların sadece başkalarının başına gelmediğini, hayatın bize ne getireceğinin belli olmadığı gibi ne götüreceğinin de belli olmadığını hatırlatır, DASK ve ayın zamanda konut poliçelerini yaptırmalarını tavsiye ederiz. Poliçe yaptırmak tek başına çözüm değilken, poliçelerimizin vadesini takip ederek yeniletmek bize yenileme indirimi de kazandırıyor. Ayrıca, DASK kurumunun bu konuda iyi çalışan SMS hatırlatmaları tüketicilerin işlerini kolaylaştırmaktadır.”
Deprem Sigortasını yaptırmayan kişilere karşı mutlaka bir yaptırım uygulanması gerektiğinin altını çizen Uğur, “Ne yazık ki deprem olan yerlerde kamu otoritesinin mağduriyeti gidermeye çalışması, DASK poliçesi yaptıran kişilerin yaptırmayanlardan bir farkının olmaması gibi bir durumun ortaya çıkmasını sağlıyor. Lokal olarak küçük depremlerde bunu sağlayabilecek olan kamu otoritesinin, beklenen büyük İstanbul depreminde yeterliliğinin sınırlı olacağı kanaatindeyim. Bu anlamda bilinçlendirme ve yaptırım konusunda devlete de görev düşüyor” diyor.
Deprem Sigortası’nın mutlaka yaptırılması gerek
Kaybedilen değerlerimizi ve varlıklarımızı en hızlı şekilde yerine koyabilmenin yolunun depreme karşı sigorta yaptırmaktan geçtiğini ifade eden Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Levent Sönmez, asıl ve kalıcı çözümün toplumda genel olarak sigorta bilincinin artması ve eğitim sisteminin de sürece dâhil edilmesi ile sağlanacağı düşüncesinde.
Tüketiciye önemli mesajlar veren Sönmez, “Poliçe limitlerinin üzerindeki bina deprem riskleri ve DASK teminatı kapsamında olmayan, örneğin eşyaların zarar gördüğü durumlar için ise konut sahiplerine en yakın Anadolu Sigorta satış kanalından konut ve kimlik bilgilerini beyan ederek hızlı ve kolay bir şekilde konut sigortalarını da satın almalarını tavsiye ediyoruz” diyor.
Teşviklere ve yasal düzenlemelere daha çok ihtiyaç var
Yüz ölçümünün yüzde 98’i aktif deprem kuşakları üzerinde yer alan bir ülkede yaşamamıza rağmen sigortalanma oranının düşük olduğunu söyleyen ERGO Türkiye İcra Kurulu Üyesi Yıldırım Türe, bu yüzden şiddetli bir deprem gerçekleştiğinde ağır hasarlarla karşılaşabileceğimizi vurguluyor.
“1999 depreminden sonra DASK zorunlu hale getirilmişti fakat poliçe satın almayan ev sahiplerine yönelik yasal bir yaptırım henüz uygulanmıyor” diyen Türe, “Ancak, DASK’ı olmayan binaların alım-satım, kiralama gibi işlemleri yapılamıyor ve DASK olmadan tapu alınamayacağı için tüketiciler ilk etapta poliçe satın alıyor; gelecek yıllarda ise bu poliçelerini yenilemeyerek, cüzi ücretlerle büyük risklerden korunma fırsatını geri çevirmiş oluyorlar. Bu sebeple, ERGO Türkiye olarak, Türk Sigorta Birligi ile yürütülecek geniş çaplı kampanyalarla DASK’ın toplumun her kesimine anlatılması, farkındalığın artırılması ve DASK’ın yenilenme oranının yükselmesi için teşvik ve yasal bazı düzenlemelere ihtiyaç duyulduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullanıyor.