Ne pandemi, ne küresel ısınma… Türkiye’nin gündemi ekonomik riskler. Türkiye Risk Raporu 2022’de ekonomik riskler öne çıktı. 2020 yılında etki açısından ilk 5 ulusal risk sırasıyla doğal afet, döviz kuru, ekosistemin çökmesi ve su krizi, kredi ödeme, genç işsizliği iken 2021 yılında bu sıralama ekonomik kriz, döviz kuru riski, pandemi, piyasalardaki olumsuz gelişmeler ve işsizlik olarak değişti. 2022 yılında ise ilk 5 tamamen ekonomik ve teknolojik risklerden oluştu. İstanbul Üniversitesi Risk ve Denetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü ve GRC Management Kurucusu Prof. Dr. Davut Pehlivanlı tarafından hazırlanan Türkiye Risk Raporu 2022, ulusal düzeyde kamu kesiminin ve özel sektörün karşılaşabileceği risklere ışık tutuyor.
2022’deki ilk 10 riskin 5’i ekonomi kaynaklı
Raporun verileri, ağırlıklı olarak finans, risk yönetimi ve denetim uzmanları olmak üzere üst düzey yöneticiler ve yönetim kurulu pozisyonundaki profesyonellerden oluşan 483 kişinin katılımı ile sağlandı. Raporda 2022 yılı için tanımlanan risk sıralamasında yer alan ilk 10 riskin 5’ini ekonomik kaynaklı riskler, diğer 5 tanesini de toplumsal riskler oluşturdu. Küresel risk raporlarına oranla çevresel ve teknolojik risklerin ilk 10 risk arasında yer almaması bireyler için önceliğin ekonomi olduğunu gösteriyor. Rapora göre, döviz kurundaki hareketlilikler, merkez bankalarının faiz politikaları, enflasyon ve alım gücünün azalması, cari açık, yetersiz gayrimenkul arzı, ithal girdiye dayalı ekonomilerin emtia fiyat hareketlerine bağımlılığından dolayı kırılganlıkların artması dâhil pek çok faktör ulusal ekonomiler için tehdit oluşturuyor.
2022’nin İlk 10 Riski
- Döviz Kuru Riski
- Piyasalardaki olumsuz gelişmeler riski(Faiz gibi)
- Ekonomik Kriz Riski
- Ulusal Kutuplaşma Riski
- İşsizlik Riski
- Tedarik Zincirinde aksama ve mal-ürün kıtlığı riski
- Fikir Özgürlüklerine Müdahale Riski
- Likidite Riski
- Yoksulluk Riski
- Eşitsizliğin Derinleşmesi Riski
Döviz kuru riski ilk sırada
Ekonomik, jeopolitik, teknolojik, toplumsal ve çevresel risklere odaklanılan Ulusal Risk Envanteri çalışmasının ilk sırasında döviz kuru riski yer aldı. Bireylerin döviz kurlarında oynaklık ve yükselmeye yönelik beklentilerinin sonucu olan döviz kuru riskinin analizi açısından bireylerin ve işletmelerin yabancı para cinsinden varlıklarındaki hareketliliklerin kritik olduğuna değinilen raporda 2021 Kasım ayında yaşanan kur hareketliliklerinin ileride kur krizi olarak hatırlanmasına neden olacağı belirtildi. Ulusal ekonomi performansının işletmeler ve bireyler açısından önemli bir gösterge olduğu kaydedilen raporda, 2021 risk envanterinde 3. sırada yer alan piyasalardaki olumsuz gelişmeler (faiz vb) riski 2. sırada yer aldı. Risk envanterinde olasılık yönünden 3. sırada, etki/maliyet açısından ise 2. sırada yer ekonomik kriz riski yer aldı.
Ulusal kutuplaşma riski 4.sıraya yükseldi
2021 yılında 6. sırada yer alan ulusal siyasi kutuplaşma riski 2022 için beklentilerin olumsuza dönmesiyle 4. sıraya yükseldi. Küresel ölçekte yapılan Risk Raporlarında işsizlik riski üst sıralarda yer almazken Türkiye’de ekonomik koşullar ve pandemi sürecinin devamının işsizlikte artış ihtimalini öne çıkarmasıyla işsizlik riski 5. sırada yer aldı. Raporda, risk envanterinde 6. sırada yer alan tedarik zincirinde aksama ve mal-ürün kıtlığı (shortage) riskinin başta çip kıtlığı olmak üzere çeşitli sektörler için ana girdi niteliğinde olan farklı ürünlerde de kıtlık ihtimalinin yükselmesine, üretim performanslarının azalmasına ve doğal olarak da işletme cirolarının olumsuz etkilenmesine neden olabileceği belirtildi.
Fikir özgürlükleriyle ilgili beklentiler olumsuz
2021 yılında 16. sırada yer alan fikir özgürlüklerine müdahale riski, 2022 için beklentilerin olumsuza dönmesiyle 7. sıraya yükseldi. Risk envanterinde 8. sırada yer alan likidite riski 2021 yılı risk envanterine göre bir sıra geriledi. 2021 yılı risk envanterinde 13. sırada yer alan derin ya da yaygın yoksulluk riski 2022 yılı risk sıralamasında 9. sıraya yükselirken, eşitsizliğin derinleşmesi riski 10. sırada yer aldı.
İlk 10 Sonrası Riskler
Kredi ödeme problemleri, varlık fiyatlarında balon etkisi, iş gücünün niteliksel eksiklikleri, medya yankı odaları ve “sahte haberler”, insan haklarının ihlali, ekonomide zayıf büyüme, jeopolitik istikrarsızlık, anayasa ve sivil toplumun erozyonu, pandemi sürecinin devamı, inovasyon ve müşteri ihtiyaçlarını karşılamada başarısızlık, su krizleri, global ölçekte itibar ve marka değeri kaybı, ülkeler arasındaki ekonomik çatışmalar /sürtünmeler /ambargo, doğal afet, bölgesel çatışmalar ve komşularla olası problemler, çevresel felaketler ve biyo-çeşitliliğin çökmesi, bilgi teknolojileri altyapılarının çökmesi, iklim değişikliğinin Türkiye ekonomisine olumsuzlukları, büyük veri dolandırıcılığı /hırsızlığı veya özel/resmi verilerin yanlış kullanılması, büyük ölçekli zorunlu göç, yapay zekâ ve büyük verinin uygunsuz kullanımı, iş kesintileri, ç politikalara dış müdahaleler, sivil huzursuzluk (grevler ve isyanlar dahil), siber saldırılar sonucu operasyonların durması ve altyapıların zarar görmesi, işletmelerde yolsuzluk, mevzuat değişiklikleri, terörist saldırılar, yangın ve patlama ve askeri müdahaleler riskleri ilk 10 sonrası riskler listesinde yer aldı.
Şirketlerin %48’i pandemiden olumsuz etkilendi
Pandemide şirketlerin etkinliği ile ilgili değerlendirmelere yer verilen raporda yaklaşık %48 işletmenin ciro açısından pandemi sürecinden olumsuz, %33 işletmenin olumlu, %19 işletmenin ise süreçten etkilenmediği belirtildi. Ciro açısından olumsuz etkilenenlerin ise ağırlıklı olarak %61’inin ciro kaybının %25’in altında olduğu görüldüğü raporda %26 işletmede de ciro kaybının %25-50 aralığında gerçekleştiği belirtildi.
Ekonomik kriz beklentisi %91
Pandemi sürecinin devam etmesi halinde ekonomik krizin tetikleme ihtimalinin sorgulandığı rapora göre katılımcıların %91’inin pandeminin devamı halinde ekonomik kriz beklentisi içinde olduğu belirtildi. Buna karşın, raporda pandemi sürecine işletmelerin dinamik olarak uyum sağladıkları ve işletmlerin %55’inin stratejilerini güncelledikleri, %27 oranında işletmenin de kriz planlarını devreye aldıkları bildirildi.
2022’de Türkiye’de yaşam memnuniyeti düşük olabilir
Raporda toplumsal ve psikososyal riskler başlığı altında Türkiye’de 2022’de beklenen iyilik hali ve esenlikle ilgili beklentilerin değerlendirmeye alındı. Buna göre, Türkiye’de insanların 2022’de, yaşam memnuniyetleri düşük, gelecek hakkında kötümser, enerji düzeyi düşük ve psikolojik sağlıkları bozuk hissedeceklerini tahmin ediyor. Nispeten yüksek puan verilen parametrelere bakıldığında Türkiye’de insanların 2022’de zorluklar ve başarısızlıklar sonrasında toparlanabilen, iş hayatında çalışmaya istekli ve motivasyon sahibi, eğitim, öğrenme ve kendini geliştirme konusunda istekli, verimli/üretken ve fiziksel olarak sağlıklı hissedecekleri öngörülüyor.