23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

TSB: “Sigorta sektörü ekonominin çarklarını döndüren önemli endüstrilerinden biri”

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) sigorta sektörü açısından 2023 yılını değerlendirmek ve 2024 yılı öngörülerini paylaşmak üzere bugün TSB Merkezi’nde basınla bir araya geldi. Sektörle ilgili önemli konu başlıklarının konuşulduğu toplantıda 2024 hedefleri de açıklandı.

Türkiye Sigorta Birliği (TSB), sigorta sektörü özelinde geçtiğimiz yılı değerlendirmek ve 2024 yılı öngörülerini paylaşmak üzere bu sabah 10.00’da TSB Merkezi’nde bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda TSB Başkanı Uğur Gülen ile Başkan Yardımcıları Ahmet Yaşar, Taylan Türkölmez ve TSB Yönetim Kurulu Üyeleri Yavuz Ölken ve Cemal Kişmir ile basın mensupları yer aldı. Sektörle ilgili önemli konu başlıklarının konuşulduğu toplantıda ve 2024 hedeflerinin üzerinde duruldu.

TSB Başkanı Uğur Gülen

”Sigorta sektörü büyük bir ekosistem”

Sigorta sektörünün büyük bir ekosistem içerisinde yer aldığını, bunun içerisinde brokerler, reasürörler, sigorta şirketleri ve acentelerin yer aldığını söyleyen TSB Başkanı Uğur Gülen, ”TSB içerisindeki paydaşların en önemlilerinden birisi de basın diyebiliriz. Bundan sonraki dönemde de daha fazla değerini yükseltmek için çaba harcayacağımızı söyleyebiliriz. Bunu söylerken çok yürekten söylüyorum. Çünkü yaptığımız iş dolayısıyla Türkiye’de sigortacılığın gelişmesi üzerine gelecekteki trendleri ve riskleri okuyan ve bu risklere uygun ürün, hizmet, politika ve strateji geliştiren bir kurum olarak kendimizi konumluyoruz. Oluşturulan politika stratejilerini de ekosistemdeki diğer paydaşlara, kanun koyucuya, düzenleyiciye ve birlikte çalıştığımız iş ortaklarına aktararak ve onların da olurunu alarak hayata geçirilmesini sağlıyoruz. Buradaki iletişim tarafı çok kritik. Ekosistemdeki bütün paydaşlara ancak sizin aracılığınızla dokunabiliriz. Bu kapsamda gerçekten basını ayrı bir noktaya koyma ihtiyacı görüyoruz” dedi.

”Sektör tüm olumsuzluklara rağmen işini iyi yönetti”

2023 ‘e kusursuz fırtına diye başlık attıklarını söyleyen Gülen, ”Bu fırtına 2021 yılının başında başladı ve 2021 yılının kasım ayındaki yeni ekonomik programının açıklanmasıyla biz fırtınanın gözüne doğru muazzam ilerleyen bir sektör olduk. Sigorta sektörünü diğer sektörlerden ayıran en büyük özelliği önce fiyatını belirleyip maliyetin sonra oluşmasını bekleyen bir sektör. Bu maliyetini de geçmişteki trendlerden bir maliyet varsayımıyla yapıyor. Buna da karşılık diyoruz. 2021 kasım ayından sonraki bu tarihe kadara gelinen dönemde Türkiye’de öngörülebilir bir gelecek içinden geçmedik. Ne kurdan ne de enflasyondan en ufak bir bilgimiz olmadan hareket ettik. Sigortacılık paradan para kazanan bir sektör çünkü biz  topladığımız  pirimle ödediğimiz hasar arasında geçen sürede kalan parayı değerlendirerek en büyük gelirimizi elde ediyoruz. Bir anda çok önemli bir gelir kaynağımız olan toplam gelirimizin yüzde 50’sinden, mali gelirden mahrum kaldık. Gelecek öngülemezliği de eklenince sektör doğal bir refleks olarak daha büyük risk pirimleri koymaya başladı ve bu da sigorta pirimlerini ciddi biçimde artırdı. 2023’teki Kahramanmaraş depremleriyle reasürans maliyetleri de artan enflasyonla birlikte sigorta bedellerinin artmasıyla sektör olumsuz etkilendi. Tüm bunlara rağmen gerçekten sektör işini iyi yönetti. Bunu kabul etmemiz lazım” dedi.

”2024 ‘te yüzde 52 büyüme bekliyoruz”

Sektörde aktif toplam 70 tane şirket olduğunu belirten Gülen, ”Aktif toplamımız 1,4 trilyona ulaştı. Özkaynağımız 125 milyar TL ve ödenmiş sermayemiz 20 milyon TL’ye ulaşmış durumda. Pirim üretimimiz geçen yıl yüzde 7 büyüyerek enflasyonun üzerinde bir büyüme göstererek 486 milyar TL’ye ulaştı. 2024 yılında gene enflasyonun üzerinde bir büyüme beklentimiz var. Yüzde 52’lik bir büyüme beklentisiyle 740 milyar TL’ye ulaşan bir pirim üretimi bekliyoruz. Bunun temel nedeni özellikle deprem teminatı içeren poliçelerdeki reasürans koruma maliyetlerindeki artış. Poliçe sayılarında çok güçlü artışlar yok. Tabiİ ki BES ve OKS, son 20 yılın başarı hikayesi Türk sigorta sektöründe. Milli hasıladan aldıkları pay hala çok büyük olmamakla birlikte şu anda 16 milyon katılımcıya ulaşıldı. Önümüzdeki yıl katılımcı sayısının yaklaşık 18 milyonlara ulaşması bekleniyor. Fon büyüklüğü 256 milyar TL’ye ulaştı. Bunun içinde devlet katkısı yüzde onun altında ve 60 milyarlar civarında. 2024 yıl sonunda 1.3 trilyona ulaşacak bir fon büyüklüğüne ulaşacak bir sektör. Muazzam bir teminat sağlıyor” diye konuştu.

“Sektör olarak daha gidecek yolumuz var”

Gülen, sigorta sektörünün ekonominin çarklarını döndüren önemli endüstrilerinden biri olduğuna dikkat çekerek “Ancak hala gidecek birtakım yollarımız var. Sağlık tarafında atılacak adımlar burada önümüzü açacak noktalar gibi görünüyor. Öte yandan doğal afetlere karşı korunma, özellikle iklim değişikliği kaynaklı doğal afetlerden korunmak çok kritik. Sanayi kuruluşlarında fiyatların artmasından kaynaklı sigorta oranı yüksek fakat KOBİ’lerde penetrasyon oranı düşüyor. Biz geçen 17 yılda yavaş yavaş da olsa yüzde 2’ler seviyesine geldik. Hedefimizin önümüzdeki 10 yıl içinde bu ikiyi 4-5 yapmak olması lazım Türkiye’de. Hepimizin bu yönde çalışması lazım. Sigorta hala yabancı yatırımcının ilgisini çeken çok değerli bir endüstri. Sigortanın faydalarının pozitif iletişimle birlikte verilmesi çok önemli. Burada da önemli bir paydaşımız olan basının desteğine ihtiyacımız var. Bu buluşmaları önümüzdeki dönemde de her çeyrekte bir yapma niyetimiz var. Bizler felaket anında heyecanla harekete geçen sonra tekrar eskiye dönen bir toplumuz. Oysa o heyecanı hep ayakta tutmak gerek. Bu noktada halkı sigorta konusunda doğru bilgilendirmek de çok önemli” ifadelerini kullandı.

TSB Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Ölken

“Trafik sigortalarında sürdürebilir fiyatlama peşindeyiz”

Toplantıdaki konuşmasına “Meslek hayatımda ilk kez böyle bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Bundan sonra sektörün daha şeffaf bir iletişimde olacağından da eminim” diyerek başlayan TSB Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Ölken, trafik branşındaki süregelen problemlere dikkat çekerek “2011 ve 2015 yıllarında maalesef teknik yetersizliklerden dolayı iflas eden şirketlerimize kamu el koymak zorunda kaldı. Üzerinden neredeyse 10 yıl geçti, yine bazı el koymalar var. Trafikle alakası yok ama teknik karşılıkları yeterli olmayan şirketlerin yetersiz fiyatlama sonucu önüne çıkan dertler trafik sigortasında da devam edecek. Türkiye’de finans sektöründe, sanayide asgari ücretin geçmişle alakası yok. Asgari ücret gelecekle alakalı. Bizim maliyetlerimiz de asgari ücretle ilişkili. Asgari ücrete zam geldiğinde geriye dönük bütün dosyaların üzerindeki yük büyüyor. Son 2 yılda sektörün rezerv ihtiyaçları 10 milyarın üstünde arttı. Bir de değer kaybı var. Bugün iyi ve kötü sürücüyü ayrıştıramayan bir sisteme sahibiz. Önce yarı esnek tarifeye geçmek olmazsa olmazdır. Önce iyi sürücüler korunmaya başlanmalı. Burada artık trafik sigortasını kimin yöneteceğini tartışmamak lazım. Sektör trafik sigortalarında kar etme peşinde değil ama sürdürebilir fiyatlamanın peşindedir. Önce yarı esnek ve devamında da mutlaka esnek, daha esnek serbest ve bizi yere taşıyacak doğrudan tazmine gitmek zorundadır. Burada sektörün tüm paydaşları taraf olmalıdır. Biz sigorta sektöründe serbest tarifeye adım atmadığımız müddetçe bize bir sihirli değnek lazım” diye konuştu.

“Tüm afetlere karşı modellemelerimizi değiştirmeliyiz”

Türkiye’nin dünyadaki bütün doğal afet olaylarından her an etkilenebileceğinin altını çizen Ölken, “Türkiye ayrışmış değil. Modellemelerimizi değiştirmek zorundayız. 250 yıllık geriye dönük verilerin dikkate alınarak yapıldığı modellemelerin Maraş depremlerinde yetersiz olduğunu gördük. Türkiye’de modellerimizi değiştiriyoruz. Sigortalılarımıza, acentelerimize söz veriyoruz, hasarınızı dört dörtlük ödeyeceğiz diyoruz. Maraş depremlerinde bunu yerine getirdik ama Marmara depremi için daha hızlı olmak zorundayız. Depremle birlikte diğer tüm afetlere karşı da fiyatlama ve kapasite olarak hazır olmalıyız” dedi.

“Önleyici sigortacılığa geçmemiz gerekiyor”

Ölken, önleyici sigortacılığa geçilmesi gerektiğine vurgu yaparak “Bu konuda herhangi bir adım atamıyoruz. Deprem ve afetlere hazırlıklı olma adına bu ülkenin reasürans sarmalından da kurtulması gerek. Sektörün toplam ödenmiş sermayesi 20 milyar Türk lirası, öz kaynağı 130 milyar lira. Sene kapanışında bunları yeterli mi göreceğiz. Bunlar artacak, mutlaka değişecek yükselecek ama bizim konservasyonlarımızı arttırmamız gerek. Çünkü konservasyon düşük olunca, reel sektörün riski daha yüksek olunca daha yüksek fiyat ve maliyet ödeniyor. Reasürans sarmalından kurtulmak için sektör, özkaynağını ve sermayesini artıracak, konservasyonunu arttıracak ve dışa olan bağımlılığı katastrofik risklerde biz sağlayacağız” şeklinde konuştu.

TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar

“Sektörün bir çatı kanuna ihtiyacı var”

TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, sigortalılık oranlarının yükseltilmesi gerektiğini söyleyerek “Hala sektör gündeminin birinci sırasında trafik branşı duruyor. Kentsel dönüşüm tamamlanana, beklenen Marmara depremine karşı altyapımız oluşana kadar trafik meselesini ikinci plana atmamız lazım. Bu konuda da basının bize destek olması gerekiyor. Çok daha büyük problemleri konuşuyoruz bugün. Bugüne kadar sigorta sektörü tazminat ödeyen bir sistem olarak algılandı oysaki o işin en kolay tarafı. Artık hasar ödemeyen bir sigorta şirketi yok. Bizim artık riskleri öngörebileceğimiz, öngördüğümüz riskleri yönetebileceğimiz, bunlardan önleyebileceklerimizi önleyebileceğimiz bir sigorta sistemine geçmemiz lazım. Bunun için de sizlere çok görev düşüyor. Bu aynı zamanda medyanın da sorumluluğu. Hep birlikte bu farkındalığı artırmamız gerekiyor. Bizler bu işi yeterince anlatamadığımız kanaatindeyiz ve hep bir şeyler yapmak zorunda olduğumuzun farkındayız ama geri kalan yüzde ellide medyadan ve kamudan beklentilerimiz yüksek. Mesela bina tamamlama sigortası OVP’ye girdi ama bir tane bina tamamlama sigortası genel şartlarımız yayınlanmadı. Her şeyden önce öyle itibarlı bir mesleğin bir çatı kanunun olması, bütün sektör adına en önemli önceliklerden biri. Kanunda sigortacılıkta ilgili çok fazla sayıda atıf var ve bunlar da maalesef birbirleriyle çelişir haldeler. Dolayısıyla bizim bir çatı kanuna ihtiyacımız var. Bu konuda hazırlıklarımızı büyük oranda tamamladık. Birçok konuda stratejik çalışmalar ve dokümanlarınızı ürettik. Birliğin esas fonksiyonlarına dönmesi için biz yönetim kurulu ve yönetim komitelerimizle elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” dedi.

“Sigorta şirketleri tektipleştirilmemeli”

Yaşar, sigorta şirketlerinin tektipleştirilmemesi gerektiğini ifade ederek “Sigortacılık hayatın bütün renkleriyle alakalı. Sigortacının olmadığı bir alan yok. Dolayısıyla bizim arz yaratacak sigorta şirketlerine ihtiyacımız var. Bu noktada düzenleyicinin nitelikli sigorta ürünlerinin ortaya çıkmasının önünü açması, burada caydırıcı değil destekleyici bir rol oynaması gerek” ifadelerini kullandı.

TSB Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez

“BES büyük bir finansman sağlıyor”

BES’le ilgili açıklamalarda bulunan TSB Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez, bireysel emeklilik sisteminin sigorta sektörü adına önemli bir başarı hikayesi olduğunu söyleyerek “Çok ciddi bir fon büyüklüğü var. Bir taraftan milyonlarca katılımcının iyi getirilere ulaşması sağlanırken diğer taraftan da sanayici ve işletmecinin finansman ihtiyacını sağlayan bir sektör haline geldik” dedi. 

“TES, 2024’te devreye girebilir”

Türkölmez, bugün Türkiye’de çözülmesi gereken en önemli konulardan birinin maaş açığı olduğuna dikkat çekerek “O nedenle tamamlayıcı bir sistem gerekiyor. Çoğumuzun kabul ettiği bireysel emeklilik sistemi ve OKS’nin dönüşümüyle bunu 2024 yılında da hep birlikte gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu.

TSB Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Kişmir

“Finansal okuryazarlık olmadan finansal dayanıklılık olmaz”

Finansal okuryazarlık olmadan finansal dayanıklılık olmayacağının altını çizen TSB Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Kişmir, “Finansal okuryazarlık gerek bizler açısından gerekse düzenleyici açısından son derece önemli. Sigorta özelinde geliştirilmesi için çalışmalarımız var. Finansal okuryazarlık arttıkça sadece finansal dayanıklılığın değil aynı zamanda sürdürülebilirlik konusunda müşteri tarafındaki bilincin artacağı görüşündeyim. Buradaki düzenlemelerin zaman içerisinde geleceği görüşündeyim” dedi. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER