Türkiye’de son 20 yılda özelleştirmeler ve özel sektörün yatırımlarıyla birlikte enerji, sigorta sektörünün önemli iş sahalarından biri oldu. Yıllık 200 milyon dolarlık bir prim büyüklüğüne ulaşılan pazarda sigorta şirketleri sundukları güvenceler ile yatırımcılara önemli kolaylıklar sağlıyor.
Enerji sektörü özellikle son 15 – 20 yılda sigortacılığın gündeminde daha çok yer tutuyor. 2005 yılınan itibaren özelleştirme ve sıfırdan özel yatırımların teşvik edilmesi enerji sektörü sigortacılığın en önemli alanlarından birisi haline geldi. 35 bin megawatlık kurulu güç 95 bin megawata çıktı. Bu yatırımların finansman bacağında sigortanın çok önem arz etmesi ve en önemli şartlardan birisi olması, yatırımların inşaatından başlayıp operasyon süreci de dâhil sigortalanmasını beraberinde getirdi.
Howden Türkiye’nin aylık olarak yayınladığı Howden Life Dergisi’de bu ayki sayısında ‘enerji sigortaları’nı mercek altına aldı.
Enerji sigortaları kapsamında sadece geleneksel yangın ve benzeri sigortaların değil makine kırılmaları, kâr kaybı sigortası gibi daha kapsamlı sigortalarında yapıldığına yer verilen haberde; teknik anlamda ilk başlarda tamamen yurtdışı reasürörler kanalıyla sağlanan teminatların son dönemde bu alandaki tecrübenin de artması ile Türkiye’de mukim sigortacılar tarafından sağlanmaya başlandığına dikkat çekiliyor.
Büyüklük 200 milyon dolara ulaştı
Ülkemizde enerji sigortalarının prim büyüklüğü yıllık yaklaşık 200 milyon dolar civarında. Dünyada ise yaklaşık olarak 25-30 milyar dolarlık prim büyüklüğü var. Dünyada sigorta uygulamalarına baktığımızda büyük sigorta ve reasürans şirketlerinin özellikle kömür santrallerinin sigortalanması konusunda yeni risk kabul etmediklerini, belirli çevre standartlarına sahip mevcut sigortalılarına hizmet vermeye devam ettiklerini; bunlar için de belirli süreler verip, bu sürelerin sonunda onlara da teminat sağlamaktan imtina ettikleri görülüyor. Dolayısıyla sıfır emisyon hedefi sadece doğrudan enerji üretici ve tüketicileri için değil, sigorta dünyası için de önemli bir hedef.
Yatırımlar 2000’li yıllarda artmaya başladı
Yatırımcı açısından bakacak olursak 2000’li yılların ortalarında ivmelenen özel sektör yatırımları ilk etapta hızlıca büyük hacimlere erişebilmek için doğalgaz ve kömür santrallerine yapılmaya başlandı. Tabii ki bu yatırımların hemen tamamı, uzun vadeli düşük faizli döviz cinsinden finansman ile gerçekleşti. Ancak bu yatırımların hayata geçmelerinden bir süre sonra ülkemizin belirli dönemlerde yaşadığı kur şokları, petrol fiyatlarındaki global artış; buna karşılık yurtiçi elektrik fiyatlarının aynı oranda artmaması gibi nedenlerle bu alandaki yatırımcıların bir kısmı sıkıntı yaşadı ancak doğru yapılandırmalar ve çevik yönetim yaklaşımları ile bu sıkıntılar büyük oranda aşıldı.
Şu anda bu alanlarda büyük yatırımlar azaldı. Yeni yapılan yatırımların neredeyse tamamı yenilenebilir tarafta ve güneş enerjisi ağırlıklı. YEKA ihalelerinde oluşan rekabet ortamıyla beraber satın alım garantisi verilen elektrik fiyatları da oldukça düştü. Devlet eskiden yatırım yapılsın diye teşvik ederken, en son yapılan ihalelerde maliyetin bile altında aldığı taahhüt fiyatlar mevcut.
Odağımızda yenilenebilir enerji var
Dergide Howden olarak reel sektörü, enerji dünyasındaki gelişmeleri, raporları ve çalışmaları yakından takip ettiklerine dikkat çekilerek, şu bilgilere yer veriliyor: “Takip ettiğimiz güncel gelişmeler üzerinden hareket ederek de bir sigorta ihtiyacını ortaya koyuyoruz. Büyük termik santrallerde pozisyonumuzu muhafaza etmekle birlikte biz de yenilenebilir enerji alanına daha fazla odaklanıyoruz.
Devlet regülasyonlar ile burayı destekliyor. Şu an için çatıya güneş enerji sistemini kursanız bile şebekeden kendinizi soyutlayamazsınız ancak ürettiğiniz ihtiyaç fazlası elektriğinize devlet alım garantisi veriyor. Eğer günün sonunda harcadığınızdan fazla elektrik sağlıyorsanız devlet sizden bunu satın alıyor. Kendi enerjini üretmek de giderek daha çok karşılaşacağımız bir kavram olacak. Bu alanda maliyetler de kayda değer şekilde düşüyor.”
Yenilenebilir enerjide geniş teminat sağlıyoruz
Elektriğin fiyatının artmasıyla da son dönemde birçok sanayici, boşta duran çatı alanlarına güneş enerjisi sistemleri kurarak bu avantajdan yararlanmaya başladı. Bu kurulumları yapan oldukça çok fazla firma var. Howden olarak bu kurulumun başlaması ile kurulum süreci esnasında tesise herhangi bir zarar gelmesi halinde, kurulan panellerin ve ekipmanlara bir zarar gelmesi halinde, çalışan işçilere ve aklınıza gelebilecek her türlü alanda sigorta hizmeti verdiklerinin belirtildiği yazıda, “Yenilenebilir enerjide bizim global olarak büyük reasürörlerin desteği ile oluşturduğumuz, kurulumdan operasyona kadar tek bir poliçe ile hem inşaat hem de operasyon sürecine kadar kapsamlı teminat sağlayan ürünümüz var. Bu ürünümüz şu anda belli bir ölçeğin üzerindeki üreticiler için geçerli ama yaptığımız çalışmalarla daha küçük ölçekli üreticiler hatta otoprodüktör dediğimiz kendi enerjisini üreten tesisler için de kapsamı genişletme çalışmalarımız devam ediyor” bilgisi verildi.
Yatırımlar 7 yılda kendini kurtarıyor
Öte yandan enerji alanında yeni yatırımlar biraz daha bireysele kayacak. Bu alanda Türkiye’de potansiyel çok fazla. İnsanımız bu tarz konularda ekonomik faydayı gördüğünde yatırım yapmaktan çekinmiyor. Şu yıl ve anda maliyetler hâlâ biraz yüksek gibi görünse de aslında yatırımın geri dönüş süresi bakımından oldukça ekonomik. Bu alanda maliyetler halen daha çok yüksek ancak azalıyor, geri dönüş süreci düştü. 7 yılda kendini yatırım kendini kurtarıyor ve ekonomik ömrü yaklaşık 25-30 yıl. Almanya’da yaklaşık 400 bin konutun enerjisini güneşten temin ettiğini düşünecek olursak 10 yıllık bir süre zarfında milyon sayılarına ulaşmak çok zor değil.
Rüzgar enerjisinde yatırımlar artıyor
2021 yılını da geride bırakmaya hazırlanırken daha temiz bir gelecek için tüm dünyanın yeni yatırımlar yaptığı rüzgar enerjisi sektörü büyümeye devam ediyor. Pandeminin hala etkilerini göstermeye devam etmesine rağmen sürdürülebilir bir enerji kaynağı olan rüzgar enerjisinde ülkemizde son bir yılda 1 GW’nin üzerinde kurulum yapıldı. Sektör paydaşlarının bir bütünlük içerisinde hareket ederek rüzgar enerjisinin ülkemizde daha da geniş etki alanına ulaşmasını sağladıklarını aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın’a göre bu büyüme, yapımı devam eden 24 yeni rüzgar enerjisi santralinin de tamamlanmasıyla 2021 sonrasında da istikrarını sürdürecek ve yerli ve milli kaynaklardan elde edilen enerji kapasitesini artırma yolunda önemli bir viraj alınmış olacak.
24 adet yeni santral inşaat aşamasında
Son yıllarda rüzgar enerjisine yapılan yeni yatırımlarla sektör altın çağını yaşıyor. Rekabet, artık karbonsuzlaşma alanında kendini gösteriyor. Temiz bir gelecek için sürdürülebilir enerji kaynaklarına sayısız yatırım yapan Türkiye, yerli ve milli enerji kaynağı olan rüzgardan elektrik üretimini her sene artırmaya devam ediyor. Öyle ki, 2021 yılının ilk yarısında rüzgar enerjisinden elde edilen elektrik üretim oranının %9,22’nin üstüne çıktığı da raporlara yansıdı. İnşa halinde 24 adet yeni rüzgar enerjisi santrali olduğunu paylaşan Ali Aydın, kurulacak bu yeni santrallerle birlikte hem rüzgardan elde edilen elektrik üretiminin yaklaşık 1 GW daha artacağını hem de ekonomiye ciddi katkı sağlanacağını öngörüyor.