Optimum Otomotiv Satış Sonrası Çözümleri Genel Müdür Yardımcısı Zafer Şenler, ‘Krizden fırsat doğar’ diyerek pandemi dönemini fırsata dönüştürmek için çalıştıklarını söyledi. Bu kapsamda son 10 yılda Optimum olarak özellikle sigorta sektörüne odaklandıklarını kaydeden Şenler, “Özellikle yeni kurulan şirketlere destek hizmeti veriyoruz” dedi.
Covid-19’un sebep olduğu küresel salgın, özel hayatlarımız kadar iş hayatlarımızı da etkiledi. Pek çok sektörde çalışma koşulları değişirken yaşanan gelişmelere paralel olarak iş yapma biçimleri de dönüştü. Öngörülemeyen pandemi dönemi, bazı meslek grupları için yüksek derecede risk oluştururken, bazıları içinse fırsat yarattı. Sigorta Ekranı’nda ‘İz Bırakanlar’ programında Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’a konuk olan Optimum Otomotiv Satış Sonrası Çözümleri Genel Müdür Yardımcısı Zafer Şenler, pandeminin, hem iş hem de özel hayat açısından bugüne kadar hiç yaşamadıkları bir dönem olarak karşılarına çıktığını belirterek ‘krizden fırsat doğar’ diyerek pandemiyi de fırsata dönüştürmek için çalıştıklarını söyledi. Şenler, daha önce otomotiv yedek parça sektörüne hizmet vermek üzere kurulan Optimum’un son 10 yılda sigorta sektörüne odaklandığına dikkat çekti. Programda otomotiv ve sigorta sektöründe yaşanan gelişmelerden sigortacılık eğitimine kadar birçok konu ele alındı.
99 depremi ve pandemi sigortacılığın dönüm noktaları
Şenler, programda sigortacılığın ve sigorta ürünün maalesef kötü günlerde kullanılan bir ürün olduğunun altını çizdi. Sektör için 99 depremi ve pandeminin iki kritik dönem olduğuna dikkat çeken Şenler, “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür demişler. İnsanlarımız bir felaket yaşadıktan sonra bunu unutuyorlar. Bunu unuttuktan sonra da poliçe yaptırmak ya da poliçeyi yenilemek gibi bir gayret içerisine girmiyorlar. Maalesef bu iki felaket sigortacılık açısından bir dönüm noktası oldu” şeklinde konuştu.
Özellikle pandemide sektörde yeni ürünlere ihtiyaç olduğunu fark ettiklerini dile getiren Şenler, bununla birlikte bu dönemde Türk sigorta sektörünün güzel bir sınav verdiğini söyledi ve devam etti: “Bütün dünya öyle miydi böyle miydi diye konuşurken ülkemizde Türkiye Sigorta Birliği’nin önderliğinde hemen sağlık poliçelerinde teminata dâhil edildi bu Covid-19. Bu zaten başlı başına olumlu bir gelişme.”
Optimum bir hasar fabrikası
Yaklaşık iki yıldır Optimum’da görev alan Şenler, Optimum’un hasar fabrikası mantığıyla çalıştığını söyledi. Şenler, “Optimum devamlı büyüme hedefi olan bir şirket. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde Digilera’yı bünyesine kattı. Pandemiyle birlikte de Assistcam’ı da bünyemize kattık. Onun dışında yine grubun şirketlerinin bir ürünü olan Indicata diye özel bir ürünümüz var. Çok önemli bir enstrüman olduğunu düşünüyoruz. TSB’nin kasko için hazırladığı ikinci el araç değer listesini geçen yıldan bu yana bu ürünle biz belirliyoruz. Online real time olarak Türkiye’deki bütün satılık araç ilanlarını tarayarak günlük hizmet veriyoruz” dedi.
10 yıldır sigorta sektörüne odaklandık
Optimum’un temellerinin 50 yıl önce atıldığına dikkat çeken Şenler, grubun ilk faaliyetinin otomotiv yedek parçası üzerine olduğunu belirtti. Optimum ve Assistcam’ın ürünlerinin ise tamamen sigorta sektörüne yönelik olduğuna dikkat çeken Şenler, filo yönetim şirketleri ile çalıştıklarını söyledi.
Şenler, son 10 yıllık süreçte ise özellikle sigorta sektörüne odaklandıklarını belirterek, “Bazı sigorta şirketinin oto hasarlarını, ihbardan ödeme aşamasına kadar olan süreci bir dış kaynak şirketi olarak biz yönetiyoruz. Özellikle yeni kurulan şirketlere hitap eden bir şirket ama bunu tercihe göre hem uçtan uca yapıyoruz hem de modüler olarak yapıp mevcut büyük ve orta ölçekli şirketlere belli bölümlerini kullandırtabiliyoruz. Buna destek hizmeti de diyebiliriz buna” dedi. Başlangıç işleri olan yedek parça tedarikini de sigorta şirketleri adına organize ettiklerini söyleyen Şenler, bunu da bir pazar yeri mantığıyla yani ihale sistemi ile yaptıklarını açıkladı.
Şirketlerin tercih sebebiyiz
Operasyonel maliyetlerin önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Şenler, sigorta şirketlerinin kendi işlerine odaklanmalarını sağladıklarını, bu nedenle de şirketler tarafından tercih edildiklerini belirtti. Bu süreçleri sigortacı yerine üstlendiklerini söyleyen Şenler, dosyayı belli bir seviyeye getirdikten sonra sigortacıya sunduklarını açıkladı. Şenler, ihbar sırasında verilen tüm bilgilerin toplandığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Sigorta şirketine dönüp sen bunlarla zaman kaybetme, sen gerçek bir sigortacı olarak gerçek işine odaklan, bu belgelere göre yeni belgeler iste, bilgiler iste ya da başka dış kaynaklarını harekete geçir. Eksperden yardım al ya da senin için basitçe faturalı, modüler dosya yönetimini tercih et. Bu tercihi hızlı yap, diğer işlerle zaman kaybetmeden odaklan diyoruz. Çünkü sigortacılık bir yerde özellikle hasarda muhakeme etme işi. Bizimde kadrolarımız sigorta şirketlerinden, eksper ofislerinden yetişmiş arkadaşlar. Sigortacılığı bilen, meslek olarak sigortacılığı seçmiş arkadaşlar. Dış kaynak kullanım maliyetleri de malumunuz iş gücü piyasasının bir realitesi bu. Bu realite gereği sigorta şirketleri maliyetlerinde de birtakım tasarruflar sağlayabiliyorlar.”
Eksperler dışlanmamalı
Eksperlerin sigorta sektöründe bir çeşit hakem rolü üstlendiğine dikkat çeken Şenler, sigorta şirketlerinin tercihlerine paralel olarak sunulan yeni ürünler ve hizmetler içinde eksperlerin rolünün frekans olarak düşebileceğine ancak derinliğinin artacağına vurgu yaptı. Tüm dosyaların ekspersiz yürütülmesinin mümkün olmadığını söyleyen Şenler, eskiden beri süregelen faturalı dosya yönetimlerinde eksperin dışlanmasının anlamlı olmadığını ifade etti.
Sigorta sektörü hayalimdeki gibi değil
Sigorta sektöründe 32 yılını tamamlayan Şenler, sektördeki gelişim ve büyümenin 32 yıl öncesine göre çok ilerde olmakla birlikte bunun hayal ettiği ve istediği kadar olmadığını belirterek kişi başına düşen prim tutarlarının da bu durumun en açık göstergesi olduğunu söyledi. Özellikle yabancı sermayeli şirketlerin gelmesi ile sektördeki bakış açısının değiştiğine dikkat çeken Şenler, son 10 yıl içerisindeki genel teknolojik gelişmelerin yansımasıyla iş yapış şekillerinin de etkilendiğini ifade etti.
Genel şartlar elden geçirilmeli
Programda tarafların, paydaşların ve sigortalıların ihtiyaçlarına cevap veremez hale gelen sigorta sektörünün genel şartlarının elden geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Şenler, özellikle trafik sigortası şartlarının yenilenmesi gerektiğini vurguladı. Konu ile ilgili çalışmaların son aşamasına geldiğini belirten Şenler, yeni yıla yeni genel şartlarla girme temennisinde bulundu.
Genel şartlarda imla ve dilbilgisi hatalarının fazlalığına dikkat çeken Şenler, içerik kadar üslubun da önemli olduğunun altını çizdi.
Eğitimde yerimizde sayıyoruz
Programda Can Kantar’ın geçmiş bir yayında yer alan diyaloğu hatırlatarak sigorta bilinci ve eğitimi ile ilgili sorduğu soruya “Yerimizde sayıyoruz” diyerek cevap veren Şenler, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “O dönemlerde TSB’nin Başkanı Mustafa Su’ydu. Hatta onun da birtakım girişimleri olmuştu Ragıp Bey’le birlikte, bir sohbet sırasında da hatırlıyorum. Kitaplar için Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak bir çalışma telaffuz ediliyordu o günlerde. Küçükken bu bilinçlendirmeyi, bu farkındalığı oluşturmak adına ders programlarına bir, iki ünite konulması gibi. Hadi onu da geçtim bir, iki cümle. Sonrasında bildiğim kadarıyla hiçbir gelişme olmadı.” Sigorta eğitimini ilkokulda, ortaokulda müfredata koymakla bu işin bitmeyeceğini savunan Şenler, “Eğitim şart ama eğitim bir ömür boyu eğitim olmalı.” dedi.
Bilgi, deneyim ve önsezi şart
Şenler, nitelikli bir sigortacı olmak için üç şeye ihtiyaç olduğunu söyledi ve devam etti: “Birincisi bilgi. Bilmediğin bir konuda başarılı olamazsın. Ancak bilgiye ulaşmak kolaylaşınca merak duygusu azaldı. Yani mevzuatı bileceksin bir sigortacı olarak. Bunun içinde kanunlar, yönetmelikler, tüzükler, genelgeler, genel şartlar, özel şartlar. Piyasayı, rakipleri, kendi ürününü bileceksin. Bilgi her meslek için olmazsa olmaz birinci şart. İkincisi ise deneyim. Zamanla kazanılan bir özellik, ne kadar çok örnek olay yaşarsınız deneyim o kadar çabuk ve derin bir hale gelir. Fakat deneyimi de doğru tanımlamak lazım. Bazen genç arkadaşlar şikâyette bulunuyorlar. Şunu fark etmek lazım. Kıdemle tecrübe aynı şey değil. Daha kıdemli olabilirsin, daha kıdemli olmak da bir avantaj olabilir ama bazen daha kıdemli olmak dezavantaj da olabilir. Doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edebilme yetisinin gelişmesi. Üçüncüsü de önsezi. Bu da yine deneyim gibi zamanla oluşan bir şey. Hem satışta uzun süre çalışan, sonrasında da hasara geçmiş biri olarak özellikle hasarcılarda bu önsezinin daha önemli bir unsur olduğunu söyleyebilirim.”
Doğru deneyim kazanmak önemli
Gençlere bilgi ve deneyimi doğru tanımlayıp doğru deneyim kazanmalarını tavsiye eden Şenler, şu değerlendirmede bulundu: “Üniversiteden mezun olurken hocamız demişti ki, iş aramaya başlayacaksınız, hep deneyim isteyecekler. Unutmayın deneyim Türkiye’de yanlış tanımlanır. 20 yıllık bir deneyim, 1 yıllık deneyimin tekrarından başka bir şey değildir demişti.”
Şenler, başkalarının deneyimlerinden faydalanmanın daha önemli olduğunun altını çizerek “Başkalarının deneyiminden yararlanabilen kişiler akıllı kişilerdir, akıllı liderlerdir” dedi.
Gençler için sigorta sektörünün her alanında iş fırsatı olduğunu belirten Şenler, buna karşın sigortacılıkta aranan niteliklerin her geçen gün arttığına dikkat çekti.
Okullardaki sigortacılık eğitimi yetersiz
Sigortacılık eğitimi veren okulların genelde iki yıllık yüksekokul olduğunu ve bunun yetersiz olduğunu dile getiren Şenler, “Gençlerin 2 yıllık okullardan mezun olup sigorta sektöründe çalışmasını bekliyoruz ama bu yeterli değil” dedi.
Şenler, her ne kadar kanunda genel müdür olmak için 4 yıllık mezuniyet şartı olsa da açıklarını ileride kapatılabileceğini söyledi.
Can Kantar’ın gençlerin çoğunlukla satış tarafında değil acentelerde çalışmak istemesine değinmesi üzerine Şenler, şu açıklamalarda bulundu: “Bu sigorta sektörünün tek başına çözebileceği bir problem değil. Birtakım yasal düzenlemeler gerekiyor. Yani hükümetin, devletin ele alması gereken konular. Sektörün teşvik edilmesi lazım. 110 tane okuldan mezun sayısı kaç, bir de ona bakmak lazım. Bir kere ihtiyaçtan fazla okul var.”
Yaptığınız işi sevin
90’lı yıllarda işini sigortacı olarak tanımladığını söyleyen Optimum Otomotiv Satış Sonrası Çözümleri Genel Müdür Yardımcısı Zafer Şenler, 99 depremi ile birlikte iş tanımını değiştirdiğini, sonrasında kendi cümleleri ve kelimeleriyle bir tanım geliştirdiğini belirtti. Şenler sözlerine şöyle devam etti: “Genç arkadaşlar bu tanımı ne kadar erken yapabilirlerse işlerine dört elle sarılırlar. Ben, sigortacıyım demekten vazgeçtim. Ben dedim ki kişi ve kurumların mutluluklarına ve ekonomik istikrarlarının devamlılığına katkı sağlayan bir kötü gün dostuyum. Bir iyilik meleğiyim. Kanatsız iyilik meleği diye geliştirmiştik o zaman, tabii işin esprisi. Kötü gün dostuyum diye tanımladım mesleğimi.”
Assistcam sigorta şirketlerinin ilgisini çekiyor
Şenler, Assistcam şirketlerinin aynı isimli ürünü Assistcam’ın sigorta şirketlerinin ilgi odağında olduğunu belirterek “Assistcam bir ihbar destek hizmeti. Çünkü ihbar, sigortacı açısından hasarı ödemek kadar önemli bir şey. Doğru bilgi ve değerlerle ihbarı almak ve gerçek muallak hasarı tespit edip bunun sonucunda bilançoyu da direkt etkileyen yedek akçe karşılık ayırma konularında çok büyük faydalar sağlayan uzaktan, görüntülü, kameralı sistemlerle gerçek ihbarı tespit eden bir sistem” dedi.