30 Ekim 2024, Çarşamba
spot_img

Mustafa Nazlıer: “Sektör Siyah Kuğu teorisini yaşıyor”

Hasar anatomisinde süreç her zaman kendisini tamamlar. Olgunlaştırılmamış hasar dosyaları ileriki aşamalarda er veya geç kendisini tekrar hatırlatır ve eksik yönünü tamamlatır.  Süreç içinde gereklilikler sağlanmamış ise zaman ve maliyet olarak geri döner. Küresel ve evrensel olarak bir sigortacılık matematiği vardır. “Hasar eşittir, tazminat” değildir. Kavramsal olarak birbirinden keskin biçimde ayrılır. Her hasar tazminat ile de son bulmayabilir. Hasarın tazminata dönüşme aşamaları kusursuz ve eksiksiz olmak zorundadır. Puzzel, eksik parçasını açık eder.

Sigorta sektörü oto branşındaki hatalarını uzun süredir oto dışına taşıyarak ciddi sorunlara yol açtı. Oto branşında hasara yol açan riskin daha çok ‘çarpma’ olması yönetim sürecinde anlaşmalı servis, temin ve tedarik gibi uygulamaları makrolaştırabilir. Taraflarda memnuniyet ve maliyet yönetiminde avantajlar yaratabilir, ancak oto dışında tam tersi bir denklem vardır. Oto dışında öncelik her zaman Kök Sebep ve Yakın Sebep Analizi’ni şart koşar. Son yıllarda sigorta sektörünün hasar yönetiminde hatalı uygulamalarının sayısının arttığına tanıklık ediyoruz.  Çok ciddi rakamlara ulaşan hasarlarda içerik yoksunluğu, kanıksamalara yol açmış. “Nasıl olsa incelenmiyor” gibi bir anlayış ile gerçek dışı rakamlar tazminat olarak ödenebiliyor.  

Tam bir mühendislik depremi

Sorunların arttığı bir dönemde reasürans yenilemeleri de tamamlanmadığı gibi sektör kârlılığının tamamen kalktığı dönemde bin yılın depremi gerçekleşti. Tam bir ‘Siyah Kuğu Teorisi’ yaşıyoruz. Olması ihtimal dışı görülen, fakat gerçekleştiğinde etkisi çok büyük olan ve bir kez gerçekleştikten sonra, onu daha az rastlantısal kılacak bir durum. Tam mühendislik depremi. Tsunami yaşanır iken sel, heyelan ve fırtına riskleri de sürece dahil oluyor.  “Bitti” diyemiyoruz, her sabah ayrı bir riskle uyanıyoruz. Süre 2 ayı geçti; risk çeşitliliği bitmedi. Eşi benzeri olmayan bu senaryoya hiçbir ülke ve hiç bir sektör hazır olamaz. Hiç bir risk mühendisi böyle bir senaryo için PML kurgulayamaz.

Bu yaşanan olayları, içinden çıkılmaz ve anlaşılmaz hale getiren bir birinden ilginç olaylar artarak devam ediyor. Kadrosunda mühendis olmayan asistan firmalar mühendislik hizmeti adı altında sigortalıya ve sürece zarar veriyor. 

Kurtarma adı altında Suriyeli işçiler ile can pazarlığı yapılması, deprem ticaretine dönüşen etik ve ahlaki sorunları artıyor.  Kurtarma sırasında ölen ve yaralananlar var. Sorumlusu kim? Neyi kurtarmış, karşılığında ne almış? Sigortalı arıyor; “Bir firma geldi, sigortacı veya siz göndermişsiniz, makineyi dışarı çıkardı 750 bin TL istiyor ama makine zaten 1 milyon TL. Sigorta sektörünün partnerleri sigorta sektörüne zarar veriyor olmasın?

Asistan firmalar sigortalılara danışman buluyor, danışmanlar asistan firmalara iş buluyor sahada tam karmaşa var. Kim kazanıyor bilemem, ama sigorta sektörü ve sigortalıların kaybettiği bu senaryo depremden daha büyük ve kalıcı izler bırakacak. Yakın zamanda sahada isyan başlayabilir.

Bazı hasar danışmanı brokerlerin ve acentelerin kendi üretimi olmayan işlere kazanç kapısı olarak hasar danışmanlığı yapmalarına seyirci kalan sektör bu durumdan şikâyetçi değil. SEDDK yasal olarak bu durumu kabulleniyor ise açıkladığında, kavgasını vermez kabulleniriz.

Asıl aracılık eden kazanıyor

Sigortalılar değil aracılık edenler daha çok kazanıyor. Ayrıca, sektör bu durumu artık sorgulamak zorunda. Hasar servisleri, süreci yönetemediği veya bilmedikleri için, sigorta eksperleri de doğru çalışmadığı için danışmanlara mı ihtiyaç var? Denetimsizliğin sonuçları nereye gidecek? Bir afet yaşıyoruz, can pazarının ortasındayız; bu kadar mı duyarsız bu kadar mı anlayışsız olunacak. Kişisel çıkarlar her şeyin üstünde mi?

Hasar yönetimi, oto dışında kontrol dışına çıktı. Bir tespit yapmadan, analiz ve matematik olmadan, bilimsel hiçbir veriyi açıklamadan, kök sebep ve yakın sebep incelemesi gerçekleştirmeden asistan firma veya onarım firmalarından teklif alıp rakam pazarlığı yapmak kalıcı yönteme dönüşmüş.

Bir hasar dosyasının içinde mühendislik, hukuk, sigorta tekniği ve matematiği yok ise elbette sadece toplantı yapılır. Kimin sesi daha yüksek çıkar ise onun haklı olduğu dosyalar tahkim ve hukuk restleşmesinden sonra pazarlığa gider.  Artık hasar servisine de gerek kalmayacak, çünkü satış tarafı her şeyin yöneticisi durumunda. Hasar servisi, eksperler ve ekspertiz süreci maliyet ve sorun olarak algılanıyor. Ve tabi ki bunun sonucu olarak sektör Insider Trading yaşıyor. Sorun oldukça büyük.

Deprem yeni başladı

Tüm bunların üstüne risk yönetimi ve mühendisliğine de hak ettiği değer verilmeyince 2023 yılının ikinci yarısından itibaren sektör depremi yaşayacağız. Dip yapar isek belki yeniden bir yapılanma, kartların yeniden dağılması, düzenlemeler vb. Türk sigorta sektörünü doğru ve gerçek sigortacılığa taşıyabilir.  Siyah Kuğu teorisini yaşıyoruz. Deprem sektör için henüz yeni  başladı; daha güçlü ve bilinçli bir sigortacılığın fırsatını sunar mı? bunu yapabilir miyiz? göreceğiz.  Her şey bir yana böyle bir trajedi, dram ve acı umarım bir daha yaşanmaz. Tüm kayıplar için baş sağlığı diliyorum.  Olumsuzluklara rağmen deprem bölgesinde hiç tartışmasız olması gerekeni eksiksiz ve kusuruz yapan tek sektörün SİGORTA SEKTÖRÜ olduğunu da gururla söyleyebiliriz. En ağır şartlara karşı olabilecek tüm olanaklarını en koordineli şekilde sunabilen sektörün ayrıcalıklı bir parçasıyız.  Ayrıca, bu koşullarda sigortalı olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözlemledik. Ve, “ihtiyaç duyduğunuzda satın alamayacağınız tek şeyin sigorta poliçesi” olduğunu da hatırlatırım…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER