23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

Dünyanın artık eskisi gibi devam etme lüksü yok

Sigorta Tatbikatçıları Derneği (STD) tarafından düzenlenen İstanbul Sigortacılık Konferansı’na katılan sigorta dünyasının önde gelen temsilcileri iklim değişikliğinin etkilerini ve yapılması gerekenleri mercek altına aldı. İklim değişikliğinin nasıl bir etkiye sahip olduğunu ve bunun sigorta sektörü için ne anlama geldiğini tartışan sektör temsilcileri “Dünyanın artık eskisi gibi devam etme lüksü yok. Gerçekleşen doğal afet hasarları nın yüzde 70’ini hava olaylarıyla bağlantılı. Ancak sigortalılık oranlarına baktığımızda tehlikeli bir trendle karşı karşıyayız” diyor. Mutlaka yeni modellemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünen temsilcilere göre mükemmel bir hasar modelinin ortaya çıkarılması imkansız ama faydalı bir model oluşturulabilir. 

Sektör 2020’de doğal afet hasarları için 82 milyar dolar ödedi

Küresel ısınmanın getireceği küçük bir değişikliğin bile ekstrem risklerde büyük bir artışa sebep olduğunu kaydeden Munich Re Baş İklim ve Coğrafya Uzmanı Ernst Rauch, “Bu değişim daha önce rastlamadığımız riskleri bile tetikleyebilir. Sektörümüz 2020 yılında doğal afetler için 82 milyar dolar ödedi. Bu hasarın büyük bir kısmı da hava olaylarından kaynaklandı. Toplamda ödenen hasar ise 210 milyar dolara varıyor” diyor. Rauch, 2020 yılındaki en büyük hasarın Çin’deki sellerden geldiğini ancak sigorta penetrasyonunun bu bölgede çok düşük olduğunu söyledi.

Tehlikeli bir trendle karşı karşıyayız

Swiss Re Güney Avrupa ve MEA Yangın Tretesi Başkanı Nicolas Gregory ise dünyanın artık eskisi gibi devam etme lüksüne sahip olmadığını belirtti. Gregory, “Dışarıdaki dünya değişiyor. Eski süreçlerle devam edemeyiz. Sigorta sektörünün bu değişiklikle nasıl mücadele edeceğini iyi kurgulamamız gerekiyor” dedi. Gregory, şöyle devam etti: “Büyük değişim olacak sektörleri enerji, ormancılık, nakliye/ulaşım, tarım ve inşaat olarak sıralayabiliriz” dedi. Sel hasarlarındaki artışa vurgu yapan Gregory, bu konuyla ilgili olarak, “Sadece Avrupa’da değil, Türkiye’de de sel ve taşkınlar büyük hasarlara neden oluyor. Gerçekleşen doğal afet hasarları nın %70’inin hava olaylarıyla bağlantılı olduğunu görüyoruz. Ancak sigortalılık oranlarına baktığımızda tehlikeli bir trendle karşı karşıyayız. 2019 yılı rakamlarına baktığımızda ekonomik hasarın sigortasız kısmının %60 gibi yüksek bir seviyede olduğunu görüyoruz.” imkansız ama faydalı bir model oluşturulabilir. 

2021, ortalamanın üzerinde hasarın gerçekleştiği bir yıl oluyor

Scor Doğu Avrupa ve MEA Doğal Afetler Fiyatlama Başkanı Marie-Laure Fandeur, sigortacılığın dayanıklı bir sektör olduğunu ancak üzerindeki baskının arttığını söyledi. 2017 yılında ABD’deki kasırgaların 40 milyar doların üzerinde hasar olduğunu hatırlatan Fandeur, 2018 yılında gerçekleşen orman yangınları ve Japonya tayfununun, 2020 yılında ise yine orman yangınları ve kasırgaların büyük hasarlara neden olduğunu ifade etti. Fandeur, “2021 yılı, doğal afetler açısından ortalamanın üzerinde hasarın gerçekleştiği bir yıl oluyor. Teksas’ta 15 milyar dolarlık hasar meydana geldi. Batı Avrupa ve Türkiye’de sel hasarları var. Buradaki toplam hasar 8-10 milyar euroya ulaşabilir. Kaliforniya’da orman yangınları gerçekleşti ve New York’a ilerleyen kasırgalar devam ediyor. Bu kasırgaların sel hasarlarına neden olması bekleniyor” dedi. 

Sektör olarak riskleri anlayacak bir resim oluşturmamız gerekiyor 

Willis Re Genel Müdürü Maurice Williams ise risklerin değişimini brokerler açısından değerlendirdi. Williams; sigortacı, reasürör ve brokerlerin aynı veriye farklı açıdan baktıklarını söyledi. Williams, sözlerine şöyle devam etti: “Sektör olarak riskleri anlayacak bir resim oluşturmamız gerekiyor. Bu noktada da brokerlerin bakışını dikkate almakta fayda var.” Williams, bu yaz meydana gelen sellerden sonra mutlaka yeni modellemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Mükemmel bir hasar modelinin ortaya çıkarılmasının imkansız olduğunu, sadece faydalı bir model oluşturulabileceğini söyleyen Williams, modellerin işbirliğiyle beraber sürekli geliştirilmeye ihtiyacı olduğunu ve bu tarz bir yaklaşımın en sağlıklı model olacağını belirtti. 

Yenilenebilir enerjinin de kendine özgü riskleri bulunuyor 

Verisk PCS Başkanı Tom Johansmeyer, yenilenebilir enerjinin de kendine özgü riskleri bulunduğunu belirtti. “Güneş panellerinin yer aldığı bölgelerin yüksek risk altında olduğunu görüyoruz” diyen Johansmeyer, şu bilgileri paylaştı: “Türkiye’de şu ana kadar toplam yenilenebilir enerji tarafından gelen hasar 113 milyon dolar civarında. Ancak bu hasarın çok büyük bir kısmı 2012 yılında gerçekleşen münferit bir hasardan kaynaklanıyor. Ortalama hasara baktığımızda her ne kadar 14 milyon gibi bir rakamla karşılaşsak da, 2012 yılında olay dikkate alınmadığında bu rakam 2 milyon dolara kadar düşüyor. Gerçekleşen toplam 8 hasarın 6’sının onshore, 2020 yılındaki 2 hasarın ise offshore olduğunu belirtmekte fayda var. Benzer bir şekilde 8 hasarın sadece 6’sı son 5 yılda meydana geldi.”

Küçük farklar büyük sonuçlara yol açıyor

Türk Reasürans Afet Modelleme Başkanı Prof. Dr. Sinan Akkar, deprem risk modellerinin sismik tehlikeler, kırılganlık fonksiyonları ve sonuç fonksiyonlarından oluştuğunu söyledi. Kırılganlık ve sonuç fonksiyonlarının birleşiminin hasar modelini oluşturduğunu ifade eden Akkar, bu alandaki ufak bir bilgi eksikliğinin bile nihai modellerde büyük bir farklılık yaratacağını, bu sebeple sonuçların tutarlılığının değişebileceğini belirtti. 

İklim değişikliği bağlantılı afetlerin frekansı 1,5’ten 3,7’ye çıktı 

Marsh Ülke Başkanı Cem Öztürk, iklim değişikliği bağlantılı afetlerin 1950’lerdeki yılda ortalama 1,5’luk frekanstan günümüzde 3,7 frekansa ulaştığını dile getirdi. Öztürk, “Finansal taraftan bakıldığında ise hasarların 3.64 trilyon dolara ulaşan %74’lük kısmı iklim bağlantılı olaylardan meydana geldi” dedi. 10 yıllık risk değerlendirmelerini paylaşan Öztürk, iklim risklerinin ilk sırada yer aldığını söyledi. Birleşmiş Milletler’in devreye aldığı “Code Red for Humanity” inisiyatifinden bahseden Öztürk, pek çok değişimin geri dönülemez olduğunu ancak önümüzdeki 20 ile 30 yıl arasında küresel ısınmayı dengeye oturtacak atılımlar yapılabileceğini söyledi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER