Sigorta güvene dayalı bir olgu; sigortacı sigortalısına, sigortalı da sigortacısına güvenmeli. Sigorta bilinci ve sigortalılık oranı artacaksa “güven” faktörü üzerinden olacak. Bu güvenin oluşması için her iki tarafın da yapacaklarına dikkat etmesi gerekiyor. En ufak bir hatanın ne yazık ki sadece o kişi veya sigorta şirketine değil, tüm sektöre ve ülke ekonomisine zarar vereceğini unutmamalıyız. Dürüst sigortalı ne çekiyorsa, sistemi suistimal eden sigortalılar yüzünden çekiyor. Bu konuda haksız kazanç sağlamak isteyenler nedeniyle sigorta şirketleri tüm dosyaları titizlikle incelediklerinden gerçek tazminat talebini almak isteyen sigortalıların tazminat ödemelerinde gecikmeler olabiliyor.
Geçmişte sigortalılar ve sigortacılar arasında daha çok sorun yaşanırken günümüzde Hazine Müsteşarlığı, Sigorta Tahkim Komisyonu ve sigortasikayeti.com gibi siteler sayesinde sorunlara kısa sürede çözüm bulunabiliyor. Sigorta şirketleri de bu konuda hassaslar ve özel servisler kurup sigortalılarının sorunlarına hızlı çözüm üretmeye çalışıyorlar.
Suistimal, hırsızlıkla aynı
Yazımın başlığına gelince… Önce sigortalılara bir mesajım var. Sigorta zenginleşme aracı değildir. Haksız kazanç elde etmeye çalışmayın. Sigorta şirketlerini aldatmaya yönelik suistimallere başvurmayın. Sigorta sistemini bir yardımlaşma havuzu olarak görün ve elde ettiğiniz haksız kazancın bir başka sigortalının cebinden para çalmak ile eş olduğunu bilin. Yani günah diyebiliriz.
Diğer taraftan sigorta şirketlerine mesajım da var tabii ki. Sigorta şirketleri tüm sigortalılarına potansiyel sahtekar olarak yaklaşmamalı. Çoğunluğunun dürüst sigortalılar olduğunu bilmeli. Allianz Sigorta’nın CEO’su Solmaz Altın’ın dediği gibi, “Bizler sigortalılarımıza güven duymalıyız ve bunu onlara hissettirmeliyiz.” Bence tüm sigorta şirketleri samimiyetini sigortalısına hissettirmeli. Fakat bana her gün onlarca elektronik posta geliyor. Öyle şeyler duyuyorum ki, “Yok artık bu da yapılmaz” diyorum.
Yenileme garantisi, yenileme güvencesi olmuş
Sigorta pastasının büyümesini istiyorsak sigortacılar özellikle sağlık poliçelerinde “Yenileme Garantisi” ve “Yenileme Güvencesi” gibi kelime oyunları ile sigortalıları mağdur etmeye çalışmamalılar. Geçmişte bunun ile ilgili çok şikayet duymuştum. Sene başında Hazine Müsteşarlığı, tarafından açıklanan ‘Özel Sağlık Sigortası yönetmeliği’ ile “Ömür boyu yenileme garantisi” hakkı sigortalılara verilmişti. Yönetmelik sonrası yazılarımızda yeni sigortalılara artık ömür boyu garanti verilmesinin hayal olacağını yazmıştık. Gelin görün ki şimdi düzenlenen poliçelerde “Ömür boyu yenileme garantisi” ibaresi yerine “Yenileme Güvencesi” yazılıyormuş. Yönetmelikteki “Garanti” poliçe de “Güvence” olarak yazılınca sigortalıların kafasında soru işaretleri yaratmış. Bu tür kelime oyunlarına ne gerek var anlamadım….
Kâr etme baskısı bahane olmaz
Üç yıldır hiç hasarı olmayan bir aracın kasko poliçesinin daha ilk kazasında iptali, benzer bir durumdaki bir aracın üstelik karşı taraf yüzde 100 kusurlu olmasına rağmen poliçesinin iptali gibi birçok örnek görüyor ve duyuyoruz… “Kâr baskısı var, biz de ticari kuruluşuz” şeklindeki bahaneler artık bana samimi gelmiyor. Sigortacılar çuvaldızı artık kendilerine de batırmalılar. Yıllarca kasko primi ödeyeceğim, sonra bir kaza yapacağım bir de karşı taraf tam kusurlu olacak sigorta şirketi beni kapının önüne koyacak. Ya da yıllarca sağlık sigortası primi ödeyeceğim, başıma bir şey geldiğinde poliçemi yenilemeyeceksiniz. Ya da kelime oyunları ile yükümlülüklerinizden kurtulacaksınız.
Bunun ismi “sigorta” olmaz o zaman. Sigorta primi ödeyip sonunda bu gibi olaylarla karşılaşacaklarsa vatandaş neden sigorta yaptırsın? Unutulmamalı ki, bunu yapan bir- iki şirket dahi olsa bundan tüm sektör zarar görüyor.