Araştırmaların vaktimizin en büyük bölümünü uykuda geçirdiğimizi gösterdiğini belirten Eğitmen Devrim Ersöz, ‘zaman yönetimi’ yerine zaman içinde kendimiz ve önceliklerimizi yönetme’ kavramına dikkat çekiyor.
Kurumsal şirketlerin en çok talep ettiği eğitimlerin başında “Zaman Yönetimi” geliyor. Sınırlı bir kaynak olan zaman, kendi içinde akıp gidiyor. Bu nedenle “zaman yönetimi” kavramı yerine “zaman içinde kendimizi ve önceliklerimizi yönetme” söylemi daha doğru olacaktır.
Millet olarak zaman konusunda çok duyarlı olduğumuz söylenemez. Bir Japon ya da Alman vatandaşında görülen zaman kullanımı disiplinini genel olarak bir Türk vatandaşında bulabilmek zordur. Almanya ya da Japonya’da belirlenen zamanda başlamayan bir olay ya da aktivite büyük bir sistemsel problem yaratabileceği gibi insanlarda strese de sebep olur. Diğer taraftan ülkemizde bir toplantının zamanında başladığı, bir taşıtın tam vaktinde kaldığı neredeyse görülmemiştir. Ulusal havayollarımıza ait sadece tek bir uçağın tam saatinde kalktığı onun da bir önceki günün uçağı olduğu söylenir.
Zamanı bu kadar umarsızca harcayan bir toplum olarak bu önemli kaynağı nerelere harcadığımızı merak ettim. Araştırmalarım beni bazı istatistiklere ulaştırdı.
İşte Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Zaman Kullanım Araştırması (ZKA) sonuçları… İlki 2006 yılında yapılan araştırmanın ikincisine ait alan uygulaması, 1 Ağustos 2014-31 Temmuz 2015 döneminde yapılmış. Araştırma, bir çalışma ayı dört hafta olmak üzere 13 çalışma ayı boyunca ortalama 880 örnek hane, Türkiye genelinde ise toplam 11 bin 440 haneye uygulanmış. Araştırmaya, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan kurumsal olmayan sivil nüfus kapsamındaki tüm hane halkı bireyleri dahil edilmiş. Kurumsal nüfus olarak tanımlanan üniversite öğrenci yurdu, huzurevi, yetiştirme yurdu ve hapishanede bulunanlar ile kışla ve ordu evlerinde ikamet edenler araştırmada kapsanmamış. 10 ve daha üzeri yaştaki fertler gözlem birimini oluşturmuş. Uygulamanın tahmin boyutu Türkiye geneli. Yani veriler genel olarak ülkemizdeki tüm nüfusu yansıtıyormuş gibi düşünülebilir.
Vaktimizin çoğu uykuda geçiyor
Araştırma sonuçlarına göre vaktimizin en büyük bölümünü yüzde 36’lık oranla uyku alıyor. Onu takip eden faaliyet ise iş hayatında geçiyor. İş hayatının üç saate yakın bir süre olması araştırma grubu içinde ev hanımları, çalışmayan kişiler ve çocukların da olmasından kaynaklanıyor. Bu kategoride sadece çalışan kişileri ele alırsak istihdam ile ilgili süre ortalaması (5.52) beş saat elli iki dakikaya yükselirken sosyal yaşama ilişkin aktivitelerde azalmalar meydana geliyor. İşin ilginç yanı televizyon izleme süresinde sadece 15 dakikalık bir azalma oluyor. Yani çalışma süremiz artsa da televizyon izlemekten vazgeçmiyoruz. Cinsiyet bazında ve farklı kategorilerde ayrıştırılmış detay istatistiklere TÜİK sayfalarından ulaşabilirsiniz.
Ulaşım için ayırdığımız süre ise oldukça fazla. Eğer İstanbul gibi bir metropolde yaşıyorsanız bu sürenin üç dört kat daha fazla olması kaçınılmaz olabilir. Bu durumda azalan şey uyku süremiz ve sosyal hayatımıza ayırdığımız zaman oluyor.
Yemek, kişisel bakım ve aile bakımı gibi faaliyetler toplamda beş saatten fazla zamanımızı alıyor.
Spora 10 dakika bile ayırmıyoruz…
İlgili çekici bir diğer süre kullanımı ise spor, eğitim ve hobilerimize ayırdığımız anlara ilişkin. Araştırmaya göre halkımızın spora ayırdığı günlük ortalama süre 10 dakikayı bile bulmuyor. Aynı şekilde stresi azaltmada büyük bir faktör olan hobilerimize ayırdığımız zaman dilimi de oldukça az. Ne dersiniz, tablodaki süreler sizin hayatınızı da yansıtıyor mu?