18 Kasım 2024, Pazartesi
spot_img

Yangının başlaması değil nasıl söndürüleceği önemli

Mustafa Nazlıer

Birkaç kez ve ısrarla kaleme aldığım itfaiye konusunda ısrarcıyım. Sorun büyük. Çok değerli ve önemli bir konuyu daha fazla istismar edemeyiz. Tüm olanaklarımız ile müdahale ettiğimiz orman yangınları ve etkilediği alanlardaki süreci görmezden gelmeyelim. Hiç kimse itfaiyecileri konuşmuyor, itfaiyeyi konuşmuyor; sadece eleştirip siyasi malzeme yaratıyor. Toplum bu konuda magazin yapmamalı. Yangın gerçekleşen yerdeki halk ile ve yangın ile mücadele eden insanlar ile bu konuyu konuşmak gerek. Televizyon ve sosyal medyadan alınan görüntülerden fikir yürütmek acizliktir. Konunun doğrudan muhatapları itfaiyeciler, halen hiç bir şey söylemedi, konuşmadı ve kimse onlara mikrofon uzatmıyor. Sözün sahibi onlar ve yaptıkları iş bir meslek olarak bile görülmüyor. Konuyu itfaiyecilerden dinlemek gerek.

Güncel durumumuz nedir?

Küresel ısınma ve yangınların bir biri ile olan ilişkisini defalarca açıkladık. Bir döngü olarak yangınlar ısınmayı,  ısınma yangınları tetikleyecek, karon düzeyi ısınmayı, ısınma iklimleri, iklimler yaşantımızı şekillendirecek. Çevre sorunları, atık malzemeler, plastik v.s sayısız olumsuz etki faktörüne karşı küresel olarak ‘ortak akıl’ henüz oluşmadı. Bilim insanlarının sesleri her zaman olduğundan daha kısık çıkıyor. Kimse duymak istemiyor ve dinlemiyor. Risk başladı ve henüz ilk aşamalarındayız. Kötü senaryo daha etkin ve artan düzeyde seyredecek. Gerekçeleri saymakla bitmez ama gerçek şu ki YANACAĞIZ.  Farklı şekiller de yanacağız; ama ülkemizde bir başka yanıyoruz. Yangının başlaması bir süreç, sonuçları başka bir süreç yaratıyor. Tabi ki hiç yangın çıkmasa ne iyi olur. Ancak, yangın çıktıktan sonra ne yaptığımız daha önemli. İhmal edilen ve bize zarar veren konu İTFAİYE’ye gereken önemi vermemiş olmamız. Bu konuyu anlamak için bizzat yanmayı beklemeyelim. Sürekli soru konuşmak yerine eleştirmeden sadece çözümleri konuşmalıyız. Üzerimi örterek kaçamayız.

Yazıyı hazırlarken Göcek orman yangını devam ediyordu. Orman itfaiyeciliğinin özel sektöre devir edildiğini üzülerek öğrendim. Aynı anda Bodrum yanıyordu. Bu esnada Ankara Eryaman da 16 katlı binada yangın vardı. İtfaiye merdiveni 25 metre uzunluğunda. Bina daha yüksek. Üst katlarda yaşayanlar için 2 seçenek var:

  • Bekleyip pişerek ölmek
  • Atlayıp düşerek ölmek

Neyse ki İtfaiye kendisinde olmayan olanaklar la bu yangını söndürmeyi başardı. Asla ihmal edilmemesi gereken bu konu bugün ki zor günlerimiz de gerekçesini her gün bize seyrettiriyor. Güne mutlu başlamak mümkün değil. Orman yangını bir yangından fazlasıdır. Gelecek yanar, eko sistem çöker, canlı formu değişir, çocuklarımızın görmediği bir hayatı bizime aynı koşullarda görme ve yaşama şansı kalmaz. Kimin çocuklarımızdan bunu almaya hakkı var veya bizim ihmal ettiğimiz şey kendi geleceğimiz mi?

Belediyeler süreci yönetemez

Bu konu artık, belediyelerin yönetebilecekleri ve anlayabilecekleri basitlikte değil. İtfaiye Genel Müdürlüğü ve İtfaiye Akademisi konusu en üst düzeyde ele alınmalı. Koşullar artık bunu gerektiriyor. Yol açtığı direk zarar dışında dolaylı kayıplar 500 milyar Türk Lirasını aşıyor. Geri gelmeyecek olan ZAMAN asla ikame edilemeyecek. Tek bir başlık altındaki tek bir konu daha fazla nasıl zarar verebilir ki ? Belediyeler bu süreçleri yönetemez. Son olarak, önceden yanıyorduk, şimdi daha çok yanıyoruz, gelecekte çok daha fazla yanacağız. Tümünün sebebi insan. Sorunu yaratan olarak, çözümü yaratmamak ve yanmayı seyretmeyi tanımlayamıyorum. Akıl yakan konulara artık son vermeliyiz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER