20 Aralık 2024, Cuma
spot_img

Ertuğrul Bul: Teknolojiye adapte olan hayatta kalacak

Sigorta Ekranı’nda Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın konuğu olan Ertuğrul Bul, sigorta sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, gelecek senaryoları üzerinde açıklamalarda bulundu.

Bankacılık sektöründen sigorta dünyasına uzanan köklü tecrübeleri ile sigorta sektörünün tanıdık isimlerinden olan Ertuğrul Bul, sigorta sektöründe yüzde 100 büyüme oranlarını yakalamanın yolunun, teknolojik yatırımlardan geçtiğinin açıkladı. Bul, “Özellikle acentelerin dijitalleşmesi gerekiyor. Mevcut acenteler ya dijitalleşip kendilerini yenilerler ya da yeni gelenler tarafından yutulurlar. Acentelerin hayatta kalabilmeleri için yeni teknolojilere adapte olması gerekiyor” dedi. 

Pandeminin getirdiği yeni dünya düzeni, çok sayıda sektörde iş yapış biçimlerini tümüyle değiştirdi. Bu değişim, sigorta sektöründe de hissediliyor. İnovasyon ve girişimcilik kavramlarının sigorta sektörünün geleceğine yön vereceği öngörülüyor. Teknolojik yatırımları iş yapış biçimlerinin merkezine almayan şirketleri ise uzun vadede zor bir süreç bekliyor. 

Bankacılık sektöründen sigorta dünyasına uzanan köklü tecrübeleri ile sigorta sektörünün tanıdık isimlerinden olan Ertuğrul Bul, yenilikçi bakış açısının ve teknolojik yatırımların sigorta sektöründe başarıyı ve penetrasyonu artıracağını açıkladı. 

Sigorta Ekranı’nda Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın konuğu olan Ertuğrul Bul, sigorta sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, gelecek senaryoları üzerinde açıklamalarda bulundu. Renkli kişiliğiyle sektörün tanıdık simalarından biri olan Bul, dijitalleşmenin önemine dikkat çekti. Bul, “Özellikle acentelerin dijitalleşmesi gerekiyor. Mevcut acenteler ya dijitalleşip kendilerini yenilerler ya da yeni gelenler tarafından yutulurlar. Acentelerin hayatta kalabilmeleri için yeni teknolojilere adapte olması gerekiyor. Müşteri memnuniyetinde dijital teknolojinin gücü hayli büyük. Teknolojiye hızla adapte olanlar müşteri sadakati yaratmakta o kadar başarılı oluyor” dedi.

Dijitalde gidilecek çok yol var

Yenilikçi bakış açısının ve teknolojik yatırımların sigorta sektöründe başarıyı ve penetrasyonu artıracağına dikkat çeken Bul, “Şu aşamada zorunlu trafik sigortasında yüzde 20, DASK’ta yüzde 50 civarındayız. Sağlıkta poliçe sayısında 3 milyon rakamları konuşuluyor. Bunu 4 milyonu çıkartmak demek yüze 25, 6 milyona çıkarmak demek yüzde 100 büyütmek demek. Bu büyüme oranlarını yakalamanın yolu, teknolojik yatırımlardan geçiyor. Bu yönde başlatacağımız girişimcilik hareketiyle inovasyon gücümüzü artırarak sektörü büyütebiliriz. Zaten sektörde büyüme potansiyeli oldukça yüksek” dedi.

Konuyu bir örnekle açıklayan Bul, “Bugün zorunlu dediğimiz DASK poliçesinde yüzde 50 potansiyel bulunuyor. Acentelerin sahada gezerek bireysel müşterilere ulaşması mümkün değil. Ancak bu kitleye dijital kanallar aracılığıyla hızla ulaşılabilir. Konuyu hizmet açısından ele alırsak yine dijital kanalları kullanarak hizmet kalitesini de artırmak mümkün. Hızla yarışan bugünün dünyasında müşteri için poliçenin hızla kesilmesi çok önemli. Hasar anında hemen o hasarın çok hızlı şekilde giderilmesi lazım. Bu noktada dijital teknolojinin gücünden faydalanılmalı. İşini büyütmek isteyenler için bireyselde gedilecek çok fazla mesafe var” açıklamasını yaptı. 

“Türkiye daha yolun başında”

Sigorta sektörünün 30 yıllık gelişimine dikkat çeken Bul, “2005 yılında kişi başı sigorta prim üretimi 108 dolar civarındaydı. Bugün 134 dolara ulaştı.  GSMH arttıkça sigorta primi de artıyor. Ancak dünya ortalamasına baktığımızda prim üretiminde daha yüksek artışlar görülüyor. Gelişmiş ülkelerde 7 kat, dünya ortalamasında 5 katlık bir atış var. Dolayısıyla Türkiye için daha yolun başında. Türkiye’nin büyük bir potansiyeli bulunuyor. Pazar, henüz doygunluk noktasına ulaşmadı. Türkiye’nin genç nüfusu ve giderek büyüyen ekonomisi sigorta sektörü için büyük fırsatlar sunuyor” diye belirtti.

Bul, konuyu acenteler açısından değerlendirerek “Türkiye’de prim üretiminin yüzde 66’sı acenteler kanalıyla yapılıyor. Brezilya’da yüzde 72 ile brokerlar ile İtalya’ya yüzde 79 ile acenteler prim üretiminden en büyük payı alıyor. Türkiye’de brokerlar yüzde 12 paya sahip. Banka dağıtım kanalı ise yüzde 14 seviyesinde. Hayat sigortasında ise dünyada birbirine çok benzer yapılar söz konusu. Ağırlıklı olarak banka reasürans ile ilerliyor. Yüzde 10 acentelerle yüzde 10 ise direkt dağıtım kanalı ile satılıyor. Kişi başı gelire baktığımızda ise Türkiye hiç hak etmediği bir noktada yer alıyor. Daha iyi yerlerde olabilecek bir potansiyelimiz var. Bardağın dolu tarafına değil boş tarafına bakmamız gerekiyor” dedi.

“Yeniden uluslararası şirketler pazara girecek”

1990’lı yıllarda sigorta sektöründe lokal oyuncuların ağırlığının hissedildiğini, 2005 yılından itibaren ise yabancı oyuncuların sektöre müthiş bir ilgi duymaya başladığının altını çizen Bul, “2005’ten 2016 yılına kadar hissedilen bir ilgi yaşandı. İlgi 2005 ile 2008 yılları arasında zirve yaptı. O dönemde çok sayıda şirket satıldı. 2016’ya geldiğimizde 63 sigorta şirketinin 45 tanesi yabancıydı. 2016’dan sonra sayılarda bir düşüş oldu. Sigorta sektöründe dalgalı bir trend oluştu. Yine lokal şirketlerin sektöre girdiği bir dönemi yaşıyoruz. Belli bir dönem sonra tekrardan uluslararası şirketlerin Türkiye’de sigorta pazarına ilgi göstereceğini düşünüyorum. Türkiye’de hem doğal satış yoluyla hem de şirket satın alma yolu ile büyüme imkanları var” dedi.

“Acentede uzmanlık şart!”

Acentelerin sahada elde ettikleri tecrübeler ile danışmanlık seviyesine ulaştıklarını belirten Bul, “Acenteler, senelerin verdiği tecrübe ile danışman konumuna ulaştı. Özellikle riskin ölçülmesi, tespit edilmesi konusunda uzmanlar. Bundan sonraki süreçte de bu uzmanlıkla ilerleyecekler. Ancak sektöre yeni giren gençlere bu konuda akademik eğitim vermek lazım. İşin bu tarafı biraz alaylı olarak ilerliyor. Bugün sektörde 16 bine yakın acente şirketi var. Yaklaşık 50 bin kişi bu şirketlerde çalışıyor. Çalışanlara farklı uzmanlık alanları kazandırmak lazım” diyerek acentede uzmanlaşmanın önemine işaret etti.

Danıştay’ın kararı Türkiye ekonomisi açısından değerlendirilmeli

Danıştay’ın Türkiye Barolar Birliği‘nin (TBB) açtığı davada  “orijinal parça” yerine “yeniden kullanılabilir parça” kullanılmasının hukuka aykırı olduğuna dair verdiği karara değinen Bul, “2020 yılının mart ayında bu genel şartları kabul edilmiş ve yayınlanmış kararlar neticesinde parçaları değiştirmeyelim onaralım diye bir felsefe ortaya koymuştuk. Bugün parçalar orijinal olsun onarmayalım değiştirelim felsefesi güdülüyor.  Trafik sigortası en çok zarar veren alanlardan biri. Burada çok fazla kar etme ama zarar da edersen ses çıkarma diyen biri kurgu yaratıldı. Önemli maddeler iptal olunca bir boşluk oluştu. Bu boşluğu da bir an evvel doldurmak lazım. Bu noktada Sigorta Denetleme ve Düzenleme Kurumu’na çok büyük iş düşüyor. İptal kararında 7 gün içerisinde itiraz hakkı bulunuyor. İtirazın yapılacağını düşünüyorum. Danıştay’ın da buradaki ana istemleri gözünde önüne alındığında mutlaka hemen bir düzenleme yapılması gerekiyor.  Burada en çok dikkatimi çeken şey kullanılmış araçlarda hatta ekonomik ömrünü tüketmiş araçlardaki eşdeğer parçaların onarılması ve kullanılması ile ilgili iptal kararı. Bence konuya ülke ekonomisi açısından bakarak değerlendirme yapmak gerekiyor. Karar, Avrupa Birliği’nde de uygulamaya giren bir yöntem üzerinden alınmış. Bunu boşluk bırakmadan düzenlemek gerekiyor” açıklamasını yaptı. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER