Sigortacıların kendilerini korumak için yaptırdığı “yeniden sigortalama anlaşmalarının” yenilenmesi öncesindeki son viraj olarak değerlendirilen 2024 Baden-Baden Reasürans toplantıları kritik görüşmelere ev sahipliği yaptı. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) de güçlü bir ekiple Baden Baden’deydi. Baden Baden izlenimlerini paylaşan TSB Başkan Yardımcısı ve Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, “Tıpkı pehlivanların güreş sırasında birbirlerine “elense” çekerek avantaj sağlamaya çalışmaları gibi, sigortacılar ve reasürörler de bu görüşmelerde fiyatlandırma, kapasite ve risk paylaşımı konularında birbirlerine karşı stratejik hamleler yapıyor” diyerek izlenimlerini aktardı.
Geçtiğimiz hafta dünya sigorta ve reasürans piyasasının kalbi Almanya’da düzenlenen Baden-Baden Reasürans Toplantıları’nda attı. Bu yıl 3 bine yakın rekor bir katılımcı ile gerçekleşen Baden Baden Toplantıları’na Türkiye Sigorta Birliği (TSB) de sektörün önde gelen isimleri ile yerini aldı. Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen, Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, Genel Sekreter Özgür Obalı, Genel Sekreter Yardımcısı Atilla Oksay ve Reasürans Departmanından sorumlu Koordinatör Canan Ceyda Coşar’ın da yer aldığı güçlü bir ekip Baden Baden’deydi… Gerçekleşen buluşmalarda yeni iş birliği fırsatları değerlendirilirken, Türkiye sigorta sektörünün küresel ölçekteki varlığını daha da güçlendirmek için önemli adımlar atıldı. TSB Başkan Yardımcısı ve Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, Baden Baden izlenimlerini paylaştı.
Yaşar “Reasürörler ve sigortacılar arasındaki Baden-Baden görüşmeleri, güreşçilerin uzun süren, strateji ve güç dengesiyle dolu mücadelelerine benziyor.
Tıpkı pehlivanların güreş sırasında birbirlerine “elense” çekerek avantaj sağlamaya çalışmaları gibi, sigortacılar ve reasürörler de bu görüşmelerde fiyatlandırma, kapasite ve risk paylaşımı konularında birbirlerine karşı stratejik hamleler yapıyorlar” ” diyerek başlıyor izlenimlerini aktarmaya…
“Sigortacıların kendilerini korumak için yaptırdığı “yeniden sigortalama anlaşmalarının” yenilenmesi öncesindeki yılın son görüşmeleri olan 2024 Baden-Baden Reasürans toplantıları, küresel reasürans piyasasının mevcut durumunu ve Türkiye gibi büyüme ve risk beklentisi artan pazarlar üzerindeki etkilerini daha iyi anlamamızı sağlayan bir ortam sundu” diyen Yaşar’ın izlenimleri şöyle:
İklim değişiklikleri, doğal afetler, enflasyon ve siber risklere odaklanıldı
Genel olarak iklim değişiklikleri, son doğal afetlerin etkileri, enflasyon baskıları ve siber sigortaların büyüyen rolü üzerine odaklanıldı. Amerika’daki kasırgalarının sonuçları ve Avrupa’daki ikincil riskler, özellikle yangınlar ve sel gibi olaylar, reasürans programlarını zorlayan ana konular arasında yer aldı. Eskiden niş bir alan olarak görülen siber sigortaların özellikle Avrupa ve Asya’daki hızlı büyümesi sigortacıların ve reasürörlerin bu alana odaklanmalarını sağlarken toplantılarda özellikle kapasite, fiyatlandırma ve sektörel düzenlemelerin Türkiye ve benzeri piyasalar üzerindeki yansımaları derinlemesine tartışıldı.
Reasürörler risklerin doğru bir şekilde fiyatlandırılması ve kapasitenin dikkatli bir şekilde tahsis edilmesi üzerinde yoğunlaşırken sigortacılar, 2023’te yapılan önemli fiyat artışlarının ardından, özellikle Avrupa’da sınırlı kalan büyük felaketlerin ardından, 2024 Baden-Baden toplantılarında artan kapasite taleplerinin yanında fiyat indirimleri ya da en azından fiyatların sabit kalmasını bekledi.
Reasürans kapasitesi genel olarak mevcut olsa da, bu kapasitenin dağıtımı konusunda temkinli bir yaklaşım var. Özellikle doğal afetlerden etkilenen bölgeler, kapasite açısından daha sıkı bir denetim altında. Kapasite artırımı mümkün olsa da reasürörler, sermaye tahsis ederken seçici olmaya devam ediyorlar.
2023’teki depremler ve diğer felaketlerin ardından, Türkiye gibi riskli bölgelerde %50-100 arasında fiyat artışları görülürken reasürörler, 2025’e kadar fiyatların artması gerektiğini savunuyor. Enflasyon, artan talep ve küresel piyasalardaki risk faktörleri bu artışların temel nedenleri arasında sayılıyor.
Her iki taraf da pazarlık masasında en iyi şartları elde etmeye çalışıyor
Reasürörler, sigortacılardan daha yüksek primler talep ederken, sigortacılar da bu maliyetleri düşürmek ve riskleri daha uygun şartlarda paylaşmak için direnç gösteriyorlar. Bu süreçte, tıpkı bir güreş mücadelesinde olduğu gibi, her iki taraf da birbirine üstünlük kurmaya çalışıyor. Özellikle Türkiye piyasasını dikkate aldığımızda bu “elense” çekme metaforu, özellikle zorlaşan piyasa koşullarında artan kapasite talepleri ve fiyat artışları ile daha belirgin hale gelmiş durumda.
Sigortacılar reasürörlerin karşısında bazı ödünler vermek zorunda kalabilir
Türk sigortacıların hem kapasiteyi artırma hem de fiyatları düşürme talepleri, Baden-Baden’da oyunu zorlarken reasürörlerin, artan riskler, enflasyonist baskılar ve sigorta piyasasında yaşanan zorluklar gibi faktörlerle kapasiteyi sağlamakta daha temkinli davranması ve genellikle yüksek fiyatlar talep etmesi sigortacıların minderde galip gelme şansını, stratejik müzakerelerine ve risk yönetimindeki becerilerine bırakıyor.
Pehlivan güreşlerinde olduğu gibi, sigortacılar yalnızca doğru zamanda yapılan taktik hamlelerin yanında, aynı zamanda güç kullanarak başarılı olabilir. Reasürörlerin kapasite sağlamaya ve artırmaya devam etmesi için sigortacılar bazı ödünler vermek zorunda kalabilir. Örneğin, bazı riskler için daha yüksek retansiyon seviyelerini kabul etmek daha uygun fiyatlarla kapasite sağlamaya yardımcı olabilir.
Kısaca yenileme dönemlerine yaklaşırken, reasürörlerin Türkiye’deki kapasite taleplerini nasıl yöneteceği ve sigorta şirketlerinin riskleri nasıl fiyatlayacağı üzerine belirsizlikler sürüyor. Türkiye piyasası, özellikle 2025 yenilemeleri için, kapasite artırımı ve fiyatların dengeye oturması açısından kritik bir döneme girecek. Reasürörler, riskleri daha dikkatli analiz ederek, yerel modellemelerden elde edilen veriler ışığında fiyatlama politikalarını belirleyecekler.
Ancak, piyasa şartları ve mevcut riskler göz önüne alındığında, hem kapasite artışı hem de fiyat indirimi aynı anda elde etmek zor bir hedef. Sigortacıların, tıpkı bir pehlivanın rakibini stratejiyle dengelemeye çalışması gibi, reasürörlerle işbirliği yaparak yenilikçi çözümler ve karşılıklı faydalar sağlamaları gerekiyor.
Reasürörler trafik sigortalarında bedeni hasarlar konusunu sorguladı
Baden-Baden 2024 görüşmelerinde Türkiye’de trafik sigortalarında bedeni hasarlara ilişkin havuz tartışması da reasürörlerce sorgulandı. Ancak Baden-Baden’deki reasürörler, böyle bir havuzun nasıl yapılandırılacağı, yönetileceği ve uzun vadede sürdürülebilir olup olmayacağı konusunda temkinliydiler. Reasürörlerin endişeleri arasında havuzun düzgün yönetilememesi durumunda maliyetlerin daha da artabileceği ve bu durumun reasürans fiyatlarına yansıması bulunuyor.
Bu tür bir konunun Baden-Baden gibi küresel reasürans toplantılarında tartışılması, genel piyasa eğilimleri ve uluslararası sigorta şirketlerinin Türkiye’deki riskleri nasıl değerlendirdiği açısından önem taşıyor. Ancak bu tür yerel düzenlemelerin küresel toplantılarda ele alınmasının, bazı reasürörler açısından yersiz veya odak dışı olarak görülebileceği de söylenenler arasındaydı.
Reasürörler, artan risklere karşı daha yüksek primler talep edebilirler
Konuşulanlar arasında bir diğer konu da SEDDK’nın deprem modellemeleri ve T-Rupt gibi yerli teknoloji çözümleri üzerinde yaptığı düzenlemelerdi. Türkiye’deki deprem risklerinin daha hassas bir şekilde analiz edilmesi, reasürans piyasasında bazı kapasitelerin yeniden değerlendirilmesine yol açabilir. Özellikle, daha doğru modellemeler sonucunda bazı bölgelerde risk seviyesinin artması, reasürörlerin bu bölgelerdeki kapasite taleplerini karşılamakta daha temkinli davranmalarına neden olabilir. Bu durum, kapasite açıkları yaratabilir, çünkü reasürörler, artan risklere karşı daha fazla teminat sağlamak için daha yüksek primler talep edebilirler. Özellikle yenileme takvimine yakın dönemde yapılan bu tür model güncellemeleri, sigorta şirketlerinin reasürans anlaşmalarını yeniden yapılandırmasını ve daha yüksek retansiyon seviyeleri kabul etmesini gerektirebilir. Bu, sigorta şirketlerinin deprem gibi büyük risklerde daha fazla yük üstlenmesine neden olabilir.
Sonuç olarak, Baden-Baden 2024, Türkiye sigorta piyasası için kapasite ve fiyatlamada kritik bir döneme işaret ediyor. Kapasite taleplerinin artması ve fiyatların bir miktar yükselmesi, Türkiye’deki sigorta şirketleri için zorluklar yaratsa da, doğru düzenlemeler ve stratejik işbirlikleri bu süreci yönetmekte kilit rol oynayacaktır. SEDDK’nın düzenleyici adımları ve piyasalarla senkronizasyonu, bu süreçte hem reasürörler hem de sigortacılar için dengeyi sağlayabilir. Pehlivan güreşinde olduğu gibi, nihai başarı stratejik hamlelere ve işbirliğine dayanıyor.