EY (Ernst & Young), sağlık ve yaşam bilimleri alanında gerçekleşen küresel birleşme ve satın alma yatırımlarını analiz ettiği EY M&A Firepower raporunun 12’incisi yayımladı. Rapora göre, sağlık ve yaşam bilimleri birleşme ve satın alma harcamaları 2023 yılında %34 artış göstererek 191 milyar dolara yükseldi.
Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi şirketi EY’ın (Ernst & Young), 12’incisi yayımladığı küresel EY M&A Firepower raporuna göre; sağlık ve yaşam bilimleri birleşme ve satın alma harcamaları açısından 2023, 2022’yi geride bıraktı. 2022’de 126 olan toplam birleşme ve satın alma hacmi 2023 yılında 118’e düşse de yatırımlar 2023 yılında yüzde 34 artışla 191 milyar dolara yükseldi.
Birleşme ve satın almalarının başını ilaç sektörü çekti
EY M&A Firepower raporu, 2023’teki toparlanmanın temel nedenlerinden birinin, yaşam bilimleri sektörünün en büyük oyuncuları olan çok uluslu ilaç şirketlerinin birleşme ve satın almalara artan katılımı olduğunu gösterdi. 2023 yılında birleşme ve satın alma yatırımlarının üçte ikisinden fazlası (%69) büyük ilaç şirketlerinden geldi, bu rakam 2022’de %38’di. 2023’te sektördeki anlaşma yapma sürecini domine eden büyük ilaç şirketlerinin tümü, değeri 1 milyar dolar veya daha fazla olan en az bir anlaşma imzaladı.
Sektörde satın almalardaki artış 2024’te de devam edecek
Artan birleşme ve satın alma yatırımlarına rağmen sektör hâlâ 1,37 trilyon dolardan fazla anlaşma yapma kapasitesine sahip. Bu rakam, EY M&A Firepower raporunun tarihinde, 2022 yılı hariç görülen en yüksek rakamlardan birisi. Bu çerçevede rapor, birleşme ve satın alma harcamalarındaki artış eğiliminin 2024 yılı ve sonrasında da devam edeceğini ortaya koyuyor. Bu beklentinin üç temel nedeni bulunuyor; ilki, biyofarma endüstrisi hâlâ rekora yakın birleşme ve satın alma potansiyeline ve ciddi bir etki gücüne sahip. İkincisi, sektör önümüzdeki beş yıl içinde büyük gelir zorluklarıyla karşı karşıya, bunun için inorganik büyümeyi güvence altına alması gerekiyor. Bir diğer neden ise satın alan şirketlerin lehine bir alıcı piyasasının olması.
Satın almaların hedefinde onkoloji ve nadir hastalıklarla ilgili alanlar var
EY raporuna göre; onkoloji pazarının devasa büyüme potansiyeli, şirketlerin son beş yıldaki birleşme ve satın alma harcamalarına yansıyor. Onkoloji hem değer hem de hacim açısından endüstri satın almalarında hakim durumda. 2023’te onkoloji varlıklarına yapılan birleşme ve satın alma yatırımı 65,2 milyar dolara ulaştı. Bu varlıklara yönelik yoğun rekabet, şirketlerin diğer terapötik alanlardaki hedeflere kıyasla daha yüksek katsayılar ödemesine de yol açtı. Son on yılda onkoloji alanındaki satın almalarda hedef şirket gelirlerinin ortalama 11,9 katına denk gelen katsayılar göz önüne alındığında, satın almacıların bu alandaki anlaşmalarından değer elde etmelerini sağlamak için çalışmaları gerekiyor.
Onkolojinin yanı sıra, değişen düzenleyici ortam diğer varlıkların da cazip satın alma hedefleri haline gelmesine yol açıyor. IRA (ABD Enflasyonu Azaltma Yasası) gibi mevzuatın nadir hastalık ilaçlarının fiyatını etkileme olasılığı düşük olduğundan, nadir hastalıklar konusunda uzmanlaşmış şirketler önemli bir birleşme ve satın alma hedefi haline geldi. Yüksek katsayılara ulaşan bu şirketler, son 12 ayın en büyük anlaşmalarından bazılarını gerçekleştirdi.
Süreci doğru yöneten şirketler iyi bir konumda olacak
EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren, EY M&A Firepower raporu ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “2023 yılında, küresel ilaç sektöründe gerçekleşen önemli anlaşmaların sektörü yeniden canlandırdığına tanık olduk. Sektör içindeki bazı şirketler, birleşme ve satın alma seçeneklerini büyümeyi güvence altına almak için stratejik bir yol olarak görüyor. Sektördeki şirketlerin önündeki zorluk ise, gelecekte kalıcı değer sağlamak için şimdiden doğru anlaşmaları yaptıklarından emin olmak. Ancak yaşam bilimleri şirketlerinin, doğru anlaşmaları yapmanın tek bir işlemden ziyade bir süreç olduğunu anlaması önemli. 2024’te de devam etmesi muhtemel olan zorluklara rağmen, anlaşma yapma zorunluluklarını fark edip bu süreci doğru bir şekilde yönetebilen yaşam bilimleri şirketleri, gelecekte değerlerini güvence altına alan iyi bir konumda olacaklar.”