22 Kasım 2024, Cuma
spot_img

Özlem Hökenek: Tahkim çıkmazı…

Hayatımız Sigortalı dergisi konuk yazarı Avukat Özlem Hökenek, sektörün önemli konularından biri olan ‘Sigortacılıkta Tahkim’ ile ilgili bir değerlendirme yazısı kaleme aldı.

‘Sigortacılıkta Tahkim’ ile ilgili “Hatalı kararlar veriliyor” diyen Hökenek’in yazısı şu şekilde:

96-OZLEM HOKENEK.QXD:Layout 1

Bir hukuk terimi olan tahkimin sözlük anlamı, sözleşmelerden doğan bir anlaşmazlıkta mahkeme yerine hakeme başvurulmasıdır. Sigortacılık Kanunu’nun sekizinci bölümü, tek bir maddeden ibaret olup (madde 30) “Sigortacılıkta Tahkim” başlığını taşımaktadır.

Sigorta hukukuyla alâkalı ihtilafların çözümü adına düzenlenen bu usûlî çarenin, kanuni içeriği de göz önünde tutulduğundan ve yönetmeliklerle desteklendiğinden sigorta hukuku olarak özel bir yere sahip olduğu tartışmasızdır.

Bir tahkim türü olarak ele alınmış bu usûl hukuku müessesesi, kurumsal yapısı, işleyişi ve sonuçları itibarıyla irdelenmeyi ve eleştirilmeyi fazlasıyla hak etmektedir. Esasen tahkim odaklı söz konusu hukuki çarenin, örnek olduğu veya olması gereken yönleri bulunmakla birlikte bu olumlu yönleri gölgede bırakacak ölçüde kimi hukuki zafiyetleri de bulunmaktadır.

Kuruluş gayesi sigorta hukukuyla alâkalı uyuşmazlıkların çözümünde, uzmanlaşmış, dolayısıyla adaletli; düşük maliyetli, bu nedenle de basit ve süratli bir hukuki çarenin tesisi, şekliyle sigortanın var olma amacıyla örtüşen; sigortacılık sektörüne duyulması umulan güvenin sağlanmasıdır. Gerçekten de ülkemizde sigorta hukukuyla alâkalı uyuşmazlıkların çözümünde yargılama sürecinin çok uzun ve masraflı olması başlıca eleştiri konularından biridir. Bu durum zaten riziko konusu gerçekleşen olaydan mağdur olan sigortalı ve/veya üçüncü şahısların geç ödeme almaları mağduriyetlerini artırdığı görülmüş ve Sigorta Tahkim Komisyonu’yla çözüm aranmıştır. Tüm bu sorunlar Tahkim sisteminin esasları ve usulleri çerçevesinde söz konusu alternatif bir hukuki çare olarak şekillenmiştir.

Ancak bu tercih, tek bir çatı altında, aynı makamın, aynı uyuşmazlığın çözümü için bir yandan yargılama dışı iş ve işlemler tesis etmesini; öte yandan yeri geldiğinde bir yargılama makamı olarak faaliyet göstermesini gerektirmektedir. Bu uyumsuzluğun yarattığı olumsuz sonuçlar kuruluş aşamasında sektörü ve üçüncü şahısları endişelendirse de bugün gelinen noktada endişelerden bir kısmının yersiz olduğunun sebeplere aşağıda değinilecektir.

Yaşadığımız birkaç probleme değinmek istiyorum

Asıl sorun gün geçtikçe büyüyen gelişen böyle bir yapının sorunlarının konuşulabiliyor olması ve çözümün de yine sektör oyuncuları tarafından getirilmesi gerekmektedir. Gerçekten de sektör içerisinde olan avukat meslektaşlarımla yapmış olduğum sohbetlerde ‘Sigortacılıkta Tahkim’ gerek kararları gerekse yönetmeliklerle şekillenen uygulama alanları birçok problemi beraberinde getirdiği ve bu problemlerin çözümü konusunda bir adım atılmadığı hususlarında fikir birliği olduğu yönündedir. Peki, bu tahkim müessesesinin esas uygulayıcıları olan sektör avukatlarının sorunları nelerdir? Neden bir çözüm bulunmamaktadır? Çözüm nedir? İşte tüm bu soruların yanıtı ve çözümü uygulayıcılarla Türkiye Sigorta Birliği’nin, Birlik ile de Hazine Müşteşarlığı’nın bir araya gelmesiyle netleşecektir.

Daha net anlaşılır olmak adına benim gözlemlediğim ve diğer meslektaşlarımın yaşamış olduğu birkaç probleme değinmek istiyorum.

Tahkim hakem kararlarının uygulamasında birlik bulunmamaktadır.

Hukukta benzer meselelerde dahi, aynı çözüm yolunun izlenmesi sonucunda, adeta bir mahkeme geleneği meydana gelmektedir. Bu gelenek, mahkemelerce tekrar edildikçe zaman içinde kuvvetlenir ve hukuk kurallarının tamamen kanunlaştırılamadığı, gelenek hukukunun hakim olduğu ülkelerde mahkeme içtihatları adeta yazılı hukukun yani kanunun yerini tutar. Mahkemelerin verdiği kararlardan çıkarılan hukuka içtihat hukuku denir. Mahkemelerin kararları, bir hukuk kuralının somut olaylara uygulanma biçimini göstermeleri itibarıyla büyük değer taşırlar. Bu nedenle, bir kanun maddesinin uygulamada nasıl anlaşıldığını, nasıl yorumlandığını, yani ihtilafın çözümü konusunda kanun hükümlerinden ne şekilde yararlanıldığını belirleme açısından, her mahkeme daha önce verilmiş bulunan mahkemelerin kararlarını incelemekten geri kalmaz. Tahkim’de de durumun bu şekilde olması gerekmektedir. Ancak uygulamaya baktığımızda aynı olaya ilişkin çok farklı kararların hakemler tarafından gerekçelendirilmeyip verildiği görülmektedir. Örneğin; çok fazla yoruma ihtiyaç olmayan mahkemelerce de artık tartışma konusu bile yapılmayan uzamış zamanaşımlarının farklı farklı uygulandığı görülmektedir.

Hatalı kararlar veriliyor

Uygulamada birlik olmadığı gibi hatalı kararların varlığı da rahatsız edicidir. Bu durumun en çarpıcı örneği ise sektörü yakın zamana kadar fazlası ile meşgul eden hatta bu süreçlerin netleşmesi için genel şartların değişikliği yaptırılıp, kanun çıktığı sürücü vefat dosyalarında verilen kararlardır. Bazı hakemler tarafından yeni genel şartlar sonrası gerçekleşen kazalarda tazminata hükmedildiğini duyduğumda bu yazının konusunu belirlemiştim. İşin daha da çarpıcı tarafı Tahkim hakemi tarafından verilen kararın bir üst mahkemeye gittiğinde bozulacağını bilen avukatlar ıslahı istinaf sınırında yapmaktadırlar. Yani kararın kesin hüküm şeklinde verilmesini sağlamaktadırlar.

Sigorta tahkimi usulünde verilen çoğu kararın kesin olması, özellikle örnek teşkil edecek uyuşmazlıklar bakımından önemlidir. Bu tür hallerde yargılamanın genel mahkemelerde görülmesi yönündeki bir itiraz hakkının bulunması, özellikle sigorta şirketleri bakımından büyük önem arz edecektir. Ancak ülkemizdeki sistemde böyle bir imkâna yer verilmemiş olması önemli bir eksiklik olarak zikredilebilir.

Avukatların uğradığı haksızlığın bir diğeri ise…

Gerçi söz konusu kurumsal yapıya duyulması beklenen güvene vurgu yapılarak ayrıca tarafsızlık ve bağımsızlık özelliklerini haiz sigorta hakemliğinin de oluşturulduğu belirtilmiştir. Ancak hakemlerinin bir kısmının aynı zamanda zarar gören üçüncü şahısların vekilliğini yaptığı bilinmektedir! Sigorta şirketi vekili olup bu konuda kendini geliştirmiş uzmanlaşmış bir avukat hakemlik yapamazken sigorta şirketlerine sürekli dava açan karşı vekillerin hakemlik yapabilmeleri hususunda bir engel yoktur. Bu durum sigorta şirketi içerisinde çalışan konusunun uzmanı sektör avukatlarına yapılan büyük bir haksızlığın yanında bahsi edilen sigorta şirketlerine dava açan avukatların da hakemlik yapıp yapamayacağı konusu tartışılmalıdır.

Sigorta içerisinde çalışan avukatların uğradığı haksızlığın bir diğeri ise yargılama yolu olarak tahkimi cazip kılmak amacıyla bir yönetmelikle sigorta şirketlerinin vekillerinin karşı vekalet ücretlerini Avukatlık Kanunu’na aykırı olarak düzenlemiş olmasıdır ki bu konuda çok fazla söze gerek yoktur.

Sigorta tahkim usulü, sigortacılık alanında meydana gelen uyuşmazlıkların daha hızlı ve etkin şekilde sonuçlandırılabilmesi için düzenlenmiştir. Tahkim müessesi birçok alanda iyi şeyler yapmıştır. Ancak mevcut sorunların dile gelip çözüm bulunması kurumun devamlılığı ve güvenirliğinin artması için elzemdir.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER