Sigorta Eksperi Mustafa Nazlıer, Güneş Enerjisi Santrali (GES) poliçeleri hakkında oldukça kapsamlı ve bir o kadar da bilgiyle dolu makale yazdı. Hayatımız Sigortalı Dergisi’nin Mayıs ve Haziran sayılarında “GES poliçelerine dikkat” başlığıyla yayınlanan yazı şöyle:
Ülkemiz enerji ihtiyacının yaklaşık olarak sadece yüzde 1’lik kısmını GES’lerden sağlamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriği alma garantisi vermektedir. Bu garanti kapsamında da en yüksek birim ücret çevreye verilen zararın da etkisi göz önünde bulundurularak GES’lere verilmektedir. GES kurulum maliyetlerinin de hem hidroelektrik santralleri, hem rüzgar enerji santralleri hem de jeotermal enerji santrallerine oranla çok düşük olması nedeni ile her geçen gün yeni yatırımlar devreye girmektedir.
Yatırımcıların bu yüksek maliyetli kurulum ve işletim sırasında maruz kalabileceği risklere karşı günümüz sigorta disiplinine uygun olarak sigorta poliçelerinin tanzim edilerek yenilenebilir enerji santrallerinin olası kayıplarına destek olunması açısından sigorta sektörü temel payanda olarak göze çarpmaktadır. Bu sigorta enstrümanının yaygınlaştırılması ve ihtiyaca karşılık verebilmesi ilerleyen aşamalarda GES projelerinin finansmanında ve veriminde sağlayacağı kolaylıklar sayesinde güneşlenme süresinin de fazla olduğu ülkemizde GES projelerinin sayısı ile bu projelerden alınan verimin artmasını sağlayacaktır. Türkiye’de GES tesisinde yer alan makine, elektronik cihazlarda oluşabilecek risklere karşılık olarak All Risk, cirodaki azalma ise Gelir Kaybı Sigortası kapsamında “ Kar Kaybı Teminatı ” ile teminat altına alınmaktadır. Diğer taraftan; olası risklerin en önemlilerinden bir diğeri ise güneş ışığına dayalı enerji üreten bu sistemlerin teknik kapsamlı hatalardan / hasarlardan dolayı veya güneş ışığının değişkenliği, iklim değişiklikleri ve güneşlenme süresinin azalması gibi nedenler sebebiyle yeterli kapasitede çalışamaması gibi durumlarda oluşan olası performans kaybına bağlı kar kayıplardır.
Bu tür kayıpların teminat altına alınabilmesi için ; “Performans Garantisi Teminatı” ve “Düşük Solar Radyasyona Bağlı Gelir Kaybı” günümüzde kullanılan sadece GES’lere özgü teminatlardır. Performans Garantisi Teminatı : Sigortalı tesiste bulunan ekipmanların, üretici tarafından taahhüt edilen performanslarının yüzde 10’un üzerinde düşmesi halinde, ilgili performans kaybının poliçede belirtilen tazminat limitler dahilinde kapsama almaktadır. IEC* sertifikası zorunludur. Uzak veri izleme sisteminde ürünlerden kaynaklı bir düşüşün tespit edilmesi ile birlikte müracaat edilir. Bilirkişilerce eksik üretimin ürünlerden kaynaklandığının tespiti ile azalan üretim miktarı %*** dan fazla ise %*** dan fazla düşen kısım limitler dahilinde tazmin edilmektedir.
Düşük Solar Radyasyona Bağlı Gelir Kaybı: Rizikoyu anormal düşük solar radyasyonla bağlantılı gelirlerde bir düşüşten kaynaklanan finansal zararların geri ödenmesi üzerinden teminat altına almaktadır.
*IEC: Uluslararası Elektronik Komisyonunun kısaltmasıdır. Hükümet dışı uluslar arası standartlar organizasyonu için tüm Uluslar arası Standartlar hazırlayıp yayınlamaktadır. IEC standartları ev aletleri ve ofis ekipmanları, yarı iletkenler, fiber optik, piller, güneş enerji, nanoteknoloji ve denizcilik, enerji gibi birçok başkalarına güç üretimi, iletim ve dağıtım teknolojileri geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
IEC de ekipman, sistem veya bileşenler, Uluslararası Standartlara uygun olup olmadığını tasdik ederek küresel uygunluk değerlendirme sistemlerini yönetir.
“Kar Kaybı” ve “Performans Kaybına” ilişkin genel şart bulunmamakta, genel olarak poliçelere yazılan genişletme ve ilave klozlar ile teminatlar sağlanmaktadır. Ülkemizde sadece “Yangına Bağlı Kar Kaybı Sigortası Genel Şartları” bulunmakta olup “Kar Kaybı hasarları” için hasar ve zarar hesaplamalarında bu genel şart hükümleri dikkate alınmaktadır.
“Kâr Kaybı” ile “Performans Kaybının” birbirlerinden ayrıldığı başlıca husus; kâr kaybı zararının mutlak suretle bir fiziki zarar sonucunda gerçekleşmesi ve bu gerçekleşen zararın işletme poliçesi ile teminata dahil edilerek zararın karşılanması durumudur, “performans kaybında” ise herhangi bir fiziki zarar koşulu bulunmayarak sistem içerisindeki malzemelerin tam performans sağlamaması sonucunda oluşan zararlar olarak ayrılmaktadır.
“Performans kaybının” değerlendirilmesi için öncelikle üretimdeki düşüşün net olarak belirlenmesi en önemli etkendir. Üretimin düşmesindeki sebebin, sistem parçaları kaynaklı olması durumunda “performans kaybından” söz edilmesi mümkün iken hava koşulları nedeni ile üretimdeki düşmenin “performans kaybı” olmadığının bilinmesi gerekmektedir.
GES’ler için her türlü risk için üretilen teminat bulunmaktadır. İklim ve hava koşullarına bağlı olarak üretim düşmesi durumunda da “Düşük Solar Radyasyona Bağlı Gelir Kaybı” poliçesi yaygın olarak satılmasa da piyasada bulunmaktadır.
Poliçe süreci;
Güneş Enerjisi Santrali kurulumu aşamasında sigorta şirketleri tarafından İnşaat Tüm Riskler ve/veya Montaj Tüm Riskler poliçeleri düzenlenmektedir. Yapılan işin ağırlıklı olarak “montaj” işi olmasından dolayı öncelikli olarak GES projeleri için Montaj Tüm Riskler Poliçesi düzenlenmesi gerekmektedir.
Poliçelerdeki devamlılık özellikle bu tip hassas ve yüksek maliyetli projelerde önem arz etmektedir. İnşaat & Montaj All Risk poliçe dönemleri sırasındaki “test ve devreye” alma çalışmaları sırasında işletme poliçelerinin de mutlak suretle düzenlenmesi ve santrallerin işletme sürecindeki risklere karşılık teminatının sürdürülebilirliğinin sağlanması önemlidir.
Ancak burada esas olan ”All Risk” teminatından, “İşletme dönemi” poliçesine geçiş sırasında sigortacının bilmesi gereken önemli unsurların / hususların müşteriden / sigortalıdan tam ve doğru şekilde alınabilmesidir. Bunun için mutlak suretle müşterinin üzerinde imzası bulunan SORU FORMUNUN temin edilmesi önem arz etmektedir.
İşletme poliçelerinin büyük kısmında KÂR KAYBI teminatı mevcut iken PERFORMANS KAYBI teminatı bulunmamaktadır. Yatırımcı için KÂR KAYBI ve PERFORMANS KAYBI zararlarının aynı şekilde değerlendiriliyor olmasından dolayı bu iki teminatın da poliçelere dahil edilerek yatırımcıya tam güvence sağlanması esas olmakla birlikte birbirinden tamamen farklı bu iki ürünün ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Poliçe yapım aşamasında bu teminatların sağlanması adına GES’lerde ilk montaj öncesi fizibilite raporları ile montaj sonrası test raporlarının temini faydalı olacaktır çünkü, PERFORMANS KAYBI için yayımlanmış “genel şart” , açıklayıcı nitelikte kloz takımı bulunmamasından dolayı özel wordingler hazırlanması gerekliliği doğmaktadır.
Enerji üretim santrallerinde / tesislerindeki en önemli teminat; işin durması ve/veya yavaşlaması sırasındaki üretim kaybı gelir kaybı olduğundan KÂR KAYBI ve PERFORMANS KAYBI zararları fiziki zararlara kıyasla yatırımcı / sigortalı açısından önem arz etmektedir. KÂR KAYBI teminatı için “Yangına Bağlı Kâr Kaybı Genel Şartlarının” dikkate alınarak değerlendirme yapılmasından dolayı bu teminat kapsamında ciddi bir boşluk bulunmamaktadır. Ancak, PERFORMANS KAYBI için genel şart olmamasından dolayı sektördeki büyük boşluğun özel wordingler ile doldurulması şarttır. Bu kapsamda tamamen kendine özgün bir wordingi olması gereken PERFORMANS KAYBI için poliçenin de ayrıca olarak düzenlenmesi önerilmektedir.
PERFORMANS KAYBI’nda esas olan, enerji raporlarında belirtilen üretim değerlerine ulaşılmaması olduğundan;
- Enerji üretiminin düşük olmasına ilişkin sorunun somut olarak ortaya koyulabiliyor olması ve bu sorunun çözümlenmiş olmasının şart koşulması,
- Üretimdeki azalmanın kullanılan panelin imalat hatası, montajının hatalı olması, projelendirmenin hatalı yapılması, malzeme seçimini hatalı olması gibi unsurlar olacağından sigortalı ile 3.şahıslar arasında yapılan sözleşmelerdeki rücuyu kısıtlayan sözleşme maddelerinin yok hükmünde olacağının mutlaka belirtilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan;
- Poliçenin açık ifadeler ile yazılması ve en önemli unsur olan İSTİSNALARIN belirgin şekilde tanımlanması,
- Tazminat hesabının hangi kriter ve veriler baz alınarak yapılacağının formülasyon poliçeye yazılarak tartışmaya yol açmayacak şekilde belirtilmesi,
- Muafiyetin nasıl uygulanacağının açıklanması, performans kaybı alt limiti olan yüzdelik limitin aşılması durumundaki muafiyetin tenzili muafiyet veya entegral muafiyet olduğunun belirtilmesi,
- Sigortalı ve sigortacı sorumluluklarının açıkça yazılması önerilmektedir.
Kâr kaybı
Tüm ticari işletmenin kurulma amacı kâr elde etmektedir. Büyük enerji santrallerinden, sanayi kuruluşlarına ve hatta küçük çaplı KOBİ ölçeğindeki işletmelere kadar tüm işletmeler aynı amaç uğruna faaliyet göstermektedir. Günümüz koşullarındaki “maddi zarar” sigorta poliçeleri ile oluşan riskleri bertaraf edilebilmektedir. Ancak esas olan risk sonucunda oluşan faaliyetin durması ve/veya yavaşlaması sırasında oluşan dolaylı hasar niteliğindeki kâr kaybının değerlendirilmesidir.
Türkiye, enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmını yurtdışından ithal ettiği enerji kaynakları ile sağlamaktadır. Türkiye’nin yer altı zenginliklerinin enerji üretimine katkısı çok kısıtlı olmasından dolayı doğal kaynakların kullanılmasına son yıllarda önem verilmiştir. Bireysel yatırımcılar teşvik edilerek HES, GES, RES, JES santrallerinin kurulumu üzerine yatırımlar yapmaya başlamış, birçok proje devreye geçirilmiş, devreye girmeyi bekleyen ve proje aşamasında da birçok proje bulunmaktadır.
Yatırımcının, bir yatırıma karar verebilmesi için yatırdığı paranın kaç yıl içerisinde geri kazanabileceğini hesaplaması çok önemlidir. Yatırım kararları bu geri kazanım döngüsü dikkate alınarak yapılmaktadır. Yatırımcı için en büyük risk, yatırım ilk inşaatından devre alınması sonrasındaki işletme dönemindeki farklı risklere bağlı olarak fizibilite sonucunda belirlenen yatırımın geri dönme süresinin uzamasıdır.
Kâr Kaybı Sigortası önem kazanıyor
Bu durum için Kâr Kaybı Sigortası önem kazanmıştır. Tesiste / işletmede oluşabilecek herhangi bir teminata konu risk sonucundaki ticari faaliyetin durması ve/veya yavaşlaması durumunda yatırımcının kaybı, Kâr Kaybı Poliçesi ile güvence altına alınmaktadır.
Kâr kaybı hesabındaki en önemli unsur durma gün süresinin belirlenmesidir. Güneş Enerjisi Santrallerinde kullanılmakta olan ekipmanın büyük kısmı yurtdışından ithal edilmektedir. Hasarlı parçanın yurtdışından ikame edilmesi durumunda; yurtdışındaki tedarikçinin stoğunda malzeme bulunmaması ve/veya ülkeler arasındaki ticari anlaşmalar nedeni ile temin sürecinin uzaması ve/veya tatil dönemlerinin farklı olması tedarikçilere ulaşılamaması ve/veya benzeri birçok sebebe bağlı olarak tesisin devreye alınması uzayabilmektedir.
Burada, makul süre olarak tesisin durma süresinin hesaplanması gerekmektedir. 1 MW kurulu güce sahip GES’in yaklaşık 90 ila 120 gün içerisinde tamamen kurulduğu dikkate alındığında, hiçbir koşulda 1 MW için durma gün süresinin 90-120 günü geçmesi mümkün değildir. Yukarda belirtilen etkenlere bağlı olarak malzemenin temin edilememesi sigortacı açısından durma gün süresinde kabul edilebilir değildir.
Durma gün süresinin hesaplanması
Durma gün süresinin hesaplanmasında; ihtiyaç duyulan malzemenin stokta hazır bir şekilde bulunduğu varsayımı ile standart süreler dâhilindeki tesise ulaşması ve montaj işçiliği süresi kadar olmalıdır. Malzemenin ithal edileceği ülkenin Türkiye’ye olan mesafesi dikkate alınarak işin durma süresinin azaltılabilmesi için uçak ile parçanın Türkiye’ye getirilmesi durumu da dikkate alınarak sürecin yönetilmesi çok önemlidir. Burada yapılması gereken fiziki zarar maliyetleri toplamı ile kâr kaybı zarar tutarının birbirlerine etkisi dikkate alınarak değerlendirme yapılmasıdır.
Durma gün süresinin belirlenmesi sonrasında tesisin bir önceki yılın aynı dönemine ait veriler temin edilerek meydana gelen hasara ilişkin değerlendirme yapılmalıdır. Panel tedarikçileri tarafından 10 yıllık performans garantisi verildiği dikkate alınarak (14.06.2013 Tarihli Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik uyarınca garanti süresi 2 yıl olup bu farklı bir çalışma konusu olduğundan detaya girilmemiştir.) GES’in üretim kapasitesi de belli olduğundan geçmiş yıl verilerinin baz alınması gerekmektedir.
Durma gün süresi ile hesaplamaya esas teşkil edecek günün belirlenmesi sonrasında işletmenin üretim kaybı hesaplanacak, enerji alım bedeli ile yapılan çarpım sonucunda işletmenin ciro kaybı belirlenecektir. Ciro kaybının hesaplanmasını takiben “brüt kâr” oranına ihtiyaç duyulmaktadır. Brüt kar oranı brüt kârın ciroya oranı ile bulunmaktadır.
GES’lerde satılan mal maliyeti teknik olarak bulunmamaktadır. Çünkü üretim direkt olarak güneş ışınları vasıtası ile herhangi bir iş gücü ve/veya hammadde kullanılmadan gerçekleştirilmektedir. Satılan mal maliyeti hesabının çalıştırılması işletme kârlılığını düşüreceğinden genel olarak yatırım maliyetleri ve amortisman giderleri malın maliyetine yansıtarak kâr azaltılmaktadır. Diğer taraftan GES santrallerinde tahsis edilen personel sayısının azlığı ve diğer genel sabit gider maliyetlerinin de düşük olmasından dolayı tesisin çalışmaması sırasında elde edilecek /tasarruf edilecek bir gider kalemi de genel olarak bulunmamaktadır. Bu nedenle de mali kayıtlar üzerinden hesaplanan brüt kâr oranı direkt olarak ciroya tatbik edilerek kâr kaybı zararı tespit edilmelidir.
Performans kaybı
Güneş Enerjisi Santralinin ilk kurulumu aşamasında mevcut coğrafi yapının özellikleri ve geçmiş dönem ışınma verileri dikkate alınarak projeler hazırlanmakta, panel tip ve kapasiteleri belirlenmekte ve fizibilite hazırlanarak günlük, haftalık, aylık ve yıllık üretim miktarları belirlenmektedir.
GES’te herhangi bir fiziki zarar oluşmaksızın panel ve/veya bağlantıları kaynaklı olarak üreticinin garanti ettiği verim oranının altında üretim gerçekleşmesi durumunda “performans kaybı” ortaya çıkmaktadır.
Performans kaybı;
- Enerji üretim raporlarında (fizibilite) ve/veya geçmiş yıl verilerine kıyasla azalan global solar radyasyon kaynaklı üretim kaybı (Düşük Solar Radyasyona Bağlı Gelir Kaybı poliçesinin konusu olup ülkemizde henüz yaygın olarak kullanılmamaktadır.)
- Parça kusurları kaynaklı üretim kaybı
- Fotovoltaik modüllerin ve elektronik bileşenlerin iç çalışma kusurları kaynaklı üretim kaybı ile oluşması mümkündür.
- Performans Kaybının değerlendirilmesinde en önemli husus, üretimdeki düşüşün sebebinin belirlenmesi olmalıdır. Şayet üretimdeki azalma, mevsimsel etki, ışıma sorunu ise “performans kaybı” teminatı işlemeyecektir. Bunun için farklı bir poliçe olan Düşük Solar Radyasyona Bağlı Gelir Kaybı poliçesi satın alınması gerekmektedir.
Değerlendirmeler
Güneş Enerji Santrallerinde, diğer enerji sistemlerinden farklı olarak ortaya çıkan en önemli konu; fiziksel hasar ile ortaya çıkan maddi zararın giderilmesi süresince ortaya çıkan finansal kayıpların yanı sıra, herhangi bir dış etkene bağlı fiziksel hasara bağlı olmaksızın ortaya çıkan performans kayıplarının yarattığı finansal kayıpların da teminata konu edilebilirliğidir.
Bu nedenle bir GES’in sigortalanması aşamasında projenin uygulanması ile elde edilmesi planlanan üretilen enerji miktarının tahmine dayalı fizibilite sonuçları ve uygulama sonrası ilk yıl verilerinin temini büyük önem arz etmektedir.
Poliçenin tekliflendirme aşamasında bu tip finansal kayıpları teminat altına alan klozların gerek limitlendirilmesi, gerekse muafiyeti oluşturan güneşlenme gün sayısı verileri ancak ilk yıl uygulama sonuçları analizi ile verimli şekilde tespit edilebilecektir.
Bilindiği üzere uygulama sonrasında ilk yıl gerek imalat kusurlarının gerekse üreticinin taahhüt ettiği verimlilikteki sapmaların ortaya çıkması bakımından en önemli yıl olduğundan poliçede de teknik karlılığı sağlamak için KÂR KAYBI ve PERFORMANS KAYBI kloz limitleri özellikle ilk yıl için minimum da, muafiyet gün süreleri ise maksimumda tutulmalıdır. Bu veriler devam eden sürelerde sigortalı lehine revize edilmesi önerilmektedir.
Diğer taraftan; teminat sağlama öncesinde – teklif aşamasında alınacak her bilgi büyük önem taşımaktadır. Üretici, montaj ve proje yapımcılarına yönelik her bilgi (Kendi sorumluluklarını karşılayan poliçe bilgileri) hasar anında süreci doğrudan etkilemekte ve değiştirmektedir.
Sigortalı bir GES tesisinde oluşacak kayıpların tespiti çok önemlidir. Kök sebep analizi somut ve objektif veriler ile yapılmaz ise taraflarda kayıplara yol açacaktır. Bu tür bir tespit için santrallerin teknik yapısı hakkında detay bilgiye ulaşabiliyor olmak şarttır. Prosese ait tüm teknik veriler olmaksızın ve türlerine göre farklı yöntemleri dikkate almadan stabil bir değerlendirme hiç bir zaman doğru sonuçları vermeyecektir.
Aynı malzemeler ile aynı lokasyona kurulan sigortalıya ait 2 GES santralinde İnverterlerin bağlantılarındaki montaj yöntemi farkı üretimde büyük oranlarda performans kaybı yaratabilmektedir.
Dolayısıyla her santral için performans kaybı ölçümü yapmadan önce sistemin genel durumu, proje ve standartları teknik açıdan değerlendirilmek durumundadır. Yukarıdaki örnekleme için değişken etki faktörlerinin sayısının fazla oluşu dikkate alınarak en önemli aşamanın Kök Sebep Analizi olduğu dikkate alınmalıdır. Gelişen Enerji Sektörü kendine özgün yapısıyla sigorta sektörünün uzun süre gündeminde kalacaktır. Risk Analizi, Teminat Sağlama, Hasar Yönetimi ve Hukuki süreçleri henüz gelişme aşamasındadır. Yakın gelecekte Enerji Piyasası Tahkim Kurulu v.b yapılandırılacak olup tüm sektörü etkileyeceğinden, gelişmeleri değerlendirerek sürekli güncelleme yapılmasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz…
Konuyu detaylı ve akıcı bir dilde anlatmanız için teşekkür ederiz.
Sizinle telefon üzerinden iletişime geçmek isteriz.
Tamer ATEŞ
Yetüd Bşk.