2 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

Mustafa Nazlıer: Değersiz emek ve bilgi

Hayatımız Sigortalı Dergisi Yazarı Mustafa Nazlıer, Mart sayısında yayınlanan makalesinde emek ve bilginin önemine vurgu yapıyor. Nazlıer’in “Değersiz emek ve bilgi” başlıklı makalesi şöyle…


mustafa nazlıer
Mustafa Nazlıer / Sigorta Eksperi

Antik çağlarda amfiteatrlarda toplanarak bir ayrım yapılmadan toplumun tartıştığı bilim, sanat, felsefe ve edebiyat eşit bir entellektüel yapı oluşturmaya yetiyormuş. Bu gün teknolojinin altın çağındayız ve istemediğimiz kadar bilginin tam ortasında ve an mesafesindeyiz… Toplum olarak ileri gidiyor gibi değiliz. Bilgi zenginliği içinde ve bu koşullarda ülkemizde karşılığı olamayan şey emek, bilgi ve tecrübe… Bunları Google da bulur, ama finalini yapamayız.

Yapay zekâ belleğine zamanla öğretilen bilgiler ve oluşturulan algoritma, teknoloji hizmeti şeklinde satılır iken; yıllarını emek ve bilgisi ile bütünleştiren tecrübe deneyimli her kişinin sunduğu ve sunacaklarını bedelsiz alma hırsı sınırsızca artıyor. Emek ve bilgi, bu topraklarda en değersiz olan şeylerdendir.

Yaratıcılığını kaybeden yapılar

Kişisel çaba ile icra edilen hiç bir meslek değer görmüyor. Yaratıcılığını kaybeden yapılar kanıksama hastalığıyla makrolaşırken, sonuçlarının verimliliğini tartışmak dahi gereksiz. Maliyet yönetimi adı altında bilgi ve emeği veya hizmeti tasarruf amacıyla daraltmak, doğru ve gerçeklerden vazgeçmektir. Bir avukat, muhasebeci, mali müşavir, doktor, mühendis veya sigorta sektörünün bilgi ameleleri (Eksperleri ayırmak istemedim) için yapılan her tasarruf;  doğru ve gerçek olanı eksiltmektir, azaltmaktır.

Eksilen hizmet ve bilginin yerini satış ve pazarlama ile doldurmak istatistik açısından sadece bir dönem için amaca yakınlaştırabilir; ama orta ve uzun vadede aynı amaca ulaşmayı kesin olarak imkânsızlaştırır. İyi niyetli ve doğru bir amaç için yapılacakların her birini gerçekleştirecek olan her zaman bir kişi olacaktır. Şayet bu kişi ihtiyaç duyulan tüm bilgi ve tecrübelere sahip ise en önemli aşama geçilmiş sayılmaz. Sadece yaklaşılmış olunur. Asıl olan, bu bilgi ve tecrübeye sahip kişinin bunu doğru icra etmeye olanak tanıyacak ahlak ve karakterde olmasıdır…

Russel Gough, ‘Karakteriniz kaderinizdir’ adlı kitabında diyor ki:

“Doğru ve iyi olanı bilmekle doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı, doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır.”

Eğer karakter gelişmemişse eğitim işe yaramıyor. Unutmayalım; banka hortumlayanlar, devleti soyanlar, rüşvet alanlar, yurdu çıkar uğruna satanlar, maç satanlar, şike yapanlar, teşvik verenler; birilerini düşük görüp aşağılamakla yükseleceklerini sananlar hep eğitimli bireylerdir…

O yüzden Roosevelt demiş ki: “Bir insanı ahlakça eğitmeden yalnızca beyinsel olarak eğitmek, topluma bir bela kazandırmaktır.” Sigorta sektöründe her emekçi aynı kaderin parçasıdır. Bilgiyi emek ile toplumun güvencesi olarak sunarken veya satış sonrasında bırakılan iz;  sigorta sektörünün kaderidir, imzasıdır. Bu kadar çok müşteri memnuniyeti ve bu kadar çok satış odaklı bir sektörün ilk terk ettiği ve sattığı şey kendi itibarı ve geleceği olmamalıdır.

Her şey satış, para değil

İnsurtech olacak; endüstri 4.0 kaçınılmaz ve teknoloji her zaman daha iyisini yapacak ama her şey satış değil. Bolu, Düzce, Van ve şimdi Elazığ da ihtiyaç olan şey bir çift söz, bir dokunuş, yol gösteren ve kucaklayan bir el gerek. Anadolu da ve hatta Ortadoğu da hala duygular hayata yön veriyor. Her şey para değil. Sigortalının kazanılmamış kalbi için ödenecek hiçbir bedel tazminat sayılmaz. Bu sebepledir ki evrensel olarak tecrübe edildikten sonra bağımsız ve tarafsız bir hakem olsun, bilirkişi bulunsun, bir sigorta eksperi olsun düşüncesi öne çıkmış.

Bu tür bir emek ve hizmet için baştan sona sunulanları yok sayıp makrolaşan ölçülerle bedel tespit etmek, acımasız satışın acımasız karşılığı olarak yüzümüze çarpıyor. Tek iş ve tek sonuç bu olamaz. Bilgi ve tecrübe sahibi ve tabii ki karakterli bir uzman,  hiç bir karşılık için değil sadece doğru ve gerekli olduğu için meslek icra ederken, kısa vadede bu koşullar onu harcayacaktır. Teknolojiden asla vazgeçmeden daha iyisi için her katkıyı dikkate alarak sonuca gidildiği için sektör büyümeye devam edecek. Ekspersiz çalışılacak çok alan var elbette.  Ancak eksperlerin de rol kapması için gereğini sağlaması gerek. Bir optimizasyon olmadıkça sektör içi kaosu körükleyerek ilerlemek kime ne fayda sağlayabilir ki?

Ayrıca; emek ve bilgi hala çok önemli. Beyin ameliyatı gerekiyorken her türlü fedakârlığı da katlanılarak; ‘Mutlaka doktorum Sn.Gazi Yaşargil olsun’ diyen kişi bir asla hata yapmıyor. İsteği çok doğru ve yerinde. Emek ve bilgiye değer verilmeyebilir, ama saygısızlık ta kabul edilebilir değil. Maalesef sürekli tekrar içindeyiz. Hiçbir ilerleme olmadan pozitif sonuçlar dilek ve temennidir. Her gün yeni risklerin türediği, afetlerin çeşitlenip arttığı bir yaşam kurgusunda sigorta sektörünün tamamen ticari kaygılar ile varlığını sürdürmesi incelenmeli.

Küresel bir sektör yerelde nasıl bu hale gelir? Neden. Ülkenin içinde bulunduğu coğrafya her gün yeni bir sorunla güne başlıyorken kriz ve kaos yönetiminde tüm dünyadan çok daha iyi durumdayız. Birlik ve beraberliğimizi saygı ile taçlandırmamız gerek. Sektöre emeği geçen her bilgi sahibi ve karakter sahibi kişiyi kazanmamız gerek.

Sanırım, 2020 de Türkiye için göktaşı ve yanardağ püskürmesi beklentisi abartı olmaz. Ve hatta Marslı istilasını da yok sayamayacak kadar kötü başladık. Bol güneşli güzel günler dilerim…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER