2 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

Mustafa Nazlıer: Ayıplı mal hizmet ve sigorta sözleşmeleri

Hayatımız Sigortalı yazarı Mustafa Nazlıer, derginin Aralık ayı sayısındaki Uzman köşesinde ayıplı mal ve hizmetleri sigortacı gözüyle inceledi. Nazlıer’ın “Ayıplı mal hizmet ve sigorta sözleşmeleri” başlıklı makalesi şöyle…

Nustafa Nazlıer
Mustafa Nazlıer / Sigorta Eksperi

Sigorta sektör gelişimi kamu politikaları ve özel sektör girişimleriyle şekil almaktadır. Bu konuda sektörün son 10 yıl içinde Enerji Sektörü üzerine aktif olduğunu gözlüyoruz. Kamu politikaları içinde enerji önemli yer alırken yasal düzenlemeler henüz stabil bir ortam yaratmadı. EPDK varlığı büyük avantaj ancak aktif ve etkin olamadığı alanlar var. Her konuda olduğu gibi sağlıklı ve doğru yapılanmaya engel durum siyasal etkiler. Hızlı karar verilmesi doğru karar alındığı anlamına gelmemelidir. Genel olarak sorun günü kurtaran politika ve düzenlemelerdir.

Temel olarak hukuk esas olacağından yasal düzenlemeler her konuda belirleyicidir. Amir kanunlar karşısında sigorta sözleşmeleri özel sözleşmeler olarak yer alırken hukuk içinde yeterliiçeriği oluşmadığından tartışmalı her konuda kaybeden taraftır. Hukuk nezdinde sektöre karşı intikam duygusubaskındır. Yasal zemindeki boşluklar sigorta sözleşmelerinin (genel ve özel şart) yetersizlikleriyle birleşerek dil bakımından yoksun olan poliçeler rövanşist hukuk baskısında yok olmaktadır.

Bu durum özellikle yurt dışı merkezli firma ve kuruluşlar ile yurt içindeki fırsatçılara önemli avantajlar yaratmaktadır. Son yıllarda mesleki olarak sık karşılaştığımız sorunları incelediğimizde yerli ve yabancı finans ve girişim odaklarının bu durumdan fazlasıyla menfaat sağlayarak pazarda kalıcı sorunlara yol açtıklarını görüyoruz. Bu durumu somut hale getiren sayısız örnek elimizde mevcut ve önlenemez ise sigorta sektörünün başa çıkması zor olduğu kadar ülke olarak kaybettiğimizi de söyleme vaktidir.

Her sorunu para ile tazminat adı altında karşılayarak çözemeyiz. Bu sorunlar 1. Aşamada nakit, 2. Aşamada ahlak, 3. Aşamada Milli servetin kötüleşmesi v.b sıralama ile artarak devam etmektedir.

Sadece enerji sektörünü dikkate alarak sigorta eksperi olarak hasar anında en sık karşılaştığımız sorunlar 2 ayrı başlıkta topluyoruz;

  • Ayıp mal
  • Ayıp hizmet …

Özellikle yurt dışı ve yurt içi firmaların satış öncesi, esnasında ve sonrasındaki planlı politikaları sigorta sektörünün doğrudan tazminat ödemesine yol açıyor. Planlı ve kasıt ile yapılan süreç yönetimlerinde her aşamada tek taraflı kazanım sağlandığı açlıktır. Satış başlangıcında fraud doğmuş durumdadır. İyi niyetin kesinlikle olmadığı acımasız pazar koşullarında tüketici ve sigorta sektörü öncelikli kaybeden olsa da uzun vadede milli servet ve tüm toplumun kaybettiği de açıktır.

Sık karşılaşılan durum; küresel firmaların farklı ülkelerde ürettikleri ayıplı ve kusurlu malı veya hasarlı ürünü yeniden exchnage yöntemiyle geri dönüştürerek tekrar pazara yeni ürünolarak sundukları artık saklanamaz durumda. Özellikle enerji sektörü makine ve ekipmanları ile medikal sektör yoğunlukla karşılaştığımız alanlar olsa da mekanik, elektronik ve elektrikli ekipmanlarda yoğun olarak karşılaşılmakta. Bu durumda küresel üreticilerin hurda cenneti yaptığı Türkiye orta ve uzun vadede dolaylı kayıplar ile de karşılaşacaktır. Özellikle iş durması, kâr kaybı ve diğer dolaylı kayıplar önemli sorunlara yol açmaktadır. Bunun ortaya çıkmasını önlemek içinde ağır sözleşme şartları dışında bakım anlaşmalarıyla gizlilik yaratmaya çalışmalarıdır.

Ayıplı mal ve hizmet hukukta kendisine yer bulmuşken bu konuda etkin girişimde bulunarak önleme aşamasına geçilmesi gerek.

Ayıplı mal ve tüketici hakları 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda ifade olunmuştur. 6502 sayılı Kanuna göre ayıplı mal, tarafların üzerinde anlaştığı örneğe aykırı veyasahip olması gerekli niteliklere sahip olmaması sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olmayan mala denir.

Aynı şekilde ambalaj veya etiketi üstünde yahut reklamlarında belirtilmiş bir veya daha fazla özelliği taşımayan, tüketicinin maldan beklediği makul faydayı sağlamayan ya da azaltan hukuki, maddi ya da ekonomik eksiklikleri olan mallar da ayıplı mal sayılır.

Maddi ayıplar ise, bir malın yırtık, kırık, parçalanmış, bozulmuş vb. fiziken zarar görmüş olması durumunda söz konusu olur. Ekonomik ayıp, normal şartlar altında tüketicinin satılandan elde etmeyi beklediği gelir ya da verimi sağlayamaması durumuna denir.

Hukuki ayıp, tüketicinin satılandan yararlanma ve satılan üzerinde tasarruf etme yetkisini sınırlandıran ayıba denir. Bu kapsamda inşaat yapmak maksadıyla satın alınan arsanın imar planında yeşil alan olarak görünmesi hukuki ayıba örnektir. Hukuki ayıplar kamu hukuku kaynaklı yasaklar ve sınırlandırmalardan doğar.

Bunlar dışında sözleşmeye konu malın montajı satıcı tarafından yapılacaksa montajın yapılmaması ya da hatalı yapılması sebebiyle doğan zararlardan satıcı sözleşmeye aykırılık sebebiyle sorumlu olacaktır.

Satıcının Ayıplı Maldan Sorumluluk Şartları

  1. Satılanın Tüketiciye Teslim

Edilmiş Olması Gerekir Satıcının ayıplı maldan sorumluluk şartları kapsamında ilk şart, malın teslimidir. Satıcının sorumluluğu malın teslimiyle başlar. Mal tüketiciye teslim edilmeden tüketicinin muayene ve ihbar külfeti başlamayacağından malın ayıplı olup olmadığı da bilinemez. Bu sebeplerle öncelikle tüketiciye malın teslimi gerekir.

  1. Ayıbın Esaslı Bir Ayıp Olması Gerekir

Satıcının ayıplı maldan sorumluluk şartları kapsamında ikinci koşul ayıbın esaslı bir ayıp olması zorunluluğudur. 6502 sayılı Kanunun 4.maddesinde ifade edildiği üzere malın objektif olarak gereken niteliklere ya da sözleşmeyle kararlaştırılan niteliklere sahip olmaması halinde ayıbın varlığından söz edilir. Maddede ifade edilen gerekli nitelik tabiri, kullanım amacına göre satılan maldan beklenen fayda anlamına gelir. Bu kapsamda esaslı ayıp, satılan malın değerinin ya da satılandan beklenen faydanın ortadan kalkması ya da önemli şekilde azalması durumunda söz konusu olur.

Hangi mallar ayıplı kabul edilmiştir?

Kanun’un 8. maddesine göre, aşağıda sayılan durumdaki mallar ayıplı kabul edilmiştir:

  • Tüketici ile satıcının kararlaştırmış olduğu modele uygun olmayan,
  • Objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımayan,
  • Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan,
  • Satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan,
  • Muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan,
  • Tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar ayıplı maldır.

Bunun yanı sıra aynı Kanun sözleşmeye aykırı ifa hallerini de ayıplı mal başlığı altına almıştır:

  • Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi,
  • Montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi,
  • Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montajın hatalı yapılması halleri de sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir.
  1. Ayıp Malın Alıcıya Tesliminden Önce Mevcut Olmalıdır

Satıcının ayıplı maldan sorumluluk şartları kapsamında bir diğer şart, ayıbın alıcıya teslimden önce mevcut olması gerekliliğidir. Kural olarak malın alıcıya tesliminden önce ayıplı olduğunun ispat yükü alıcıya aittir. Şöyle ki, satılan malın ihtirazi kayıt konmadan kabul edilmesi malın ayıpsız olduğuna karinedir. Ancak 6502 sayılı Tüketici Kanunun 10.maddesine göre, malın tesliminden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların malın teslim tarihinde mevcut olduğu kabul edilmiştir. Böyle bir karine ile tüketicilere ispat kolaylığı sağlanmıştır.

  1. Alıcı Malın Ayıplı Olduğunu Bilmemelidir.

Satıcının ayıplı maldan sorumluluk şartları kapsamında başka bir koşul ise, tüketici sözleşmenin kurulduğu anda malın ayıplı olduğunu bilmemeli ya da bilmesi gerekmemelidir. Tüketicinin malın ayıplı olduğunu bilmesi gerekmesi kavramı özellikle aleni sicillere ilişkin kayıtlar bakımından önem taşır.

  1. Ayıp Aşikâr Bir Ayıp Olmamalıdır.

Satıcının ayıplı maldan sorumluluk şartları kapsamında bir diğer şart ise, ayıbın aşikar ayıp olmaması gerekir. Aşikar ayıp, tüketicinin satılanı olağan bir dikkatle inceleyerek halinde görebileceği ayıplara denir. Aşikar ayıplarda muayene / gözden geçirme söz konusu değildir. Aşikar ayıplarda satıcının ayıba karşı sorumluluğu doğmaz. Bu durumlarda alıcının malın ayıbını bilerek aldığı varsayılır. Ayrıca ifade edilmelidir ki, bir malda aşikar ayıp olsa da sözleşme kurulurken alıcıya malı inceleme imkânı verilmemişse satıcının ayıba karşı sorumluluğu olur. Alıcı gözden geçirme / muayene işlemini uygun bir sürede yapmalıdır. Gizli ayıplarda ayıbın keşfedildiği andan itibaren hemen yapılmalıdır. Uygun sürede yapılmayan bildirim halinde satıcının sorumluluğu doğmaz.

Ayıplı mal ve tüketici hakları

Malın ayıplı olması sebebiyle alıcı bazı seçimlik haklara sahiptir. Alıcı bu haklardan birini tercih eder. Bunlar;

  1. Satılanı iade etmeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
  2. Satılanı iade etmeyip ayıp oranında satış bedelinde indirim talebinde bulunma.
  3. Aşırı bir masrafı gerektirmemek koşuluyla bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere malın ücretsiz tamirini isteme.
  4. Mümkünse, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarıdır. Tüketici bu haklardan birini tercih etmekte özgürdür. Satıcı tüketicinin talebini yerine getirmekle yükümlüdür. Ayrıca malın ücretsiz onarımı ya da değişimi talebi üretici ya da ithalatçıya da

Zaman aşımı

Ayıplı maldan sorumluluğun süresi taraflarca daha uzun süre belirlenmediği müddetçe, ayıp sonradan ortaya çıksa dahi, malın tüketiciye tesliminden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Ayıp ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı söz konusu olmaz.

AYIPLI HİZMET

Ayıplı hizmet, yeni Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 13 ilâ 16. Maddelerinde yer almaktadır. Ayıplı hizmet, kanundaki ifadesiyle, “Sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.”

Hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler de ayıplı hizmet kapsamında değerlendirilecektir. Hizmet sağlayıcısı, hizmetini sözleşmeye uygun olarak ifa etmekle yükümlü bulunmaktadır. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketicinin seçimlik hakları bulunmaktadır. Yukarıda kısmen yerverdiğim açıklamalar dışında birçok bilgi mevcut.

Öncelikle kesin olarak bilmeliyiz ki; kasıt ve bilinç ile ayıplı malların sürekli satışını yapan firmalar mevcut. Bu durumu bildikleri halde ısrarla farklı gerekçelere dayandırma çabaları sonuçsuz kaldığında mutlaka cezai şartların uygulanacağı ÇOK AĞIR KOŞULLARIN GETİRİLDİĞİ yasalara ihtiyacımız var. Sigorta eksperi olarak hasar anında kanıtladığımız bu durumlar için başta Sanayi Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarda tüm taraflara açık yayınlanan levha kayıtları olmalıdır. Özellikle önemli bir Pazar yaratan Enerji Sektörü için EPDK; ayıplı mal ve hizmet sattığı kesinleşen firmaların pazara alınmayacağına ilişkin düzenleme yapması zor olmasa gerek. Bu ve benzer ayıplı satışların direk ve dolaylı kayıpları çok çok fazla. Tüm topluma mal olan ve milli serveti kötüleştiren hiçbir firma, kişi ve kuruluş için Türkiye cazibe merkezi olmamalı. Sadece hasar anında karşılaştığımız ciddi sorun ve tazminat yükleri azımsanmayacak kadar fazla. Artık; ülke, sistem ve sigortasektörüne bakış açılarını değiştirecek yeni yapılanma ve yaptırımlarda bulunmamız kaçınılmaz. Ya da AYIPLI DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ içinde kalmaya devam edeceğiz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER