Türkiye Sigortalar Birliği ve Sigorta Tahkim Komisyonu sponsorluğunda düzenlenen 2. Maluliyet Kongresi, 5-6 Kasım tarihlerinde The Ankara Hotel’de gerçekleşti. Kongrede maluliyet hesaplamalarında iki farklı görüş üzerinde duruldu.
Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Başkanlığı tarafından düzenlenen 2. Maluliyet Kongresi, Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) ve Sigorta Tahkim Komisyonu sponsorluğunda 5-6 Kasım tarihlerinde The Ankara Hotel’de yapıldı.
Aralarında avukat, akademisyen, adli tıp hekimi ve Sigorta Tahkim hakemlerinin olduğu yoğun katılımcıyla gerçekleşen kongrede; ağırlı olarak iki konu üzerinde duruldu.
İlk olarak, maluliyet hesaplamalarının konu edildiği bilirkişi raporlarının hangi esaslarda olması gerektiği konusunda; Adli Tıp Uzmanları tarafından raporların belirli standartta hazırlanması yolunda çalışmaların yapıldığı belirtildi. Bu hususta Nisan 2020’de yeni bir kongre düzenleneceği katılımcılara duyuruldu.
“Şirketler sorumlu tutulamaz” görüşü
Üzerinde durulan diğer bir konu ise Karayolları Trafik Kanunu‘nda (KTK) yapılan yasal düzenleme ile sağlık giderler kapsamında karşılanması sorumluluğu ve tahsil edilen primleri; Sosyal Güvenlik Kurumu’na devredilen tedavi masraflarından sigorta şirketlerinin sorumlu olup olmadığı oldu. Bu hususta hukukçular iki farklı görüş dile getirdi. İlk görüş, sigorta şirketlerinin tedavi gideri teminatını primlerinin SGK’ya aktarıldığı bu sebeple primi tahsil edilmeyen bir risk ile sigorta şirketlerinin sorumlu tutulamayacağı yönündeydi.
Diğer bir görüş ise KTK 90. Maddesi’nde yapılan değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğu ve İstinaf Mahkemesi tarafından; Anayasa’ya aykırılığı ve iptali istemi ile bir başvuru olduğu ve genel şartlar ile genel kanunda değişiklik yapılamayacağı yönünde oldu.
Türkiye Sigorta Birliği yetkilileri de sürecin daha net hale getirilmesi ve sigorta sektörünün geliştirilmesi yönünde beklentilerinin olduğu; belirsizliğin giderilmesi gerektiğini belirti. Bu doğrultuda sigorta tazminat ödemelerinin en kısa zamanda sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak şekilde; hızlı bir şekilde mağdura direkt ödenmesi ve aracıların devreden çıkartılarak gerçek hak sahiplerine ulaştırılması gerektiği vurgulandı.