Hayat dışı sigorta sektörümüzün 2013 sonu tabloları yayınlandı ve sektörümüz uzunca bir süre sonra yatırımcılarının yüzünü güldürecek sonuçlar elde etmeye başladı
Özetlersek, trafik branşındaki kronik durum düzelmeye başlamış olmakla birlikte hala zarar yazmaya devam etse de kasko başta olmak üzere hemen her branştaki teknik sonuçlar sektörü mutlu etti diyebiliriz.
Bu ayki yazımızın konusu ise bu değil, teknik sonuçlar üzerine oldukça sık yazıyoruz zaten. Ben sonuçları aldıktan sonra özellikle branş bazındaki büyüme oranlarını merak ettim ve beş yıl öncesiyle geçtiğimiz yılı ana branşlar bazında ülkenin genel büyümesiyle birlikte karşılaştırdım.
Sonuçlar şöyle: Ülkemiz son beş yılda TL bazında yüzde 64 büyürken hayat dışı sigorta sektörümüz yüzde 110 büyümüş. Zannediyorum buna, “Yetmez ama iyi” diyebiliriz, zira global krizin etkilerinin hissedildiği bu beş yılda, gelişmiş ülkelerde büyüme rakamları çok daha düşük hatta eksilerde olanlar bile var. Bu bile tek başına yabancı sermayenin ülkemize gösterdiği ilgiyi açıklıyor aslında.
Ama asıl dikkatinizi son beş yılda en çok büyüyen üç branşa çekmek isterim. Bunlar sırasıyla tarım (yüzde 483), zorunlu ve ihtiyari trafik (yüzde 168) ve DASK (yüzde 147). Bunları ise (eski adıyla) mühendislik ve sağlık branşları izliyor. Diğer önemli sayılabilecek branşlar olan kasko, yangın ve ferdi kaza branşları ise ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının biraz üstünde büyüyebilmiş.
Sektör, devletin desteklediği alanlarda hızlı büyüyor
Biz hep hayat dışından bahsediyoruz ama bildiğiniz gibi ülkemizde en fazla büyüyen branşlardan biri de bireysel emeklilik. Devlet katkısıyla birlikte son birkaç yılda üye ve fon miktarı katlanarak büyüyen bu branş, devlet büyüklerimizin de en fazla önemsediği ve gündemine aldığı ürün haline geldi. Tüm bu rakamlara bakınca siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama benim yorumum çok net: Sektörümüz, devletin desteklediği alanlarda çok daha hızlı büyüyor, diğer alanlarda ise ülke hasılası civarında veya biraz üzerinde büyüyor.
Devlet desteği etkisini en çok yüzde 25’lik bireysel emeklilik ve yüzde 50’lik prim ödeme desteğiyle tarım sigortalarında görüyoruz. Zaten bu branşların reklamlarında bile bu desteğin varlığı ön plana çıkartılarak tüketici cezbedilmeye çalışılıyor. Trafik branşındaki büyümenin, devlet tarafında kontrollerin artırılmasıyla ilgisi olsa da asıl önemli unsur fiyat düzeltmesi. DASK’taki hızlı büyümede ise elektrik-su ve doğalgaz aboneliklerinde poliçe şartı aranmaya başlanmış olmasının ciddi etkisi var.
Sonuç şu: Etkili bir büyüme ve yurt içi hasıladan daha fazla pay alınması için devletin sektöre verdiği desteği devam ettirmesi ve hatta artırması gerekiyor. Bu aslında yeni bir şey değil, zira ülkemizdeki birçok sektör devlet teşviki veya desteği sayesinde gelişiyor. Ayrıca bu desteğin Bireysel Emeklilik Sistemi ve tarımda olduğu gibi doğrudan prim desteği şeklinde olmasına da gerek yok. DASK ve trafikte olduğu gibi zorunlulukların artırılması ve ekonomik hayatın içerisinde sigortanın daha çok yer alması için kontrollerin fazlalaştırılması daha uygun bence. Örneğin, işveren mali mesuliyet sigortalarının tüm çalışanlara zorunlu hale getirilmesiyle başlanabilir.
Peki, sektörün devleti daha çok işin içine çekmesi için ne olması gerekiyor derseniz şunu derim: Öncelikle kendi içindeki ve devletle olan geçmişteki tartışmaları bırakmış ve beraber çözüm bulma niyet ve gayretinde bir yönetim.
Bu vesile ile başarılar dilediğimiz yeni Birlik yönetimine çok iş düşüyor anlayacağınız…
Kalın sağlıcakla…