Merhaba değerli okuyucularımız,
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına maalesef tarihimizin gördüğü en yıkıcı ve en yüksek can kaybı verdiğimiz bir depremle girdik. Öncelikle ölenlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyoruz, milletimizin başı sağ olsun. Artan maliyetler ve düşük faizli ekonomi politikasının acısını, başta trafik olmak üzere hemen hemen tüm branşlarda iliklerine kadar hisseden hayat dışı sigorta sektörümüz, üzerine dünyanın sayılı yıkıcı depremlerinden birini de göğüslemek zorunda şimdi.
Herkesin aklında aynı sorular. DASK ve sigorta şirketleri bu depremi karşılayacak güçte mi? Bu sorunun cevabı tereddütsüz evet. Ancak bir kaç detayı da açıklamak gerekir.
DASK gayet sağlam
Öncelikle DASK’dan başlarsak, toplam 117 milyar TL’lik ödeme gücü olan kurumun alacağı toplam hasarın bu kapasitenin en fazla üçte biri kadar olacağı tahmin ediliyor. Yani DASK gayet sağlam ve bir sorun yaşayacakmış gibi görünmüyor. Tabii içimizdeki İrlandalılar olmasa…
Hani bir kaç yazı önce trafik sorununu, “Havuzu ve tavan tarifeyi kaldırın, sorun çözülsün” diyen çok bilmiş emekli bürokrat var ya. O ve onunla ilişikli olduğu izlenimi veren bir hukuk danışmanı, yememiş içmemiş, DASK birim m2 bedellerini kasımda yüzde 100 artırdı; o yüzden de hasarları yeni bedelleriyle , yani iki misli olarak ödemeli diye sayfalarca hukuki yorumlar yapmışlar. Bir de bunu ilgili tüm bürokratlara ileteceğiz diye işin PR’ını da üstlenmişler.
Ortada bedel artırma talebi yok, zeyilname yok, ödenen prim yok, ama olsun, DASK herkesin hasarını yüzde 100 fazla ödesin demişler. Ne diyeyim, ortada sigortacılık tekniği ve hukuk bilgisi yok anladık da, utanma da kalmamış.
Yahu kardeşim, DASK ödemelerini yapar, sigortalı beğenmezse mahkemeye gider, yargıtay da içtihadını yapar ve konu kapanır. Daha enkaz altında sayısını bilmediğimiz insanlarımız yatarken sizin bu aceleniz ne acaba?
Reasürans korumaları yeterli
Sigorta şirketlerimize gelince. Şirketlerimizin beklenen Marmara depremine göre aldıkları reasürans korumaları, normal şartlar altında oldukça yeterli olmalı. Ancak, eğer ki bazı şirketler reasürans ödeme kapasitesine bakmadan, o bölgede boyundan büyük işlere fazla yoğunlaşmışsa, biraz da şansı yaver gitmeyip 3-5 büyük tesisten ağır hasar yemişse, işte o zaman reasürans limitinin yetmeme riski gündeme gelebilir. Umarız böyle bir şey olmaz da şirketlerimiz bu badireyi de atlatırlar.
Bunların dışında asıl başka bir bomba da var ki, o da Anayasa Mahkemesinin trafik sigortalarıyla ilgili kanun iptal kararı. O da bir başka yazıya kalsın, zira bir yazıda bu kadar kötü haber yeter.
Bu aylık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla…