Yeni müşteri internet kullanıyor, bilinçli tüketim yapıyor. Peki, kim bu yeni tüketici? X,Y ve Z kuşağı olarak adlandırılan bu tüketiciler, teknoloji çağının içine doğmuşlardır. Hemen her kuşak döngüsünde önemli gelişmeler yaşanmış ve bunlara bağlı kırılmalar olmuştur. Bu doğrultuda X kuşağı ile birlikte tüketimin kitlesellikten uzaklaştığı, Y kuşağı ile bilgi çağının hissedildiği, Z kuşağı ile ise internetin yaygın kullanımıyla tüketim trendinin değiştiği söylenebilir.
Sürece bütünüyle bakıldığında ise günümüzde herkesin ucundan kıyısından interneti yakaladığı ve bu mecrayı kullandığını görebiliyoruz. Dolayısıyla sektörler de internet kullanıcısı müşterisinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik tutum ve davranış değişikliğine gidiyorlar. Sigorta sektörünün de bu müşteri profili ile başbaşa kaldığını söyleyebiliriz. Sektörün dijital profile ayak uydurması için, bu yeni müşterinin satın alma sürecindeki alışkanlıklarını derin bir şekilde incelemesi ve aksiyon alması şarttır.
Sigorta sektörü müşterisini tanımalı
Sigorta yaptırmak isteyen tüketici, öncelikle pazar araştırması yapıyor ve bu noktada internet kullanıyor. Tüketici satın almak istediği sigorta ürünü ile ilgili tüm verileri tarıyor, karşılaştırma yapıyor, kendisine uygun olduğunu düşündüğü ürünü satın almak için ise gerek online kanalları gerekse aracıları kullanıyor. İnterneti, ‘satın alma’ refleksi ile kullanan tüketici ise sigorta sektörü için çok önemli bir noktada risk oluşturuyor: Müşteri sadakati. Bu profildeki sigorta alıcısı, en ucuzu bulduğuna inandığı an, çalıştığı şirketten vazgeçebiliyor.
Elbette internetin neden olduğu bilgi karmaşası, kişiye özel destek veren sigorta aracılarının konumunu da düşündürüyor. Günümüzde yapılan araştırmaların da gösterdiği üzere sigorta satın alan kitlenin, dijitalleşmeye rağmen sıcak ve dost ilişkiye hala önem verdiğini gösteriyor.
Teknoloji değişir temel ürünler değişmez
Peki, sigorta ürünlerinde nasıl bir çeşitlilik olur? Her kuşağın kendi teknolojisi ile birlikte geldiğini söyleyebiliriz. Adı her ne olursa olsun, her kuşak, döneminin getirdiği gelişmeler doğrultusunda evriliyor. Örneğin, ilk motorlu uçak uçuşu 17 Aralık 1903 yılında Orville ve Wilbur Wright’ın denemesi ile gerçekleştirildi. Birçok deneme yapılmasına rağmen aya ilk insanlı uçuş ise Apollo 11 ile 20 Temmuz 1969 yılında astronotlar Neil Amrmstrong ve Buzz Aldrin tarafından gerçekleştirildi. Bu da önceki kuşakların teknolojik ürünlerinin birer örnekleri değil midir?
Sigorta sektöründe bu doğrultuda çağın gereği doğrultusunda siber sigortalar, dronelara özel sigorta gibi ürünler çıkıyor. Son olarak sürücüsüz araçların sigortalanması gündemde. Bu gelişmelerin sektördeki diğer hatta temel olarak sayılabilecek ürünleri arka plana atması söz konusu değildir. Hepimiz hayatımızı sürdürüyoruz ve sağlığımız en temel güvencemiz. Yani, sağlığımızı sigortalamalıyız. Hangi teknoloji gelirse gelsin konut sigortası, kasko sigortası, hayat sigortasından vazgeçilmesi mümkün değildir. İş yaşamımızda da bu geçerli. Sigortacılığın denizlerde ticari yaşamı güvence alarak doğduğundan yola çıkıldığında, kurumsal hayattaki faaliyetlerimizi güvence altına alan sigortalarımızın olması da elzemdir. Fabrikalarımız, işletmelerimiz iş sürekliliğinin sağlanması adına mutlaka güvencede olmalıdır. Hangi kuşakta doğmuş olursak olalım, bu temel sigorta ihtiyaçları baki kalacaktır.
İki büyük tehdit
Teknolojinin sigorta sektörü için iki tehdidi bulunuyor. Bunlardan biri aracıların gelecekleri, diğeri ise sektörde istihdamı etkilemesi. En uygun fiyatı internet aracılığıyla arayan sigortalı, sigorta pazarıyla ilgili her daim bilgi sahibi oluyor. Fiyat kriteri, iyi hizmet kriterinin önüne geçtiğinde ise müşteri sadakatsizliği yaşanıyor. Bu da aracıların konumunu sarsıyor. Diğer yandan süreçlerin dijitalleşmesi, sektördeki istihdam oranlarını da tehdit edecek boyutlara ulaşabilir.
Yeni satın alma şekilleri
Öte yandan, dijital kanalların yanı sıra satın alma şekillerinde de değişiklikler yaşanabiliyor. Şöyle ki günümüzde faiz hassasiyeti olan kesime hitap edecek şirketlerin kurulduğunu görebiliyoruz. Katılım sigortacılığı adı verilen bu sistemde dini gereklilikler nedeniyle sigortaya mesafeli duran kesimin sektöre kazandırılmasını sağlıyor. Ayrıca dünyada mütüel sigorta şirketleri de bulunuyor. Ülkemizde de bu doğrultuda kooperatif sigortacılığı anlamında iki şirket hizmet veriyor. Avrupa’da mütüel sigorta şirketlerinin ise hizmetlerini internet aracılığı ile verdiği biliniyor. Görüldüğü üzere sigorta sektöründe internetin yaygınlaşması fiziksel satış ağlarını tehdit ederken, kuşakların ihtiyaçlarına cevap verilmesi anlamında sigortalılık oranının artmasına olumlu katkı sağlayabilir. Şirketler bu doğrultuda aracılarını müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte geliştirmeli. Çünkü her nesil kendi teknolojisi ile geliyor…
Hazine ve TSB size danışmış olsaydı sigortacılığımız bu gün Avrupa lideri olurdu.
Mehmet E. Toker