28 Nisan 2024, Pazar
spot_img

Güvence Hesabı, el konulan sigorta şirketlerinden kaynaklı tazminat ödemelerine devam ediyor


Gri Sigorta A.Ş. ve Sınırlı Sorumlu Mellce Karşılıklı Sigorta Kooperatifi’nden kaynaklı mağduriyetlerin giderilmesinde önemli bir görev üstlenen Güvence Hesabı, 28 Kasım’dan bugüne kadar 112 milyon 400 milyon TL tazminat ödemesi gerçekleştirdi. Güvence Hesabı Genel Müdürü Dr. Abdullah Kara, “Ödemelere devam ediyoruz. Geriye nispeten daha büyük çaplı hasarlar kaldı. Zor bir süreç ama bayağı bir mesafe aldık” dedi. 

Temelleri 1983 yılında atılan, 2007’de Sigortacılık Kanunu ile son halini alan “Güvence Hesabı”, 2023 yılının Kasım ayında el konulan Gri Sigorta A.Ş. ve Sınırlı Sorumlu Mellce Karşılıklı Sigorta Kooperatifi’nden kaynaklı mağduriyetlerin giderilmesinde önemli bir görev üstlendi. Güvence Hesabı, 28 Kasım’dan bugüne kadar 112 milyon 400 milyon TL tazminat ödemesi gerçekleştirdi. 

Güvence Hesabı’nın kendi kapsamına girmeyen branşlarla ilgili bir sigorta şirketinin portföy idaresinde görevlendirilmesinin Türkiye’de bir ilk olduğunu söyleyen Güvence Hesabı Genel Müdürü Abdullah Kara, “Bu daha önce yaşanmadı. İlk kez deneyimliyoruz. Burada ilk olmasından dolayı belki aksaklıklar söz konusu olmuş olabilir. Ama 28 Kasım’dan bugüne, portföy idaresi Güvence Hesabı’na geçtikten sonra, 112 milyon 400 bin TL tazminat ödemesi gerçekleştirdik” açıklamasını yaptı. Sigorta Ekranı‘nda Can Kantar‘a konuk olan Abdullah Kara, sigorta sektöründe Güvence Hesabı’nın önemine dikkat çekti.

Poliçelerin iptal edilmesi bir zaruriyetti

“2023’te sigorta şirketlerinin poliçeleri iptal edilmemiş olsaydı, mevcut varlıklarla meydana gelecek hasar kesinlikle karşılanamayacaktı” diyen Kara, şöyle devam etti: “Bugünkü mağduriyetin çok daha ötesinde bir mağduriyet söz konusu olacaktı. Örneğin iptal ettiğimizde 1 milyar liraya yakın yaşayan poliçe vardı. 796 milyon lira geleceğe ait primi olan poliçelerin bu piyasa şartlarında hasar prim oranının en iyi yöneten şirket yüzde 70 hasar prim oranına sahip olabilir. Bu şirketin çok iyi yönetildiğini düşünün, yüzde 70 hasar prim oranı olacaktı. 800 milyon lira primden 556 milyon arasında yeni hasar gelecekti. Mevcut varlıklar asla ve asla bu hasarı karşılayacak durumda değildi ve bu netti. Poliçelerin iptal edilmesi bir zaruriyetti.” 

Kara, “Hem ihtiyari mali mesuliyet teminatının olması hem de sigortalılarımızın bir kısmı dava ve tahkim aşamasına gidebiliyor. Yaklaşık 600 adet dava ve tahkim aşamasında dosya söz konusu. GRI Sigorta’nın ve yargı sisteminin de bu ortalama bitirme hızını hesaplarsak eğer, bir yıl içerisinde bu sürecin bitmesini öngörmemiz mümkün değil. Ancak bunun haricindeki diğer hasarların neredeyse tamamını temizlemiş oluruz. Özellikle yeni gelecek olan kuyruk dediğimiz IBNR’lar ve bu davalık sürenin davalık dosyalarla ilgili süreci biraz daha uzatacaktır. Ama esas bu toz bulutunu ortadan kaldırmış olacağız” dedi.

“Bu noktada sigorta şirketlerimize özel bir teşekkür etmek gerekir” diyen Kara, şu açıklamayı yaptı: “Sigorta şirketlerimiz hiçbir zorunluluk olmamasına rağmen bizim Güvence Hesabı tarafından Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine tanımlanan indirim kuponlarının kullandırılmasını sağladılar. 250 milyon TL’nin üzerinde indirim kuponu kullandı poliçesi iptal edilmek zorunda kalan sigortalılar. Ciddi bir destek verdi sigorta şirketlerimiz. Yani mağduriyetler asgari düzeye düşürülmeye çalışıldı.” 

2015 ‘te el konulan şirketlere 911 milyon tazminat ödendi

2015 yılında Ege Sigorta ve Hür Sigorta’nın ruhsatlarının da iptal edildiğini Kara, “Bu sigorta şirketlerinin portföyleri nispeten çok daha büyüktü ve trafik branşında üretim yazmışlardı. Trafik branşı olunca iş tamamen Güvence Hesabı’na dönüyor. Çünkü sigorta şirketi tazminatları ödeyemezse Güvence Hesabı ödemek durumunda. Bu branşlarda hasarlar genelde davaya döner ve dava süreçleri devam ediyor. Dava süreçlerinin neticelenmesi durumunda tazminatlar ödenecektir. Ama bugüne kadar el konulan şirketlere Aralık 2023 sonuna kadar 911 milyon TL tazminat ödenmiş durumda” diye konuştu.

“2023’te el konulan şirketler yapı olarak çok farklı”

2015 ‘te el konulan şirketlerle 2023’te el konulan şirketlerin yapısının çok farklı olduğunu belirten Kara, “Bu şirketlerimiz zarar sigortalarında faaliyet gösteren trafik branşında ruhsatı olmayan şirketlerimiz. Bu şirketlerin hasarlarını tasfiye süreci çok daha hızlı olacaktır. Ama tabii çok zor bir süreç ve sigortacılığın reputasyonu açısından da son derece üzücü. Ama geldiğimiz nokta olarak bu şirketlere el konulmak durumundaydı. Sigortalama yetkilerinin kaldırılması elzemdi.  SEDDK tarafından bu şirketlerin sigortalama yetkilerinin kaldırılması son derece doğruydu” ifadelerini kullandı.

“İşten çıkarılan personelin tazminatları ödendi”

Bu süreçte iki ayaklı bir yönetimin olduğunu vurgulayan Kara, “Birincisi portföy idaresi yönetimi, diğeri şirket yönetimi. Şu an şirketin yönetimi, yani Türk Ticaret Kanunu kapsamında şirketin dışarı karşı temsil ve ilzamına ilişkin yönetim SEDDK’nın atadığı yönetim kurulu üyelerinde. İkincisi, portföy idaresi kapsamında hasarların ödenmesi, prim alacakları ve bunun kapsamındaki diğer işler Güvence Hesabı’nda. Personel çıkarması noktasında yönetim bize geçtikten sonraki süreçte Güvence Hesabı tarafından işten çıkarılmak zorunda kalınan personelin tazminatları kuruşu kuruşuna ödendi. Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, birikmiş yıllık izni varsa yıllık izin hakları da ödendi. Ama işten çıkarmalarla ilgili süreç bizim faaliyet kapsamımızda olmadı” dedi.

“İptal ettiğimizde 1 milyara yakın yaşayan poliçe vardı”

El konulan sigorta şirketlerinin poliçeleri iptal edilmemiş olsaydı, mevcut varlıklarla meydana gelecek hasarın kesinlikle karşılanamayacağına vurgu yapan Kara, “Bugünkü mağduriyetin çok daha ötesinde bir mağduriyet söz konusu olacaktı. Örneğin iptal ettiğimizde 1 milyara yakın yaşayan poliçe vardı. 796 milyon geleceğe ait primi olan poliçelerin bu piyasa şartlarında hasar prim oranının en iyi yöneten şirket yüzde 70 hasar prim oranına sahip olabilir. Bu şirketin çok iyi yönetildiğini düşünün, yüzde 70 hasar prim oranı olacaktı. 800 milyon primden 556 milyon yeni hasar gelecekti. Mevcut varlıklar asla ve asla bu hasarı karşılayacak durumda değildi ve bu netti. Poliçelerin iptal edilmesi bir zaruriyetti. Bir mağduriyet oluştu ama oluşabilecek çok büyük bir mağduriyetin önüne geçildi. Diğer taraftan poliçeleri iptal edilince, iptal primleri sigortalılara ödemiş olsaydı iptal primlerine zaten mevcut kaynaklar yetmiyordu. Bir de mevcutta hasarı olmuş birçok vatandaşımız var. Bu vatandaşımız hasarını alamayacak. Burada öncelik hasarı gerçekleşmiş kişinin mağduriyetini giderip daha sonra prim borcunu ödemek” şeklinde konuştu.

“Burada esas mağdur olan sigortalı”

Kara, “Biz SEDDK ile yaptığımız istişarede birinci önceliği tazminata verelim istedik. Burada, önce sigortalılara daha sonra servislere ve diğer partnerlere ödeme yolunu seçtik. Çünkü burada esas mağdur olan sigortalı. Servisten aracını alıp giden sigortalının mağduriyeti karşılandı. Servisle daha sonra borç alacak ilişkisini yöneteceğiz. Ama önceliği biz sigortalıların tazminatının ödenmesi sürecini işletmeye çalışıyoruz. Servislerin de ödemesini gerçekleştiriyoruz ama aşama aşama mevcut varlıkları, mevcut fonları verimli bir şekilde kullanmanın yollarını bulmaya çalışıyoruz” diye söyledi.

Ödeme sürecimiz devam ediyor

GRI Sigorta’nın kasko ödemelerinin sigortalılara yapıldığını bildiren Kara, “Şu ana kadar 112 milyon 400 bin TL ödeme yaptık ve devam ediyoruz. Nispeten daha büyük çaplı hasarlar kaldı. Pert total gibi hasarlar. Özellikle orada hizmet sağlayıcı firmanın bazı satın almaları gerçekleştirememesi yüzünden aksaklıklar söz konusu oldu. Orada biz alternatif kanallar bulmak zorunda kaldık. Alternatif kanallarla şimdi hasarlı araçların ihalesini yapmaya çalışıyoruz ve oradaki süreci de hızlı bir şekilde akıtacağız. Bayağı bir mesafe aldık ama gerçekten zor bir süreç kolay bir süreç değil. Tazminatları ödüyoruz. Ödeme sürecimizde Güvence Hesabı olarak tazminatları sonuçlandırıyoruz. Ödeme listesini ödeme yapmadan önce onay için SEDDK’ya gönderiyoruz. Çünkü blokaj kurulmuş durumda. Her iki şirketin de hesaplarında bu blokenin kaldırılması için onay almak durumundayız. SEDDK onayına istinaden ödemelerimizi gerçekleştiriyoruz. Onay süreci birkaç gün sürebiliyor. Hasar ödeme sürecimiz rutin devam ediyor. Mesela bu haftaki planlamamız da 7 milyonluk bir hasar ödememiz söz konusu olacak.  Herhangi bir aksaklık söz konusu değil” diye konuştu.

Şirketlerde işler devam ediyor

“Özellikle hasar operasyonunda, muhasebe operasyonunda ve diğer operasyonel departmanlarda tam kadro devam ediyoruz” diyen Kara, “Tabii ki yolları ayırmak durumunda kaldığımız personel de söz konusu oldu bundan önceki dönemde. Ama şu an mevcut personelle hızlı bir şekilde işlemleri sonuçlandırmaya çalışıyoruz. Güvence Hesabı’nda da Gri Sigorta tarafına ayırdığımız personelimiz var. Buradaki kaynaklarımızı da ayırdık. Hem Güvence Hesabı’nda hem Gri Sigorta tarafında hasar inceleme süreci devam ediyor. 2 binin üzerinde hasar ödemesi gerçekleştirdik. 4500-5000 arası hasar dosyası kaldı. Ama bu kalan hasar dosyalarının 600’ün üzerindeki kısmı, 28 Kasım’dan daha sonra gelen yeni ihbarlar. Dolayısıyla burada hayat devam ediyor. Yani faal bir sigorta şirketinde yapılan hasar operasyonunun aynısı” dedi.

Kara, “Kasko branşında verdiğimiz ihtiyari mali mesuliyet teminatı var. İhtiyari mali mesuliyet teminatı da kuyruklu bir iş daha sonrasından hasarlar çıkıyor ortaya. Örneğin bir sigorta şirketimiz o hasarı ödedikten sonra trafik branşının üzerindeki kısım için ihtiyari mali mesuliyet teminatına gelebiliyor. Şu anda aldığımız hasar ihbarlarının büyük bir kısmı ihtiyari mali mesuliyet teminatından kaynaklanıyor. Hem ihtiyari mali mesuliyet teminatının olması hem de sigortalılarımızın bir kısmı dava ve tahkim aşamasına gidebiliyor. Yaklaşık 600 adet dava ve tahkim aşamasında dosya söz konusu. GRI Sigorta’nın ve yargı sisteminin de bu ortalama bitirme hızını hesaplarsak eğer kolay kolay bir yıl içerisinde bu sürecin bitmesini ön görmemiz mümkün değil” açıklamasını yaptı. 

“Acentenin iptal primi anlamında sigortalıya karşı herhangi bir yükümlülüğü yok”

Acentenin iptal primi anlamında sigortalıya karşı herhangi bir yükümlülüğünün olmadığını kaydeden Kara, şöyle devam etti: “Buradaki eklemeyi yaptıktan sonra bakiyelere baktığımız vakit acentenin borcu ya da alacağı olup olmadığına bakıyoruz. Bunu tespit ettikten sonra acentemiz ile masaya oturacağız. Ama bu masaya oturma süreci her halükarda sigortalı tazminatlarının ve prim borcunun ödenmesinden sonra söz konusu olacak. Her şeyi şeffaf bir şekilde yürütüyoruz. Sonrasında şirketin varlığı kalırsa o zaman acentelerimize de prim iadesini yapacağız.” 

“Sigorta şirketi ortaklarının sorumluluğunun yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var”

Bankacılık Kanunu’nda olan ama Sigortacılık Kanunu’nda henüz olmayan, sigorta şirketlerinin ortaklarının sorumluluğunun yeniden düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu belirten Güvence Hesabı Genel Müdürü Abdullah Kara, şöyle devam etti: “Bankacılık kanununda olan ama sigortacılık kanununda henüz olmayan, sigorta şirketlerinin ortaklarının sorumluluğunun yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var. Bununla ilgili Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme Denetleme Kurumu ve Türkiye Sigorta Birliği‘nin de katılımıyla yeni kanun taslağı çalışması şu an devam ediyor. Burada esas, bankacılık kanunuyla paralel hale getirerek ortakların yöneticilerin sorumluluğu, şahsi sorumluluğu ve sadece koydukları sermaye nispetinde değil mal varlığıyla sorumlu olabilecekleri bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu yapı oluşturulduktan sonra, bir sigorta şirketinin kötü yönetiminden ya da diğer herhangi nedenle iflası ya da mali zafiyeti halinde çok daha büyük olanakları söz konusu olacak. Tabi şu an itibariyle sadece Türk Ticaret Kanunu ve Sigortacılık Kanunu çerçevesinde olayı değerlendirmek lazım. Sigortacılık Kanunu’nun üçüncü ve dördüncü maddesi sigorta şirketinin yöneticisinin ve sigorta şirketinin ortaklarının haiz olması gereken şartları sayıyor. Bu şartlara sahip olmak lazım. Bazı durumlarda yöneticilerin veya ortaklarının bu şartları kaybettikleri durumda yeni bir sigorta şirketi kurmak, bir sigorta şirketinin ortağı olmak ya da bir sigorta şirketinde yönetici olmak gibi imkanları ortadan kaldırıyor.”

Güvence Hesabı hisse sahibi olamaz

Bankacılık Kanunu’nda bir şirkete el konulduğunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun o şirketin hisselerine de sahip olabildiğini ama Güvence Hesabı’nın henüz bu kabiliyeti ve yetkisi olmadığının altını çizen Kara, “Güvence Hesabı hisse sahibi olamıyor. Dolayısıyla ister ruhsatı olsun ister olmasın, ister tasfiye aşamasında olsun ister olmasın bu şirketlerin başka bir yatırımcıya devredilmesi yasal olarak mümkün olamaz. Ancak mevcut ortağı devretmeyi düşünürse ve bu devirle ilişkili SEDDK onay verirse öyle bir devir söz konusu olabilir. Onun haricinde şu an yasal düzenlememiz de maalesef yok. Yeni yasa çalışmamızda bu madde de önemli bir tasarı maddesi olarak gündemde” dedi.

“Güvence Hesabı kapsamına kasko ve yangın branşları girmez”

Güvence Hesabı’nın Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi kapsamında ve Türkiye Sigorta Birliği nezdinde kurulmuş bir hesap olduğunu belirten Kara, “Güvence Hesabı, herhangi bir kaza vuku bulduğunda araç sigortasız ise o sigortasız aracın karşıya verdiği bedensel zarar ile kaza vuku bulduğunda kazaya sebebiyet veren araç tespit edilemezse yine bu aracın karşıya verdiği bedensel zararları karşılar. Veya araç çalınmış ya da gasp edilmişse yine karşıya verilen bedensel zararları karşılar. Bu üç madde haricinde önemli bir maddesi daha var. O da bir sigorta şirketinin iflası ya da mali bünye zafiyeti nedeniyle bütün branşlarda ruhsatını iptal edilmesi durumunda o sigorta şirketinin Güvence Hesabı kapsamına giren branşlardaki tazminatlarını öder” diye konuştu.

Güvence Hesabı kapsamına kasko ve yangın branşlarının girmediğini söyleyen Kara, “Güvence Hesabının kapsamına en yoğun sigortalılık oranının olduğu trafik sigortası, kara yolu yolcu taşımacılığı zorunlu ferdi kaza branşı, tüp gaz sorumluluk branşı, tehlikeli maddeler sorumluluk branşı ve maden çalışanları ferdi kaza branşı girer. Bu branşlar haricindeki diğer tüm branşlarda Güvence Hesabı’nın herhangi bir sorumluluğu yoktur. Sadece bu branşlarla sınırlıdır” dedi.

“Güvence Hesabı rücu gelirlerinden oluşur”

Tazminatları ödemek için bir fon kaynağına ihtiyaç olduğunu ve bu fon kaynağının da kanunla düzenlenmiş olduğunu dile getiren Kara, “Güvence Hesabı’nın kapsamına giren zorunlu branşlarda sigortalılar tarafından yüzde 2 oranında katılım payı ödenir. Sigortalılar sigorta şirketlerimize öder, sigorta şirketlerimiz de takip eden ayın sonuna kadar bu primi Güvence Hesabı’na aktarırlar. Sigortalılarımızın verdiği yüzde 2’lik katılım payları en önemli gelir kalemlerinden bir tanesi. Diğer bir pay ise sigorta şirketlerimizin yine bu zorunlu branşlardaki yıllık primlerinin yüzde 1’i oranındaki katılım payları. Ana gelir kaynağımız katılım paylarıdır. Bunun haricinde fonların yatırıma yönlendirilmesi sonucunda elde edilen yatırım gelirleri, diğer taraftan sigortasız araçlarla ilgili ödenen tazminatlar neticesinde karşı tarafa zarar veren tarafa rücu ediyor. Dolayısıyla Güvence Hesabı rücu gelirlerinden oluşuyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’de sigortacılık zor

Türkiye sigortacılığın zor olduğuna dikkat çeken Kara, “Bir yasal düzenleme oluyor, AYM iptal ediyor. Ondan sonra baştan politika ve stratejileri değiştirmek gerekiyor. Bu kronik bir sorun. Karayolları Trafik Kanunu 94 madde farklı telden çalıyordu. Genel şartlar C4 farklı telden çalıyordu. Bu süreç zarfında bu sorumluluk kimin? Eski poliçe sahibi eski araç sahibi aracını satmış artık onun bir sorumluluğu olamaz. Ama poliçesi geçerli. Zaten çok büyük bir sorundu aslında doğasında” dedi.

Sigortasını yaptırmayan bir araç sahibinin yakıt alırken bile uyarılması için çalışmalar yapıyoruz

Çok farklı projelerinin olduğunu söyleyen Kara, “Trafik branşında Türkiye’de yüzde 20’lik bir kesimin sigortası yok. Herhangi bir kaza durumunda bedeni zararı Güvence Hesabı karşılıyor. Ama esas diğer tarafta maddi zarar var. Ölüm ve yaralanma ihtimali çok daha düşük kazalarda ama günlük kaza frekansına baktığımızda ciddi kazalar oluyor. Hem araç sahibinin hem karşı tarafın mağdur olmaması için mutlaka bunların sigorta kapsamına dahil edilmesi gerekiyor. Sigortasını yaptırmayan bir araç sahibinin akaryakıt istasyonuna gidip yakıt aldığında, poliçesinin olup olmadığı SBM entegrasyonuyla kolayca tespit edilebilir ve poliçe yaptırması için uyarı sistemleri getirilebilir. Bununla ilgili de çalışmalar yapıyoruz. Eğer gerçekleşirse sigortalılık oranı yüzde yüze çıkar. Türkiye’de trafik sigortası primleri çok yüksek ama yüzde yirmilik kısmın da pastaya katılmasıyla trafik primleri düşer. Öte yandan Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde de bazı düzenlemelere ihtiyaç var” diye konuştu.

Sigorta Ekranı:

1 Yorum

  1. parayı sigortalıdan aldınız hasara verdiniz peki o karta iadesi yapılmayan sigortalılar ne yapacak böyle bir adalet varmı sigortalı mecburmu hasar ödemeye saçma sapan işler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER