Hayatımız Sigortalı Yazarı Dr. Erhan Ayberk, derginin 2013 yılının Ocak ayı sayısında yazdığı makaleyi biraz daha geliştirerek tekrar yayınladı. Ayberk, yazısında “Engelliler, kendi evlerinde çağrı merkezleri için çalıştırılmalı” diyor.
HAYATIMIZ SİGORTALI
Aşağıdaki yazıyı Ocak 2013 sayısı için yazmıştık. Hâlâ geç kalınmış değil. Günümüz teknolojisinde çocuk oyuncağı. Engelli kardeşlerimizi kendi evlerinde işe alın sayın yöneticiler. Herkesten önce siz yapın bunu… Bu sayımızda çağrı merkezleri için bir öneride bulunacağız.
Bunu aynı zamanda bir sosyal proje olarak da düşünebiliriz. Ancak bize göre adına sosyal proje denilmesine gerek yok. Çünkü akıl ve mantık bu sayede daha fazla verim alınacağını söylüyor. Sosyal proje işin kreması olabilir. Bilindiği gibi, artık gelişen teknoloji ve telekomünikasyon alt yapısı sayesinde, çok önemli masraflar yapılmadan çağrılara yönlendirme yapılabiliyor. Bu nedenle büyük çağrı merkezleri Anadolu’nun rantı düşük ve ucuz işgücünün olduğu bölgelerine yöneldi. Böyle az maliyetli merkezler oluşturulabildiği gibi, çağrı merkezlerine artık konutlardan hizmet verebilmek de mümkün hale geldi. Türkiye’ de azımsanmayacak bir ev-ofis-çağrı merkezi potansiyeli var.
Örneğin masal hatları projeleri var. Bir çok canlı danışma hatları var… Hepsinin alt yapısında merkezde bir numara ile; bu numaranın çeşitli adreslere yönlendirilmesi yoluyla farklı adreslerdeki operatörlerin koordinasyonu söz konusu…
Büyük ekonomik potansiyel: Engelliler
Bizim önerimiz işte bu alt yapı üzerine rahatlıkla kurgulanabilecek bir ‘engelli çağrı merkezi’ projesidir. Bilindiği gibi, bir çok tahsilli gencimiz terörle mücadele sırasında uzuvlarını kaybetmişlerdir. Bunların önemli bir kısmı uzuvlarını kaybetmeselerdi, şu anda ekonomiye aktif olarak büyük katkı sağlayabileceklerdi. Aralarında harp okulu disiplini almış subaylarımız olduğu gibi, önemli sayıda lisans ve yüksek lisans yapmış gençlerimiz var. Her biri bir çağrı merkezinin gerektirdiği bilgi seviyesinden bile yüksek bilgilerle donanmış vaziyette…
Mühendisler var örneğin. Engeli dışarıda aktif bir iş yaşamına katılmaya izin vermeyecek durumda olan gençlerimiz var. Elbette sadece onlar değil. Türkiye’ de bir şekilde engeliyle birlikte öğrenimini tamamlamış gençlerimiz de var. Ya da öğrenimini bitirdikten sonra sakat kalanlar… Hepsi aktif iş yaşamlarına evdeki konforlarıyla rahatlıkla katılabilecek insanlar. İşte önerimiz bu… Bu gençlerin çağrı yönlendirme ile çağrı merkezlerinde çalıştırılabilir olduklarını düşünüyoruz. Eminiz ki şirket merkezlerinde çalışan meslektaşlarını aratmayacaklardır. Bunun bir adım sonrası orada başarılı olanların evlerinde dosya incelemesidir. Çünkü yavaş yavaş şirketlerde “kâğıtsız ortam” dönemi başlamıştır. Bu ev-ofis’ in de önünü açacak bir gelişmedir. Bir engelli inşaat mühendisi pekâlâ evinde yangın dosyası inceleyebilir. Ya da bir makine mühendisi makine kırılması hasarlarını değerlendirebilir.
Servis masrafı gerekmiyor
Otomotiv teknisyeni oto hasarlarına bakarken, hukukçusu mütalaa verebilir. Hepsi bir fırsat verilmesini bekliyor. Engelliler ile ilgili dernekler bu konuda güzel tavsiyelerde bulunacağı gibi, eleman da önerebilir. Düşünün ki, servis masrafı, ya da öğle yemeği vermeniz gerekmiyor. Ofiste yer ayırmanız, yemekhanede tabağını da yıkatmanız gerekmiyor. Tek yapmanız gereken, iyi bir ‘yerinde eğitim’ ile zaten var olan takım liderliği gibi konularda yeni duruma göre düzenleme yapmanızdır. Eğitim verme konusunda çok büyük bir problem yaşanacağını zannetmiyoruz. Zaten sektöre ilk başlayanlar da genellikle sigortacılığı çağrı merkezlerinde öğrenmektedirler. Yani çağrı merkezlerinin sigortacılık eğitimi ile ilgili potansiyeli fazladır.
İyi bir takım liderliğiyle bu tip sorunlar rahatlıkla aşılabilir. Bu arkadaşların kendilerini göstermek için daha fazla istekli olacaklarını ve ulaşım vs. gibi streslerden uzak oldukları için daha sakin olacaklarını düşünüyoruz. Daha mutlu, daha coşkulu ve daha adanmış çalışacaklarından eminiz. Bir önemli konu daha var. Genellikle kaza, felaket gibi sorun yaşamış müşterilerle empati kurma konusunda çağrı merkezleri oldum olası sıkıntılıdır. Oysa değindiğimiz bu potansiyel eğer doğru ellerde idare edilirse, en önemli farkı burada yaratacaktır.
Nasreddin hocanın meşhur özdeyişi çok sınanmış ve doğruluğu onaylanmış bir söylemdir: “Beni yerden kaldırmak için benim gibi damdan düşmüş birini bulun!”