23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

Dr. Erhan Ayberk: Türk sigortacılığında iç iletişim

HAYATIMIZ SİGORTALI
Erhan Ayberk
Dr. Erhan Ayberk

Sigorta sektöründe aktif olarak çalıştığım yıllarda; düşünüyorum da, en fazla beni yoran konulardan biri iç iletişim yazışmalarıydı. Keza iş konuşmalarında sıklıkla beni geren kelime seçimlerine rast geliyordum. Bazen öyle yazışmalar gelirdi ki, istenileni yapmak için sıraya girerdiniz. Bazen de öyle ruhsuz ve yanlış cümle seçimli metinler paylaşılırdı ki, yapmanız gereken şeyi ite-kaka yapmak durumunda kalırdınız. Çünkü sizden yapmanız istenen iş, öyle soğuk istenmiştir ki, kafanıza takılıp kalmıştır. İstenileni yapmaya eliniz gitmemektedir. Mesela İK dünyasından şöyle bir örnek verilir sıklıkla; İnsan Kaynakları Yöneticisi, hemen her gün serviste beraber yolculuk yaptığı, kimi zaman gülüp eğlendiği ama ısrarla her sabah “ne haber, nasılsın?” diye sorduğu çalışandan savunma ister… Daha sabahleyin sıcacık merhabalaşmışlardır. Oysa şimdi yazılan şöyle bir şeydir:

“Sayın ABC,

Daha önce yayımlanan prosedürlerimizde açık şekilde belirtilmesine rağmen, öğlen tatillerinde işinizin başına geç döndüğünüz ve … bu tavrınızın devam etmesi halinde, İş Kanununun… maddelerine göre hakkınızda İŞTEN ÇIKARILMAYA VARAN işlemler yapılacağını İHTAREN bildiririm. Konuya ilişkin savunmanızı EN GEÇ yarın…Saygılarımla…”

Şimdi ne var bunda? diyecek insanlarımız var değil mi?

“Gayet normal!.. biri işini savsaklamış öbürü de ona kuralları hatırlatmış. Bu konuda hiç hassas olmaya gerek yok!.” diyecekler çıkacaktır. Haklı gibidirler de… neticede “asarım”, “keserim” denmemiş (aslında denmiş ama hadi kural ve sonuçları hatırlatılmış diyelim)… şeklinde savunulacaktır.

Oysa atladığımız bir şeyler var.

Bazı kültürlerde gayet normal olarak görülen bu soğuk mu soğuk iletişim, bizim kültürümüzde örneğin ciddi duygusal travmalara yol açabilir. Düşünsenize, uyaran ve uyarılan akşamüstü yeniden aynı servise binecekler ve ertesi gün de yine merhabalaşmak zorunda kalacaklar. Sadece bunun gerginliği bile birkaç günlerini zehir edebilir.

Elbette ki yazıyı aynı şekilde yazabilirsiniz. Öyle yazmanız gerekiyorsa buyurun meydan sizin… Ama öncesinde bir telefon açıp geç kalmaların nedeni sorulduktan sonra “birazdan sana bir uyarı yazısı göndereceğim, prosedür gereği herkes gibi senin de yazıyla uyarılman lazım. Lütfen beni bir daha sana böyle yazılar yazma durumunda bırakma” denilebilir… Üstelik bu tavır sabahları aynı servise binilmeyen ve neredeyse yılda bir kez selamlaşılan personele de aynen gösterilebilir.

Unutmamamız gereken şeylerden biri, hepimizin ailelerimizden daha fazla birlikte zaman geçirdiğimizdir. Ailemizde gerginliğe neden olacak tavırlar, işte de başımızın belasıdır. Bunu hiç unutmayalım.

Bazen gerek yazılı ve gerek sözlü iç iletişimlerde, tılsımlı ve sıcak sözleri kullanmak gerekir. En önemlisi nezaket asla elden bırakılmamalıdır. Abartısız ama karşınızdakinin benliğine saygı duyduğunuzu hissettiren küçük dokunuşlar ne belaları savar bilseniz…

Esen kalın.

1 Yorum

  1. 16 dairelik bir apartmanda yoneticilik yapmistim, apartmandaki en genc kisi ben oldugum icin apartmana tasinir tasinmaz beni yonetici secmislerdi. sabah aksam merdivenlerde karsilastigim ve benden yas olarak buyuk insanlara aidat borclarini hatirlatmak cok eziyet vericiydi. gec odeme yapilmasi durumunda yoneticiye noter kanali ile protesto cekme yetkisi verilmesine ragmen bir kere bile boyle bir islem yapamadim, 9 yil icinde 4 yil yoneticilik yaptim, kronik sorunlar cozdum, emekliligi gelen apartman gorevlisinin ikramiyesini dahi toparladim, alacagim hic kalmadi ama kolay da olmadi. bu yaziyi okuyunca o gunler aklima geldi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER