25 Kasım 2024, Pazartesi
spot_img

CAN KANTAR: Dijital mi dediniz? Hem de ‘full dijital’

 

CAN KANTAR / HAYATIMIZ SİGORTALI

Çağımızın gereği teknolojik gelişmeler hayatımızın içerisine her geçen daha fazla girmeye başladı. Bu dijital çağa artık tüm bireylerin yanı sıra kurumların da ayak uydurması kaçınılmaz. Yapay zeka, big datalar, akıllı telefonlar. Artık her şey dijital, her şey akıllı. Tüm sektörler bundan etkileniyor. Ve büyük şirketler gelişen çağda dijitale yatırım için büyük bütçeler ayırıyorlar. Geçtiğimiz ay içerisinde bir yurtdışı gezimde oğlumun tavsiyesine uyarak Uber kullandım. Türkiye’de uygulamam olmasına rağmen kullanmamıştım hiç. Yurtdışında kullandım rahatlığını gördüm. İstanbul’a döndüğümde bizim taksiciler için “yakın yere mi gitmiyorsun, değişim saati mi? İstediğim yere yerine senin istediğin yere mi gitmemi bana teklif ediyorsun? Görürsünüz siz dedim inanın. Bu kolaylıklar yaşamımıza girdikten sonra artık geleneksel iş yapanların mutlaka bu değişime ayak uyduracak önlemler alması gerektiğini düşündüm. İşin bu kısmı sigorta şirketini yakından ilgilendiriyor ve tüm sektörün bu konu için çalıştığını biliyorum. Sektör çalışıyor da biz çalışmazsak olmaz.

Benim sloganım “Sektör nereye, biz oraya” idi. Evet dijitalleşmek ise hedefimiz, biz zaten 6 yıldır dijitaliz.

● İlk internet üzerinde canlı yayını 6 yıl önce yapmışız.

● İlk elektronik gazeteyi 6 yıl önce 30 bin sektör ilgilisinin maillerine göndermeye başlamışız.

● İlk dijital dergiyi 6 yıl önce Turkcell Dergilik ve Dijimecmua platformuna koymuşuz.

● İlk tüm sektörü kucaklayan uygulama olan SigortaBird’ü yapmışız.

● İlk sigorta şikayet sitesini açmışız.

● İlk sigorta anketi sitesini kurmuşuz

● İlk hesapları sosyal medya da devreye sokup en etkin sektör medyası unvanını almışız. Organik olarak tabi.

Ve son olarak Türk Telekom’un yeni e-dergi uygulamasına dergilerimizi koydurduk. Yani Turkcell ve Türk Telekom‘un uygulamalarında yer alarak 50 milyon potansiyel sigortalılara ulaşma olanağı bulduk.

Banner olunca dijital mi olunuyor?

Bütün bunları yaparken geçtiğimiz yıl bir şirket yöneticisi bana “Can Bey bu sene dijital medyada olacağız bu nedenle sizinle çalışmayacağız” demişti. Ama henüz dijitalleşmeyi, dijitalizasyonu tam olarak özümsediğimiz söylenemez. Bu sayın genel müdürden bana bir gönderiyi faks ile göndermesini isteyerek kendisini bir olta atmıştım. “Olur asistanıma söyleyim faksla size iletsin” dediğinde, kendisine “faks mı kaldı önce şirket olarak kendiniz dijital olun, sonra tercihlerinizi dijitallerden yana kullanın” demekten kendimi alamamıştım. Geçtiğimiz günlerde bir dostumdan yine benzer bir yaklaşım gördüğümde artık bu konuda bir ilan hazırlayım da sektörün gözüne sokayım dedim. Neden mi? Dijital mecra dediğinizde sadece bir bannerdan ibaret olmamalı bu girişimler. Sektörün haberlerini dijital dünyada bizler kullanıyoruz zaten. Ayrıca Sigortamedya al-ver, kes yapıştır’cı bir medya kuruluşu değil. Biz haberi aynı zamanda üretiyoruz. Bunun hiç mi değeri yok. Bu yaklaşımda olan bir şirketin banner karşılığında hazırlayacağı reklam kokan haberin sosyal medyada ilgi çekebileceğini düşünmek ise başka bir saflık.

“Sigortamedya Full Dijital”

Evet artık Sigortamedya olarak Türk Telekom platformunda da yer aldıktan sonra tam anlamıyla tüketiciye tüm dijital platformlardan ulaşmış olacağız. Yani diğer mecralarımızla birlikte “Sigortamedya Full Dijital” diyebiliyoruz. Geleneksel basılı dergilerimiz ise devam ediyor. Hem dijital, hem gelenekseliz özetle. Bırakın sektör medyasının dijital platformlarda yer almasını internetten dergi okuma olanağı yokken, benim kişisel sosyal medya hesaplarımın bile birçok sektör medyasının sosyal medya hesaplarının takipçi sayılarını geçmişken sektörün “dijital medyada olacağız” söylemi, acentelerin internetten sigorta sattıklarında tüm sıkıntılarının sona ereceğini düşünmeleri kadar saçma geliyor bana. Birlikte daha yaratıcı fikirlere ve projelere ihtiyaç varken üstelik. Bu söylemle gelenlere şunu diyeceğim artık “Biz en hakiki dijitaliz”.


Sayın Dayoğlu çok sabırlıydı

06-07-CANKANTARKOSE.QXD:Layout 1
Gelelim dergimizin bu sayısına. Kapağımız gerçekten son yılların en güzel kapaklarından biri oldu. Sayın Ayhan Dayoğlu’na teşekkür ederim. Bize hem röportajda hem de fotoğraf çekiminde inanılmaz sabırlı davrandı. Sonuç süper oldu. Maske taktı, gözlük taktı, pasta cila, boya yaptı bizim için, kendisine ekibine çok teşekkür ederim.

06-07-CANKANTARKOSE.QXD:Layout 1
Gelişmiş ülkelerdeki dergi kapaklarını aratmayacak bir çalışma oldu.


İletişim kanalları açıldı

Dergimizin bu sayısı sektörün de uyanmasıyla dopdolu olarak karşınıza çıkıyor. Birbirinden ilginç röportaj ve haberlerimiz var. Keyifle okuyacağınızı umut ediyoruz. Geçtiğimiz ayın en önemli olaylarından biri ise TÜSAF’ın Kuşadası’nda düzenlediği Çalıştay’dı. İnanılmaz bir katılım oldu. Sektör endüstrisini ilk kez bir arada gördüm bu kadar kalabalık olarak. 600 kişi katıldı Çalıştay’a. Türkiye’nin dört bir yanından gelen acenteler ekmeklerine sahip çıkmaya çalıştılar. Umutsuz gelmiş olabilirlerdi, ama umutlu döndüler memleketlerine inanın. Çünkü TÜSAF Yönetimi ve Başkan Murat Büyükçelebi’nin açtığı iletişim kanalları çok yakın gelecekte meyvesini verecek. Benim inancım sonsuz. Burada empati yapmak şart. Bu Çalıştay öncesi sosyal medyadan “burayı ağlama duvarına çevirmeyelim. Sorunlarla değil artık çözümlerle gelin. Bunu yaparken de empati yapmayı unutmayın demiştim. Ama ne yazık ki hala “bankacılar sigortacılık yapmasın” söylemi ortaya atıldı. Artık bu söylem komik olmaya başladı. Bankacılar sigortacılık yapmasın ama, faturamatikler, PTT, korsan acenteler, muayene istasyonları, noterler acentelik yapsın!

Tam “empati” diyorduk ki!

Bu arada empati yapmalıyız derken SAB Başkanı Doğan Şen bir TV’de de söylemişti, Çalıştay’da da dile getirse de pek rağbet görmedi. Sayın Şen’in önerisi şöyle “DASK Kurumu yüzde 20 aracı komisyonu veriyor, sigorta şirketleri hiçbir şey yapmadan yarısını alıyor. DASK sigorta şirketlerini devre dışı bıraksın bütün komisyonu bize versin”. Oturum dışına çıkıldığında bir acente yanıma yaklaştı, “Can Bey, DASK için böyle bir şey hadi diyelim yapılsa, sigorta şirketleri de bize “trafik sigortası da zorunlu, riski, tahsilatı, hasarı ben ödüyorum, size ne gerek var deyip internetten poliçe satıp acenteleri devre dışı bırakırsa ne olur ?”dedi. Ben o anda dedim ki acenteler gerçekleri görmeye başlamış.

Bir diğer konu ise bu tür toplantıların gediklileri var. Bu arkadaşlar sinirli sinirli konuşup ortamı germeye devam ediyorlar, bunu gördüm. Yüksek sesle provokatif söylemlerle bir yere varılamayacağını görmüş olmalıyız artık. Bu kişiler konuşmaya başladıklarında cümlenin son iki kelimesini ses yükselterek tamamlayıp “değil mi arkadaşlar” diyerek çevrede yandaş aramaları beni artık güldürüyor. Ülke olarak yeterince gerildik. Bari bizim sektörde yapmayalım. Bir de bu sükunet tavrı ile taraflar uzlaşmayı denemeliler.

Sanatçı Yılmaz Morgül ile yaptığımız keyifli sohbetimizi okumadan geçmeyin

Quick Sigorta en popüler şirket oldu

Bu arada sektörün en gözde şirketi olmayı başaran Quick Sigorta’nın CEO’su Levent Uluçeçen‘in röportajını mutlaka okuyun. Sayın Uluçeçen’in çok naif bir kişiliği var. Çok da sakin ve fotoğrafa geniş bakabiliyor. Bir toplantıdan diğer toplantıya koşuyor. Ahmet Yaşar ve İsmail Kızılbay ile de müthiş uyumlu bir görüntü sergiliyorlar. Röportajında çok cesur önerilerde bulunuyor, bunun yanında da çok da objektif yaklaşıyor olaylara.

Sayın Koç ilk kez!

06-07-CANKANTARKOSE.QXD:Layout 1
Neova Sigorta CEO’su Özgür Koç
‘u genellikle katıldığı katılım sigortacılığı toplantılarındaki konuşmalarından tanıyoruz. Fakat ilk kez acentelerin yoğunlukta olduğu bir toplantıya katıldı kendisi. Acentelerden gelen zor soruları dahi içtenlikle, samimi bir şekilde cevapladı. Zaman zaman gerçeklik temeline oturttuğu söylemleriyle Ahmet Yaşar’ın da acentelerin gönlünde taht kurduğunu söylemem gerekiyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER