Eğitim Danışmanı Devrim Ersöz, 1985 yılından itibaren geliştirilen “Süper Hafıza” modelini kaleme aldı. Ersöz, hafızanın hatırlamasına yardımcı olan beş ana etkeni şöyle sıraladı: Öncelik, yakın geçmişte olma, bağlantılı olma, öne çıkma ve gözden geçirme.
Yapılan araştırmalara göre bir bilgiyi hatırlama ihtimalinin, bilgiyi edinmeyi takip eden onuncu günde yüzde 90 olduğunu aktaran Devrim Ersöz, yirminci günde oranın yüzde 40’a, ellinci günden itibaren de yüzde 10’un altına düştüğünü vurguladı. Ersöz, bu nedenle bir şeyi öğrendikten sonra on, otuz ve altmış günlük aralarla hafızada tazeleme yapma gerektiğinin altını çizdi.
Devrim Ersöz’ün “Süper hafıza” başlıklı köşe yazısı şöyle:
Nisan ayının başında Türkiye’nin lider sigorta şirketlerinden birinin temsilcilerine eğitim verdim. Sınıfta yaklaşık 20 kişi vardı. İki günlük eğitim bittiğinde ve katılımcılar ayrıldığında beş altı kişinin bin bir emekle hazırladığım eğitim kitapçıklarını masa üzerinde bırakıp gittiklerini gördüm ve üzüldüm. Bu durumun iki yönü var. Birincisi, emeğe saygı. Ben ise daha çok ikincisiyle ilgiliyim. O da “öğrenmeyi öğrenme” konusu. Binlerle ifade edilebilecek sayıdaki yetişkin bireyle gerçekleştirdiğim eğitimler sonucu öğrenmeyi bilmeyen bir toplum olduğumuzu yakından gözlemlediğimi söyleyebilirim. Ezbere dayalı eğitim sistemimiz ve alışkanlıklarımız nedeniyle toplum olarak öğrenmekte ve bilgiyi depolamada zorluk çekiyoruz. Polonyalı araştırmacı Piotr Wozniak, 1985 yılında başladığı çalışmalarla “Süper Hafıza” isminde bir model geliştirmiştir. Model, uzun süreli hafıza araştırmalarına dayanır ve 1930’lu yılların başlarında bir dizi psikolog tarafından önerilen, aralıklı tekrarlama öğrenme yönteminin pratik bir uygulamasıdır. Aralıklı tekrarlama olarak ifade edebileceğimiz temel bir prensibe dayalı bu model sözcük dağarcığı edinmede ve ikinci dil öğrenmede uygun bulunmuş bir yöntemdir. Süper Hafıza’nın geliştiricilerine ve aralıklı tekrarlama öğreniminin diğer taraftarlarına göre bu öğrenme modeli uzun vadeli bilgi edinmeyi ve hatırlamayı kolaylaştırabilir.
İki temel unsur Uzun süreli hafızanın iki temel unsuru vardır. Birincisi “bilgiyi zihnimizden geri çağırabilme” ikincisi ise “istikrar”dır. Bilgiyi geri çağırabilmek için bilinçaltımızın yüzeye yakın kısmında bulunması gerekir. İstikrarlı olması ise beynimizin ne kadar derinliklerinde olduğuyla ilişkilidir. Bazı anılarımız yüksek oranda istikrara sahipken düşük düzeyde geri çağrılabilmeye sahip olabilir. Örneğin bundan on yıl önce çalıştığım şirkette bana tahsis edilen telefon hattımın numarasını şu an geri çağıramıyorum. Ancak bir yerde görsem anımsarım.
Tony Buzan, “Aklını En İyi Şekilde Kullan” isimli kitabında hafızamızın hatırlamasına yardımcı olan beş ana etken olduğundan söz eder. Bunlar sırasıyla şunlardır:
Öncelik: Bir olayın ya da bilginin başlangıcını diğer kısımlarına/bölümlerine göre daha çabuk hatırlarız.
Yakın geçmişte olma: Çok yakın zamanda gerçekleşmiş durumları hatırlamamız daha kolaydır. Örneğin, son yediğiniz yemeği hemen hatırlayabilecekken, “Geçen ayın yirmisinde öğlen saatlerinde ne yediniz?” diye sorsalar hatırlamanız çok güç olacaktır.
Bağlantılı olma: Birbiriyle bağlantılı olan şeyleri bağlantısız olanlardan daha iyi hatırlarız. Mesela bir şarkıyı bir şarkıcıyla bağlantılı hale getirdiğinizde daha rahat anımsarsınız.
Öne çıkma: Garip bir bilgi ya da ilginç özelliğe sahip bir şeyi sıradan şeylere kıyasla daha çabuk hatırlarız. Herkes partideki pembe ceketli adamı hatırlayacaktır.
Gözden geçirme: Yapılan araştırmalara göre bir bilgiyi hatırlama ihtimalimiz bilgiyi edinmemizi takip eden onuncu günde yüzde 90, yirminci günde yüzde 40 iken ellinci günden itibaren yüzde 10’un altına düşmektedir. Bu nedenle bir şeyi öğrendikten sonra on, otuz ve altmış günlük aralarla hafızanızda tazelemeniz gerekir. Özetle, eğer tekrarlamazsanız bu yazıyı ve sıraladığım bilgileri büyük olasılıkla yaklaşık iki ay içinde tamamen unutacaksınız. Tıpkı eğitim kitapçıklarını sınıfta bırakanların eğitimdeki bilgileri unutacağı gibi. Keyifle hatırlanacak anılar biriktirmeniz dileğiyle…