Bugünlerde siyasi arena oldukça hareketli. Cumhurbaşkanı adayları sırayla belli oluyor ve ülkemiz hızla yeni bir seçim atmosferine giriyor. Türkiye’de seçim dönemleri genellikle siyasi istikrarsızlık, belirsizlik ve ekonomik dalgalanmaların yaşandığı zamanlar olarak bilinir. Bu dönemlerde sektörler değişkenlik gösterebilir ve sigorta sektörü de bu değişimlerden etkilenebilir.
Enflasyon son yıllarda ülkemizin en büyük problemlerinden biridir. Fiyat artışları tüm sektörlerde olduğu gibi sigorta sektöründe etkili olarak poliçe primleri üzerinde artış baskısı yaratmıştır. Seçim dönemlerinde bir ülkede enflasyon yükselişi birden fazla nedene bağlı olarak artar. Bu dönemde hükümetler genellikle ekonomiye canlılık katmak için harcama artışları yaparlar. Bu, hükümetin kamu sektöründe daha fazla personel istihdam etmesi, kamu hizmetlerini genişletmesi, altyapı projeleri gibi yatırımlar yapması anlamına gelir. Ancak bu harcamalar, talebi artırarak fiyatları da artırabilir ve sonuçta enflasyona yol açabilir. Bu durum, sigorta şirketleri için bir sorun haline gelebilir; çünkü tüketicilerin sigorta poliçelerine ödeme yapma istekleri azalabilir.
Seçim dönemlerinde ekonomik belirsizlik artar
Merkez bankaları seçim dönemlerinde faiz oranlarını düşük tutarak veya para arzını artırarak ekonomiyi canlandırmaya çalışabilirler. Ancak bu da talebi artırarak fiyatları yükseltebilir. Siyasi partiler seçmenlerin desteğini kazanmak için birçok vaat verirler. Bu vaatler genellikle daha fazla harcama gerektirir ve dolayısıyla yine enflasyonu artırabilir. Seçim dönemleri, siyasi belirsizlik nedeniyle ekonomik belirsizliği artırabilir. Bu, yatırımcıların riskli varlıklardan kaçınmasına ve likidite talebinin artmasına neden olabilir. Seçim dönemi, birçok kişinin yatırım yapmaktan kaçındığı bir dönemdir ve bu sigorta sektöründe de aynı şekilde hissedilir. Yatırımlar daha çok kişisel ya da grup çıkarları için yapılır. Sonuç olarak, fiyatlar yükselir ve enflasyon artar. Ayrıca, seçim dönemlerinde sigorta sektöründe poliçelerin yenilenmesi veya yeni poliçelerin satın alınması azalabilir.
Ancak, seçim dönemleri aynı zamanda yeni hükümetin göreve başlama sürecidir ve bu süreç, sigorta sektörü için de fırsatlar sunabilir. Pek çok siyasi parti seçim sonrası uygulayacağı projeleri ve hükümet programlarını şimdiden açıklamıştır. Yeni hükümetin politikaları ve ekonomik planları, sektörde yeni iş fırsatları yaratabilir ve tüketicilerin sigorta poliçelerine olan ihtiyacını artırabilir.
Seçim dönemlerinde sigorta sektörü, ülkenin ekonomik ve politik istikrarına bağlı olarak farklı şekillerde etkilenebilir. Sektördeki şirketler, tüketicilere en uygun sigorta poliçelerini sunmak ve onların ihtiyaçlarını karşılamak için uygun fiyatlar sunmak için çalışmalarını sürdürmelidirler.
Türkiye’de son yıllarda gerçekleşen seçimlere baktığımızda özellikle nüfus, gayrı safi yurtiçi hasıla, kişi başına düşen milli gelir ve işsizlik oranları gibi makro ekonomik verilerde büyük değişimler gözlemleyebiliriz. Örneğin 2015 yılındaki 26’ıncı dönem seçimlerinde ülke nüfusu 78,7 milyon ve işsizlik oranı yüzde 10,3 iken, 2018 yılı 27’inci dönem seçimlerinde nüfus 82,3 milyon ve işsizlik oranı yüzde 11 olarak seyretmekteydi. Beklenen 28’inci dönem seçimi için ise yaklaşık 85 milyon nüfus içinden oy hakkı olanlar sandığa gidecek. Bu veriler, Türkiye’deki seçim dönemlerinin ekonomik durumlarına ve sigorta sektörüne olan etkisine daha detaylı bir bakış açısı sağlayacaktır.
Deprem, sigorta sektöründe değişimlere yol açtı
Seçimler arası dönemleri karşılaştırdığımızda yine çok büyük etki gösteren olaylar görebiliyoruz. 2019 yılında ortaya çıkan Covid 19 pandemisi ve 2023 yılı şubat ayında doğu illerini vuran büyük deprem, tüm sektörlerde olduğu gibi sigorta sektöründe de önemli değişimlere yol açmıştır. Bu tip büyük olaylar tüketicilerdeki risk algısını sigorta sektörü lehine değiştirirken, yarattıkları ekonomik dalgalanmalar açısından ise satın alma gücünü azaltmaktadır. Seçim dönemleri genellikle para birimi dalgalanmalarına neden olabilir. Para birimi değer kaybederse, ithalat maliyetleri artar ve bunun sonucu olarak fiyatlar yükselir. Ülkemiz pek çok üründe dışa bağımlı bir yapıdadır. Otomobiller, yedek parçalar, inşaat malzemeleri, sağlık ekipmanları ve sarf malzemeleri gibi sigorta sektörüyle doğrudan ilişkili olan pek çok ürün ithaldir.
Özetle, yukarıda saydığım nedenlerle sektörümüz seçim atmosferinden direkt olarak etkilenecektir. Yaşayıp birlikte göreceğiz.