Efsaneye göre eski Yunan mitolojisinde heykeltraş Pygmalion, bir kadın heykeli yapmış ve adını Galatea koymuştur. Bu heykel, onun kafasındaki ideal kadını temsil etmektedir. Pygmalion yaptığı bu heykele aşık olur. Onun gerçek bir kadın olması için tanrılara hep dua eder. Bunu o kadar çok ister ki, en sonunda Afrodit onu duyar ve Galatae’ye hayat verir. Bu efsaneye göre, bir şeyi gerçekten isterseniz gerçekleşme ihtimali çok yüksektir.
1965 yılında Harward Üniversitesi Psikologlarından Robert Rosenthal, Kaliforniya’daki bir ilkokulda tüm öğrencilere bir IQ testi yaptı. Bu teste ‘Sınıftaki Pygmalion’ ismi verilmişti. Sınıftaki Pygmalion testi sonucunda öğrenciler birbirlerine yakın puanlar aldılar. Ancak, gruptan rastgele birkaç çocuk için öğretmenlere bu çocukların çok yüksek puanlar aldıkları ve ileride çok başarılı olacakları anlatıldı. Bir yılın ardından testler tekrarlandı. Sonuçta ise öğretmenlere övülen çocukların sınıfın ortalamasına göre çok daha fazla ilerleme kaydettikleri gözlemlendi. Bu çalışma ve söylemler öğretmenlerin öğrencilerin potansiyelleri üzerine olan düşüncelerini etkilemişti. Ve öğrencilere karşı yaklaşımlarını yönlendirerek, çocukların daha başarılı olmasını sağladığı ortaya çıkmış oldu.
Sosyolog Robert Merton da 1948 yılında yaptığı çalışmalarda bu duruma, “kendini gerçekleştiren kehanet” adını uygun bulmuştur
Dört faktörün önemi
Robert Rosenthal’ın deneyine dönecek olursak, çocukların bu gelişimi, öğretmenlerin davranışlarındaki bilinçli ve bilinçsiz dört faktöre bağlı olmuştur.
Birincisi öğrenme ortamıdır. Öğretmenler gelişme potansiyeli olan öğrencilere hem sözel hem de davranış olarak daha sıcak bir öğrenme ortamı sunarlar.
İkincisi öğretme miktarıdır. Öğrenme potansiyeli olduğuna inanılan öğrencilere daha fazla bilgi ve malzeme sağlamaktadırlar.
Bir diğeri girişimcilik ve cevaplama fırsatıdır. Bu öğrencilere daha çok parmak kaldırma, cevap verme ve daha uzun konuşma fırsatı sunulduğu için, diğer öğrencilere göre çok daha fazla gelişme fırsatı doğmuştur.
Son olarak geri bildirimden söz edebiliriz. Seçilmiş öğrenciler eylemleri sonucunda öğretmenlerden daha pozitif yorumlar ve dönüşler alırlar.
Bu kurallar iş hayatında da geçerlidir. Yöneticiler bir çalışanda yüksek bir potansiyel fark ettiğinde, o çalışana karşı yaklaşım daha farklı olur. Ve kariyer fırsatları diğer çalışanlara göre daha kolay gelişir.
Pygmalion Etkisi’nin tam tersine ise Golem Etkisi denir. Araştırmalarıma göre, Golem ismi de bir Musevi efsanesinden geliyor. Bu etkiye göre de negatif bir geri bildirim döngüsü olumsuz sonuçlar doğurur. Örneğin, potansiyeline ve yeteneğine inanılmayan kişilere gelişim konusunda daha az fırsat sunulur. Ve bu durum gelişim sonuçlarına yansır.
Başkasının fikrinden etkilenme
Biz kendimize ne kadar inansak da başkalarının görüş ve fikirlerinden etkilendiğimiz açıktır.
Yapılan araştırmalara göre Golem etkisi, Pygmalion etkisinden daha güçlüdür. Yani olumsuz geri bildirim ve yönlendirmelerden daha çabuk etkileniriz.
Örneğin siz çok çalışkan olduğunuza inanıyorsanız, çok çalışırsınız. İnsanlar da çok çalışkan olduğunuzu düşünerek bunu kabulleneceklerdir. Tam tersine siz ya da başkaları size ait olumsuz özellikleri dillendiriyorsa vay halinize.
Başarı dileklerimle.