18 Kasım 2024, Pazartesi
spot_img

Denizcilik sigortaları 2022’ye prim artışıyla girecek

Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker, “Küresel salgının etkisiyle artan navlun fiyatları nedeniyle kuru yük gemileri konteynere dönüşmeye başladı. 2022, prim artışını getirecek. Sektörü zorunlu sigortanın devreye alınacağı bir dönem bekliyor” dedi

Küresel ticaretin anahtarı olan deniz taşımacılığı, salgınla birlikte yeni bir dünya düzenine hazırlanıyor. Pandemi sonrasında Türkiye’nin deniz taşımacılığındaki konumunun yükselmesi de bekleniyor. Deniz taşımacılığı sektöründe yaşanan bu değişim, pandemi döneminde hasarları azalmasına rağmen masrafları artan denizcilik sigortası sektörünü de etkiliyor.

2021’de uluslararası ticaretin yeniden aktif hale gelmesiyle denizcilik sektörünün hareketlendiğini belirten Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker, “Konteyner pazarında çok büyük bir navlun artışı var.

Armatörler kuru yük gemilerini çok sofistike olmayan değişikliklerle konteyner gemisine adapte etmeye çalışıyor.

Navlunlar bu kadar artınca kuru yük gemilerinden hızlı dönüştürülmüş konteyner gemileri çıkmaya başladı. Bu da tabi sigortacıları tedirgin ediyor.

Bu konu ana gündemlerimizden biri bu. 2022 yılı şartları biraz da armatörlerin, tekne sahiplerinin aleyhine değiştirecekleri bir yıl olacak. Sektörü 2022’de prim artışıyla birlikte zorunlu bir sigortanın devreye alınacağı bir dönem bekliyor” dedi.

Dünya ticaretinden yüzde 90’a yakın bir pay alan deniz taşımacılığı bir yandan yükselişini sürdürürken, küresel salgınla başlayan ham madde ve navlun krizi Türk deniz taşımacılığını etkiliyor.

Son yıllarda yükselen standartlar, uluslararası regülasyonlar, dijital teknolojiye yapılan yatırımlar ve devreye alınan risk yönetimi sistemlerinin etkisiyle deniz sigortacılığı da pandeminin yarattığı zorlukları aşmak için etkin bir mücadele yürütüyor.

Sigorta Ekranı’nda Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın konuğu olan Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker, pandemi döneminde deniz ticaretinde yaşanan zorlukları denizcilik sigortaları açısından değerlendirerek sektörünün geleceğine projeksiyon tuttu.

Denizcilik sektörünün pandemi döneminde kapanmadığını, gemilerin ve limanların faaliyetlerine devam etiğini kaydeden Teker, “Uluslararası ticarette önemli bir yeri bulunan sektör tedarik için yük taşımaya devam etti.

Bu dönemde salgına ek olarak yaşanan büyük kazalarla da denizcilik sigortası büyük sınavlar verdi. Dünya sigortacılığında reasürörlerin maliyetlerini artıyor. Marmara’da küçük bir işletmeci bile bu durumdan payını alıyor.

Şu anda dünyada sigortacılarının yüzde 122 olan hasar prim oranı, yüzde 127’lerde seyrediyor. Bu durum 2022 yılında armatörlere prim artışı olarak geri dönecek” dedi.

Zorunlu sigorta geliyor

2022’nin Türk deniz sigortacılığında yeni bir zorunlu sigortanın devreye girdiği bir dönem olacağının altını çizen Teker, “Yakın zamana kadar Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan deniz turizmi ile ilgili olması gereken zorunlu sigorta, deniz taşımacılığında aranmıyordu. Turizm Teşvik Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle artık deniz taşımacılığı araçlarında da mecburi hale geldi. Bu yeni döneme hazırlık kapsamında gerekli çalışmaları yapıyoruz. Hatta dağıtım kanallarının neler olacağı konusu da çok önemli bir husus bizim için. Altyapı çalışmalarımızı yılbaşı sezonuna yetiştireceğiz” diye belirtti.

Kazalar reasürörleri etkiledi

İklim değişikliği nedeniyle doğal afetlerdeki artış, denizcilik sigortacılığında riskleri de artırıyor. Diğer yandan dünyada yaşanan kazalar nedeniyle yabancı dev reasürans şirketleri aldıkları pozisyonla risk yönetimini sıkılaştırdı.

“Süveyş Kanalı’nın 6 gün boyunca tıkanmasına neden olan Ever Given ile Sri Lanka açıklarında yanan X-Press Pearl gemilerinin yarattığı hasar, milyonlarca doları buldu” diyen Teker, bu hasarların doğrudan olmasa bile reasürans zinciri sebebiyle reasürörleri etkilediğini ifade etti.

Taşıma ücretlerindeki artış tüketicinin kapısına dayandı

Pandemi döneminde konteyner tedarikinde Uzak Doğu’ya giden konteynerlerin geri dönmemesi ve ihtiyaçların belli noktalarda değişmesiyle ithalat- ihracat rejimlerinde değişimler yaşandığına dikkat çeken Teker, “Pandemide konteynerlerin bir kısmı Uzak Doğu’da sıkıştı.

Karşılıklı konteyner ticaretinde çok ciddi sıkıntılar yaşandı. İhracat anlaşması yaptığımız halde ürünlerimizi gönderemedik. Bu durum bir konteynerin taşıma ücretini 4 katına kadar çıkardı. Bunun etkileri tabi son tüketicinin kapısına kadar dayandı” dedi.

Kiralardaki artış sigortayı etkiliyor

Konuyu yeni bir gelişmeyle örneklendiren Teker, “4750 konteyner konteyner kapasitesi olan bir gemiyi bir firma kiralamış.

Günlüğüne 195 bin dolar kira ödeyeceğini duydum. Bu korkunç bir rakam. Normalde günlük kira tutarının bunun 5’te 1’i, 6’da 1’i olması gerekir. Kiralardaki artış, sigorta tarafını da etkiliyor. Çünkü armatörler daha yüksek bedellerle gemilerini sigorta ettirmek istiyor” şeklinde konuştu.

Bireysel tekne kullanımı arttı

Pandemi ile birlikte deniz turizmine yönelik talepte bir artış olduğuna dikkat çeken Teker, Türkiye’nin deniz turizminde marka ülkelerden biri olduğunu belirterek, “Türkiye’de bireysel tekne kullanımında bir artış yaşanıyor.

Şu anda tekne üreticileri yok satıyor. Deniz turizmi çok büyük potansiyel barındırıyor. Üretimde en yeni teknolojiler kullanılırken deniz sigortacılığında yat sözleşmesinde kullandığımız yat sigortası formu 1987’den kalma.

Yeni yeni, şirketler müşterilerinin ihtiyaçlarına göre revize etmeye başladılar. Tekne sahipleri için teknelerine uygun sigorta şirketlerini tercih etmeleri, uygun aracı ve acentelerle çalışmaları büyük önem taşıyor” dedi.

“Bir hap yutup ertesi gün deniz sigortacısı olunmaz”

Tekne sayısındaki artışla birlikte deniz sigortacılığında uzmanlaşmanın da arttığını söyleyen Teker, Türkiye’de bilgi birikimi olan uzman eksperlerin bulunduğunu belirtti.

Eksperlerin de kendi aralarında farklı kategorilerde uzmanlaştıklarını dile getiren Teker, “Şu aşamada eksperlerimiz sayısal olarak yeterli. Biz acente konusunda oldukça hassas şirketlerden birisiyiz. Yeterli bir ekiple çalışmak bizim için çok önemli.

Çünkü rizikoyu doğru tanımlamadığınız zaman bilanço bol sıfırlı dolarlar haline gelmeye başlıyor Bu yüzden aracıların kendilerini geliştirmek için gayret göstermesi lazım. Bir hap yutup ertesi sabah deniz sigortacısı olarak uyanmak çok zor” dedi.

Her yıl prim üretimini 2’ye katlıyor

2021 yılının ilk 9 ayını değerlendiren Teker, “Şirketimizde yılın ilk 6 ayında döviz bazında yüzde 50 büyüme trendimizi koruduk. Türk lirası bazından baktığımız zaman her yıl 2 katına çıkan prim yönetimi hacmine ulaştık. Verimlilikte ve karlılıkta Türkiye’de örneği az görünecek seviyelere yükseliyoruz. Türk P&I,ufak ufak büyümeye başlaya başladı.

Ana amacımız sadece markamızı büyümek değil. Türkiye’de deniz sigortacılığının pazarının oluşması için altyapı çalışmaları yapmaya gayret ediyoruz. 150- 200 gemisi olan dünya çapındaki armatörlere verdiğimiz servis kalitesiyle pazarın itibarını destekliyoruz” diyerek Türkiye’de deniz sigortacılığının önünü açmaya yönelik çalışmalarda bulunduklarını belirtti.

“Dijital yatırımımızla sektörün önünü açtık”

P&I sigortacılığı ve denizcilik sigortası alanında Türkiye’de kurulan ilk ve tek şirket olarak gerçekleştirdikleri yatırımlarla denizcilik sigortasının gelişimine yön verdiklerinin altını çizen Teker, “Bu yıl denizcilik sigortalarında reasürans kapasitesini artırmaya yönelik gerçekleştirdiğimiz dijital yatırımımızla sektörün önünü açtık” dedi.

Teker, denizcilik sigortasında dijital yatırımların sağladığı kazanımlarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Konusunda 20 yılı aşkın deneyime sahip bir firmayla birlikte bir akıllı iş programı Business İnteelance oluşturduk. Şirketin bütün değerlerini datalarını anlık olarak takip edebiliyoruz. Fiyatlandırmamamızı hasar prim oranlarına göre belirlediğimiz kriterler ve grafiklerde anlık yönetebiliyoruz. Bu sayede de reasürans bulmakta zorluk yaşamıyoruz. Dünya reasürans piyasasında yaşanan daralmaya karşılık çok büyük bir avantaj sağladık. Giderek artan primlerin olduğu bir piyasada kendimize uluslararası piyasadan yer ayırdık. Şu anda müşterilerimizin yüzde 65’ i İtalyan, Alman ağırlıklı Batı Avrupalı müşterilerimizden geliyor. Bugün 17 ülke deniz sigortası satışı yapıyoruz.”

Sektörden yüzde 1 pay alıyor

Deniz sigortacılığı pastasından 1 dilim almak yerine yurt dışından aldıkları büyük ölçekli işlerle Türk deniz sigortacılığının katkı yapmayı ilke edindiklerini kaydeden Teker, “Deniz sigortacılığının sektörden aldığı yüzde 0.3 payı yüzde 1’e ulaştırdık. Bu aşamada henüz başlangıç noktasındayız” diyerek 2022 yılına ilişkin şu öngörülerde bulundu:

Denizcilik sigortası sektörünün uzun yıllardır çözülmeyi bekleyen sorunları olduğuna işaret eden Teker, “SDDK kalıcı ve büyük boyutlu sorunlardan sektörü kurtarmaya odaklanıyor. Biz sigortacıların küçük dokunuşlarla çok değişik şeyler yapabileceği gerçeğini ortaya koymaya gayret ediyoruz” dedi. Teker, konuya ilişkin şu örneği verdi:

Haksız rekabet sorunu çözüm bekliyor

“Yabancı sigortacılar Türkiye’de teminat sağlayabiliyor. Banka sigorta muamele vergisine tabi değiller. 100 liralık primi 100 lira olarak sigortalılara tahsil edebiliyorlar. Fakat biz yüzde 5’lik BSMV konusunda haksız rekabete tabii oluyoruz. Bunun bir adım ötesinde yabancı müşteriye, sigortalıya servis verip ülkeye doğrudan döviz girişi sağlarken haksız rekabete tabii oluyoruz. Bu konuda SDDK’nın düzenleme yapmasına ihtiyacımız var.”

“Marmara’yı çocuklarımıza bırakalım”

Denizlerde oluşan müsilajın deniz sigortacılığını olumsuz etkilediğine dikkat çeken Teker, “Bu sorun hala masanın üzerine duruyor. Kamu tarafında yaklaşık yaklaşık 133 kurum çözüm için bir araya geldi. Çevre Bakanlığı’na kadar çok geniş tabanlı bir çalışma grubu bu sorununu ortadan kaldırmak için uğraşıyor. Bu sıkıntıdan bir an önce kurtulmak en büyük dileğimiz. Marmara’yı çocuklarımıza torunlarımıza bırakamazsak, devre demezsek çok büyük bir suç işlediğimizi düşünüyorum” dedi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER