Deprem mağdurlarının yaşadıkları Zorunlu Deprem Sigortası’nın (DASK) ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu gösteriyor. Depremin yıkıcı etkilerini evlerinin tam ortasında yaşayanlar “DASK, yerinde ve zamanında yanımızdaydı” diyor.
Deprem Türkiye’nin gerçeği. Her an karşı karşıya kalınabilecek büyük bir risk… Depreme karşı en büyük kozumuz ise kuşkusuz Zorunlu Deprem Sigortası (DASK). 21 yıl önce kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK), bugüne kadar sigortalılara yaptığı toplam hasar ödemesi 900 milyon TL’ye ulaştı. Türkiye genelinde sigortalı konut sayısı 10 milyonu aştı. Sigortalılık oranını ise yüzde 58’e ulaştı. Hedef yüzde 100’e ulaşmak. Bunun için de DASK 2021 yılını seferberlik yılı ilan etti. Deprem mağdurlarının yaşadıkları da DASK’ın ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu gösteriyor. Depremin yıkıcı etkilerini evlerinin tam ortasında yaşayanlar “DASK, yerinde ve zamanında yanımızdaydı” diyor.
Sigortalı ev insana güven veriyor
Büyük bir yıkıma neden olan Van Depremi’nde herkes gibi zor günler yaşayan Salih Cebe’nin anlattıkları da DASK’ın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Depremden sonra 1 ay içinde bütün tazminatımı aldığını belirten Cebe, “DASK, yerinde ve zamanında yanımdaydı” diyor. Cebe, DASK’ın mutlaka yapılması gerektiğini ve sigortalı evin insana güven verdiğini söylüyor. Cebe, şöyle devam ediyor: “DASK yaptırmakla doğru bir karar vermişim. Van’da az bir şey yaşamadık. DASK görevlileri yerinde ve zamanında geldiler. Hiçbir sorun yaşamadım. Depremden sonra 1 ay içinde tazminatımı aldım ve başka bir eve yatırım yaptım. Herkesin DASK yaptırması lazım. Çünkü deprem ülkemizin gerçeği. İnsanlar, “Benim başıma gelmez” dememeli. İki evim vardı. İkisi birden yıkıldı. Ancak sadece biri sigortalıydı. Keşke ikisini de sigorta yaptırsaydım. DASK yaptırmadığım daireyi taksitle almıştım. Yıkılıp, elimden gitmesine rağmen hâlâ taksitlerini ödüyorum.”
Zor gün dostu olduğunu gösterdi
Yıldız ve Ahmet Alacan çifti de DASK’ın zor gün dostu olduğunu belirtiyor. Yıldız Alacan, “Sigortayı yatırdığımız zaman bana dar günde yardım edileceğine, para verileceğine inanmıyordum. Depremden önce eşime DASK yaptırdığı için sitem ettim. Fakat şuan her gün eşime “Sigortayı yatırdın mı? Günü geçmesin” diye soruyorum” açıklamasını yapıyor. Eşi Ahmet Alacan da “DASK yaptıranlar çok kar etti, DASK en dar günümüzde bize el uzattı, Sigorta yaptırmamış olsaydık gerçekten çok zor durumunda kalırdık” diyor. Deprem evi yıkılan Zeki Tunçtürk ise yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “DASK bize depremde o kadar faydalı oldu ki, yıkılan evlerimizin parasının tamamını aldık. DASK’ı düşünen insanlara bin defa teşekkür ediyorum. Az miktarda ödemeler yaparak, zor günde koca bir ev parası alıyorsunuz, DASK şart!”
DASK yüzde 58 yaygınlaştı, hedefimiz yüzde 100’e ulaşmak
“DASK olarak ülkemizde önemli bir misyonu yerine getirmeye çalışıyoruz. Deprem maalesef ülkemizin bir gerçeği ve bu konuda farkındalığı, bilinci artırmak zorundayız” diyen DASK Yönetim Kurulu Başkanı Mete Güler, şu açıklamayı yaptı: “Dünya’daki pek çok deprem riski taşıyan ülkeye baktığımızda, yüzde 58 oranında yaygınlaşan DASK açısından Türkiye iyi bir durumdadır diyebiliriz. Ancak hedef yüzde 100 yaygınlık olmalıdır. Depremleri yaşadıkça değil, depremler olmadan önlemlerimizi almaya mecburuz. Geçtiğimiz yıl bizleri kedere boğan iki büyük deprem hadisesi yaşandı. Keşke olmasa dediğimiz bu depremler sonucunda toplam 640 milyon TL tazminat ödemesi gerçekleştirerek vatandaşlarımızın yanında olduk. Vatandaşlarımıza, DASK poliçelerini ihmal etmeme konusunda bir kez daha çağrı yapmak istiyorum.”
Deprem, sigortacılık anlamında en hassas konulardan biri
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü ve DASK Yönetim Kurulu Üyesi Vedad Gürgen ise deprem dahil doğanın kaçınılmaz gerçeklerine dikkat çekiyor. “Deprem, sigortacılık anlamında en hassas konulardan. Ancak sel, heyelan gibi doğal afetlerle birlikte ne yazık ki insan eliyle ortaya çıkan felaketler de var” diyen Gürgen, depremin yıkıcı etkilerinin önüne geçmenin sağlam binaların inşa edilmesiyle mümkün olduğunu vurguladı.
Gürgen, bu noktada kentsel dönüşümün kritik bir öneme sahip olduğunu söylüyor. Gürgen şöyle devam ediyor: “Doğanın depremler gibi kaçınılmaz gerçekleri malumumuz. Ancak depremin yıkıcı etkilerinin önüne geçmenin sağlam binaların inşa edilmesiyle mümkün olduğu da ayrıca gerçek. Bu bilinç, 1999 depremiyle ancak kavranabildi. Maalesef, İzmir depreminde yıkılan bina sayısı 7 ancak kayıp sayımız neredeyse 200’lere yakın. Kentsel dönüşüm konusunun bu anlamda kritik öneme sahip olduğunun altını çizmek istiyorum.”
Marmara Depremi’nde oluşacak hasarı karşılayacak güçteyiz
Türk Reasürans Genel Müdür Yardımcısı ve DASK Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Turgut da DASK’ın her türlü senaryo üzerinde çalıştığına vurgu yaparak “DASK olarak bütün senaryolarımızı hazır tutmaya çalışıyoruz. Muhtemel büyük bir depremde en büyük yıkımın Marmara Bölgesi’nde olabileceğini öngörüyoruz ve DASK kapsamında sigortalanmış kaybın ortalama 40 milyar TL dolaylarında çıkacağını tahmin ediyoruz. Bu noktada DASK olarak bu hasarı karşılayabilecek güce sahibiz. Zorunlu DASK sigortasına sahip hanelerin oranı ülkemizde yüzde 58 seviyelerinde. Son 20 yılda yüzde 4 seviyelerinden bu noktaya geldik, önümüzdeki süreçte bu seviyeleri daha da yukarılara taşımak istiyoruz” açıklamasını yapıyor.
2020 yılında iki büyük deprem yaşandığını ve DASK’ın depremlerden sonra yürüttüğü başarılı operasyon sayesinde Türkiye genelinde Zorunlu Deprem Sigortası’nın öneminin daha iyi anlaşıldığını ifade eden Turgut, şöyle devam ediyor: “Son depremlerde hasar yönetimimiz ile birlikte poliçe sahibi vatandaşlara yaptığımız ödemelerin DASK’a duyulan güvenin temel unsurlarından olduğunu biliyoruz. Biz DASK olarak Zorunlu Deprem Sigortası ile bir güvence kumbarası oluşturuyoruz ve ülkemizin herhangi bir köşesinde deprem olduğunda o kumbaradan sigortalılarımızın yaralarını sarıyoruz.”
Marmara Bölgesi maalesef olası bir depreme gebe
Deprem konusunda Türkiye’deki uzman isimlerden Prof. Dr. Naci Görür ise “Marmara Bölgesi 1999 yılındaki depremlerin ardından bir sonraki deprem için bir tehdit alanı haline gelmiştir. Kuzey Anadolu fayının bir özelliği vardır; her nerede büyük bir deprem olursa, onun batısı bir sonraki deprem için hedef haline gelir. 1999 yılındaki depremler sonucu Marmara’nın altında sismik bir boşluk oluştu. Bu sebepten de Marmara Bölgesi maalesef olası bir depreme gebedir” yorumunda bulundu. Kentsel dönüşüm konusunda da değerlendirmelerde bulunan Görür “Kentsel dönüşüm konusunun temeline can emniyeti ve deprem güvenliği koyulmalı. Bir yerde kentsel dönüşüm yapılıyorsa rant değil başta can güvenliği olmak üzere, hız ve ekonomi konuları ön plana çıkmalı” dedi.
İzmir depreminde 340 milyon TL hasar ödemesi yapıldı
21 yıl önce kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK), bugüne kadar sigortalılara yaptığı toplam hasar ödemesi 900 milyon TL’ye ulaştı. DASK‘ın 27 Mayıs itibarıyla Elazığ merkezli depremde hasar gören Zorunlu Deprem Sigortası sahibi konutlar için yaptığı hasar ödemesi 300 milyon TL olurken; İzmir merkezli depremde hasar gören Zorunlu Deprem Sigortası sahibi konutlar için de 340 milyon TL tazminat ödendi. DASK, İzmir’de yaptığı ödeme ile kurum tarihinde tek bir depremde yapılan en büyük hasar ödemesi tutarına ulaştı.
Marmara yüzde 69 ile ilk sırada
Bölgesel bazda bakıldığında Marmara Bölgesi yüzde 69’luk sigortalılık oranıyla ilk sırada yer alırken; sigortalılık oranları Ege Bölgesinde yüzde 58, İç Anadolu’da yüzde 53, Doğu Anadolu’da yüzde 51, Akdeniz’de yüzde 50, Güneydoğu Anadolu’da yüzde 48 ve Karadeniz’de yüzde 46 düzeyinde seyrediyor. Türkiye genelinde yıllık prim ortalaması 163 TL ve depremde hasar gören Zorunlu Deprem Sigortalı evler için ödenecek en yüksek teminat bedeli ise 268 bin TL olarak hesaplanıyor.