Ailemizin 25 yıllık acentelik geçmişi sonrası 1999 yılında Sigorta ve Reasürans Brokerliği’ne başladığımızda en büyük sıkıntımız, yaptığımız işi potansiyel müşterilere anlatabilmek, kendilerinden alacağımız yetki belgesi ile onların temsilcisi olarak adeta, avukat ve mali müşavirleri gibi hareket ederek sigorta şirketlerine karşı bağımsız olacağımızı, ‘en iyi içerik ile en iyi primi’ teklif eden sigortacıları karşılarına getireceğimizi, hasar yönetimini kendileri adına yapacağımızı belirterek başarılı pazarlama yapabilmek, kendimizi tanıtabilmek idi.
Cenk Ecevit/ Hayatımız Sigortalı
Broker hangi fonksiyonu taşıyor?
Peki, geçmişteki bu çabalar karşılık buldu mu? Müşteri ve sigorta şirketi nezdinde sıfatımız nedir? Bugün geldiğimiz noktada broker hangi fonksiyonu taşıyor? Acenteler ne durumda?
Sektörün müşteriden yetki belgesini acente/broker ayrımı olmaksızın tüm aracılardan istemesini mi konuşmak lâzım, yoksa bazı sigorta şirketlerinin brokerlere de acenteler gibi üretim hedefi vererek gerekli poliçe üretimlerini sağlayamadıklarında uyguladıkları yaptırımları mı?
Müşterilerin hizmetten çok komisyon iadesi beklentisi ile yetki belgelerini üçer dörder acente ve brokerlere dağıtmasını mı, yoksa müşterisine doğru poliçeyi almak/satmak için uğraşan, teşkilatını kurmuş, nitelikli personel arayan ancak bulamayan aracıların insan kaynağı ve maliyet sıkıntılarını mı?
Bazı broker ve acentelerin gayri resmi şubeleşmelerini mi konuşmak lâzım, yoksa acente/broker/banka/direkt sigortacı fark etmeksizin internet üzerinden yapılan satışlardaki iskontoları mı?
Bankaların kurumsal- bireysel ayrımı yapmaksızın sigorta aracılığı faaliyetinde bulunmasının acente ve brokerlere etkilerini mi konuşmak lâzım, yoksa captive acente/brokerlik kavramını mı?
Kimi sigorta şirketlerinin teklif girişinden poliçe düzenlemesine tüm operasyonunu aynı acente gibi brokerin yapmasını istemesini mi (hatta çalışma için şart kılması) yoksa acentelerin maruz kaldığı zorunlu satış hedeflerinin yarattığı baskıları mı?
Broker ünvanı taşımakla beraber sigorta şirketi namına hareket edip tek taraflı poliçe satanı mı konuşmalı yoksa paylaşımlı iş yapan acentelerin tekli acentelik kavramını mı?
Ve belki de en önemli güncel sorunlar olan acente ile brokerlerin müşterilere trafik poliçesi alamaması ile 2022 de yaşanmaya başlanan kapasite problemleri sonucu yenileme poliçesine bile teminat bulamayan acente ve sigorta brokerlerinin iş paylaşımlarını mı konuşmak lazım?
Ülkemize ve reel sektöre katkılar sağlamak için çabalayan, yeni ürün getirmek için didinen broker ile müşterisine uygun maliyetli doğru poliçeyi satabilmek için çabalayan acenteye verilecek destekleri mi konuşmak lâzım, yoksa yukarıdaki sorunları mı?
Tüm sektör paydaşları elbet ki işini doğru yapmak için özen gösteriyor, fakat teori ile pratik arasında farklar, sektörel pratikler ve genel uygulamalar açısından bakıldığında daha yolumuz var…
Birlik’e ihtiyacımız var
Bu doğrultuda acentelerin TOBB SAİK ve sigorta şirketlerinin TSB çatıları altında çalışmalarının brokerler tarafında üyelik zorunluluğu olmayan dernek çatısı altında yürütülmesinin yetersizliği aşikar hale gelmiştir. Mesleği disipline ederek ön denetlemeyi sağlayacak, resmi merci ve makamların tek kapı ilkesi kapsamında muhatabı olacak ve resmi mercilerin düzenleyici kararlarını bütün brokerler için uygulanmasını sağlayacak bir Sigorta ve Reasürans Brokerleri Birliği’ne ihtiyaç bulunmaktadır.
Brokerlerin ‘Birlik’ yapısı içerisinde yapacağı düzenlemeler hem mesleğin daha sağlıklı büyümesini hem de işlerliğini sağlayacaktır.