1 Haziran’da Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Tebliği yürürlüğe girmişti. Tebliğin içerisinde sigortalıyı koruduğu kadar sigorta şirketlerini de koruyan maddeler olduğunu daha önceki yazımda belirtmiştim. Önce Ankara Barosu Danıştay’a başvurarak tebliğin iptalini istemişti. Şimdi de Türkiye Barolar Birliği Danıştay’a Yürütmeyi Durdurma talebi ile dava açtı.
Hukukun üstünlüğünü tabii ki tartışamayız. Avukatlar da yargının en önemli unsurları… Hazine Müsteşarlığı’nın trafik sigortaları ile ilgili Tebliği’nin özellikle avukatlar tarafından tepki görmesinin mutlaka bir nedeni vardır. Türkiye Barolar Birliği, bu tebliğin iptali için dava açtı. Dava dilekçesine şöyle bir göz gezdirdim; en çok trafik kazalarında vefat ölüm ve iş görememezlik nedeniyle ödenen tazminatlara itirazlar olduğunu fark ettim.
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, bedeni hasar tazminatları mağdur kişilere en doğru biçimde ödenmeli. Bu konuda uluslararası kabul görmüş kriterler ülkemizde de uygulanmalı. Bu tazminatlar aktüerler tarafından hesaplanıyor. Tazminatların hesaplanması konusundaki uygulamalar, şirketten şirkete değişim gösteriyordu. Yeni Tebliğ ile bu hesaplamanın Hazine’nin ön göreceği kriterlere göre yapılması sağlanacaktı. Bildiğim kadarıyla da Hazine Müsteşarlığı bu tazminatların en üst seviyeden ödenmesi konusunda hassas.
Herkes aynı yarışta
Bu bedeni hasar tazminatları geriye dönük talep edildiği için birtakım çevreler için bir gelir kapısı oldu. Avukatlar da işi gücü bırakıp kaza takibine ve mağdur kişilerin yakınlarına ulaşmak için sigorta şirketleri ile yarış haline girdiler. Hatta çok ünlü eski futbolcuların bile Türkiye genelinde bürolar kurarak bu organizasyona girdikleri bir başka iddia. Ve bunun yanında trafik kazaları sonrası poliçeyi hazırlayan ve sigortalıları yakından tanıyan acentelere de alınacak tazminattan pay teklif edenlerin olduğunu duyuyoruz. Kazanılan dava sonrası dosyayı kapatmak için tazminatı hemen ödemek isteyen sigorta şirketi yetkilisine bir avukat arkadaşımın “Yok, icra yolu ile alacağım” cevabını duyduğumda, “Yuh artık demiştim. Bu girişim ile tazminat miktarı yüzde 10-20 artarken paranın bu kısmının mağdur yakınlarının cebine girip girmediği bir başka soru işareti.
İşi ehline bırakmak en doğrusu
Gelecek haftalarda işin ayrıntılarına gireceğim ama işi, tazminatların hesaplanması konusunda eğitim görmüş aktüerlere teslim etmek en doğrusu değil mi? Bu tebliği hazırlayan Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü’nün de bir hukukçu olduğunu unutmayalım. Bence burada ne sigortalı ne avukat ne de sigortacılar mağdur olmamalı. Bu konuda ortak bir yol bulunmalı; Hazine ile avukatlar, hatta Adalet Bakanlığı bir ortak çalışma yapmalı. Tazminatların ödenmesi konusunda kriterler belirlenmeli. Ve belki de İsrail’de olduğu gibi sigorta şirketleri tazminat taleplerini sadece avukatlar kanalında geldiğinde kabul etmeli ve dosya başına sabit belirli bir ücret ödemeli. Sigortacı avukat savaşları bakalım ne kadar daha sürecek… Tüm okurlarımın Ramazan Bayramı’nı kutlarım.
CAN KANTAR / DÜNYA