TARSİM’in yeni genel müdürü Bekir Engürülü, katıldığı bir TV programında, kurumun gelecek dönem hedefleri ile ilgili önemli bilgiler verdi. ‘Tarım sigortasız olmaz” diyen Engürülü, primlerin düşürülmesine yönelik de çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi Genel Müdürü Bekir Engürülü, katıldığı “Bakış” programında TARSİM’de yeni dönemde hedeflenen çalışmalar ve projelerle ilgili önemli bilgiler verdi. TARSİM’in kuruluş amacını üreticinin zararını karşılayarak, tarımın sürdürülebilirliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Engürülü, “Kar amacı yok. Bu nedenle, üreticimizin acaba kaybımız karşılanmayacak mı şeklinde endişe etmesine hiç gerek bulunmuyor. Eksperler de alanında bilgili ve sürekli olarak eğitime tabi tutulan kişiler. Eksiklerimiz elbette olabilir. Biz bunları hızlıca tespit edip, gidermeye gayret ediyoruz. Üreticimiz artık az çok nerede riskle karşı karşıya kalacağının bilincinde. Tarım sigortasız olmaz. Primlerin düşürülmesine yönelik çalışmalarımız da olacak” diye konuştu.
Sözleşmeli üretim modelinde tarım sigortasının önemli bir yeri olduğunun altını çizen Engürülü, “Sözleşmeli tarım ürünlerine ve üretim varlıklarına tarım sigortası zorunlu hale geldi. Bu kapsamında, ben üretici olarak ne üreteceğimi biliyorum ve kime satacağımı biliyorum. Tarım sigortası ile bu süreçteki üretimim güvence altında. Ülkemizdeki üretimin sürdürülebilirliği açısından son derece önemli bir uygulama. Bakan Prof. Dr. Vahit KİRİŞCİ’nin de bu Kanun’un çıkarılarak, uygulamanın hayata geçirilmesinde çabaları bulunuyor. Yönetmeliği de en kısa sürede yayınlanarak, yürürlüğe girecek. Tarım sigortası da bu süreçte üründe bir kayıp olursa noktasında devreye girecek ve üreticinin zararını karşılayacak” dedi.
Deprem bölgesinde ödemelerimizi tamamladık
Bugüne kadar depremden zarar gören üreticilere 30 milyon TL hasar ödemesi gerçekleştirdiklerini belirten Engürülü, “Deprem sebebiyle özellikle Hayvan Hayat Sigortaları branşında zararlarımız çok oldu. Bitkisel üretimde fazla kayıp yaşamadık. Özellikle arazilerdeki kaymalardan kaynaklı küçük çaplı kayıplar meydana geldi. Deprem bölgesindeki illerde zarar gören sigortalı üreticilerimize yaklaşık 30 Milyon TL hasar ödemesi gerçekleştirdik ve ödemelerimizi tamamladık. Çok sevindirici bir gelişmedir ki; tarımsal düzen bu bölgede yeniden rayına oturmaya başladı ve tarım sigortasının da bu süreçte önemli bir rolü oldu. Hayvan Hayat Sigortaları branşında şunu bir kez daha anladık; hastalık riskinin de dâhil olduğu geniş kapsamlı sigorta yaptırılmasa dahi, hayvancılıkla uğraşan yetiştiricilerimizin mutlaka dar kapsamlı dediğimiz, yani deprem, heyelan, yıldırım düşmesi, sel-su baskını, vb. gibi doğal afet risklerinin yer aldığı dar kapsamlı tarife ile sigortasını yaptırmaları son derece önemli. Devletimiz de zaten, yem, vb. destekleri diğer branşlar için verdi. Biz de zararları hızlıca telafi ederek, bu bölgedeki tarımın sürdürülebilirliğine katkıda bulunmuş olduk” diye konuştu.
En önemli tanıtım ödenen tazminattır
Tarım sigortalarında bir bölgede zarar meydana gelirse, o zararın hemen akabinde hareketlenme olduğuna dikkat çeken Engürülü, “Doğal olarak, bu bölgede deprem sonrasında Hayvan Hayat Sigortalarında bir artış oldu. Sigortacılıkta en önemli tanıtım, ödenen tazminattır. Ödenen tazminat arttıkça, üreticiye tarım sigortasını daha kolay bir şekilde anlatmış oluyorsunuz” dedi.
Hasar durumuna göre eksperin gelme süreleri farklı olabilir!
TARSİM olarak, herhangi bir hasar meydana gelmesi olasılığına karşı her zaman hazırlıklı olduklarının altını çizen Engürülü, tarım sigortaları ile ilgili üreticilerin dikkat etmeleri gereken bazı konulara ise şöyle dikkat çekti: “Eksper sayımız, hem Bitkisel Ürün Sigortaları hem de Hayvan Hayat Sigortaları branşında yeterli. Ancak burada değinilmesi gereken önemli bir husus var. Bu durumu bir örnekle açıklamak isterim. Portakalda don zararı meydana geldiğini varsayalım. Portakalda don zararı meydana geldiğinde ve siz eksperleri alana ertesi gün yönlendirdiğinizde don hadisesinin emareleri tam olarak tespit edilemez. Ancak 3-4 gün geçtikten sonra üründe kahverengileşme ve kristalleşme meydana gelir. Tadı da acımtırak olur. Bu nedenle, hasarın tam olarak tespit edilebilmesi açısından, bazı ürünlerde ve risklerde, eksperin tespitini erken bir dönemde gerçekleştirmesi çiftçimizin lehine bir durum değil. Aynı durumu, dolu hadisesi için örneklememiz gerekirse; örneğin Malatya’da dolu hasarı var. Doludan hemen sonra eksper alana gidip, ürünü incelediğinde, dolunun vurduğu yerde hücrelerde henüz bozulma olmadığı için zarar olmadığı gibi bir durum ortaya çıkabilir. Buna karşılık, 4-5 gün sonra gidildiğinde, dolunun vurduğu hücrelerde deforme olacağı ve kahverengileşme meydana geleceği için hasar olduğu net olarak görülebilecektir. Keza selde de aynı durum söz konusu. Seranın konstrüksiyonuna verdiği zarar hemen tespit edilebiliyor. Ancak seranın içindeki bitkiler hemen etkilenmiyor. Selden almış olduğu etkiye bağlı olarak, belki 20-25 gün sonra üründe ve bitkide zarar görme söz konusu oluyor. Özellikle mantari hastalıkların gelişmesinden dolayı… Buna karşılık, yangında eksperlerin hemen ve en kısa süre içerisinde alana gitmelerini sağlıyoruz. Çiftçimiz bir hasar meydana geldiğinde haklı olarak, eksper hemen gelsin ve işlemlerini tamamlasın istiyor. Ancak işin doğası gereği bu durum riske ve ürüne göre farklılık gösteriyor. Biz bu durumu göz önünde bulundurarak hareket ediyoruz.”