16 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

Doğayı korumaya sayısal bir değer biçebilir miyiz?

Dünyayı paylaştığımız canlılar ve biz günden güne ciddiyeti artan bir iklim değişikliği tehlikesi ile karşı karşıyayız. Dengesini yitiren iklim rejimleri, kirlenen doğal kaynaklar ve nesli tükenme riski altında olan yüzlerce hayvan türü…

Bütün bunların somut örneklerini görmek için Kutuplara gitmeye, eriyen buzullara bakmaya gerek yok aslında.

Kafamızı camdan dışarı uzatmamız, kendi evimizde neler olduğuna dikkat etmemiz yeterli. Marmara Denizi’ni kaplayan deniz salyasına baktığımızda bile iklim değişikliğinin devasa etkilerini görebiliyoruz. Peki ya bütün bunlar karşısında harekete geçmek neden önemli? 

İklim değişikliği tehdidi karşısında doğayı korumak yalnızca aktivistlerin yarattığı kamuoyuna yanıt vermek yahut uluslararası arenada siyasi prestiji arttırmak anlamına gelmiyor. Doğayı korumak ve iklim değişikliğine karşı savaşmak aynı zamanda insan yaşamını ve insanların yaşam standardını, refahını ve küresel ekonominin devamlılığını sağlıyor.

Bunun farkına varan birçok ülke maliye politikalarını oluştururken iklim değişikliğini dikkate almaya başladı. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da 32. Finansal İstikrar Raporu’nda iklim değişikliğinden kaynaklanan finansal riskler ve çevreci finans konularına değindi.

Salgın ve bulaşıcı hastalıklar ilk sırada

AXA’nın her yıl dünyanın karşı karşıya olduğu riskleri ele aldığı ve dünyanın dört bir yanından binlerce uzmanın görüşleriyle hazırlanan Gelecek Riskleri Raporu da buna değiniyor. Gezegeni nelerin beklediğini, nelere karşı önlemler alınması gerektiğini detaylı bir şekilde inceleyen bu raporda, geçtiğimiz yıla kadar dört yıldır üst üste en büyük risk iklim değişikliği olarak değerlendiriliyordu.

Bu yıl ise dünyayı sarsan COVID-19 pandemisinin de etkisiyle salgın ve bulaşıcı hastalıklar ilk sıraya yükseldi. İklim değişikliği ise ikinci sıraya geriledi. 

Oysa temelde bu riskleri birbirinden ayrı düşünmek imkânsız. Bu noktada raporun ortaya koyduğu çok önemli bir kavram var: “risklerin bağlantılılığı”. Bu kavram risklerin birbirinden beslenen olgular olduğunu ifade ediyor. İklim değişikliğinin tek başına bir risk olmadığı, etkisinin iklimin ve çevrenin ötesine geçtiği anlamına geliyor.

İklim değişikliği biyolojik çeşitlilik kaybından ekonomik bozulmalara, salgın hastalıklardan doğal afetlere kadar pek çok riskle doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılı. Bütün bunların arasında bir sebep-sonuç ilişkisi var ve işin nihayetinde tüm yollar iklim krizine çıkıyor.  

Hepsi iklim değişikliğinin bir parçası

Mesela iklim değişikliği sonucu ormanlar ve denizler gibi doğal yaşam ekosistemlerinin tahribi hayvanların habitatlarının yok olmasına ve hayvanların göç etmelerine, şehre inmelerine sebep oluyor.

Bütün bunlar sonucunda ise aslında birbirinden ayrı gayrı iken gayet sağlıklı işleyen iki ekosistem, kent ve yaban, karşılaşıyor ve insanlar hiç tanımadıkları mikrop ve virüs gibi patojenler ile daha fazla temas ediyor.

Yarım asırdır dünyayı kasıp kavuran çeşitli bulaşıcı hastalıkların yaklaşık yüzde 70’inin hayvanlardan insana bulaştığı biliniyor. COVID-19, SARS, Kuş Gribi, Ebola ve HIV… Bu salgınların ise dünyaya ciddi bir ekonomik maliyeti var.

Bütün bunların hepsi iklim değişikliğinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Bu durumda iklim değişikliğine karşı savaşmak olası pandemileri önlemek ve ekonomik riskleri bertaraf etmek anlamına da geliyor.

Science dergisinde yayınlanan bir bilimsel araştırma bu doğrultuda önümüzdeki on yıl içinde doğayı koruyarak olası pandemileri önlemenin yıllık maliyetinin 26 milyar dolar, yani COVID-19’un neden olduğu finansal hasarın sadece yüzde 2’si olduğu tahmininde bulunuyor.

Gelecek Riskleri Raporu 2021

Öte yandan hem iklim değişikliği hem de aşırı avcılık faaliyetleri hayvanlar alemindeki besin zincirini bozarak bazı türlerin nüfusunun orantısız artmasına; yerli olmayan bazı türlerin ait olmadıkları habitatları işgal etmesine yol açıyor. Bu biyolojik istilalarının her biri de her yıl on milyarlarca dolarlık kayıplara neden oluyor.

Paris-Saclay Üniversitesi Vakfı’nın AXA Invasion Biology Kürsüsü tarafından finanse edilen InvaCost veri tabanına dayalı bilimsel çalışmalara göre istilacı türler dünya ekonomisine son kırk yılda yaklaşık 1,3 trilyon dolar mali zarar verdi. 

İklim değişikliğini ve doğanın tahribatıyla birlikte ortaya çıkacak çevresel ve ekonomik sonuçları önlemek elimizde.

İnsanlığın gelişimi adına insanlık için önemli olanı korumak üzere çalışmalarını sürdüren AXA küresel bilgi üretimini ve ilgili teknolojileri destekleyerek iklim değişikliği ve doğanın tahribatı karşısında doğanın yenilenmesine katkı sağlıyor.

AXA Araştırma Fonu ile bilim insanları ve akademisyenlerin çevre, sosyoekonomi ve sağlık alanlarındaki çığır açan çalışmalarına kaynak veren AXA’nın bu yatırımı birçok alanda üretilen farklı projeler ile dünyaya faydalı dönüşler yapıyor.

69’dan fazla ülkede 2.500 kez indirildi

Örneğin AXA Araştırma Fonu araştırmacılarından biri olan Kelvin Peh’in geliştirdiği, kalkınma projelerinde biyolojik çeşitliliğin dikkate alınmasına yardımcı olan bir araç olan Ekosistem Hizmeti Saha Tabanlı Değerlendirme için Araç Seti (TESSA) doğanın korunmasının yarattığı ekonomik değeri somutlaştırıyor. Özellikle bir arsanın değerini ve restorasyonunun maliyetini değerlendirmek isteyen fakat uzman olmayan kişilere yönelik geliştirilen TESSA sayesinde AXA müşterileri portföylerinin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisini değerlendirebiliyor ve buna göre kararlar alabiliyor.

Araç, şu ana dek 69’dan fazla ülkede 2.500 kez indirildi. Bu sayede hem STK’lar hem kamu organları hem de özel sektörden paydaşlar yatırım ve faaliyetlerinin uzun vadeli potansiyel etkilerini görebildi.

Nihayetinde son kararı vermek insana kalsa dahi TESSA gibi doğanın değerini mali açıdan somutlaştırarak risk yönetimine yardımcı olan teknolojiler insanın ekonomik faaliyetlerini doğaya en az zarar verecek biçimde şekillendirmesine rehberlik ediyor.

Bütün bunların arasından insanlık için çıkan bir ders var; insanların bugüne kadar ektiği, biçtiği, yemeğini, suyunu, evinin ısınını elde ettiği doğanın ekonomik değerinin farkına varması ve bu değeri korumaya başlaması gerekiyor. Aksi halde hem mevcut doğal ekonomik sermaye kaybolacak hem de iklim değişikliği ve doğa tahribatı sonucu ortaya çıkan yepyeni tehlikeler dünya ekonomisini baltalayacak.

AXA Sigorta olarak tam da bu farkındalıkla yalnızca global bilgi üretimini desteklemekle kalmıyor; dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlar konusunda sorumluluk üstleniyor ve iklim değişikliğine karşı üzerimize düşeni yapıyoruz.

Neler yaptığımıza göz atmak için Sürdürülebilirlik sayfamız burada!

Kaynak: AXA Sigorta

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER