Towers Watson’ın dünyanın farklı bölgelerindeki birleşme ve satın alma anlaşmalarına yönelik gerçekleştirdiği araştırma dikkat çekici bulguları ortaya koyuyor. Buna göre Avrupa’daki anlaşmaların sayısı üst üste iki çeyrektir artarken, Türkiye yatırım çekmeye devam ediyor.
Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketi Towers Watson’ın “Üç Aylık Anlaşma Performans İzleme” (QDPM) raporuna göre, Avrupa’da tamamlanan* birleşme ve satın alma anlaşmalarının sayısı, geçtiğimiz yılın son döneminde görülen ani düşüşün ardından toparlanma sürecine girdi. Towers Watson’ın Cass Business School ile ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Avrupa’da 2014’ün ikinci çeyreğinde yapılan anlaşmaların sayısı, bugüne dek tamamlanan 100 milyon doların üzerindeki 34 anlaşma ile bölgede son iki yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Towers Watson EMEA Birleşme ve Satın Alma İşlemleri Lideri Steve Allan şunları söyledi: “Avrupa’daki birleşme ve satın almaların sayısı, 2013 boyunca devam eden ve yıl sonunda dip noktaya ulaşan kesintisiz gerileme sürecinin ardından normal seviyelere dönmüş görünüyor. Hedefe giden yolda daha fazla şirketin inorganik büyüme stratejilerine hazırlanmasıyla birlikte, içinde bulunduğumuz çeyrekte kurumsal güvenin yeniden güçlendiğini görüyoruz.”
Ayrıca araştırma 2014 yılı içiresinde bugüne dek dünya genelinde satın alma yapan şirketlerin belirgin bir şekilde pazar ortalamasından daha iyi performans gösterdiklerini ortaya koyuyor. Küresel çapta satın alma yapan şirketlerin bugüne kadarki pazar endeksinin 7,9 yüzde puan üzerinde performans sergilediği görülüyor. Avrupa’da ise satın alma yapan şirketler bölgedeki endeksin 3,1 yüzde puan ötesine geçmiş bulunuyorlar.
Araştırmada Türkiye ile ilgili anlaşmalar da yer alıyor. Araştırmanın başladığı 2008 yılından bu yana QDPM verilerine daha geniş bir açıdan bakıldığında, Türkiye’ye yatırım yapan satın alıcı firmalar için bazı belirgin trendler ortaya çıkıyor:
Söz konusu anlaşmalar, satın alma yapan çoğunluğunu Avrupa merkezli kurumların oluşturduğu yabancı şirketler tarafından yönlendirilme eğilimindeler. Araştırma kapsamında, Türkiye’deki hedef şirketlerin Türk alıcılar tarafından satın alınmasıyla neticelenen bazı büyük çaplı anlaşmalar olmasına rağmen bunlar istisna niteliğindeler. Genellikle Türkiye’deki birleşme ve satın almalar ülkeye gelen yabancı yatırımcılar tarafından yönlendirilen bir pazar konumunda bulunuyor.
Anlaşmalar çeşitli sektörlerdeki hedef şirketleri kapsasa da, ağırlıklı olarak finansal hizmetler sektöründe yoğunlaşıyor.
Türkiye’de satın alma yapan tipik bir şirket, bu araştırmanın finansal hizmetler açısından küresel performans anlaşma sonuçlarıyla uyumlu bir şekilde bölgesel endeksin üzerinde bir performans ortaya koyuyor.
Towers Watson Türkiye Genel Müdürü Süha Alıcı şu noktalara dikkat çekti: “Küresel ve bölgesel olarak bakıldığında, satın alma yapan şirketlerin bu çeyrekte de pazarın üzerinde bir performans sergilediklerine şahit oluyoruz. Bu trend yaklaşık iki yıldır her çeyrek devam ediyor. 2008 yılından bu yana düzenli olarak yapılan araştırmanın sonuçlarına baktığımızda ise bunun oldukça oturmuş bir model olduğunu görebiliyoruz. Özellikle Türkiye’deki şirketleri hedefleyen satın alıcıların rakamlarına baktığımızda da bu trendin geçerli olduğu ortaya çıkıyor. Genellikle Türkiye’ye yatırım yapmayı hedefleyen uluslararası kurumların oluşturduğu söz konusu satın alıcılar, güçlü geri dönüşler alıyor ve performans anlamında benzerlerini geride bırakıyorlar.”
Süha Alıcı sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de satın alma yapmayı hedefleyen uluslararası kurumlar yerel istihdam ortamını ve uluslararası bir organizasyona Türkiye’den işgücünü dahil etmenin doğurabileceği zorlukları ve aynı zamanda Türkiye’de yeni satın alınmış bir şirkette değişim gerçekleştirmenin uygulanabilirliğini göz önünde bulundurmalıdır. Araştırmamız, söz konusu zorlukları yönetebilme yeteneğinin yanı sıra bunu kavrayan ve bu durumu dikkate alarak hareket eden satın alıcı şirketlerin daha iyi performans ile ödüllendirildiğini gösteriyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, dünyada nerede olursanız olun, birleşme ve satın alma konusunda hesaplanmış riskleri almaya hazır olan cesur şirketler, daha korumacı yaklaşım sergileyen emsallerinden devamlı olarak daha yüksek performans sergiliyor ve bu yaklaşımın faydasını görüyorlar.”
Küresel çaptaki araştırma farklı sektörleri içeren anlaşmaların, aynı sektör içinde yapılan anlaşmalardan genelde daha iyi performans sergilediğini gösteriyor. İki anlaşma da endeks ortalamasının üzerinde olmasına rağmen, farklı sektörleri içeren anlaşmalar bu yıl endeksin 15,8 yüzde puan üzerinde seyrederken, aynı sektör içindeki anlaşmalar daha mütevazı bir kazanımla endeksin 4,4 yüzde puan üzerinde yer alıyor.
Küresel araştırmanın sonuçlarına göre daha büyük ölçekli anlaşmalar (1 milyar dolar ve üzeri değere sahip olanlar) orta ölçekli anlaşmalardan daha iyi performans sergiliyor. Yıl içerisinde büyük anlaşmaların, 7,3 yüzde puan olan 1 milyar dolar sınırının altındaki anlaşmalarla kıyaslandığında 8,8 yüzde puan daha iyi performans elde ettiği görülüyor.
*En az 100 milyon dolar seviyesindeki tamamlanmış birleşme ve satın alma anlaşmaları.