Allianz Türkiye, operasyon merkezi olarak faaliyete geçirdiği Allianz Kampüs yatırımıyla köklerini İzmir’e de saldı. Allianz Kampüs, çalışanlarına sağladığı imkânlar ve doğa dostu özellikleriyle dikkat çekiyor. Nisan ayından beri faaliyette olan bina sayesinde şirkette verimlilik şimdiden arttı.
SİGORTAMEDYA ÖZEL
Allianz Türkiye, yeni operasyon merkezi yatırımı Allianz Kampüs ile İzmir’e köklerini saldı. 27 Nisan’da açılışı yapılan ve aynı zamanda doğa dostu olan binada bugün 745 Allianz çalışanı var. Allianz Türkiye’nin İstanbul’daki genel merkezi Allianz Tower gibi LEED platinum sertifikalı olan ve bölgenin doğasına göre enerji tasarrufu yapacak şekilde dizayn edilen bina toplam 17 dönüm üzerinde yer alıyor. İçinde Allianz çalışanları için spor imkânlarından, fazla su tüketmeyen bitki türlerine ve küçük bir koruya kadar birçok özelliği bir arada bulunduran binanın en önemli özelliği ise girişinde bulunan 700 yıllık bir zeytin ağacı. Bu ağacın hikayesi de oldukça ilginç. Allianz çalışanları tarafından şirketin İzmir’e kök salacağının da bir işareti olarak görülen ve daha önce köklerinden ayrılmış olan bu ağaç Ödemiş’ten sahiplenilerek binanın girişine dikilmiş. Allianz Türkiye Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Ofisi Direktörü Burçun İmir, “Bu ağacı kök salışımızı temsil etsin diye sahiplendik. Biz buraya kök salarken geçen ay bir kedi geldi ve bu ağacın gövdesinde yavruladı. Bence artık burası bizim gerçekten yuvamız oldu, köklerimiz İzmir’e kadar uzandı” dedi.
Hayatımız Sigortalı Dergisi olarak Nisan ayında açılışı yapılan Allianz Kampüs’ün ilginç özelliklerini ve taşınma hikâyesini Allianz Türkiye Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Ofisi Direktörü Burçun İmir’den dinledik. İmir’in Allianz Kampüs için yorumu ise oldukça ilginç: “Allianz Kampüs, İstanbul’dan taşınan arkadaşlarımızla İstanbul’un tecrübesini, yeni işe alım yaptığımız İzmirli arkadaşlarımızın dinamikliğini, gençliği ve çevikliğini buluşturan yuva gibi, içinden çıkmak istemediğimiz bir yaşam ve çalışma alanı oldu.”
Öncelikle Allianz’ın operasyon merkezi için neden İzmir’i seçtiğini soruyoruz. İmir ise, bu sorumuzu, “İzmir’den daha iyi neresi olacaktı ki?” şeklinde cevaplayıp detayları şu şekilde anlattı: “Neden İzmir olmasın? Çünkü biz İstanbul’daki çalışanlarımızın bilgi birikimini kaybetmeden İzmir’e taşınmak istedik. Çalışanlarımıza da bunu anlattık. Taşınacak departmanlardaki arkadaşlarımızın hepsine bu imkân tanındı. Bütün çalışmalar ona göre yapıldı. Ama çalışanlarımızın yüzde 30’u gelmeyi tercih etti. İstanbul’daki hayat standartlarını koruyan, hala bir liman şehri olduğu için canlı bir ekonominin olduğu bir Metropol İzmir. Çalışanlarımızın ailelerini getirdiğinde çok iyi okullar bulabileceği, çalışırken emeklilik için hayal edilen hayatı yaşayabileceği bir şehir…Başka şehirler de seçilebilirdi tabii ama yeni çalışanlarımızın rahat köklenebileceği, eski çalışanlarımızın da köklerini buraya taşıyabileceğine inandığımız şehir İzmir oldu.”
İş verimliliğinde gözle görülür artış
Allianz Kampüs’e taşınmayla birlikte belli iş alanlarında iş verimliliğinin de ciddi oranda arttığına dikkat çeken İmir, konuyla ilgili şunları söyledi: “2018 yılında önceki yıla kıyasla hasar yönetimimizde müşteri şikayet oranı yüzde 45 azalırken, acente memnuniyet oranımız yüzde 4 arttı. Çağrı Merkezinden hizmet alan müşterilerimize yaptığımız Müşteri Memnuniyeti Anketi sonuçları 5 üzerinden ortalama 3.40 iken 4.26 seviyelerine yükseldi. BES satışı çalışan başı prim üretimimiz yüzde 45 arttı. Dış arama ekiplerimizde İstanbul’a göre katkı payı tahakkuk artışımız çalışan başına yüzde 25 arttı. IMI Conferance ve Life Dergisi tarafından düzenlenen en iyi çağrı merkezi ödüllerinde Sigorta sektöründe ‘en beğenilen çağrı merkezi’ seçildik.”
Global CEO’dan övgü
“Allianz Grubu CEO’muz Oliver Baete açılışa geldiğinde binayı gezdi ve açılışta Baete’ye kendi ülkesindeki gazetecilere söylediği bir söze referans yaptı” diyen İmir, “Baete, Allianz Grubu 10 yıl sonra neye benzeyecek? Şeklinde sorulan soruya, ‘Gidin Türkiye’ye, İstanbul’a, İzmir’e bakın, neye benzeyeceğimizi görürsünüz’ diye cevap vermiş. Türkiye’de performans üretiminde çeviğiz. Hızlı ve verimliyiz. Stratejik kararları iş işten geçmeden alabiliyoruz. En büyük gücümüz riskleri erkenden görebilmemiz. İzmir bu güçlü yönlerimizi daha da parlatıyor.” şeklinde konuştu.
Risklerimizi yönetmek için taşındık
İmir’e göre bu taşınma şirketin bölünmesi değil aslında çoğalması, genişlemesi. Taşınmayı Allianz’ın büyüme öngörüleri çerçevesinde risklerini yönetmek olarak açıklayan İmir, şunları söyledi: “Biz risk yöneten, risk ölçen, başka firmalara kendi risklerini öngörmeleri için destekte bulunan, çözüm üreten bir şirketiz. Müşterilerimiz için yaptığımızı kendimiz için yapmamamız düşünülemezdi. Dolayısıyla İstanbul her koşulda çok büyük bir şehir ve ticaretin merkezi ama aynı zamanda deprem riskini de içinde barındıran bir megaşehir. İş sürekliliği çerçevesinde bizim de kendi riskimizi yönetmemiz gerekiyordu. Çünkü bir gün bir afetle karşı karşıya kalırsak, sigortalılarımız için ‘Allianz Seninle’ derken gerçekten Allianz’ın onlarla olmasını sağlayacak, operasyonu yönetecek kişiler bu merkezde bulunuyor.”
Sanatın ve gençlerin destekçisi
Allianz Türkiye, sanata verdiği destekle de tanınıyor. Şirket bugün İstanbul Bienali’nin ve İstanbul Modern’in destekçileri arasında. Bienal zamanı 6 ay boyunca Bienal için çalıştıklarını belirten İmir, “Güncel sanatı takip etmeye ve desteklemeye çalışıyoruz. Allianz Tower ve Allianz Kampüs’teki eserlerde genç sanatçılara ağırlık verdik. Bize özel tasarlanan eserler de mevcut. Allianz Grubu’nun gelecek nesilleri cesaretlendirme programında olduğu gibi, biz de yaptığımız tüm sponsorluk ve destek işlerinde gençlerle çalışıyoruz. Bunun iyi bir örneği Türkiye’nin ilk kurumsal youtuber’ı olan, müzik, muhabbet ve eğlenceyi harmanlayan 27 milyon tekil kullanıcıya ulaştığımız Allianz Motto Müzik kanalımız. Yaşı biraz daha küçülttüğümüzdeyse çocuklarımız için 8 yıl sürmesini umduğumuz, uzun soluklu, bir kurumsal sosyal sorumluluk programı olan Allianz Motto Hareket’i yeni lanse ettik. Bu programdaki amacımız da çocukların spor ve hareket yoluyla sağlıklı bir yaşam sürmeleri için fiziksel aktiviteden bilgilendirme yapmak” dedi.
Her mevsim çiçek açan bina
Binanın mimarisi ise dünyaca ünlü Swanke Hayden Connell‘a ait olduğunu kaydeden Allianz Türkiye Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Ofisi Direktörü Burçun İmir ayrıca peyzaj mimari konusunda da kapalı alana kadar yeşil alanlara önem verdiklerini anlattı, her mevsim çiçek olacak şekilde, su tüketmeyen yeşili bol bitkilerden peyzaj tasarım yapıldığını söyledi. İmir, bulundukları bölgenin havaalanına yakın olmasının İstanbul’dan ve İstanbul’a seyahatler açısından önemli bir avantaj olduğunu belirterek, bulundukları Gaziemir İlçesinin hergün daha da geliştiğini gözlemlediklerini söyledi. İmir, “Önceden serbest bölgeyken şimdi prestijli rezidansların ve iş merkezlerinin inşası dikkat çekiyor. Eminim 5-10 yıl sonra seçtiğimiz lokasyonun kıymeti daha iyi anlaşılacak” dedi.
Taşınma döneminde eski-yeni çift vardiya yaptık
Taşınma sırasında şirkette tüm yöneticiler ve çalışanlar olmak üzere birlik içinde hareket edildiğine ve proje grubu oluşturulduğuna dikkat çeken Allianz Türkiye Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Ofisi Direktörü Burçun İmir, süreci şöyle anlattı:
“Müthiş bir operasyonel süreçti. Öncelikle bir sponsorlar grubu oluşturuldu. Burada ekipleri olan tüm üst düzey yöneticilerimiz; CEO’muz Aylin Somersa Coqui, Allianz Yaşam ve Emeklilik Genel Müdürü Taylan Türkölmez, CFO’muz Ersin Pak, Operasyon Genel Müdür Yardımcımız Tolga Gürkan, Sağlık Genel Müdür Yardımcımız Pınar Lembet, İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcımız İlkay Özel, Strateji Ofisi Direktörü Melike Demirel’in olduğu bir çalışma grubu oluşturuldu. İki haftada bir hepimiz 1.5 saat oturup planlamaları yaptık. Yeni işe başlayanlara 2.5 ay boyunca eğitim verildi Aynı pozisyonda 6 ay boyunca eski ve yeni, çift personel çalıştırıldı. Tüm bunlar bilgi ve tecrübe kaybının olmaması içindi.” Bina hizmete girmeden önce 400 kişilik pozisyon için 15 bin başvurunun yapıldığını da kaydeden İmir, başvuranların sınava tabi tutulduğunu söyledi. Sınavdan en az yüzde 70 alanların eğitime kabul edildiğinin altını çizen İmir, “Eğitimlerin sonunda yine bir sınav yapıldı ve yine 70’in üstünde puan alabilenler işe kabul edildi. İşe alınanların yüzde 68’i kadın, yüzde 89’u yüksek lisanslı ve yüzde 68’i İngilizce bilgili, ortalama yaşımız da 26. Müthiş bir ekiple hizmete hazırız” yorumunu yapıyor.
Daha az mesai yapıyorlar
Allianz Tower’daki çalışma koşullarının aynen Allianz Kampüs’te de geçerli olduğunu belirten Allianz Türkiye Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Ofisi Direktörü Burçun İmir “Haftanın bir günü arkadaşlarımız nöbetlerini birbirleriyle uyumlu organize edebilirlerse evlerinden çalışabiliyorlar. Ayrıca esnek çalışma imkânı da var. Artık genç kuşak çalışanlar için esneklik önemli. Siz sorumluluğu verirseniz, onlar hızlıca alıyorlar. Biz çağrı merkezinde döngülü vardiya sistemine (08:00- 17:00 ve 09:00-18:00 ) geçiş sağladık. Bu şekilde daha verimli çalışıyoruz. İş sarkması nedeniyle mesaiye kalma pratiği neredeyse yok oldu. İşten ayrılma oranları beklentilerin çok altında, departmanlar arası iletişim beklentilerin çok üstünde” dedi. Allianz Kampüs’te çalışanların mesai saatleri içinde de spor yapma imkânı olduğunu söyleyen İmir, yine de en çok öğlen ve akşam iş çıkış saatlerindeki zumba, yoga ve pilates derslerinin tercih edildiğini belirtti.