Acenteleri sadece kasko, trafik sigortacısı olarak görmemek gerektiğini belirten Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Fatih Gören, acenteliğin korunup kollanarak gelecek nesillere aktarılmasının önemli olduğunu söyledi.
Dünya hızla değişiyor. Özellikle teknoloji nedeniyle her geçen gün farklı meslekler doğarken bazı meslekler de tarihe gömülüyor. Bu nedenle pek çok meslek grubu için yeni düzende sürdürülebilir olmak önem kazanıyor. Sigorta sektörünün en önemli paydaşlarından biri olan acentelerin de sigortacılık mesleği içinde varlığını koruyabilmesi ve geleceğe taşınması için desteklenmesi şart. Sigorta Ekranı’nda Sigortamedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’a ve Damla Özafşar’a konuk olan Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Fatih Gören, sektör ve Anadolu Sigorta özelinde geçtiğimiz yılı değerlendirerek 2022 yılına ilişkin öngörülerde bulundu. Gören, programda ‘Genç Anadolu Projesi’ ile ilgili de bilgiler verdi.
Acenteliğin sonraki nesillere aktarılması gerek
Acenteliğin korunması, kollanması ve sonraki nesillere aktarılması gerektiğine vurgu yapan Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Fatih Gören, “Sigortacılık çok saygın bir meslek. İşin saygınlığını anlatmak, korumak ve geliştirmek bizlerin görevi. Geldiğimiz aşamada sigorta şirketleri içinde koskoca bir dünya var. Bu dünyanın en uç noktasında sizi temsil eden acentelik kavramı var. Acenteleri sadece bir kasko, trafik sigortacısı olmaktan çıkartırsanız o zaman zaten mesleğin saygınlığı da işin içine daha fazla girmeye başlayacak” dedi.
İstihdamın günümüzün en önemli problemi olduğuna da dikkat çeken Gören, “Genç insanlara istihdam yaratmamız lazım. Bu bakış açısıyla gençlere ve sigortacılığa gönül veren insanlara destek olmak için Genç Anadolu Projesi’ni hayata geçirdik. Bu konuya ilgi duyan, bu alanda kariyer edinmek isteyen arkadaşlarımızı, belirli aşamalardan geçtikten sonra bünyemize katmak ve onların kuruluşlarına, ofis harcamalarına destek vermek, teknik bilgiyle donatmak ve bundan sonraki dönemlerde sektöre hizmet etmelerini sağlamak için böyle bir proje yaptık. Farklı illerden çalışma arkadaşları edindik ve onların acenteliklerini kurmalarını sağladık. Onlara illa bizimle çalışacaksınız diye bir sınır da getirmedik” diye konuştu.
Acentelerin asıl konusu sürdürülebilirlik
Acenteliklerle ilgili esas konunun sürdürülebilirlik olduğunun altını çizen Gören, şunları söyledi: “Acentelerimiz önümüzdeki sürecin kendilerine ne getirebileceklerini bilmiyorlar ve bu dijitalleşme ortamında gelen tehditlerden dolayı işlerini, müşterilerini korumak ve geliştirmek istiyorlar. Burada çıkış yolu kurumsallaşmadan geçiyor. Bizdeki acentelerin büyük bir kısmı aile şirketleri. Bunların devamı bir şekilde kendinden sonra gelecek neslin bu işin içerisine girmesine bağlı.”
Gençlerin sigortacılık işine girmesine çok önem verdiklerini belirten Gören, “Önümüzdeki dönemde gençlik konseyi gibi bir yapı oluşturmak istiyoruz. Gençlere sigortacılığın sevdirilmesi, onların olabildiğince bizimle kaynaşması ve işin içinde olmasının çok önemli olduğuna inanıyoruz. İyi hizmet verebilmek için akademik anlamda sigortacılığın tanınması ve bilinmesi için eğitim gerekli. Genç neslin bu işin içerisine sokulması gerekiyor” dedi.
İşimiz kâğıt basmak değil risk analizi
Gören, sektör olarak kimsenin veremeyeceği risklerin altına imza attıklarına dikkat çekerek, “Riski analiz ediyoruz, bunu müşteriye doğru bir şekilde anlatıyoruz. Bizim işimiz kâğıt basmak değil. Gençlerin mesleğin özelliklerini, tekniğini anlamaları lazım. Onları anlatacak şirketlerle beraber el ele yürümeleri, eğitimi, teknik altyapıyı almaları ve hangi alana ilgi duyuyorlarsa o alana yönlenmeleri gerekiyor. Sigorta sektörü öyle geniş bir alana hitap ediyor ki saha içerisinde de şirkete yapabileceğiniz katkılar var. Dışarıda satış yapabileceğiniz işler de var. Önemli olan her gencin ilgi alanının keşfedilip onu sigortacılık ailesinin bir parçası haline getirmek” dedi.
2021’de 10.7 milyar liraya yakın üretim gerçekleştirdik
Sektörün 2020 yılını iyi geçirdiğini ve 2021 yılı için tüm planlamalarını düşük frekansa göre yaptığını belirten Gören, “Yıla uygun fiyatlama ile olabildiğince çok müşteriyi içeride tutalım uygun fiyatlandırma yapalım stratejisiyle başladık. Firmaların büyük bir çoğunluğu altıncı aya kadar böyle gitti. Aşının Türkiye’ye gelmesi, kapanma ortamının kalkması, pandemi döneminde toplu taşıma yerine araç kullanımı gibi nedenlerle frekans artış eğilimine girdi. Yılın üçüncü çeyreğinde trafik sigortalarındaki yeni düzenlemeler, son çeyrekte de döviz kurlarındaki hareketle beraber sektörde çok ciddi bir maliyet artışı oldu. Bu, hasar maliyetlerini de etkiledi. Yılı bu şekilde kapattık” açıklamalarında bulundu.
Anadolu Sigorta olarak 2021 yılında başarılı sonuçlara ulaştıklarını söyleyen Gören, yüzde 34’lük artışla sektörün beş buçuk puan üzerinde bir prim üretimi gerçekleştirerek ilk defa 10.7 milyar liraya yakın üretimle Türk sigortacılık tarihinde 10 milyar TL’yi geçen iki şirketten biri olduklarını söyledi. Gören, Anadolu Sigorta’nın üretimini yüzde 16 civarında arttırarak 590 milyon liralık bir net kara ulaştığını da aktararak geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre Anadolu Sigorta’nın Türkiye’nin en güçlü ilk on markası arasında yer aldığını ve bütün bunları iş ortaklarıyla beraber yaptıklarını söyledi.
2022’de müşteriyi korumak ve artırmak için çalışacağız
Sigortacılar olarak riski sigortaladıklarına dikkat çeken Gören, “Risk fiyatlanabilir bir unsur ama belirsizlik sigortalanamaz. Tam olarak belirsizliğin fiyatlanması gereken bir yıl içindeyiz ama bunu çok öngöremiyoruz. Sigortacılar olarak bugüne kadar hep yatırım gelirleri ile finans sağladık. Yatırım gelirleri negatife döndüğü için şu anda teknik tarafı finanse edecek bir yatırım geliri yok. Sigortacılar, sigortacılıktan para kazanmak zorundalar. Bu da tabii ki ayarlama gerektiriyor. Biz bunu geriden yapıyoruz. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde bu yıl sektörün müşteriyi korumak ve arttırmak için önemli çalışmaları olacak.” dedi.
Kaskoda maliyet baskısı sürecek
Sektörün yüzde ellisinin kasko ve trafikten geldiğini ifade eden Gören, bu alanda geçen yıl rekabetçi bir dönemden geçtiklerini ve şirketlerin stratejilerini daha fazla müşteriye ulaşmak ve müşteriyi elde tutmak üzerine yaptıklarını söyledi. Gören, bunun sonucunda primdeki yüzde 33 artışa rağmen sektörde sadece yüzde 14’lük bir artış olduğuna da dikkat çekti.
Kasım ve aralık aylarında yedek parça maliyetlerinde oluşan yüzde 50’nin üzerindeki artışı hatırlatan Gören, “Sigorta tarafında ciddi bir maliyet baskısı olacak. Bunu da yeni dönem fiyatlandırmalarıyla geriden gelerek toparlamak durumundayız” dedi.
Sektör yüzde 60 oranında büyüyebilir
Gören, sektörde kasko tarafında fiyat artışlarının oldukça iyi gittiğini belirterek hasar maliyetleri dikkate alındığında ortalama primde gerçekleşen yüzde 60-70 artışın olağan olduğunu aktardı. Sigorta şirketleri doğru fiyatlama yapmak zorunda kalacakları için sektörün bu sene en az yüzde 60 civarında büyüyebileceğini ve primlerin artabileceğini söyleyen Gören, acentelerin yatırım gelirlerinde de buna paralel olarak artış olabileceğini belirtti.
Sigorta yaptırmamak bir lüks
İklim değişikliklerinin günümüzün bir parçası olduğuna vurgu yapan Gören, doğal afet kaynaklı hasarların hızlı giderilmesi noktasında sigorta sektörünün aktif bir rol oynadığını söyledi. Gören, pandemi döneminde sigortacıların bu anlamda iyi sınavlar verdiğini belirterek, “Bireylerin değerlerini koruma noktasında sigorta yaptırmama gibi bir lüksünün kalmadığını düşünüyorum. Ücretlerin genel seviyesi ve genel alım gücü düşünüldüğünde cüzi sigorta primleri ile sigorta yaptırılabiliyor. Şu anda sigorta yapmak değil, yapmamak lüks” diye konuştu.
Sigorta sektörünün bir özelliğinin de risk standartlarını ölçerek önlem alınmasını sağlamak olduğunu ifade eden Gören, şöyle devam etti: “Testiyi kırmadan gerekli tedbirin alınması gerek. Biz sigortacılar acentelerimizle birlikte aslında risk yönetimi yapıyoruz. Acenteyi sadece ürün satan bir eleman ya da sigortacıyı kâğıda dayalı güvence veren biri olarak görmemek lazım. Riskleri analiz eden, bunu sigortalısına anlatan bir yapı söz konusu. Hasar tarafında ekspertizler teknoloji desteğiyle de çok hızlı bir şekilde yapılıyor. Uzaktan görüntülü eksper sistemleriyle konut ekspertizi yapılabiliyor. Yine deprem vs. durumlarda aktif şekilde sektör yöneticilerinin olay anında ilgili yere gittiklerini, organizasyonların buna göre hızlı bir şekilde aksiyon aldıklarını görüyoruz. Bu anlamda sektörü ve Anadolu Sigorta’yı oldukça iyi noktalarda görüyorum.”
Pazar talepleri sigorta şirketlerini yönlendiriyor
Pazardaki taleplerin sigorta şirketlerini de yönlendirdiğini aktaran Gören, “Şu anda elektrikli araçlar çok revaçta olduğu için elektrikli araç tarafında sigorta sektörünün de aktif olarak rol almaya başladığını görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda milli elektrikli aracımız çıktıktan sonra bunun kapsamı genişleyecektir. Anadolu Sigorta olarak elektrikli araçlara özel elektrikli araç sigortası çıkardık. İş ağını, hasar iş ağını buna göre ayarlıyoruz. Çekme kurtarma hizmetlerini buna göre özelleştirmeye gayret ediyoruz. Elektrikli araç sigortası araçla birlikte onun gideceği elektrikli şarj istasyonunu, çekici hizmetlerini ve buna bağlı bir ekosistemi kapsıyor. Sigortacılar önümüzdeki dönemde bunun her tarafında bir şekilde olacaklar” dedi.
Sürdürülebilirlik hakkında da bilgi veren Gören, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi santrallerinin giderek hayatımızda daha fazla yer almaya başladığına dikkat çekerek, “Temiz enerji anlamında da bunların sigortalanması gündemde. Biz Anadolu Sigorta olarak sahadayız. Sigorta şirketleri topladıkları primlerden dolayı fona sahipler. Bunları yeşil bonolara yatırarak bu ekosistemin sürdürülmesine destek oluyorlar. Anadolu Sigorta olarak biz de yatırımlarımızın bir bölümünü yeşil bonolara yapıyoruz” dedi.
Sektörün büyüyeceği alanların başında sağlık geliyor
Anadolu Sigorta olarak her branşta olduklarını ve ilk sıralarda yer aldıklarını dile getiren Gören, her alanda büyümeyi arzuladıklarını söyledi. Gören, şu anda sektörün finansal piyasalardaki payının yüzde 4’ler civarında olduğunu ve bankaların orada önemli bir kısmı oluşturduğunu söyleyerek, “Bu açıdan bakıldığında sektörün büyüyeceği alan belirli noktalarda olacak. Bunların başında sağlık geliyor. Sağlıkta büyümeye devam edeceğiz” dedi.
Her şirketin sağlığa girmesi ve burada büyümesinin mümkün olmadığını ifade eden Gören, şöyle devam etti: “Bazı şirketler üzerinden ürününüzü satmak ya da kendi sisteminizi geliştirmek zorundasınız. Burada da dört-beş şirketin üzerine çıkabilecek bir yapı olmadığını görüyoruz. İlerleyen dönemde ÖSS’ye ek olarak TSS ile beraber hızlı bir büyüme olmasını, Anadolu Sigorta’nın da burada yer almasını bekliyoruz. Nakliyat, yangın gibi branşlarda iddialıyız. Geçen sene yüksek artışlar kaydettik ve artışlarımız devam ediyor. Kasko tarafında da bu sene iyi artışlar yakalanacağını düşünüyorum.”
Münhasır acenteliği önemsiyoruz
Anadolu Sigorta’nın 96 yıl boyunca acenteleriyle bu noktaya geldiğini söyleyen Gören, bundan sonraki dönemde de bu ekosistemi ileriye götürmek istediklerini belirtti. “Acentelerin kaygısı bizim de kaygımız” diyen Gören, acenteliklerin kendi içinde kronikleşmiş problemlerinin çözülmesi gerektiğini ve bunların başında da acentenin münhasır ekonomik alanının korunması geldiğini ifade etti. Gören, kanun koyucu ve mevzuat yapıcının düzenlemeleri ile münhasır acenteliklere farklı baktıklarını belirterek onlara komisyon, ödüllendirme ve iletişim anlamında farklı davrandıklarını aktardı.
Acenteler tahsilatta devre dışı kalmalı
Tahsilat konusunun acentelerin sürdürülebilirliği anlamında son derece riskli olduğuna dikkat çeken Gören, şunları söyledi: “Acentelerin hayat, emeklilik, sağlık sigortalarında tahsilatla uğraşması söz konusu değil. Acenteler düzenleyici tarafından zorunlu kılınmadığı sürece sigorta şirketleri tarafından tahsilatla yetkilendirildikleri için ciddi risklerle karşı karşıyalar. Ekonominin dalgalı olduğu dönemlerde acenteler müşteri borçlarını üstlendikleri için çok zor duruma düşebiliyorlar. O yüzden tahsilat tarafında acenteliklerin devreden çıkıp sigorta şirketleri ile sigortalılar arasında bir tahsilat sürecinin devam etmesinde fayda görüyorum. Eleman bulmak ve çalıştırmak son derece zor hale geldi. Acentelerin önümüzdeki dönemde en büyük problemlerinden biri de bu olacak. Bizler sigorta şirketleri olarak bile vasıflı elemanı bulmak ve içeride tutmakta zorluk çekerken acentelerin bu kadar operasyonun içinde olması, tahsilat için ayrı elemanlar tutması ve kredi risklerine girmesi son derece riskli ve gereksiz. Bu sektör açısından bir süre sonra finanse edilemez noktalara da gelebilir.”
Hayat dışı prim üretimi 150 milyar TL’ye çıkabilir
Sektörün geleceğinin parlak olduğunu söyleyen Gören, geçen yıl hayat dışı prim üretimi büyüklüğünün 87.5 milyar lira civarında olduğunu ve bu yıl 150 milyar liraya çıkacağını öngördüğünü aktardı. Sigorta şirketleri olarak uygun fiyatla geniş alana yayılarak ürün satışı yapmanın ileriye yönelik potansiyelinin gerçekleştirilmesi için önemli olduğunu ifade eden Gören, “O açıdan bakıldığında sağlık sigortalarında tamamlayıcı ÖSS ile başlayan ve şimdi tamamlayıcı sağlıkla devam eden yapının çok daha ileriye gidebileceğini düşünüyorum. Aynı şekilde on sekiz yaş altına yapılan BES ürünleri ve bireysel emeklilik ürünlerine eklenecek olan ürünlerin hayat dışı tarafı da son derece gelişeceğine inanıyorum. Asistans hizmetleri, konut sigortalarında ciddi potansiyel var. Bu hizmeti kolay ve uygun fiyatlı erişimle daha iyi noktalara götürebiliriz” dedi.
‘Patim Güvende’ sektörün en iyilerinden biri
Sigortacılar olarak büyük bir alanda sigortalıların hayatına dokunmaya çalıştıklarını belirten Gören, “Hayvanlar da bunun bir parçası. Hayvan sever dostlarımızın kedi ve köpeklerine yönelik yaptığımız ve fiyat hizmet dengesi anlamında sektörün en iyi ürünlerinden biri olan ‘Patim Güvende’ acil tedavi ve veteriner hizmetlerini içeren kapsamlı bir ürün. Kediniz, köpeğiniz kaybolduğu zaman vereceğiniz ilanın masrafından veteriner muayenesine ya da bir yerden düştüğünde, kavga ettiğinde, başka bir şeye zara verdiğinde bunun karşılanmasına kadar uzanan hayvan sahiplerinin gerçekten ihtiyacı olan bir ürün. Satışlarımız güzel gidiyor, daha da iyi olacağını tahmin ediyorum” ifadelerini kullandı.
sayın fatih gören bey genelde sektör sektör degerlendirmeniz içerisinde biz acentlerle ilgili yazınıza şahsim adına çok tşk ederim ancak sektör temsilcileri bazen böyle sözler söyleyip yazsalarda sigorta şirketlerinin acentelerler işleyişe ilgili bir uygulama sizin ne yazıkki yok sayın genel müdürüm naçiz hane eger sektörde acentlerle ilgili bir tane samimi kişi kuruluş var ise eger bizi temsil ettiklerini söyleyen tüzel kişiler ve kurumlar dahil konun çözmü çok basıt yani amerikayı yeniden keşif etmeyecegiz 1- acentler hazine de sigortacılık genel müdürlügünden resmi setifikalı bir nevi diplomalı meslek edinme ve uygulama belgesi verilerek sigorta şirketlerinin degil hazine müsterşerlıgının resmi sigorta acente ünvanı verilir ve acentler isdikleri her şirketten poliçe kesebilirler dolayısla acentelerin kaderi sigorta şirket ve yönecilerini iki dudagı arasında kalmakttan kurtulurlar 2-acentelik sözleşmeşleri kurumsal yapılar oluşturulur aynı sendikaların toplu iş sözleşmeleri niteligindeyanı şu an ki şirketlerin adına acentellik sözleşmesi dedigi tek taraflı acentelere dayatıkları sözleşmelerde şirketler sadece kendi çıkarlarını korumaktadırlar acenteyi koruyan bir tek madde bile yoktur ama acenteleri temsil eden bir kuruluş sigorta şirketlerini temsil eden bir kuruluş ve acente arasında bir acentelik sözleşemesi örnegin 3 yıl ve daha fazla yada daha az o zaman o sözleşme hem şirketler adına hem acenteler adına nitelik kazanır son sigorta şirketleri biz acentelere canları istedikleri zamanlarda keyfi olarak acente fesihleri ve komısyonları oynayamaz dolayısla sektörde şirket ve acente arasın bir hak hukuk ve adalet şu anki uygulamadan çok fazla bir sistem oluşmuş olur ,sayın genel müdürüm umarım bir acente kardeşinizin bu yazınını okursunuz slm ve saygılarım ahmet şenol keskin