Kurallardan hoşlanmamaları, kendi yollarını çizmedeki özgüvenleri, çalışma saatlerini kendileri belirlemek istemeleri, risk almaları… Daha birçok özellikleri olan Z Kuşağı üzerine yapılan bir araştırma, iş hayatında dijital güvenliği önemsemediklerini ortaya koyuyor.
Gen Z olarak da kısaltılan “Z Kuşağı” ya da “Z Nesli”nin başlangıcı konusunda tartışmalar olsa da araştırma kuruluşları Deloitte, McKinsey, ve PricewaterhouseCoopers’a göre bu kuşağı 1995 yılında doğanlar başlatıyor. Center for Generational Kinetics ise Z kuşağını 1996-2015 yılları arasında doğanlar olarak tanımlıyor ve kuşağın yaş aralığı için genel olarak da bu aralık kabul görüyor.
Z Kuşağı üyelerinin en belirgin özelliği dijital dünyaya doğmaları. Bu kuşak neredeyse bebekliklerinden itibaren dijital dünya ile haşır neşir. Bu durumun ve modern dünyanın da etkisiyle dijital, online, internet, akıllı cihaz, sosyal medya ve oyun, Z kuşağının kimliğinin önemli bir parçası. Aynı zamanda diğer kuşakların aksine Z Kuşağı dijitalleşen dünyaya ayak uydurmak zorunda olmadı, dijital dünya onların peşi sıra gidiyor. Onlar tam anlamıyla online dünyanın oyun kurucusu pozisyonunda. Bu durumdan kaynaklanan hızlı ve analitik düşünme yetisine sahipler. Ancak bu yetilerini kullanmaya gelince genellikle bireysel davranıyorlar.
Risk alma konusunda hevesli bir kitle
Bir kısmı kendilerini “girişimci, para-kariyer-başarı odaklı, hırslı” olarak tanımlasalar da dünyayı daha iyi bir yer yapmak için mücadele vermekten de kaçınmıyorlar. Araştırmalara göre özgüvenleri yüksek Z Kuşağı, ekip çalışması konusunda genellikle istekli olmuyor. Kuralların bağlayıcılığını kabul etmeyen Z Kuşağı üyeleri, risk alma konusunda da geri durmuyor.
Z Kuşağı’nı diğerlerinden ayıran en önemli özellik, holistik (bütüncül) benlikleri sayesinde aynı anda birçok duyguyu, düşünceyi, davranışı bir arada yönetebilme kapasitesine sahip olmaları diyebiliriz.
Z Kuşağı’nın makaleler ve araştırmalardan süzülerek ortaya konan özellikleri ışığında yakın zamanda “Ernst & Young LLP” tarafından yapılan bir risk araştırması da anlam kazanıyor. Araştırmaya göre Z Kuşağı mensubu genç çalışanlar, işte kullandıkları cihazların güvenliği konusunda kişisel cihazlarına oranla daha az endişe duyuyor, pek fazla önlem almıyor. Araştırmada Z Kuşağı’nın üretkenlik uğruna güvenlik protokollerini göz ardı etmeye daha hevesli olduğu da belirtiliyor. Bu nedenle Z Kuşağ mensubu çalışanlar ilginç bir şekilde, iş hesapları için aynı parolaları eski nesillere göre daha sık bir şekilde tekrarlıyor. Ayrıca bilgi teknolojisi açısından zorunlu güncellemeleri ise görmezden geliyor, web tarayıcısı çerezlerine daha az dikkat ediyorlar. Araştırmanın tüm katılımcılarının yalnızca yüzde 35’i iş yerinde siber güvenlik hatalarını önemsiyor ve bunları yapmaktan kaçınıyor.
Z Kuşağı’nın dijital ve sosyal medyada siber güvenlik de dahil alışkanlıkların nedenini öğrenebilmek, bu alışkanlıkları varsa zararlarını bertaraf etmek ve Z Kuşağı’nın çalışma hayatındaki varlığına dair planlama yapabilmek için onların online ve offline dünyadaki ihtiyaçlarını, beklentilerini, hayallerini, tutum ve davranışlarını ve önceliklerini anlamak gerekiyor.
Z kuşağının dijital alışkanlıkları
“bloggersideas.com” sitesinde yer alan verilere göre Z kuşağının dijital alışkanlıkları şöyle sıralanıyor:
– Z Kuşağı’ndan sosyal medya tüketicilerinin yüzde 41’i, çevrim içi zamanlarını boşa harcamaktan endişe duyuyor.
– Z Kuşağı’nın yüzde 73’ü, metin ve mesajlaşma uygulamalarını kullanarak arkadaşları ve ailesiyle iletişim kuruyor.
– Son yapılan pazarlama istatistiklerine göre Z Kuşağı’nın yüzde 60’ı yüklenmesi beş saniyeden uzun süren web sitelerini terk ediyor.
– Z Kuşağı’nın yüzde 45’i neredeyse tüm zamanlarını çevrim içi geçirdiklerini söylüyor.
– Z Kuşağı’nın yüzde 52’si çevrim içi gizlilik konusunda endişe duyuyor.
– Y Kuşağı’nın yüzde 24’ü dijital bir cihaza bir saatten fazla bir süre boyunca ulaşamazsa huzursuz hissettiğini söylüyor.
Z Kuşağı açısından bu araştırmalarda ortaya çıkan eğilimlerle beraber bu kuşağın dijital dünyada geçirdiği zamanın fazlalığı, şirketler açısından siber güvenlik ilkelerini sadece ezberlemenin değil, anlamanın da önemini gösteriyor. Her yıl daha fazla Z Kuşağı mensubunun iş gücüne katıldığı da düşünülürse, genç teknoloji kullanıcılarının güvenlik açısından ilgisizliğini gidermek için yeni önlemler ve yaklaşımlar getirilmesi gerekiyor. Ernst & Young araştırmacıları çoğu siber olayın tek bir kişinin dikkatsizliği ya da ilgisizliğiyle başladığını belirtiyor.
Şirketlerin güvenlik farkındalığı eğitimine eğilmesi, çalışanların siber güvenlik anlamında davranışlarını değiştirmek açısından önemli. Bu yaklaşım sadece dijital güvenliği sağlamakla kalmaz aynı zamanda, kişisel üretkenliği veya ekip çalışmasını etkileyebilecek tüm çarpıklıkların düzeltilmesine olanak tanıyabilir. Aynı zamanda tüm çalışanların verilerden haberdar olması da şirketin güvenliğini sağlamak açısından önemli.
Bu durumda çalışanlara siber güvenlik hakkında eğitim vermek hayati önem arz ediyor. Hem evde hem de ofiste günlük iş rutininin dijital olarak güvenli bir şekilde sürdürülmeye odaklanılması öneriliyor. Siber güvenlik derslerinin Z Kuşağı’nın özelliklerine uygun hale getirilmesi gerekiyor. En önemlisi, işverenler siber güvenliği sağlarken potansiyel bir risk olan yanlış insan davranışlarını sona erdirmeli. Günün sonunda zararın en çok bu kanaldan geldiği aşikarken bu kaçınılmaz olacak.