Türkiye’de hızla yaşlanan bir nüfusun olduğunu belirten Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, “Gelecekte en tehlikeli durum, ‘yaşlı ve yoksul nüfus.’ Sektör, yaşlılık bakımı ve gelecekteki riskleri güvence altına alacak ürünlere odaklanmalı” diyor.
ALP SÜER / HAYATIMIZ SİGORTALI
Türkiye’de son yıllarda Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) hızlı büyüyen ve yaptığı atılımlarla basında da sıkça yer alan bir şirket var. Ergo Emeklilik’i satın alan, kadınları kritik hastalıklara karşı güvence altına alan ‘Pembe Kurdele’ ürünü ile dikkatleri çeken, fon market uygulaması ve katılımcılara çok sayıda portföy yönetim şirketi arasından tercih şansı sağlayan söz konusu şirketi artık tanımayan yok: Fibaemeklilik. Sektörün en genç şirketlerinden Fibaemeklilik, geçen günlerde 5 yaşını doldurdu. Geçenlerde, Groupama Emeklilik’in de portföyünü devralan şirket, sektör sıralamasında birkaç basamak yukarı çıktı. Biz de şirketin 5’inci yaş günü dolayısıyla Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu’na Hayatımız Sigortalı Dergisi’nin kapağında yer verdik. Şirketin Yolbulan Plaza, Kozyatağı-İstanbul adresindeki Genel Müdürlük merkezinde gerçekleştirdiğimiz röportajda Öztürkoğlu, sektörün önünü açacak yeni ürünler, BES, Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ve Fibaemeklilik konularında sorularımızı yanıtladı. Öztürkoğlu’nun söyleşimiz sırasındaki şu sözleri çok önemli bulduğum için not defterime kaydettim: “Türkiye’de genç nüfus fazla olmakla birlikte, hızla yaşlanan bir nüfus da var. Sektör, yaşlılık bakımı ve gelecekteki riskleri güvence altına alacak ürünlere odaklanmalı.”
Yaşlılığın da maliyeti var
Öztürkoğlu’nun dile getirdiği, nüfusun yaşlanması ve ortalama ömrün uzaması konusu, kuşkusuz yeni değil, katıldığım toplantılarda da sık sık dile getiriliyor. Ancak, yaşlılık bakımı ile ilgili ürünler (long term care) çok önemli; hatta gerekli bilinç oluşursa, sektörün de önünü açacak nitelikte. Öztürkoğlu, öncelikle yaşlılığın (ya da yaşlanmanın) ‘maliyet’inin olduğu düşüncesinde. “Bireyler, yaşlandıkça hastane masrafları, bir yerden bir yere nakil masrafları, hemşirelik, evde bakım giderleri büyük tutarlara ulaşabiliyor. Birey ya da yakınlarının bunu finansal olarak karşılayacak güçte olması gerekli. Yoksa, bireylerin emeklilik maaşları, bakıcılara gidebilir” diyor Öztürkoğlu.
Öztürkoğlu’na göre BES nasıl büyür?
- Tasarrufların artması ve bireylerin BES’e ilgisinin sürmesi için ‘devlet katkısı’ devam etmeli.
- 18 yaş altı nüfusun sisteme dahil olması, tasarruf kültürünün artması için önem taşıyor.
- Sistemin daha da büyümesi için ‘işveren katkısı’nın da olması gerekli.
- Otomatik katılımda 45 yaş üstü çalışanların da sisteme dahil edilmesi düşünülmeli.
Gönüllü BES’teki yavaşlama değil OKS ile sistemin büyümesi önemli
Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu ile biraz da gönüllü Bireysel Emeklilik Sistemi’ni (BES) ve Otomatik Katılım Sistemi’ni (OKS) konuştuk. Kendisine son yıllarda devlet katkısına rağmen gönüllü BES’teki yavaşlamanın nedenlerini sordum. Gönüllü BES’e 2017 yılının 5 aylık döneminde (net) 170 bin kişinin katıldığını, buna karşın bu sayının bu yılın aynı döneminde yaklaşık 50 bin kişiye düştüğünü hatırlatan Öztürkoğlu, gönüllü BES’teki yavaşlamadan çok, OKS ile birlikte sistemin topyekün büyümesinin önemine dikkat çekiyor. 2015-2017 döneminde gönüllü BES’e 1.8 milyon kişinin katıldığını belirten Öztürkoğlu, “Buna karşın sadece 1 yılda otomatik katılımla 10-11 milyon çalışan sisteme dahil edildi. Bunun, 7.6 milyonu ise henüz BES’le tanışmamış kişiler” diyor. OKS’de bugüne kadar 60 bine yakın firma çalışanın sisteme dahil edildiğini, bu aydan itibaren de 200 bin firma ve 3 milyon 200 bin kişinin sisteme giriş yapacağını ifade eden Öztürkoğlu, işverenlerin ve çalışanların bu konuda bilgilendirilmesinin önemine işaret ediyor. Bu sistemde, işverenlere de büyük görev düştüğünü ifade eden Öztürkoğlu, “İşverenlerin, sistemin büyümesine inanması çok önemli, emeklilik şirketleri olarak bunu sağlıyor olmamız gerekiyor. Çalışanlar ilk olarak işverenleri ile sistemi konuşuyor. Onların, yönlendirmeleri sistemde kalıcılığı ve inancı artıracak” şeklinde konuşuyor.
Sigorta ihtiyaç olmadan alınmalı
Öztürkoğlu’na göre bu konuda genç nüfusa da büyük görevler düşüyor. Türkiye’de gelecekte en tehlikeli durumun yaşlı ve yoksul nüfus olduğuna dikkat çeken Öztürkoğlu, “Yaşlılıktaki maliyeti karşılamak için genç nüfusun daha katkı sağlaması gerekli. Arkadan gelen genç nüfus katkı sağlayamazsa ciddi sosyal güvenlik açıkları ortaya çıkar; emeklilikte elde edilecek gelirler, kaliteli bir yaşlılık geçirecek seviyede olmaz” diye konuşuyor.
Sigortanın da gelecekteki riskler için bireylere güvence oluşturduğunu belirten Öztürkoğlu, “Ancak, bireylerin çoğu sigortayı paraya ihtiyaç duyduklarında düşünüyor. Halbuki, sigorta ihtiyaç oluşmadan alınması lazım” diyor. Öztürkoğlu, Fibaemeklilik olarak da yaşlılık bakımını finanse edecek ürünleri piyasaya sumak için çalışmalar yaptıklarını kaydediyor.
40 yaşında BES’e giren 20’sinde girene göre 5 kat fazla öder
Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu’dan biraz da tüketicilere ve henüz BES’le tanışmamış olanlara yönelik mesajlarını sordum. Öztürkoğlu’nun öncelikle bireylere önemli bir tavsiyesi var: “Bireyler, BES’e girmek için ellerini çabuk tutsun.” Sözgelimi, 40 yaşında sisteme giriş yapan bir bireyin, 18-20 yaşında sisteme dahil olan bireye göre 5 kat daha fazla ödemesi gerektiğine dikkat çeken Öztürkoğlu, “Bireyler, ne kadar erken yaşta girerlerse emeklilik döneminde de o kadar anlamlı bir birikime sahip olur” diyor
Emeklilik iradı için sistemde daha fazla kapital birikmeli
Öztürkoğlu’na göre, sektörün BES’ten emekli olan bireylere ömür boyu düzenli maaş ödemesini sağlayacak ürünleri (anüite, emeklilik iradı) piyasaya henüz sunamaması da yaşlanan nüfus ve ortalama ömürlerin uzaması ile bağlantılı. Türkiye’de ortalama ömrün 75-77 olarak varsayıldığını belirten Öztürkoğlu, “Her 10 yılda bir ortalama ömrün daha da uzadığı varsayıldığında, bu Bireysel Emeklilik Sistemi’nden 56 yaşında emekli olan bir katılımcının 20-30 yıl daha yaşayacağı anlamına geliyor. Sistemde 10 yılını tamamlamış, 56 yaşını doldurmuş bireylerin sistemde mevcut toplam 70 bin TL’si var. Bu bireylerin ortalama 30 yıl daha yaşayacağı düşünelim. Çok kaba bir hesapla, 70 bin TL’yi 30’a bölün, bireylerin yılda ne kadar para alacaklarını bulursunuz. Bu da çok anlamlı değil. Bu nedenle, sistemde daha fazla bir kapital birikmesi gerekiyor.” Emeklilik iradına katılımcılar tarafında da çok fazla talep olacağından emin olmadığını belirten Öztürkoğlu, “Bireylere, sözgelimi ayda X TL verelim dediniz. Ancak, bireyler toplu parasını alıp ağırlıklı olarak sözgelimi ‘ev alayım, bunu kiraya vereyim’ diye düşünüyor. Ya da emeklilik fonlarının getirini, o yıl en yüksek getiri sağlayan yatırım aracının getirisi ile kıyaslıyor” diye konuşuyor.
Emekli maaşınız, çalışırken aldığınız maaşın en az yüzde 60’ı olmalı
Bireysel Emeklilik Sistemi’nin bireyler için emeklilik dönemlerinde çok önemli olduğunu ısrarla vurgulayan Öztürkoğlu, konunun önemi ile ilgili olarak yaptığı basit bir matematiksel hesabı, Hayatımız Sigortalı Dergisi okurları ile paylaştı. Bir bireyin, emeklilik döneminde aldığı maaşın, aktif çalışma hayatında aldığı maaşın en az yüzde 60’ı kadar olması gerektiğini ifade eden Öztürkoğlu, “Sözgelimi bir birey, çalışırken 3 bin TL alıyorsa, rahat bir emeklilik dönemi geçirebilmesi için emekli maaşının en az 1.800 TL olması gerekiyor. Ancak, emekli maaşı bu tutardan düşükse, bireysel emeklilik de bu aradaki farkı tamamlamak için büyük önem taşıyor” diyor.
Groupama ile 4 basamak yükseldi
Öztürkoğlu, BES dışında Fibaemeklilik’le ilgili sorularımızı yanıtladı. Öztürkoğlu’ndan aldığımız bilgilere göre, şirket Groupama Emeklilik’in portföyünü devralmaktan çok memnun. Söz konusu operasyon sonucu, şirket küçük ölçekli bir şirketten orta ölçekli bire şirkete dönüşmüş. BES’te faaliyet gösteren şirketler arasında fon büyüklüğü olarak sektör sıralamasında da 4 basamak yükselmiş. Pazar payı da toplam fon büyüklüğüne göre yüzde 2 seviyesine ulaşmış. Groupama’nın, Fibaemeklilik’e en büyük katkısı dağıtım kanallarının genişlemesi ve acente sayısının artması şeklinde olmuş. Şirkete 400 yeni acente katılmış, toplam acente sayısı da yaklaşık 700’e yükselmiş. Yeni acentelerin de üç aydır sisteme entegre edilmesi için yapılan çalışmalar da büyük ölçüde tamamlanmış.
Önümüzdeki dönemde acente sayısını artırmayı hedefleyen şirket, acente kanalı dışında, banka kanalını da (bankasürans) etkin kullanıyor. Fibabanka, Anadolu Bank, ICBC ve Aktifbank’la anlaşması olan şirket, önümüzdeki dönemde anlaşmalı olduğu banka sayısını da artırmayı planlıyor. Acente ve banka kanalı dışında dijitalleşmeye de önem veren şirket, sektörde mobil kanallardan emeklilik ürünlerinin satışını ilk başlatan şirketlerin başında geliyor. Hayat sigortası satışlarından da çok memnun olduklarını belirten Öztürkoğlu, yılın ilk 5 ayında hayat branşında da ciddi bir büyüme gerçekleştirdiklerini söylüyor.
Pazar payından çok kârlı büyüme önemli
Öztürkoğlu’na “Groupama’nın portföyünü devralarak, sektörde daha üst sıralara yükseldiniz. Peki, önümüzdeki dönemde sektörde ilk 3-4’e girme hedefiniz var mı?” sorusunu sordum. Sektörde 80 milyar TL’lik fon büyüklüğünün (devlet katkısı dahil) yüzde 60-70’inin ilk 4 şirketin aldığını, bu şirketlerin de sistemde eskiden beri faaliyet gösterdiklerini hatırlatan Öztürkoğlu, Fibaemeklilik olarak önümüzdeki dönemde pazar payı ve sektördeki sıralamadan çok, kârlı büyümeye öncelik vereceklerini dile getiriyor.
Tamamlayıcı sağlık da başladı
Türkiye’de Hazine Müsteşarlığı’nın yaptığı düzenleme ile sağlık sigortası satma yetkisi hayat/emeklilik şirketlerine de verildi. Öztürkoğlu’nden öğrendiğimize göre, sağlık sigortası lisansını da alan Fibaemeklilik, sağlık branşının son yılların gözde ürünlerinden ‘Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ (TSS) satışına da başlamış durumda. Fibaemeklilik’in kamuoyunda büyük ses getiren ürünlerin birisi de ‘Pembe Kurdele Sigortası.’ Şirketin 2012 yılında satışına başladığı sigorta, kadınlara özel kanser hastalıklarını kapsıyor, gerek hastalığın tedavi süresince, gerek sonrasında finansal destekle kadınlar için güvence sunuyor. Bu süreç içinde Fibaemeklilik’in 10 binden fazla genç kızın meme kanseri konusunda bilinçlenmesine ve eğitim almasına sponsor olduğunu belirten Öztürkoğlu, “Halen daha AÇEV ile kırsalda kadınlarımızın kadın kanserlerine yönelik bilinçlendirme çalışmalarını sürdürüyoruz” diyor.
Çift aktüerya yüksek lisansı olan sigortacı
1971 yılında Erzurum’ da doğan Öztürkoğlu, Yıldız Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü’nden mezun oldu. Marmara Üniversitesi Sigortacılık Bölümü ve Bahçeşehir Üniversitesi Aktüerya Bölümü’nden çift yüksek lisansı olan Öztürkoğlu, ayrıca sicile kayıtlı bir aktüer. Öztürkoğlu, üniversiteden mezun olduktan sonra 6 yıl bir şirketin bilgisayar programcılığı ve bilgi işlem departmanında müdür yardımcısı olarak çalıştı. Sigorta sektörüne 1996 yılında AGF Garanti Hayat’ta başlayan Öztürkoğlu, Garanti Emeklilik ve Hayat’da Aktüerya ve Ürün Geliştirmeden Sorumlu Birim Müdürü ve Sorumlu Aktüeri olarak çalışırken, 2012 yılında şirketten ayrılarak Fibaemeklilik şirketinin kuruluşunda Genel Müdür Yardımcısı olarak görev aldı. Öztürkoğlu, 2017 yılından itibaren Fibaemeklilik’te Genel Müdürlük görevini yürütüyor.
Kitap okumayı seviyor, Dan Brown ve Ahmet Ümit hayranı
Erol Bey’le röportajımızın sonunda geleneği bozmadık. Biraz da Hayatımız Sigortalı okurlarına Erol Öztürkoğlu’nu anlatmasını istedik. Aldığımız bilgilere göre, Öztürkoğlu öncelikle iyi bir aile babası; hatta kendisinin tabiriyle ‘tam bir ev erkeği.’ Boş zamanlarında eşi, 15 yaşındaki kızı ve 12 yaşındaki oğluyla birlikte vakit geçirmeyi tercih ediyor. Kitap okumayı da seven tarih, felsefe ve şiir kitaplarına ilgi duyan Öztürkoğlu, aynı zamanda yabancı yazarlardan ülkemizde de çok sevilen Dan Brown ve yerli yazarlardan da Ahmet Ümit hayranı. Müzik dinlemekten de hoşlanan Öztürkoğlu, son zamanlarda sık sık 45’likler ve özellikle de 1970’li yılların müziklerini dinlediğini dile getiriyor. Arkadaşlarıyla birlikte, hafta sonu ritüellerinin olduğunu belirten Öztürkoğlu, her hafta sonu 4-5 aile birlikte yemek yiyip, yemekten sonra da bir rock bar’a gidip eğlendiklerini söylüyor. Araba kullanmaktan, spor yapmaktan (özellikle de yürüyüşten) hoşlanan Öztürkoğlu, ailesi ile birlikte sık sık sinemaya gittiklerini de kaydediyor.