Hasar dosyasında maliyetin yüzde 70’ini yedek parça, yüzde 30’unu ise işçiliğin oluşturduğunu söyleyen TOSEF Başkanı Ünal Ünaldı, “Yedek parça fiyatlarındaki artışın denetlenmemesi çok büyük bir problem. Resmi kurumlar aracılığıyla düzenli olarak bu fiyatların takip edilmesi gerekiyor.” dedi.
Son dönemde kasko poliçe fiyatlarında görülen artışların nedeni tüketici tarafında merak konusu olmayı sürdürüyor. Tüm Oto Servisleri Federasyonu (TOSEF) da konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Yaşanan artışların yedek parça maliyetlerinde ve otomobil fiyatlarındaki yükselişten kaynaklandığını söyleyen TOSEF Başkanı Ünal Ünaldı, “Kaza sonrasında açılan hasar dosyalarında, ana maliyet kalemlerini yedek parça ve işçilik oluştururken hasar dosyalarındaki maliyeti yüzde 70’lik oranla yedek parça kalemi domine ediyor ve 1 yılda 3 kata varan artış yaşanıyor. Yedek parça fiyatlarındaki artışın denetlenmemesi ise çok büyük bir problem; resmi kurumlar aracılığıyla düzenli olarak bu fiyatların tıpkı gıda sektöründe olduğu gibi takip edilmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz. Bir ön tampon ve iki farın ortalama 15-20 bin TL, ortalama ikinci el bir otomobilin 400-450 bin TL’ye ulaştığı bugünlerde kasko yaptırmak değil, yaptırmamak lüks oldu. Kasko yaptırmayacak kadar zengin değiliz.” diye konuştu.
İşçilik ücretleri yedek parçaya göre daha düşük
Ünaldı, yüzde 70’lik kısmın 3 kat hatta daha fazla arttığı durumda, işçilik ücretlerindeki artışın radikal seviyede düşük kaldığına dikkat çekerek “Enflasyon ve döviz kurunun etkisiyle belirli yedek parçalarda, yedek parça distribütörleri ve ithalatçıları, bu artışı doğal olarak yansıttı, ancak yüzde 200 ile 300’e varan artışlar da belirli parçalarda karşımıza çıktı. Buna karşın oto servislerinde işçilik ücretleri ise asgari ücretle eş zamanlı olarak yılbaşında yüzde 50, yıl ortasında yüzde 30 arttı.” dedi.
Yedek parça fiyatları düzenli olarak yayınlanmalı
Ekonomik koşulların yanında haksız kazanç elde etmek isteyen yedek parçacıların olduğunu da belirten Ünaldı, “Parça fiyatlarının net bir şekilde ne kadar arttığını ölçümleyebilecekleri herhangi bir verinin bulunmuyor. Yıllardır talebimiz, resmi kurumların kontrolünde, yedek parça fiyatlarının her ay düzenli olarak şeffaf bir şekilde yayınlanmasıdır. Tıpkı gıda sektöründe olduğu gibi haksız kazanç elde etmek isteyen ithalatçı ve distribütörlerin kontrolü, hem oto servisleri, hem sigorta şirketleri hem de nihai tüketicinin yararına olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Kasko yaptırmamak lüks oldu
1 yıl önce bugünlerde 300 bin TL’ye satılan bir otomobilin kaskosunun 3 bin TL iken, bugün 850 bin TL’ye ulaştığına dikkat çeken Ünaldı, “Kaskodaki fiyat beklentisi de haliyle 8.500 TL oldu. Bugün marka-model ve sürücüye bağlı olarak 13-20 bin TL arası bir fiyatla karşı karşıya kalınması tüketici tarafında tepkiye sebep oldu. Ancak 300 bin TL’lik aracın pert olma durumunda araç sahibine ödenecek rakam bugün 850 bin TL. Önden yapılan basit bir kazada bir tampon, iki far lüks bir araç olduğunu varsaydığımızda 15-20 bin TL iken bugün 60-80 bin TL. Bir ön tampon ve iki farın ortalama 15-20 bin TL, ortalama ikinci el bir otomobilin 400-450 bin TL’ye ulaştığı bugünlerde kasko yaptırmak değil, yaptırmamak lüks oldu. Kasko yaptırmayacak kadar zengin değiliz. İşte tüm bu sebeplerden dolayı sigortanın önemini her defasında dile getirmeye gayret ediyoruz. Araç değerlerinin bu denli arttığı günümüzde kaskosuz bir araç büyük riskler barındırıyor. Üstelik dolu, fırtına, sel gibi doğal afetlerle de hiç olmadığı kadar sık karşılaşıyoruz. Her yıl üzücü bir şekilde örnekleriyle karşılaşıyoruz. Araç sahiplerine tavsiyemiz, kasko poliçe teklifi alırken eşdeğer parça kullanımı üzerinden de ayrı bir teklif alması. Bu şekilde kasko fiyatında daha uygun fiyatlara ulaşabilirler.” dedi.