Tamamlayıcı sağlık sigortasında sektörde büyük bir potansiyel olduğuna dikkat çeken Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği (SRBD) eski Başkanı Mehmet Genç, “Türkiye’de 8 milyon civarındaki ‘mavi yakalı çalışan’ tamamlayıcı sağlık sigortasının hedefi olmalı” diyor.
Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamındaki bireylerin özel hastane ve sağlık kuruluşlarına ödedikleri ‘fark ücretleri’nin sigorta şirketlerince ödenmesini sağlayan ‘tamamlayıcı sağlık sigortası’na ilgi giderek çoğalıyor. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) verilerine göre, 2014 yılında yaklaşık 100 bin civarında olan ‘sigortalı adedi’, 1 milyona yaklaşıyor. 2012 yılı sonunda Mapfre Sigorta’nın, Medical Park Hastaneler Grubu işbirliğiyle başlattığı sigortayı bugün 20’ye yakın sigorta şirketi sunuyor. Geçen ay bir söyleşi gerçekleştirdiğimiz Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği (SRBD) Yönetim Kurulu eski Başkanı ve Genç Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Mehmet Genç de hayat dışı branşlar içinde ‘tamamlayıcı sağlık sigortası’na (TSS) büyük önem veriyor. Bu konuda sektörde büyük bir potansiyel olduğuna ancak, sektör olarak henüz yaklaşık 1 milyon düzeyinde poliçe kesilebildiğine dikkat çeken Genç, “Türkiye’de 8 milyon civarındaki ‘mavi yakalı çalışan’ tamamlayıcı sağlık sigortasının hedefi olmalı” diyor.
Ayda 70-80 TL’ye alınabilir
Tamamlayıcı sağlık sigortasının, diğer sağlık sigortası ürünlerine göre hesaplı olduğuna dikkat çeken Genç, aylık 3 bin-4 bin TL olan bir mavi yakalı çalışanın bireysel olarak ayda 70-80 TL gibi primlerle söz konusu sigortayı satın alabileceğini söylüyor.
Bireylerin dışında kurumlarında çalışanları için söz konusu sigortayı yıllık 500 TL’nin de altında (birey başına) yaptırabileceğini ifade eden Genç, “Sözgelimi, MESS İşveren Sendikası kendi iş kolundaki 250 bin kişilik üye için tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırma kararı aldı. Bu gibi gelişmelerin söz konusu branşın gelişimi açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum” diyor. Genç, sektörün sağlıklı işlemesi için de şu iki önemli hususa dikkat çekiyor:
- Sigorta şirketleri ve aracılar artık ‘trafik sarmalı’ndan çıkmalı, diğer branşlara yönelmeli.
- Sektörde aracılar, acente ve brokerler arasındaki işbirliği mutlaka artmalı!
Aracılar arasında işbirliği artmalı
Genç’in dikkat çektiği ‘trafik’ sarmalından çıkıp, farklı branşlara odaklanması konusu sektörde son 2 yıldır yaygın şekilde dillendiriliyor. Acente ve brokerler arasında işbirliği konusu üzerinde ise gerçekten durmaya değer. Genç, “Söz konusu ilişki nasıl olmalı? Somut bir örnek verir misiniz?” sorumu şu şekilde yanıtlıyor: “Acentelerin bireysel ilişkileri çok güçlü. Brokerler ise sermaye, teknik bilgi, know-how, organizasyon yeteneği, reasürans kapasitesi konularında acentelerden daha güçlüler. Sözgelimi, bir acente ‘plastik’ gibi riskli sektördeki bir müşterisini sigortalamayabilir. Ancak, bir brokerle işbirliği yaptığında, brokerin reasürans piyasalarına erişimi daha kolay olduğu için reasürans bulunduğunda pekala, söz konusu riskli müşterinin sigortalanması da mümkün olabilir. Burada her iki kuruluş ayrıca ‘kazankazan’ ilkesi doğrultusunda komisyonları da paylaşabilir.” Genç’ten öğrendiğimize göre, Türkiye’de acentelerin brokerlerle ve acentelerin acentelerle ilişkilerinde, işbirliğinin gelişmesini engelleyen ‘gri alanlar’ da mevcut. Devletin bu alanların netleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapması gerektiğini vurgulayan Genç, “Maliye açından, vergi mevzuatı açısından sorunlar var. Sözgelimi, KDV istisnası konusu sektörde çok tartışmalı. İstisna olduğu halde eksik bilgiden dolayı yanlış uygulamalar söz konusu. Devlet, tutarlılığı ve sürekliliği geliştirecek mevzuatı düzenlenmeli.”
Faturamatiklerde zorunlu poliçe dışında poliçe satılması uygun değil
Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği eski Başkanı Mehmet Genç, bir aracı kuruluşun fatura ödeme merkezleri (faturamatikler) aracılığı ile zorunlu sigorta poliçesi dışında poliçe satması ya da bazı kurumsal şirketlerin acente ya da brokerliğe soyunması konusunda şu görüşleri dile getiriyor: “Yasal anlamda bunlara müdahale edemiyoruz. Üyelerimize sadece telkinde bulunuyoruz. Ancak, söz konusu yapıların içeriğine, bu tür yerlerde ne tür ürünler satılıyor; ona bakmak gerekli. Genellikle de DASK gibi poliçeler satılıyor. DASK ya da trafik gibi zorunlu poliçelerin buralarda satılmasından rahatsızlık duymuyorum. Ancak, söz konusu zorunlu poliçeler dışındaki poliçelerin satılmasını ise uygun da bulmuyorum. Kamuoyunun, bu konuda duyarlık göstermesi durumunda gerekli düzenleme yapılmalı. Ancak, bir vakanın genelleştirilip, bunun tüm aracı kurumlara mal edilmesi de yanlış.”
Acenteler olmazsa müşterilerle ilişki biter, sektör batar
Genç, acentelerle brokerlerin birbirine rakip olduğu konusunda sektördeki tartışmalarla ilgili olarak da şunları söylüyor: “Yapılan piyasa araştırmalarından çıkan sonuca göre, acentelerin büyük bölümü trafik poliçesi satıyor. Brokerler, trafikte acentelere rakip değil. Ancak, sektörde birkaç tane dijital ortamda, internet üzerinden ya da çağrı merkezi aracılığı ile trafik poliçesi satan broker mevcut. Ancak, bunun yüzdesi de çok küçük. Ayrıca, acenteler ilişki merkezidir. Acenteyi kaldırın, ilişki biter; sektör batar. Keza, brokerlerin olmadığını düşünün, büyük kurumsal işleri kim yönetecek?”